Türkiye Executive Search Araştırması


Alper Durak
Siegen Üniversitesi, Almanya
alper.durak@gmail.com

Bu araştırma Türkiye´de faaliyet gösteren Executive Search şirketlerinin yöneticileriyle yapılan görüşmelerle hazırlanmıştır. Araştırma kapsamında yazarımız Türkiye İK sektörünün önde gelen Executive Search şirketleri arasında bulunan Egon Zehnder, Korn Ferry ve benzeri şirketlerin Türkiye ofislerindeki yönetici ortakları ve üst düzey danışmanları ile sürekli irtibat halinde çalışmıştır. Ayrıca bu araştırma için Antal International, Neumann International ve Intergest şirketlerinin Türkiye ofisleri yetkililerinden önemli bilgiler elde edilmiştir.


Araştırmaya genel bakış

Görüşülen uzmanların çoğunun kariyerlerine baktığımızda çok sayıda ortak noktalarının olduğunu görebiliriz: Türkiye´de ilk üç sırayı paylaşan en prestijli İK Danışmanlık şirketlerinde üst düzey yönetici veya yönetici ortağı seviyesinde çalışanların ya Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden mezun olmuş, yüksek lisans eğitimini yurtdışında tamamlamış veya tüm üniversite eğitimini yurtdışındaki üniversitelerde yapan kişiler tarafından seçildiğini gözlemliyoruz. Türkiye´deki İK danışmanlık şirketlerindeki yöneticilerin aldıkları yüksek öğrenim dereceleri ve iş hayatındaki deneyimleriyle Avrupa ve dünya piyasasındaki İK danışmanlık şirketlerinde çalışanlarla eşdeğerde oldukları görülmektedir.

Uzman görüşmelerinin analizi

Türkiye’de Executive Search konusunda yaptığımız araştırmada yöneltilen sorulara gelen cevaplar ilk etapta titiz bir şekilde değerlendirildi.

Araştırma 5 farklı ana başlık esas alınmıştır. Bunlar;
• Türkiye´deki Executive Search sektörünün gelişimi
• Türkiye´deki Executive Search şirketlerinin yönetim ve danışman profilleri
• Türkiye´de İK danışmanlık sektörünün müşteri profili,
• Piyasadaki şirketlerin kapasitesi, projeler hakkında bilgiler ve müşterilerine sundukları hizmetler,
• Türkiye´de sektörün özellikleri

Türkiye’de Executive Search sektörünün gelişimi

Türkiye´de Executive Search sektörünün oluşumu 80´li yılların ortalarına doğru baslamıştır. Türk ekonomisinin liberalleşmesi ve dış piyasalara açılması personel danışmanlarının da Türk piyasasına girmesine öncü olmuştur. İlk zamanlarda, yani 80´li yılların sonuna kadar Türk piyasasında sadece birkaç tane yerel HeadHunter varken, şimdi çok sayıda şirket Türkiye piyasasında faaliyet göstermektedir. 1989 yılında dünya piyasasının önde gelen Executive Search şirketlerinden biri Türkiye´de ilk projelerini yürütmeye başladı. Bu şirket 1990 yılından itibaren de şirket bazında Türk piyasasında yabancı sermaye ile kurulan ve fiziki anlamda da pazara giren ilk şirket olmuştur. 90´lı yıllarda daha çok dünya piyasasının tanınan isimleri, Türk piyasasında franchise olarak boy göstermeye başladı. Uzmanlardan edinilen bilgilere göre sektör 2000 yılına kadar büyük bir hızla gelişti. Küresel mali ve ekonomik kriz Türk piyasasını da ciddi bir şekilde etkiledi ve bu zamanda birçok Executive Search şirketi piyasadan çekilme kararı aldı. 2007 yılından itibaren Türk piyasasında faaliyet gösteren İK danışmanlık şirketlerinin sayısında sürekli bir artış görülmüştür.

Bir uzmanın yaptığı şu açıklamayı araştırmamıza katılan şirket yetkililerinin hemen hemen çoğu onaylamıştır: ’’Ülke ekonomisinin gelişmesine rağmen, 2000 ve 2010 yılları arasında Executive Search piyasası iki büyük küresel krizle karşı karşıya kaldı. Bu krizlerden ilki 2001 - 2003 yılları arasında olmuş ve hemen hemen bütün piyasaları etkilemişti. İkinci kriz ise 2008 - 2009 yıllarında olmuş ve daha çok küresel bağlantılı piyasalar olan otomotiv ve finans sektörlerini etkilemişti.’’ Bu krizlerde, Türkiye Executive Search sektörü krizden etkilense de her defasında hızlı bir şekilde toparlanmayı başarmıştır.

2010 mali yılı Türkiye´deki Headhunter´lar icin çok olumlu geçti. 2010 yılının başlarında ’’Executive Search“ şirketlerinin sunduğu hizmetlere talep yavaş yavaş gelişti.
Aynı yılın ikinci yarısında ise yöneticilere olan ihtiyaç sayısında önemli bir artış gözlendi.
Bu durum İK danışmanlarının işini pozitif etkilemiş oldu.
Bu çalışmaya katılan şirketler 2010 mali yılında cirolarını 2009 yılına göre iki kat arttırmışlardı.
Piyasanın bu pozitif gelişimine rağmen, en parlak yılı olarak kabul ettiğimiz 2008 yılındaki cirolara ulaşılamadı.
Piyasanın önde gelen şirketlerinden biri, gayet olumlu geçen 2010 mali yılından sonra Türkiye pazarında büyüme kararı alarak Türk piyasasına olan güvenini göstermiş oldu.

Piyasadaki iş hacminin arttığı araştırmaya katılan çoğu ’’Executive Search’’ şirketi tarafından doğrulanmaktadır. Ancak, bu duruma rağmen söz konusu yöneticinin işe alınıp alınmamasındaki kararı verecek şirketlerin, kriz öncesinde olduğu gibi hemen kesin karar vermedikleri ve çok daha fazla bekledikleri görülmektedir. Bunun yanında, 2011 yılı için öngörülen hızlı ekonomik büyümeyi de göz önünde bulundurursak, İK danışmanlık şirketleri mevcut olan yönetici adaylarının piyasanın taleplerini karşılayamayacağını düşünmektedir. Piyasada olan yöneticilerin sayısının, ihtiyacın altında olması nedeniyle bu yönetici adayları da fiyatlarını daha yukarı seviyelere çekerek zaten karar vermek için uzun süreler bekleyen müşterilerin de karar vermelerini daha da zorlaştırarak piyasanın kızışmasına neden olmaktadırlar.

Genel olarak, yaptığımız araştırmaya katılan şirketlerin çoğunluğu, önümüzdeki 3 yıl için Türk ekonomisi hakkında pozitif görüşler belirttiler. Eğer, piyasalar geçmişte olduğu gibi beklenmedik ekonomik krizlere maruz kalmazlarsa, 2011 yılı için rekor cirolar beklenmektedir. Önümüzdeki yıllarda da bu rakamların daha da yukarılara tırmanması bekleniyor. “Executive Search’’ şirketlerinin görüşlerine göre, Türk piyasasındaki olumlu gelişmeler ve ekonomik büyüme bu piyasa için de pozitif bir etki gösterecektir. Bu da “Executive Search’’ piyasasında güçlü bir gelir artışı olacak demektir. Uzmanlarımız Türk piyasasının bu ekonomik büyümeye ayak uyduracağına inanmaktadırlar. Araştırmamıza katılan üst düzey personel danışmanlık şirketlerinin ortak hedefi, bu süre içerisinde pazar paylarını büyütmek ve aynı zamanda da vermiş oldukları hizmetlerin sadece yabancı firmalar tarafında değil, Türk firmaları tarafından da uzun vadede benimsenmesini sağlamak...

Bu hedef, piyasayı tanıyan bir uzman tarafından şu şekilde dile getiriliyor: “Önemli olan piyasada sunulan hizmetlerden daha farklı ve kaliteli hizmet sunarak müşterileri uzun vadede kendilerine bağlamak ve müşteriye kendi şirketinin diğer rakip firmalarla farkını açık bir şekilde hisettirmek.’’ Türkiye´nin bölgede üstlendiği merkezi konum ve güçlü ekonomisi sayesinde komşu ülkelerden de önümüzdeki yıllarda artan bir talep olması bekleniyor.

Türkiye’deki Executive Search Danışman profili

Hemen hemen katılımcılarımızın tümü kadrolarını oluşturan danışmanlar hakkındaki sorulara dikkatli, kısa ve genel bilgiler vermek ile yetindi. “Executive Search’’ şirketleri verilen cevapların analizine göre Türk pazarında 3 - 4 danışmanla hizmetlerini sürdürüyorlar.

Araştırmamıza katılan şirketlerin büyük bir çoğunluğu Türkiye´deki ekonomik büyümeyi göz önünde bulundurarak ve bu gelişime bağlı olarak da artan talepten dolayı kadrolarını genişletmiş veya önümüzdeki zaman içerisinde bunu gerçekleştirmeyi planlamaktadırlar. Kriz dönemlerinde şirketlerin kadrolarında bulunan danışmanlarla ile ilgili tercihlerde farklılıklar var.

Bazı büyük danışmanlık firmaları işgücü maliyetini esnek tutabilmek icin işçilerini işten çıkarma kararı aldı. Bu şirketler arasında öncelikli olarak sermaye piyasasında faal olan ve yatırımcılarına kazanç getiren şirketleri sayabiliriz.

Sonuç olarak bu şirketler ekonominin zor zamanlarında periyodik maliyetlerini düşürmek için acil olarak bu yola başvurmak zorunda kalıyorlar. Bu maliyetleri de ya eleman çıkartarak ya da ofis kapatarak düşürme yoluna gidiyorlar.

Dünya piyasasının önde gelen şirketlerinden biri yukarıda anlatılan tutuma karşı olarak kurumsal felsefeleri gereği kriz zamanlarında bile çalışanlarına sahip çıkarak çalışanlarıyla uzun vadeli bir çalışma yoluna gitmek, hatta ortaklık sunulması gibi bir yol izlemektedirler. Bu gibi firmalar şirkete bağlı olan çalışanları sayesinde kriz zamanından daha güçlü bir şekilde çıkmayı kendilerine bir şans olarak görüyorlar.

Görüşülen bazı şirketler ise kriz dönemlerinde çalışan sayılarını azaltmadıklarını ve maliyetlerini başka yerlerden tasarruf ederek minimize etmeye çalıştıklarını dile getirdi. Gelecekle ilgili olumlu düşünen ve şirketlerini daha da büyütme isteği olan şirket yöneticileri bu şekilde hareket etmeyi tercih etmektedirler.

Türkiye´deki sektörün müşteri profili

Türk piyasasındaki üst düzey personel danışmanlık şirketleri genel olarak müşteri profillerini sınıflandırırken öncelikli olarak müşterilerinin hangi ülkelerin şirketleri olduğunu göz önünde bulundurduklarını belirterek birbirine yakın cevaplar vermişlerdir. Piyasanın lider şirketlerinden biri, müşterilerinin % 75´ini yabancı uyruklu şirketlerin, % 25´ini de Türk şirketlerinin oluşturduğunu dile getirmiştir. Diğer şirketler ise, yabancı müşteri oranlarının % 70 - % 80 olduğunu ve buna karşılık da Türk şirketlerinin % 20 - % 30´larda olduğunu belirtmişlerdir. Bazı küçük farklılıklar hariç, müşteri dağılımlarında belirgin bir trend hakim... Yabancı müşterileri çoğunlukla Almanya, İtalya, Belçika ve İngiltere gibi Avrupa ülkeleri oluşturmaktadır. Amerikan sermayeli müşteriler ise Türk pazarında daha nadir görülmektedir. Araştırmamıza katılan şirketlerden biri ise, çoğunlukla Alman müşteri kitlesine sahip olduklarını dile getirdi. Kendilerinin sanayi sektöründe öncü bir danışmanlık şirketi olduklarından dolayı da sanayi sektöründe çoğunluk olarak yabancı şirketler arasında olan Alman şirketleri ile çalışmaları en önemli unsur... İngiliz şirketleri ise çoğunlukla Türk sermaye piyasasında aktif olmaktadır.

Türkiye´deki üst düzey personel danışmanlık şirketlerinin müşteri kitlesinin % 60´ini büyük şirketler, % 30´unu küçük ve orta ölçekli işletmeler ve % 10´unu da küçük şirketler oluşturmaktadır. Genel anlamda, danışmanlık sektörünün sunduğu hizmetlere talep büyük şirketlerden gelmektedir. Ancak, sanayi sektörüne odaklanan danışmanlık şirketlerinin müşterilerinin % 60´ını küçük ve orta ölçekli işletmeler oluşturmaktadır. Sanayi dediğimiz zaman, otomotiv sektörünü en başta ve en önemli sektör olarak sayabiliriz. Türkiye´deki otomotiv sanayisinde çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işletmeler oluşturmaktadır. Anketimize katılan şirketlerin büyük çoğunlupu, KOBİ´lerin “Executive Search’’ şirketlerinin sunduğu hizmetlere taleplerinde kısa vadede önemli bir artış beklememektedirler. Uzmanlarımız, öncelikle büyük şirketlerden artan talepler geleceğini tahmin ettiklerinden dolayı böyle bir kanıya vardıklarını belirtiyorlar. Ayrıca uzmanlarımıza göre, Türkiye´deki KOBİ´lerin “Executive Search’’ şirketleriyle çalıştıkları zaman elde edecekleri katma değeri görmeleri ve faydalanmaları için biraz daha zamana gerek olduğu düşünülmektedir.

Ekonomik kriz zamanında bütün personel danışmanlık şirketlerinde iş arayan aday başvurularında büyük bir artış olduğu gözlenmekle beraber, bu artışın sektör üzerinde negatif bir etki oluşturduğu da bir gerçektir. Bu durum “Executive Search’’ sektöründeki danışmanlık şirketlerinin Almanya veya başka bir Avrupa ülkesinde olduğu gibi Türk toplumunca yeterince anlanmadığını açıkça sergilemektedir. Dünya ve Türk piyasasının önde gelen şirketlerinden araştırmamıza katılan bir uzmanımız, bu durumu ve Türk halkının kriz dönemindeki davranışlarını bir “Travma’’ olarak açıklıyor. O’na göre Türk toplumu “Executive Search’’ şirketleri ve diğer personel danışmanlık şirketleri arasındaki farkı pek bilmiyor. Kriz döneminde işsizlik ile yüz yüze kalan insanlar duruma bağlı umutsuzluk ve çaresizlikle gelişigüzel bir şekilde ve anlamadan İŞKUR´un sayfasında yer alan üst düzey yönetici danışmanlık şirketlerine bile basit işler için başvurmuşlardır. Üst düzey ve yönetici seviyesindeki adaylara hitap eden personel danışmanlık şirketleri iş basvurusunda bulunan bir çok vasıfsız adaya red cevabı gönderdiğinden dolayı bu şirketlerin prestiji ve itibarı toplum arasında zarar gördü.

Şirketlerin kapasiteleri, projeleri ve sundukları hizmetler

Uzmanlarımızın ortak görüşüne göre dünya Executive Search piyasasının önde gelen şirketleri olan Egon Zehnder, Korn Ferry ve Heidrick & Struggles aynı zamanda Türk piyasasının da en prestijli şirketleridir. Bunun yanı sıra araştırmaya katılan uzmanlar Neumann International, Antal International, Alexander Hughes, Intergest, Amrop, Profil International, Adecco, Hill International, One Word Consulting, Oders Brendtson, Boyden gibi şirketleri de Türk piyasasında bilinen İnsan Kaynakları danışmanlık şirketleri arasında saymaktadırlar. Araştırmamıza katılan şirketlerin verilerine göre, olumlu geçen bir mali yılda bir danışman 20 ile 25 proje yürütebiliyor. Aldığımız cevaplara göre projelerin başarı oranı % 85 ile % 90 gibi yüksek denilebilecek şekilde piyasa ortalamasının üzerindedir. Proje aşamalarıyla ilgili bir soruya şirketlerden gelen cevapların farklılıklar gösterdiği görülmektedir:

Bu soruya bazı şirketler detaylı cevaplar verirken, bazı şirketler ise gizlilik sebebiyle cevap vermekten kaçındı. Verilen cevaplara göre, Türkiye´deki danışmanların proje aşamalarında izlediği strateji ile Avrupa’daki meslektaşları arasında bir fark olmadığını gördük. Danışmanlık hizmeti sunacak “Executive Search’’ şirketinin öncelikle söz konusu şirketin idari yapısı, firma stratejisi, hangi pozisyon işin yönetici aradığını ve arama sebeplerinin hangi kriterlere göre oluştuğunu belirlemesi gereklidir. Bu bilgilere dayanarak söz konusu pozisyonu en iyi şekilde doldurmak hedefi doğrultusunda, belirli vasıfları içeren bir aday profili oluşturulup, projeye devam edilmektedir. Bundan başka müşteri ile görüşülerek, belirlenen adayın işe alındıktan sonra eksik olan vasıflarını tamamlaması için nasıl bir yol izlenileceği belirlenir. Danışman bu aşamadan sonra hem sektör içerisinden hem de diğer sektörlerden istenilen özelliklere sahip adayların arayışına geçer. Bu adayların son olarak değerlendirilmesinden sonra özgeçmişlerinde belirttikleri vasıflarının tespiti ile ise devam edilmektedir. Aranan özelliklere sahip yönetici adayı seçildikten sonra müşteriyle tanıştırılmaktadır. Bu prosedür aranan yöneticinin işe alınmasına kadar aynı şekilde uygulanır. Müşteri sunulan adaylardan birini seçtikten sonra, eğer uygun görürse maaş konusunda da danışmana bu yönetici ile görüşme yetkisi verebilmektedir. Yeni yöneticinin şirkete tam olarak adapte olabilmesi aşamasında danışman kendisine eşlik etmektedir. Executive Search piyasasının önde gelen şirketleri sadece belli bir bölgede değil, dünya genelinde faal olarak çalışmaktadırlar. Bu şirketler, dünyanın neresinde olursa olsun müşterilerine aynı hizmeti ve kaliteyi sunma garantisini vermektedirler.

Orta halli bir projenin maliyeti ve ödeme koşulları ile ilgili sorulara hiçbir katılımcı şirket somut bir cevap vermemiştir. Bu konu ile ilgili olarak sadece ödeme seçenekleri ve müşterilerin genel talepleri ile ilgili cevaplar verildi. Maliyetle ilgili sorulara cevap veren piyasanın önde gelen bir şirketi faturalarını yaptığı işe göre kestiğini, bir diğer şirket ise ise alınacak yöneticinin yıllık brüt maaşını göz önünde bulundurduğunu belirtmiştir. Yıllık brüt maaşa bağlı olarak hazırlanan faturalarda yıllık maaşın yaklaşık üçte biri fatura değeri olarak belirlenmektedir. Ortalama bir proje süresinin 2 - 3 ay gibi bir zaman aldığını düşünürsek, danışmanlar proje durumuna da bakarak toplam proje bedelini bu zaman içerisinde aylık eşit taksitlere bölerek her ay için fatura kesmektedirler. Fatura kesildikten sonra 10 - 15 gün içerisinde fatura miktarı tahsil edilmektedir.

Uzmanlar tarafından gayet olumlu cevaplanan sorular arasında, başarıyla tamamlanan bir projeden sonra memnun olan müşterilerin başka projelerde çalışmak icin de aynı şirketi tercih ettiklerini belirtebiliriz. Araştırmamıza katılan piyasanın önde gelen şirketlerinden biri, şirket genelinde kendileri için istatistiki önemi olan “Repeat Business’’ hakkında açıklamada bulundu. “Repeat Business’’ çalışılan şirketlerin ilk projeden sonraki 5 yıl içerisinde tekrar kendiliğinden yeni bir proje için verdikleri talebin oranını açıklamaktadır. Uluslararası piyasada “Repeat Business’’ % 75 oranındayken, bu oran Türkiye piyasası için % 50 - % 60 seviyesinde seyretmektedir. Türkiye piyasası için bu oranın düşük olması aslında piyasanın gelişme potansiyelini vurgulamaktadır. Bu oranın Avrupa´ya göre daha az olmasının sebeplerinden biri ise, gelişmekte olan Türk pazarına daha çok yeni yatırımcının girmesidir. Kısacası “Repeat Business“ Türk pazarına sürekli dahil olan ve büyüyen yabancı sermayeden dolayı azalmaktadır.

Şirket yetkilileri ekonomik kriz zamanında personel danışmanlık şirketlerinin müşterilerine sunduğu hizmetlerde bir değişiklik olup olmadığı sorusunu ise şu şekilde yanıtlamıştır. Personel gelişimi icin “Diagnostik’’ ve “Assessment Center’’ gibi hizmetlerin sunulmasına rağmen bu hizmetlere artan bir talep söz konusu değildir. 2000 ve 2001 yıllarındaki kriz döneminde sadece birkaç tane yabancı şirket bu ek hizmetlere artan bir talep göstermiştir. Bu talebin artmasındaki sebep ise, kriz döneminde mevcut yöneticilerin mesleki bilgilerinin değerlendirilmesidir. Bu ek hizmetler, danışmanlık şirketlerinin toplam cirolarının 1/3´ünü veya 1/4´ünü oluşturmaktadır. Bu hizmetlere artan bir talebin olmasını danışmanlık şirketleri de çok arzulardı, ancak piyasanın önde gelen uzmanları bile böyle bir talep artışının olacağını tahmin etmiyorlar. Uzmanlarımızın görüşüne göre Türk şirketleri bu tür hizmetlerin şirketlerine katacağı değerin farkında olmadıkları ve konuyu tam olarak anlayamadıkları için bu tür hizmetleri talep etmiyorlar. Piyasadaki danışmanların tahminlerine göre, bu hizmetlerin getirisinin müşterilere iyi bir şekilde anlatılması sayesinde uzun vadede bu talebin artacağı beklenmektedir.

Türkiye´deki “Executive Search’’ piyasasının farklılıkları

Yaklaşık 20 yıldır Türk piyasasında çalışmakta olan bir Alman İK danışmanı Türkiye ve Avrupa arasındaki farkı açıklarken, ekonominin gidişatına göre Türkiye´nin Avrupa´ya oranla daha hızlı refleks gösterdiğini belirtmiştir. Danışmanımız görüşlerini şu cümle ile özetledi: Türk´ler işlerini en az Avrupa´lılar kadar profesyonel yapıyorlar, hatta uygulamasını da daha hızlı ve başarılı bir şekilde gercekleştiriyorlar.’’ Yaptığımız röportajlar sayesinde Avrupa ve Türk “Executive Search’’ piyasası arasındaki belli başlı farklılıkları görme imkanı bulduk. Bu farklılıklar daha detaylı bir şekilde aşağıda açıklanacaktır.

Araştırmaya katılan bütün uzmanlarımızın ortak görüşüne göre, Türkiye´de Headhunter olarak çalışmak, Türkiye´deki yasal düzenlemeler sayesinde Almanya´ya oranla oldukça esnektir. 2004 yılında yapılan bir yasa değişikliğinden sonra, Türkiye´deki özel şirketlerin İŞKUR´dan alacakları lisans ile personel danışmanlığı yapabilmelerini sağlayan nihai izin çıkmıştır. Personel danışmanlık şirketlerinin İŞKUR´dan lisans alabilmeleri icin bir takım prosedürleri yerine getirmeleri gerekmektedir. Lisans alındıktan sonra da İŞKUR tarafından rutin denetimler yapılır. Avrupa´da danışmanlık şirketleri gerek özel sektör için gerekse kamu kurum ve kuruluşları için danışmanlık hizmetleri sunmaktadırlar. Fakat Türkiye´de personel danışmanlık şirketlerinin kamu kurum ve kuruluslarıyla çalışması yasak olduğundan sadece özel sektör için danışmanlık hizmetleri vermektedirler. Türkiye´deki bu uygulamadan dolayı uluslararası alanda birçok tecrübe ve birikimi olan uzman kişiler, büyük bir iş potansiyeli olan kamu sektöründe çalışamadıkları için büyük bir iş imkanını kaybetmektedirler. Ayrıca geçici istihdamla ilgili de yasa değişikliklerine ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz.

Yaptığımız araştırmalar sırasında, konuyla ilgili bir yasa tasarısı üzerinde calışıldığını da öğrendik. Araştırmamıza katılan “Executive Search’’ şirketlerinin üzerinde durdukları diğer önemli bir konu ise, İŞKUR´un lisans verdigi tüm branşlardaki danışmanlık şirketlerini “Executive Search’’ şirketleriyle aynı kategoride tutup birlikte listelemesidir. İŞKUR´un yaptığı bu listede hem gercek anlamda “Executive Search’’ şirketleri hem de normal branşlara hitap eden şirketlerin bulunması uzmanlarımızı memnun etmemektedir. Ekonomik kriz dönemlerinde “Executive Search’’ şirketlerinin ne olduğunu tam olarak anlamayan kişiler bu şirketlere iş başvurularında bulunmaktaydı. Bu nedenle, daha önceki ekonomik kriz dönemlerinden elde ettikleri tecrübelere dayanarak, yaşadıkları kötü durumu tekrar yaşamak istemeyen üst düzey yönetici danışmanlık şirketleri, firmaların sınıflandırılmasına daha da özen gösterilmesini istemektedirler.

Araştırmamıza katılan şirket yöneticilerinin çoğu Türk ve Alman müşterileri arasında fark olup olmadığı ile ilgili sorumuza “Evet’’ cevabı verdiler. Türkiye´de faaliyet gösteren piyasanın önde gelen “Executive Search’’ şirketleri daha çok büyük ve uluslararası şirketlerle çalışmaktadır. Executive Search şirketleri uluslararası şirketlerin “Excutive Search’’ şirketleriyle çalışmanın getirdiği faydanın farkında olmalarına karşın Türk müşterilerin ise personel danışmanlarının getirisinin farkında olmamaları durumdan sikayetçiler. Türk müşterilerin İK danışmanlarının sunduğu hizmetleri tam olarak anlayamamasından dolayı danışmanlardan beklentileri de yabancı uyruklu müşterilere göre daha az olmaktadır. Bir başka önemli fark da, Türk müşterilerinin “Executive Search’’ şirketleriyle daha hızlı bir şekilde anlaşmaya varmalarıdır. Türk müşterilerinin diğer bir farkı da, danışmandan çok hızlı bir şekilde başarı beklemeleridir.

Türk şirketlerinde genel olarak yönetici konumunda çalışan kişiler çoğu kez şirket içerisindeki terfi eden mevcut personel arasından seçiliyor, çok nadir olarak dışarıdan bir yönetici seçiliyor. Bu durumda İK danışmanlarının Türkiye´de geniş bir çalışma alanı bulmasını zorlaştırmaktadır. Türkiye´de çoğu şirkette terfi uygulaması yapılarak mevcut personel bir üst göreve yükselme şansını bulmaktadır. Bu stratejiden dolayı, Türk şirketlerinde ortalama 10 yılda bir dışarıdan yönetici getirilmesi söz konusu olduğundan “Executive Search’’ şirketlerinin bu tür şirketlerle çalışabilmesi için diğer rakip firmalarla sıkı bir rekabete girmesi gerekmektedir.

Türkiye´de yaz tatilleri 3 ay olduğu için taleplerde herhangi bir azalma olup olmadığı sorusuna araştırmamıza katılan şirketlerin tümü hissedilir bir azalma olmadığı cevabını vermiştir. Yurtdışında olduğu gibi Türkiye´de de İK danışmanlık piyasasında mevsimsel dalgalanmalar belirgin değildir. Sadece Ramazan ayında taleplerde küçük bir azalma olduğunu belirten bir şirket yetkilisi, bu azalmanın her yıl olduğu gibi Eylül´ün ortalarından sonra artan iş hacmiyle denge edildiğini söyledi.

Türkiye ile Avrupa “Executive Search’’ piyasasindaki bir diğer fark ise, bütün uzmanlar tarafından da doğrulandığı gibi Türkiye´deki danışmanlık ücretlerinin Avrupa piyasasına göre daha az olmasıdır. Bu durumu dünya piyasasının önde gelen “Executive Search’’ şirketlerinden bir uzman şu örnekle anlatmaktadır: “Bizim İstanbul ofisimizde bir yılda gerçeklestirdiğimiz proje sayısı Avrupa´daki herhangi bir ofisimizde gercekleştirdiğimiz proje sayısından daha fazla. Türkiye´deki ücretlerin düşük olmasından dolayı, Avrupalı meslektaşlarımızın cirosunu yakalamamız için daha fazla çalışmamız gerekiyor.’’ Bu uzmanımız İK danışmanlarının gelecek yıllarda Türk piyasasındaki ücretlerinin daha da artacağına dair umutlu olduğunu da şu kelimelerle anlatıyor “...iyi yöneticilere artan kalıcı talep çoğalacak ve bu talep de “Executive Search’’ danışmanları olmadan karşılanamayacak.’’

Executive Searh şirketleri dernek kurulmasına nasıl bakıyorlar?

Araştırmamıza katılan uzmanlarımıza sorduğumuz son soruda ise, Danışmanlık şirketlerinin bağlı olacağı bir dernek (örneğin, Almanya´daki BDU e.V.) kurulması konusu ve bu derneğe yapabilecekleri destekler soruldu. Uzmanlarımız bu sorumuza da değisik cevaplar verdiler. Bazı uzmanlarımız böyle bir derneğin faydalı olacağını ve Türk pazarının da artık bunun için hazır olduğunu dile getirdi. Ancak, bu derneğe sadece “Executive Serch’’ şirketlerinin üye olmalarını ve bunun yanında başka kitlelere hitap eden İK danışmanlık şirketlerinin ise üye olmamaları gerektiğini önemle belirttiler. Bu derneğin, seçkin ve seçici bir dernek olarak üyelerine katkı sağlayabilmesi için iyi bir konsepti olması gereklidir. Araştırmamıza katılan şirketler, böyle profesyonel bir derneğin olması durumunda memnuniyetle birlikte çalışacaklarını ve destek vereceklerini belirttiler. Bu konuyla ilgili olumsuz cevaplar veren yöneticiler de oldu. Türkiye´deki pazarın şu an itibariyle böyle bir derneği kaldırabilecek seviyede olmadığını, ayrıca kurulacak bu derneğin “Executive Search’’ şirketlerine fayda sağlamayacağını, aksine fazladan bürokrasi nedeniyle zaman kaybı yaratacağını düşünmektedirler. Ayrıca bazi yönleriyle Almanya´da bulunan BDU e.V.´a benzeyen bir derneğin (PERYÖN) Türkiye´de bulunması da yeni bir derneğe ihtiyaç olmadığını göstermektedir.

Türkiye piyasasındaki “Executive Search’’ uzmanlarıyla yapılan görüşmelerde, Türkiye ve Avrupa pazarları arasında var olan farklılıkların yanı sıra Türkiye´nin jeopolitik konumu ve sürekli olarak büyüyen ekonomisi nedeniyle büyük bir ticari potansiyeli oldugu araştırmamıza katılan uzmanların % 90´ınca dile getirilmiştir. Verilen ifadelere göre, Türkiye´de şu an itibariyle Türk şirketlerinin sadece % 50´sinin İK danışmanlarının hizmetlerinden faydalandığı anlaşılıyor. Bu demek oluyor ki, “Executive Search’’ şirketleri için Türkiye piyasası daha geniş bir iş potansiyeli olan bir piyasa....

 

 

ÖZETLEMEK GEREKİRSE...

Türkiye´de faaliyet gösteren üst düzey personel danışmanlık şirketlerinin yöneticileriyle yaptığımız görüşmelere dayanarak, Türkiye´deki İK danışmanlık sektörünün belli başlı temel noktalarını özet olarak aşagıdaki şekilde sıralayabiliriz.


Orta Asya´daki piyasa için Türkiye´nin jeopolitik konumu büyük önem taşımaktadır.

Türkiye´deki iş potansiyeli daha da büyütülüp genisletilebilir.

Kamu kurum ve kuruluşları büyük bir potansiyel olmalarına rağmen personel
danışmanlık şirketleriyle çalışmaları yasaktır.

Danışmanlık hizmetlerinin daha fazla gelişme potansiyeli mevcuttur.

Tüm uzman kişiler gelecek yıllarda daha da genişleme ve rekor büyüme beklemektedirler.

Enerji, telekomünikasyon ve finans sektörleri hızlı bir büyüme beklenilen sektörlerdir.

Türk şirketlerinin % 50´si İK danışmanlarının hizmetlerinden faydalanmaktadır.

Öncelikle büyük şirketlerin daha sonra da küçük ve orta ölçekli isletmelerin taleplerine cevap verilmektedir.

Aktüel müşteri oranları, % 60 - % 70 büyük şirketler, % 30 küçük ve orta ölçekli işletmeler ve % 10 da küçük firmalar şeklindedir.

Aktüel müşteri oranları, % 80 yabancı ve % 20 yerli şirketlerden oluşmaktadır.

Sanayi sektöründeki müşterilerin çoğunluğunu Alman firmaları oluşturmaktadır.

Türkiye´deki personel danışmanlık şirketlerinin yıllık proje sayıları dünya ortalamasının üzerinde olmasına rağmen ciroları daha azdır.

Executive Search danışmanları Türkiye piyasasında daha az bilinmektedirler.

Türkiye´de vasıfsız kişilerin “Executive Search’’ şirketlerine başvurma oranı dünya ortalamasının çok üzerindedir.

Danışmanlık şirketlerinin ek hizmetlerine yabancı şirketlerin talepleri daha fazladır.

Türk piyasası, ekonomik dalgalanmalara Avrupa piyasasına oranla daha hızlı bir şekilde reaksiyon gösteriyor.

Üyelerini titizlikle secmek şartıyla, “Executive Search’’ şirketlerini bir dernek çatısı altında toplamak için potansiyel mevcuttur.
 

 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)