A´dan Z´ye Yeni İş Kanunu ve Geçici İş İlişkisi


Yeni İş Kanunu neler getiriyor?

Zirvenin ilk konuşmacısı; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü Ömer Benokan oldu. Yeni İş Kanunu’nun “esneklik içerisinde güvenlik” şeklinde tanımlanabilecek “flexsecurity” kavramına dayandığını belirterek sözlerine başlayan Benokan; bugün tüm dünyada “İstihdam politikası ile iş hukuku arasında etkileşim var mıdır” ve “İş hukuku çalışanı koruma misyonundan uzaklaşmakta mıdır?” sorularının yanıtının tartışıldığına dikkat çekti. Devletin yaklaşımı ile ilgili de tarihi bir sıralama veren Benokan; ardından konuyla ilgili çağdaş yaklaşımları şöyle sıraladı:

• İş hukukunun dayandığı çerçeve gözden geçirilmelidir,
• Güvence ile esneklik arasında yeni bir denge kurulmalıdır,
• Gerçek güvence çalışanların yaşam boyu eğitiminden geçer,
• Sadece sendikasızlaşma değil işsizleştirme yönünde eğilimler artmaktadır,
• İş hukukunun sadece istihdama değil kariyer geliştirmeye de odaklanması gerekecektir,
• İş hukuku yeni ekonomi çağında çalışanlara destek olmak, yeni ekonomik çerçeveyi düzenlemek durumunda kalacak ve başarısı yeni uygulamalar yapmasına bağlı olacaktır.

Tüm bu kavramlar bağlamında ILO’nun imzalamış olduğumuz sözleşmeleri, Avrupa Birliği’nin direktifleri ve ülke ihtiyaçlarının dikkate alınmasıyla yeni bir iş yasasının hazırlanmasının dokuz öğretim üyesinden oluşan Bilim Kurulu’ndan istendiğini belirten Benokan, iş güvencesini içeren yasanın da çok az değişiklikle aynı Bilim Kurulu tarafından hazırlandığını dile getirdi. Yeni İş Kanunu’nun 3 yılı aşkın bir süreçte meydana çıktığını söyleyen Benokan, iş güvencesi ile başlayan sürecin 10 Haziran’da yasanın Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla sona erdiğini belirtti.

Geçici iş ilişkisinde tazminat hükümleri

Zirvede, Benokan’ın ardından sözü alan isim Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Y. Doç. Dr. Murat Engin oldu. Geçici iş ilişkisinin hukuki niteliğini “iş görme alacağının devri” olarak aktaran Engin, burada üçlü bir hukuki ilişki bulunduğunu belirterek “birincisi, işçi ile işveren arasında iş sözleşmesi, ikincisi her iki işveren arasında işçi temini sözleşmesi, üçüncüsü işçi ile ödünç alan arasında sözleşme bulunmamakla beraber diğer iki sözleşmeden kaynaklanan ve işçinin iş görme edimini ifa, işverenin koruma yükümlülüklerine dayanan iş ilişkisi” tanımlamasında bulundu. Murat Engin katılımcılara; geçici iş ilişkisinin kurulması, amacı ve türleri, süresi ve sona ermesi ile ilgili ayrıntılı bilgiler de aktardı.

Avrupa’daki yasal dayanaklar

Geçici iş ilişkisi ve Avrupa’daki yasal dayanakları konusunu katılımcılara aktaran isim, Datassist Genel Müdürü Ayşe N. Yılmaz oldu. Konuşmasına; günümüzün iş dünyasının koşullarına değinerek başlayan Yılmaz; artık organizasyonlara rekabet üstünlüğünü ürün ve hizmetlerin değil organizasyon ve yönetim yeteneğinin kazandırdığını belirtti. Büyük rekabet savaşının ortasında her şeyin geçici ve esnek olması gerektiğini dile getiren Yılmaz, çalışanların da aynı rekabet koşullarının mikro boyutunu yaşamak zorunda olduğunu söyledi. “İş hukuku bu değişimin neresinde” sorusunun da yanıtını arayan Yılmaz, “Dünya ekonomisinin geldiği bu düzeyde, iş hukukunun yeni bir anlamı olmalıdır” diyerek, bunu “Çalışma hakkı ile mevcut çalışmayı koruma hakkı arasındaki denge anlayışı” şeklinde tanımladı.

Dönemsel iş gücü olarak tanımlanan çalışan sayısının 1990’larda yıllık %20’lik büyüme oranıyla dünya çapında 6 kat arttığını söyleyen Yılmaz, koruma ile verimlilik arasında yeni bir dengenin ortaya çıktığını ve bunun gerekçesinin de yine genel istihdam yaratma hedefi olduğunu belirtti.

Konuşmasında geçici iş ilişkisi konusunda AB ve ABD’nin karşılaştırmasını yapan Yılmaz, daha sonra AB ülkelerindeki durumu ayrıntılarıyla katılımcılara aktardı.

İnsan Kaynakları / Personel bölümleri açısından bakış

Zirvede konuşma yapan bir başka isim ise Prometheus Danışmanlık’tan Müesser Alkan oldu. Geçici İş İlişkisi’ni işçi işveren ilişkilerinde asıl – alt işveren dışında üçlü örneklerin bir örneği olarak tanımlayan Alkan, projeler ve periyodik / zamanlı işler (vergi iadesi kontrolü ya da bankalar / sigorta şirketlerinde bilgi girişi yapılması gibi…) söz konusu olduğunda ödünç personel alınabileceğini dile getirdi.

Konunun ödünç alan şirket açısından avantajlarını “eleman aramak için zaman kaybının önlenmesi, bilgi ve tecrübe getirmesi, maliyet azatlaması, yeni kadro, onay gibi sorunları ortadan kaldırması ve personel verimsiz olduğunda değiştirme maliyetinin düşük olması” şeklinde sıralayan Alkan, konuyla ilgili dezavantajları ise şöyle aktardı:

• Beklenen verim yakalanamayabilir,
• Şirket personeli gelen personelin daimi olacağı kaygısı taşır ve motivasyon düşer, dedikodu artar,
• Ödün alınan personel diğer personel tarafından kabul görmeyebilir,
• Proje ise personel birbirine uyum sağlamayabilir.

Alkan, geçici iş ilişkisinin sağlıklı olması için önerilerde de bulunarak bunları şöyle sıraladı:
• İlişki iyi planlanmalı ve proje haline getirilmeli,
• Her iki şirket tüm çalışanlarına projeyi anlatmalı, herkesin haberi olmalı,
• Ödünç veren ile giden personel arasında sürekli iletişim ve raporlama olmalı, çalışanın asıl işine geri döneceği hissettirilmeli,
• Ödünç verilecek personel ile ödünç alan şirket kültürü uyumlu olmalı,
• Ödünç alan şirketin uyguladığı İnsan Kaynakları politikaları giden personele de uygulanmalı,
• Proje veya işe başlamadan önce personel mutlaka oryantasyon eğitimine alınmalı,
• Her iki şirket de çok iyi sözleşme yapmalı,
• Ödünç veren şirket kendisinin düzenlediği herhangi bir aktiviteye ödünç verdiği personeli de dahil etmeli,
• Ödünç alınıp verilenlerin İNSAN olduğu unutulmamalı.

Taşeron şirketlerde durum?

Zirvenin konuşmacılardan biri olan, Avukat Nilgün Yamaner “taşeron şirketlerde durum nedir? Outsourcing’de neler gerekli? Geçici iş ilişkisinde işverenler nelerden sorumlu olacak? Geçici iş ilişkisinde işçiyi koruyucu haklar neler?” sorularının yanıtını verdi. Konuşmasına, alt işverenlik ve tarihi gelişimini aktararak başlayan Yamaner, Türk hukukunda asıl işveren – alt işveren ilişkisi, İş Kanunu’na göre asıl işveren – alt işveren ilişkisi, geçici iş ilişkisi, özel istihdam büroları ve Avrupa ülkelerinde geçici (ödünç) iş ilişkisine dair düzenlemeler hakkında ayrıntılı bilgi verdi.

Hizmet sözleşmelerindeki değişiklikler

Zirvenin son konuşmacısı olan Avukat Egemen Gürsel Ankaralı, “Yeni İş Güvencesi Kanunu’yla Ortaya Çıkan Hizmet Sözleşmelerinde Değişiklikler” başlığıyla yaptığı sunumunda, iş sözleşmeleri ve fesih nedenlerine değindi. Ankaralı; iş sözleşmesi türleri ve feshi konusu hakkında bilgi verdikten sonra yeni iki çalışma modeli olan “Kısmi Süreli Çalışma” ve “Çağrı Üzerine Çalışma” konusunun ayrıntılarını paylaştı. Kısmi Süreli Çalışma’yı; “işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda yapılan sözleşme” şeklinde tanımlayan Ankaralı, Çağrı Üzerine Çalışma’yı ise “işçinin yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulması halinde, iş görme ediminin yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisi” şeklinde tarif etti. Ankaralı, Deneme Süreli Çalışma’da ise bazı ufak değişiklikler olduğunu dile getirdi. Ankaralı sunumunda; eşit davranma ilkesi ile süreli fesih konusunda işçi lehine getirilen yenilikler konusuna da ayrıntılı olarak değindi.
Zirve; Ömer Benokan, Nilgün Yamaner, Murat Engin, Ahmet Temürlenk, Egemen Gürsel Ankaralı ve Müeeser Alkan’ın katıldığı bir zirve ile sona erdi.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)