“Telekomünikasyon, İK uygulamaları açısından pek çok fırsat sunan ayrıcalıklı bir sektör”

 
3 bin 200 civarında çalışanı olan, yaş ortalamasının 32 olduğu,
çalışanlarının yarısı 1980 ve sonrası doğumlu olan bir kurum…
Teknolojinin ve geleceğin yaratıldığı; buna bağlı olarak da İK’nın sürekli öğrendiği,
farklı uygulamalara gittiği ve bunları teknolojiyle bağlantılı olarak geliştirdiği bir ortam…

İşte bu koşullar altında, pek çok farklı projeye imza atan yaklaşık 100 kişilik bir İK ekibine liderlik eden
Vodafone Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Pınar Kalay Aksakal,
bu sayımızın konuklarından biri oldu.

Aksakal ile sadece Vodafone’daki yenilikçi uygulamaları değil, İK’nın bugün geldiği noktayı ve
gelecekte öne çıkacağını düşündüğü eğilimleri de konuşma fırsatı bulduk.

Bizlerle öncelikle Vodafone İK olarak üzerinde çalıştığınız yeni projeleri, hedefleri paylaşır mısınız?

Vodafone olarak müşteri memnuniyetine ve hizmet kalitesine odaklandığımız için bunu çalışanlarımıza da yansıtmak istiyoruz. Bu doğrultuda İK ile ilgili projelerimizi 4 ana başlık altında topladık.

Red Academy bünyesinde, şirketimizin stratejilerine yönelik tüm fonksiyonel ve liderlik eğitimlerimizin e-öğrenme ve mobil platformlara taşınması;

Red Experience kapsamında yüksek performansa dayalı kültürümüzü destekleyen, çalışanlarımızın orta ve uzun vadeli kariyer hedeflerini gerçekleştirebildikleri kariyer harita ve planlarının oluşturulması;

Red Generation adı altında şirketimizin yarısını oluşturan Y kuşağı ile ilgili çalışmalar ve yeni mezun çalışanlarımızı kapsayan Discover genç yetenek programı;

Son olarak Shades of Red kapsamında eko sistemimizdeki herkesin fırsat eşitliğine sahip olduğu, çeşitliliği içerisinde barındıran bir çalışma ortamına kavuşmasını hedefleyen çalışmalarımızı projelerimize örnek olarak verebilirim.

Tüm bu çalışmaları geliştirirken, önümüzdeki dönemde İK’yı değiştireceğini düşündüğünüz hangi eğilimlerden yola çıkıyorsunuz?

Y kuşağının iş gücündeki oranının artması ile bu kuşağın özellikleri ve iş ortamlarının buna bağlı olarak değişimi konusunda uzun süredir konuşuluyor. Ancak pek de üzerinde durulmayan, bir o kadar önemli bir konu daha var: Tecrübeli ve olgun iş gücünün eskisine oranla daha uzun yıllar işgücünde kalma arzusu... Sosyal güvencenin yeterli olmaması, tecrübeli iş gücüne duyulan ihtiyaç ve ekonomik koşullar, profesyonelleri gelecekte daha uzun süre iş piyasalarında tutacak ve bu da farklı kuşaklardan gelen çalışan ve yöneticileri bir arada tutan, esnek, bireysel farklılıkları ve tercihleri gözeten İK politikalarının gelişimine yol açacak.

Öte yandan, teknolojinin sürekli gelişimi ile işin yapıldığı yer ofislerin ve iş saatlerinin dışına çoktan çıktı. Bu eğilimin giderek artması ile çalışanların bulundukları ortam ve hatta ülke giderek önemsizleşecek, çok uluslu şirketler için yapılan işler maliyet ve stratejik önemlerine göre farklı bölge ve ülkelerde konumlanacak. Çalışanlar sadece lokal değil, global ortamda da rekabet içinde olacaklar.

Peki, kariyerinize ilk başladığınız günlere geri dönersek, Türkiye’de İK cephesinde nelerin değiştiğini gözlemliyorsunuz?

Yeni kuşak çalışanların iş yerlerinden daha talepkar olduğunu ve bunun da iş yeri politikalarını giderek etkilediğini görüyorum. İşveren markası ve algısının önemi giderek artıyor. İç, dış müşteri, mevcut ve potansiyel çalışanlar için iş yeri değerlerinin açık, şeffaf ve tutarlı bir şekilde oluşturulması, bu değerleri çalışanların da marka elçisi gibi sahiplenmesi önemli.

Kurumsal itibar yönetimi de Türkiye’de bunlara bağlı olarak hem müşteri, hem de çalışan nezdinde giderek önem kazanıyor.

En çok çalışılmak istenen şirketlerden birisiniz. Vodafone’da işe girmek gençler için neden önemli? 

Global bir firmada kariyer fırsatı sunuyor, onların iş ortamında sürekli gelişimini destekliyoruz. Üniversitelerde aldıkları teorik bilginin pratiğe aktarabilecekleri staj imkanları, yetenek programları sunuyoruz.

Sonuç olarak da çalışanlarınızın yarısını 1980 ve sonrası doğumlular oluşturuyor. Bu açıdan bakınca, Vodafone bünyesinde farklı nesillerin bir arada çalışabilmesine yönelik uygulamalarınız var mı?

Bu konuyla ilgili projelerimiz var. Belirtmek isterim ki, buradaki en önemli nokta farkındalıktır. Bizler için önemli olan yöneticilerimizin geri bildirim ve koçluk becerisi ve farklılaşan tercihleri destekleyen bir ortam yaratmak... Kişilerin algısının gelişmesi, esnekliğinin artması, geri bildirim ve karşılıklı diyaloğa dayalı bir kültürün gelişmesi de bunların hepsini destekliyor.

Peki, gençlere yönelik eğitim, kariyer gelişimi, kampanya gibi ne tür uygulamalarınız var?

Freezone şemsiyesi altında gençler için birçok farklı cihaz ve tarife kampanyaları düzenliyoruz, amacımız internet erişimini kolaylaştırarak gençler arasında akıllı telefon ve mobil internet penetrasyonunu artırmak. “Discover” Genç Yetenek Programı ile üniversite öğrencilerini iş hayatıyla tanıştırarak onları geleceğe hazırlıyoruz ve “Colombus” programımız ile de deneyimlerini globale taşımayı hedefliyoruz.

Özellikle yeni mezun arkadaşlarımızın işe adaptasyonlarını hızlandırmak amacıyla gerçekleştirdiğimiz Yetenek gelişim programlarımız var. Bu program içerisinde ilişki yönetimi, sunum becerileri, proje yönetimi gibi olmaz ise olmaz temel eğitim modüllerini sunuyoruz kendilerine.

Gelelim telekomünikasyon sektörüne… Bu alanda İK uygulamalarına imza atmanın bazı özel yanları olduğunu düşünüyor musunuz?

Çok hızlı ve dinamik bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Çalışanların kalitesi de buna paralel olarak çok yüksek. Dolayısıyla telekomünikasyon, İK uygulamaları açısından da pek çok fırsat sunuyor. Çalışan ve müşteri beklentileri doğrultusunda İK’nın da sürekli kendini yenilemesi, yaptığının hep daha iyi olması gerekiyor.

Aynı zamanda burası biraz da bir okul gibi; çünkü teknolojinin, geleceğin yaratıldığı bir yer. O anlamda da İK’nın sürekli öğrendiği, farklı uygulamalara gittiği bir ortam var. Teknolojik bir şirket olmasının getirdiği bazı ayrıcalıklar da var. İK uygulamaları da yine buna bağlantılı olarak gelişiyor ve kullandığımız cihazlar, yeni teknolojiler aracılığıyla iş hayatımıza entegre oluyor.

Biraz da sizin yönetim anlayışınızdan konuşmak isteriz. Farklı jenerasyonlarla bir arada çalışmak konusunda neler düşünüyorsunuz? Zaman yönetimini nasıl yapıyorsunuz?

Açık ve katılımcı, pragmatik bir bakış açım var: Yaptığımız işi sade, anlaşılabilir ve iş stratejilerimiz ile birebir aynı doğrultuda yönetmenin gerekliliğine inanıyorum.

Öte yandan sadece farklı jenerasyonlarla değil, her türlü farklı bakış açısının yapılan işi zenginleştirdiğini ve öğretici olduğunu düşünüyorum. Vodafone da çeşitliliğe ve farklılıklara önem veren ve bunları kurum kültürü içinde yaşatan bir organizasyon.

Zaman planlamasına gelince… Ben uzun süre bol seyahat gerektiren pozisyonlarda çalıştım ve işi biriktirmeden yapmanın, doğru insanlarla çalışmanın zaman yönetiminde etkisinin büyük olduğunu biliyorum. Vodafone İK’da tecrübeli ve yetkin bir ekibim var ve zamana karşı olsa da birlikte keyifle çalışıyoruz.


EKONOMİSTİM, KARİYERİME FİNANSÇI OLARAK BAŞLAMANIN
PEK ÇOK YARARINI GÖRDÜM”

Pınar Kalay Aksakal ile sohbetimiz sırasında konu elbette kariyer öyküsüne de geliyor. Kariyerine Amerika’da Merill Lynch’de başladığını, ardından da Bristol-Myers Squibb Türkiye’de Hazine’de görev yaptığını belirten Aksakal, 2000 yılında B-MS’de İnsan Kaynaklarından sorumlu olduğunu ve İK bünyesinde farklı alanlarda çalışma fırsatı bulduğunu aktarıyor.

Bu geçişin nasıl olduğunu sorduğumuz Aksakal öncelikle, “kendi tercihimdi” yanıtını veriyor: “Oldum olası yönetim ve İK konuları ile ilgiliydim. Bir süre sonra bu ilgi alanı, işim haline geldi. Finans kökenli olmanın faydaları olduğunu da düşünüyorum. Çünkü finans ve İK, şirketin içindeki pek çok farklı birime aynı anda bakabilen fonksiyonlar… Bu anlamda benim şirketin içindeki bazı kararların verilme nedenlerini, bunların mantığını, finansal göstergelerin önemini erken algılamamda ve İK politikalarını da bu şekilde yönetmemde çok yararı oldu.”

Gelelim öykünün devamına… 2006 yılında İngiltere İnsan Kaynakları Direktörü olarak atandığını ve ailesi ile birlikte Londra’ya yerleştiğini aktaran Aksakal, “Bu görevimin ardından çeşitli bölgesel sorumluluklar üstlendim ve sırası ile Avrupa İK Operasyonları ve Avrupa Yetenek Yönetimi Direktörlüğü görevlerini sürdürdüm” diyor. Aksakal, 2012 yılının Mayıs ayından beri de Vodafone’daki 100’ün üstünde çalışandan oluşan İK ekibine kaptanlık yapıyor.

 

 

 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)