Çalışanın bağlılığı; yaşadığı deneyimlere bağlıdır!
Bir şirketin çalışanlarına sunduklarıyla bu iş ortamından mutlu olabilecek bağlı çalışanlarla bir araya gelebilmenin en iyi yollarından biri mutlu deneyimlerinin kullanılmasıdır. Mutlu deneyimler çalışan bağlılığı üzerinde son derece önemli etkiye sahiptir. Organizasyonun kültürü, değerleri ve mirası konusunda güçlü ve tutarlı bir sembol olan kurumunuza özgü deneyim, nev’i şahsına münhasır olduğu için rakipler tarafından da taklit edilemez.
Çalışan bağlılığı konusunda yaptığımız araştırmalar sonucunda ortaya çıkan kurumunuza özgü deneyimin önemi bireyin ilgi ve cazibe alanları ile de yakından ilişkilidir. Güçlü kurumsal deneyimler, o şirketteki çalışan deneyiminin iş arayan kişinin ilgi ve cazibe alanları ile ne kadar uyuşabileceğinin sinyallerini verir. Buradaki anahtar nokta şirketinizdeki çalışan deneyiminin gerçekçi güçlü yönlerini dikkate almak ve diğer şirketlerin yaptıkları konusunda endişelenmemektir.
Araştırmalarımız sırasında son derece bağlı çalışanlara sahip olan şirketlere baktığımızda, bunların her birinin çok farklı şeyler yaptığını görerek ilk başta şaşırmıştık. Daha da şaşırtıcı bir biçimde, ayrıntılı olarak baktığımızda farklılıkların sistemdeki gürültüden kaynaklanmadığını; kritik noktanın şirketin yüksek çalışan bağlılığını sağlayabilme becerisi olduğunu gördük! En mükemmel şirketler çok… nasıl diyelim “tuhaftı.” Onlar, “tipik” şirket uygulamalarından ya da “iyi uygulama” olarak tanımlanan örneklerden çok daha farklı olan uygulamalara vurgu yapıyor ve bunu gururla övüyordu.
Araştırmamız, yüksek çalışan bağlılığına sahip olan şirketin çalışan deneyimi konusunda ne önerebileceğini net biçimde bildiğini ve her şeyi herkese sunabilmek konusunda endişelenmediğini gösteriyor. Onlar, mevcut ve gelecekteki çalışanlarının neye önem verdiğini anlıyor. Onları benzersiz kılan konuları ifade etmekte son derece becerikliler. Bunu da duvarlardaki sloganlarla ya da her masada bulunan değer kartları ile değil, deneyimlerle sağlıyorlar.
Sonuç olarak bu şirketler, kendi sundukları fırsatları arayan kişileri kendilerine çekip ellerinde tutuyor. Bu kişiler şirkete “uyuyor”, bu nedenle bağlılıkları yüksek ve buldukları ortama çabuk uyum sağlıyorlar. Sizin şirketiniz adaylarla, sunduğu çalışan deneyimini ne kadar net paylaşabiliyor? Sizin sunduklarınızı beğenmeye önceden hazır olan kişileri kendinize çekebiliyor musunuz?
Yüksek çalışan bağlılığı, bireyin şirketinizde yaptığı görevden ve yaşadığı deneyimden gerçekten aldığı keyif ile şirketin gerçekçi olarak sağlayabileceği deneyime bağlıdır. Kurumunuza özel deneyimleri, bu bağlantıların iletişime açılmasında çok önemli bir rol oynar.
Şirketiniz için güçlü bir kurumsal deneyimi geliştirirken aşağıdaki soruları dikkate alın:
- Bugün şirketinize katılmayı düşünen adaylara neler söylüyorsunuz?
- Bir işveren olarak en ayırt edici yönünüz nedir?
- Son on yıldır kullandığınız iyi vaatleri gerçekten sunmaya devam edebilecek misiniz? Yoksa şirketinizdeki ya da faaliyet gösterdiğiniz sektördeki değişiklikler sizi çalışanlarınızla yaptığınız psikolojik sözleşmeyi yeniden düşünmeye zorluyor mu?
- Şirketinizdeki yetenek ihtiyaçları nasıl değişiyor?
- Mevcut çalışanlarınız gerçekten neye önem veriyor?
- Kuşak profilleri ve bunun altında yatan işle ilgili algılamaları neler?
- Şirketinizin tarihindeki efsaneler bugünün kurumsal özel deneyimine uygun tohumlar sunuyor mu?
- Mevcut çalışan deneyiminin en iyi yanı nedir?
- Mevcut ve gelecekteki çalışanlarınızın büyük bölümünün cazibesini hangi davranışlar temsil ediyor?
- Firmanızın başarısı için hangi süreçler en çok görünüyor ve önemli?
- Mevcut çalışan deneyiminizin herhangi bir özelliği, kişilerin beklenti ya da tercihlerine “uymuyor” gibi görünüyor mu?
- Şirketinizdeki çalışan deneyiminin en iyi unsurları neler?
- Mevcut ve gelecekteki çalışanlarınızın tercihlerini yansıtan bir deneyim süreciniz var mı?
Bir de çalışan gözüyle bakalım...
Hepimiz aynı iş ortamını çekici bulmayız. Keyif aldıklarımız, kendimizi rahat hissettirenler ve en iyiyi yaptığımız hissini uyandıran bir bakış açısı, kişiden kişiye değişir. Siz bugün kendi iş tercihlerinize gerçekten uyan bir pozisyonda mısınız?
Eğer siz de pek çok insan gibiyseniz, yeni bir şirkette işe başlamanın bu üç yolu size eşit derecede cazip gelmeyecektir. Aslında, kişiliğiniz ve tercihlerinize bağlı olarak (işi nasıl gördüğünüze ve yaşamınızda oynamak istediğiniz role bağlı olarak) seçenekler arasından biri size çok daha çekici gelecektir. Eğer sizin için işteki sosyal ilişkiler önemliyse, eğer ekip çalışması keyif aldığınız ve gelişebileceğinize inandığınız bir şeyse büyük olasılıkla birinci seçenek kulağınıza daha hoş gelecektir. Giriş süreci, bu şirketin ekip davranışına birinci önceliği verdiğini ortaya koyar!
Eğer yeni bir şeyler yaratma mücadelesini seviyor ve işi kendinizi ifade etme platformu olarak görüyorsanız (ve eğer belirsizliğe karşı hoşgörünüz varsa) ikinci şirket size göre olabilir. Bir kez daha giriş süreci net bir fikir ortaya koyar: yoğun mücadele, yüksek görünürlük ve yapabildiklerinizi gösterebilme şansı… Eğer netlik ve tanım sizin için önemliyse (eğer iş hayatında başarılı olmak için iyi tanımlanmış bir patika istiyorsanız) üçüncü şirket büyük olasılıkla sizin için gerçekleşmiş bir hayal gibi görünecektir. Onlar net bir biçimde işlerin nasıl iyi yapılabileceğini düşünmüştür ve size yardım etmek için yeterli zaman ve kaynak ayırmaya hazırlardır.
Doğru kararı vermek (kişiliğinize ve tercihlerinize uygun bir iş deneyimi bulmak) işten alacağınız keyfin anahtarıdır. Sonuç olarak işin gerçekçi beklentilerinin, işin yaşamınızda oynamasına hazır olduğunuz rol ile eşit olması gerekir. İhtiyaçlarınıza ve önceliklerinize en iyi uyan şirketi seçerek, işinize bağlılığınızın yükseleceği kesindir.
Organizasyonlar, bu önemli iş deneyimi bileşenleri konusunda büyük farklılık gösterir. Kimi şirketlerde risk tabanlı ücretlendirme varken (hisse senedi ve ikramiyeler), diğerlerinde yaşam maliyetine dayalı maaş yapıları söz konusudur. Bazı organizasyon son derece esnek, çalışanların kendi programlarını yapabileceği çalışma grupları oluştururken, diğerleri çok daha yoğun ve programlı bir yaklaşım izleyebilir. Kimileri pederane bir şekilde idare edilirken, kimilerinde tamamen sözleşmeye dayalı bir ilişki söz konusu olabilir.
İleride ne yapmak istediğinizi düşünürken, bu “deneyim” faktörlerine yönelik tercihleriniz üzerinde düşünmek yerinde olacaktır. Bunu dikkate almazsanız, yaptığınız işi entelektüel olarak ne kadar severseniz sevin tam bir bağlılık gösteremeyebilirsiniz.İş deneyiminin hangi unsurlarını daha bağlayıcı buluyorsunuz? Şirketler bunu daha da güçlendirmek için ne yapabilir?