Editörden: Yılın sonuna küçük notlar…
Yılın son günlerinin sahibi Aralık ayı, hiç şüphesiz, İK profesyonellerinin en yoğun olduğu dönemdir. Rutin süreçlerin haricinde son çeyreğin bitimi, yeni bütçelerinin düzenlenmesi veya revize edilmesi, ücret artışlarının sonuçlanması ve performans görüşmelerinin değerlendirilmesi vs...
Dışarıdan bakılınca en zoru, sanırım, performans değerlendirmeleri ve bunların geri bildirimlerinde çalışan ve yönetici arasındaki ilişkiyi İK olarak doğru yönetmektir. Bu da İK yönetiminin performans yönetimini ne kadar başarılı yürüttüğünün göstergesi... Kasım ayında düzenlediğimiz Performans Yönetimi Zirvesi’nden gözlemlediğim kadar; performans yönetimi en yakınında olan yetenek yönetimi ile birlikte bir yol arkadaşlığına doğru ilerlerken bunu göremeyen İK yöneticilerinin bu süreçte başarılı olamayacağını da aşikâr...
Geçenlerde SHRM sitesinde, ‘İşkolik olmak bir maharet değildir!’ başlıklı bir makale vardı. Genellikle bir etiket olarak kullanılmasına rağmen, bir işkolik için fiziksel ve zihinsel olarak "iş bağımlısı" denilebilir. İşkoliklik aslında obsesif- kompulsif bir davranış bozukluğu olarak kabul ediliyor. Japonya'da da "karoshi" (aşırı çalışmaktan ölüm) nedeniyle yılda yaklaşık bin kişi ölüyor. Japon Çalışma Bakanlığı, 1987'den beri yıllık karoshi istatistikleri yayımlıyor. Hatta karoshi kurbanları için bir ulusal konsey ve telefon yardım hattı da kuruldu. Faaliyete geçtiği ilk üç yılda bu telefon hattı, çoğunlukla kocalarını kaybeden eşlerden gelen 2 bin 500'ün üzerinde çağrı aldı. Ancak, ülkede aşırı çalışmaya bağlı intiharların sayısı da artmaya devam ediyor. İşkolik olmak bizim ülkemizde de çok büyük bir vasıfmış̧ gibi görünür ve o kişiler iş hayatında fazlasıyla takdir edilir.
Kimi insanlar işkolik olmayı afili kariyerlerinin bir göstergesi olduğunu düşündüğünden değişmek istemez. Çok çalışmak ile işkolik olmak arasında kocaman bir fark var aslında… Çok çalışan insanlar gerektiğinde iyi eğlenmeyi de bilir. Oysa ki, işkolikler bu konudan bihaberdir. Kasten sürekli meşgul bir hayat tarzı peşinden koşarlar. Koşuşturmayı, adrenalinin yükselmesini, heyecanı severler. Hayır demeyi bilmezler. İşkolikler için iş, her şeyden önemlidir. Düsturları rahatlıkla "Çalışıyorum öyleyse varım" olabilir.
Günümüz ekonomisinde, maalesef, kendini işine adamak işinizi kaybetmeyeceğinizin garantisi olamıyor. İflaslar, küçülmeler, yapılan ortaklıklar sonucunda yaratılan yönetim değişiklikleri işkolikleri kayırmak yerine tuzağa düşürebiliyor. İşsizlik, işkolik için acımasız bir oyunun parçası haline gelebiliyor. Bu nedenle, size naçizane tavsiyem; iş bize sunulan güzel bir imkandır ama hayat da kaçırılamayacak kadar güzel ve hızlıdır!
İyi okumalar,
Gülcan Çağlar Çalışkan
Genel Yayın Yönetmeni