Bir İK'cı kolay yetişmiyor! 25 başarılı İK'cının sırrı
SHRM White Paper
İK, bugüne kadar kişilere profesyonel kariyerlerini şekillendirmeleri için hiç bu kadar seçenek sunmamıştı. Aynı anda birden fazla alanda oynamamız isteniyor ve bekleniyor. Kişilere ilgi çekici ve anlamlı işlerin kapısını açan, sınırsız büyüme fırsatı veren ve sonsuz proje, müşteri ve önemli görevler sunan bir başka çalışma alanı daha bilmiyoruz.
Son yıllarda İK kariyer modeli gündemimize oturdu. Bu modelin son derece kullanıcı dostu olduğunu, İK alanında başarılı olmak için aşırı naif ya da yüzeysel bir betimlemeden uzak olduğunu biliyor muydunuz? Bu modeli, halihazırdaki kariyerlerinize yardımcı olması ve ileri gitmek için atmanız gereken adımları öğrenmek için kullanabilirsiniz. Modelin temeli; görüşme yaptığımız 25 İK profesyonelinin bu alanda nasıl bu kadar başarılı olduğunu gösteren faktörlere dayanıyor.
Model, 3 temel faktörü içeriyor: “bilgi kazanımı”, “bilgiyi uygulama” ve “sonuçlara ulaşma” … Bilgi kazanmak ve bilgiyi uygulamak; belli konularda, belli müşteriler karşısında hangi rollerin oynanacağını bilmek, güven ve itibar kazanmak, sınırların farkında olmak, durumlara ne kadar katma değer sağladığımızı müşterilere açıkça aktarabilmek gibi süreçlerle ilgili. Kaçınılmaz hatalarımızdan ders almak da bilgiyi etkin olarak uygulamanın bir parçası.
İK profesyonellerinin yarattığı etkiyi ölçmek için kullanabilecekleri bazı faktörler de bulunuyor. Bunların arasında; müşterilerimizin bizim hizmet ve deneyimimizi pazarlamasını sağlamak (bunu her zaman kendimiz yapmak zorunda değiliz) ve iş yapmak konusunda gönülden tutku sahibi olmak yer alıyor. Tabii bu arada sonuçları takip etmenin başka göstergeleri olduğunu da unutmamak gerekiyor.
“Bir şapkayı çıkarıp diğerini takmak” son yıllarda İnsan Kaynakları profesyonelleri için çok sık kullanılır oldu. Günümüzde organizasyonlar daha yalın faaliyet göstermek konusunda zorlanırken, İK profesyonellerinden aynı anda birden fazla rolü üstlenmesi bekleniyor.
Peki bu roller arasında ileri geri hareket ederken başarılı olmanın, aşırı iş yükü altında tıkılıp kalmamanın, sürekli gelişme ve öğrenmeye devam etmenin ve organizasyonda yarattığınız katma değeri ölçebilmenin bir yolu var mı? “Evet”… Tabii ki, bu arada İK ve geleceğin iş dünyasını bekleyen trendleri de unutmamak gerek.
İK kendisine, şirkete ve çalışanlara nasıl katkı sağlar veya sağlamalı? Bu soruya verilebilecek basit ama bilgilendirici olmayan yanıtımız, “Pek çok şey!” Basit ve bulanık yanıtımız ise şu: “Pek çok şeye bağlı…” Örneğin, beklentiler organizasyonun ya da kariyerin ihtiyaçlarına ya da bireyin yaşam önceliklerine bağlı olabilir. İK profesyonellerinin günümüzde üç kilit alanı dikkate alması gerekiyor:
• Elbette İK alanında bilgi sahibi olmak,
• Kendilerini de iyi tanımak,
• Buna ek olarak organizasyonun da nasıl işlediğini, kimi zaman neden o kadar da iyi çalışamadığını ve organizasyonda pozitif değişiklerin nasıl gerçekleştiğini bilmek.
İnsan Kaynakları profesyonelleri başarılarının yarattığı konfor alanına kapılmamalı. Üç alanda (İK, kişisel ve organizasyonel) bilgi temellerini geliştirmeye devam etmeleri şart. Bu arada bu alanlarda sürekli öğrenme için yürekten bir bağlılığa sahip olmaları ve bu kararlılığı hayata geçirebilmeleri de gerekiyor.
İK profesyonellerinin organizasyonu anlaması, kişiler arası yetkinliklere sahip olması ve İK fonksiyonel deneyimini taşıması gerekir. Bu arada olaylar karşısında kolay kolay yıpranmamaları ve idari işlerle ilgili fazla sorumluluk yüklenmemeleri de çok önemli. Müşterilerinin istekleri ile kendilerinin işlerinden beklentileri arasında bir denge bulmaları son derece kritik. Genellikle bir İK profesyoneli olarak hem işi ciddiye alırken kendilerini çok ciddiye almamak, hem de mizah anlayışını korumak çok kolay değildir.
İK profesyonelleri bireyler, gruplar ve tüm organizasyona karşı son derece etkileyici olabilir. İK, kişinin kariyeri süresince pek çok esnek kariyer patikası sunabiliyor.
Elbette İK tamamen toz pembe bir tablodan oluşan bir çalışma alanı değil… Kuşkusuz ki, pek çok zorluk var; üstelik bunların bazılarının üstesinden gelmek son derece zor. Bazıları için, İK’nın müşterileri üzerinde pek az pozisyon gücü var. Genellikle organizasyon şemasında, asistanlık ettiğimiz kişilerden daha aşağıda yer alıyoruz.
İK ne yazık ki kimi zaman bazı alanlarda zayıf bir imaja sahip, hatta bazen “ne yapmamam gerektiğini söyleyen ama yapmam gerekenlere yardımcı olmayan bürokratik kâğıt üreticileri” olarak bile görülebiliyor.
Üstelik İK alanında çalışan bizler, kimi diğer fonksiyonlara oranla daha fazla kırılganız. Özellikle konu küçülmek, yeniden yapılanmak ya da dış kaynak kullanımı olduğunda… Bu durumlarda yarattığımız etkiyi kolayca ölçmek hiç de kolay değil. Kimilerimiz bazen o kadar duyarlı ve yardımcı olmaya çalışıyoruz ki, sonuçta aşırı iş yüküyle dolu ve görevlerimizi tam olarak yerine getiremez hale geliyoruz.
Elbette karşı karşıya kaldığımız başka zorluk ve fırsatlar da var. Yukarıda sıraladıklarımız ise araştırmalarımızda ortaya çıkardıklarımız ve İK profesyonelleri olarak kendi deneyimlerimizden edindiklerimizden oluşuyor.
İK’nın geleceğin iş ortamı konusundaki gelişmelerde her zaman en önde durması gerekiyor.
Aynı zamanda şu bir gerçek ki, insanoğlu geleceğin neler getireceğini asla bilemeyecek. Ancak yine de İK profesyonellerinin hazırlıklı olması gereken gelecekle ilgili 5 trend görüyoruz. Bunlar: değişim, teknoloji, yetenek yönetimi, farklılıkların yönetimi ve dış kaynak kullanımı…
Mülakat yaptığımız başarılı İK uygulayıcılarının bu konuda paylaşacak pek çok fikri vardı ve bunların çoğu bizlerin fikirleri ile örtüşüyordu. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
• Asla mezun olmayan bir öğrenci olun. Kendiniz, İK ve organizasyonunuz hakkında öğrenmeyi asla elden bırakmayın.
• İK kariyer gelişimini, kendiniz için yüksek bir öncelik haline getirin.
• İşinizden keyif alın. Thomas Edison’ın söylediğini hiç unutmayın: “Hayatınızı kazanmak için yaptığınız işi severseniz, hayatınız boyunca bir daha çalışmanıza gerek kalmaz.”