Sağlıkla Kalın!

Çocuğunuzun Boyu Yılda 4,5 Cm’den Az Uzuyorsa Dikkat!

Sağlıklı büyüme uykuda başlıyor

Büyüme üzerine en çok etki eden iki hormondan biri büyüme, diğer tiroit hormonudur. Araştırmalara göre, büyüme hormonu seviyeleri gün içinde artma ve azalmalar gösterebiliyor. Büyüme hormonu en çok geceleri uykuda salgılanıyor. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Kara, çocuklarda büyüme-gelişme ile ilgili önemli bilgiler paylaştı. 

Fiziksel stres büyüme hormonu salgısını uyarır

Büyüme üzerine en çok etki eden iki hormondan biri büyüme diğer tiroit hormonudur. Büyüme hormonu, beyin bölgesinde bulunan hipofiz bezinden salgılanır. Büyüme hormonu seviyeleri gün içinde artma ve azalmalar gösterir; en çok gece uykuda salgılanır. Uyku, egzersiz, fiziksel stres, ergenlik, açlık ve kan şekerinde düşme büyüme hormonu salgısını uyarır. Büyüme hormonunun başlıca biyolojik etkisi, boy büyümesini artırmaktır. Ayrıca kemik kalınlığını, yumuşak doku (kas) büyümesini, protein üretimini, insülin direncini ve kan şekeri seviyesini de artırır.

12 yaşında doğum boyunun 3 katına ulaşılır

Ortalama doğum boyu 50 cm’dir. Bir bebek ilk yıl 25 cm uzayarak doğum boyunun 1,5 katına ulaşır. Sonrasında büyüme hızı giderek yavaşlar; ikinci yıl ortalama 12 cm, üçüncü yıl 8 cm ve dördüncü yıl 7 cm olur. Dolayısıyla çocuklar 4 yaşta ortalama 102 cm boy ile doğum boyunun 2 katına ulaşırlar. Sonraki yıllarda ergenliğe kadar yıllık büyüme hızları ortalama 5-6 cm artarak devam eder. Böylece 12 yaşta, erkekler ortalama 150 cm ve kızlar 153 cm ile doğum boyunun 3 katına ulaşır. 

Büyüme geriliği 2 yaşından sonra belirlenebilir

Büyüme geriliği bir zaman dilimindeki büyüme hızının yaşıtlara göre geri olmasıdır. Örneğin, 6 yaş ile ergenlik arasındaki bir çocuğun yıllık büyümesi 4.5 cm’den azsa ‘büyüme geriliği’ vardır. Büyüme hızını değerlendirirken büyüme eğrilerinden yararlanılır. Hayatın ilk 2 yılında büyüme eğrisinde aşağı veya yukarı fizyolojik sapmalar gözlenebilir. 2 yaşından büyük bir çocuğun büyüme eğrisinde aşağı kayma gözlenirse büyüme geriliği vardır. 

Erken ergenlik kısa boya neden olabilir

Ergenlik öncesinde yıllık 5-6 cm uzayan çocuğun ergenlikle beraber büyümesi yeniden hızlanır. Ergenlikte artan cinsiyet hormonları, özellikle östrojen hormonu kemiklerin olgunlaşmasını ve dolayısıyla büyüme plaklarının kapanmasını hızlandırır. Ergenlik bir yandan büyümenin hızlandığı, diğer yandan ise tamamlandığı bir dönemdir. Erken ergenlik çocuğun yaşıtlarına göre daha hızlı büyümesine yol açtığı için başlangıçta uzun boya neden olur. Ancak büyüme plakları daha erken kapandığı ve büyüme erken sonlandığı için nihai boy kısa kalır. Bu durum özellikle küçük yaşlarda başlayan ve hızlı seyir gösteren erken ergenlik için geçerlidir. Ergenliğin erkene kayması her zaman büyümeyi olumsuz etkilemez. Erken ergenlik şüphesi olan her çocuğun endokrin uzmanları tarafından özel olarak değerlendirilmesi gerekir. 

Geç ergenlik kol ve bacak oranını bozabilir

Ergenlik gecikmesi olan bazı çocukların kalıcı sorunları vardır, yani ergenlik ya hiç başlamaz ya da başlasa bile tamamlanmaz. Bu çocukların cinsiyet hormonları eksik olduğu için büyüme plaklarının kapanması gecikir ve bu nedenle boy uzaması devam eder. Bu dönemde daha çok kol ve bacak boyu uzadığı için vücudun oranı bozulur. Bacak boyu gövdeye göre orantısız uzun hale gelir, yine kulaç mesafesi boydan daha uzun hale gelir. Ergenlik gecikmesi olan çocuklarda uzun kol ve bacaklarla orantısız bir vücut yapısı oluşabilir.

Normal boy nasıl anlaşılır? 

Çocuğun boy ölçüsü toplum için geliştirilmiş büyüme tabloları ve eğrileri üzerinde değerlendirilir. Eğer boy uzunluğu yaş grubuna göre yüzde 3’ün altında ise boy kısalığı vardır. Boy yüzde 3-97 arasında ise normal sınırlar içindedir.

--------------

Ağrılarınıza Kulak Verin!

Ağrı bedenimizde bazı şeylerin yolunda gitmediğinin alarmıdır. Tedavi edilmediği takdirde hayatı kabusa çevirebilir. “Fizyolojik olarak ağrı reseptörleri uyarılır, spesifik ağrı lifleriyle beynimize iletilir ve beynimizde ağrı bölgesinde bilgi işlendikten sonra ağrıyı hissederiz” diyen Liv Hospital Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Kader Keskinbora ağrının merak edilen yönlerini anlattı.

Kronikleşmeden tedavisi yapılmalı

Ağrı aslında organizmayı korumak için çok önemlidir. Zarar verici hareketlerden, maddelerden, kaçınmamızı sağlar. Ama ağrı tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşamını alt üst eden en önemli şey haline gelir. Bu nedenle ağrı başladığı andan itibaren nedeni araştırılmalı ve kronikleşme sürecine geçmeden tedavisi yapılmalıdır.

Fibromiyaljinin tedavisinde geç kalınmamalı

Tedavide en çok geç kalınan ağrılı durum fibromiyalji hastalığından yakınan hastalarda yaşanır. Fibromiyalji nedeni tespit edilemeyen, yaygın vücut ağrıları ile kendini gösteren, kaslarda, ensede, sırtta, bel, kol, bacak ve kalça ekleminde belirgin ağrı ile seyreden bir hastalıktır. Bu hastalarda uyku bozuklukları, vücutta ağrılı hassas noktalar, eklemlerde sabah sertliği, ellerde ve kollarda uyuşma, şişlik hissi gibi şikayetler vardır. Kabızlık, gaz şişkinliğine de sık rastlanır. Sancılı ve düzensiz adet, tiroid hastalıkları, glikoz toleransı bozukluğu gibi hormonal bozukluklar da şikayetler arasındadır. Fibromiyalji hastalarında yapılan kan ve görüntüleme tetkiklerinde ağrıyı açıklayacak patolojiye rastlanmaz. Bu nedenle çoğu hastanın bu bulguları psikolojik olarak algılanır ve bu yönde tedavi edilmeye çalışılır. Aslında ruh ile beden arasında yaşanan çatışma, çoğu ağrılı geçen bu sürece neden olur.

Ağrı tedavisi kişiye özel olmalı

Ağrılı hastalara yaklaşırken her bedenin ve yaşamın farklı olduğu ve dolayısıyla da ağrının kişiye özel olduğu mutlaka akılda tutulmalıdır. Başka birine iyi gelen ağrı kesici ilaç ya da tedavi her kişide aynı sonucu vermez.

----------------

Soğuk Yaralanmalarına Dikkat! 

Kış mevsimi, kendine özgü kazalarla da akla geliyor. Kazalarda da doğru ve acil müdahale hayat kurtarıyor. Ancak özellikle soğuk yaralanmaları durumunda kulaktan dolma bilgilerle yapılan müdahaleler, yarardan çok zarar getirebiliyor. En çok çocuk ve yaşlıları etkileyen soğuk yaralanmalarında neler yapılması gerektiğini Acıbadem Ankara Hastanesi Acil Servis Sorumlu Hekimi ve Acil Tıp Uzmanı Doç. Dr. Serkan Şener, anlattı. 

Soğuk nedeniyle oluşan yaralanmaların çoğu vücudun açıkta kalan yerlerinde veya uzuvlarda oluşuyor. Maruz kalınan ısı, rüzgârın hızı, sıkı giysi, ayakkabı ve dolaşımı kısıtlayan başka nedenler, yorgunluk, kötü beslenme, alkol ve uyuşturucu kullanımı yaralanmanın şiddetini artıran sebepler arasında sıralanıyor. Kar sporlarının ve dağcılığın yaygınlaşması gibi birçok neden daha çok soğuk yaralanması oranını artırıyor. 

İlk belirti kızarma ve ağrı

Deri ısısı 25 dereceye düştüğünde doku metabolizması yavaşlıyor. Oksijen yetersizliği o bölgelerde mor renkte görünüm (siyanoz) ortaya çıkarıyor. Donma (frosbite) deri sıcaklığının – 10 0C kadar düşmesi sonucu oluşuyor. Gerçek donma noktasına erişmeyen soğuklarda ise cilt yanıklarına benzer şekilde ödem ve baloncuklar (vezikül ve büller) meydana geliyor. Isı kaybı daha da sürerse donma noktasına gelinirse donuk (frosbite) oluşuyor. Doç. Dr. Serkan Şener soğuk yaralanmalarında ortaya çıkan belirtilerle ilgili şu bilgileri veriyor: “El, ayak, burun gibi donan bölgelerde önce kızarma başlıyor ve ağrı gelişiyor. Sonrasında ise donan bölge sertleşiyor ve son aşamaya gelindiğinde ise his kaybı oluşuyor.” 

Soğuk yaralanmalarında ilk müdahale

-Yüzük, saat, bilezik gibi takıları hızla çıkarın.

-Donmuş organı aleve, ateşe tutmayın, donmuş kısımların yeniden ısıtılması için aşırı sıcak suya sokmayın. Hassas dokularda daha fazla hasara yol açacağı için donmuş olan bölgeye masaj yapmayın ve ovmayın.

-Hastayı soğuk ve ıslak ortamdan uzaklaştırın. Kuru ve yün bir bezle bu organı sarın. Şişmeye karşı, bu organı yukarıda tutun.

-Ayaklarında donma varsa, asla yürütmeyin. Kişi sedye ya da sırt tahtası ile taşınmasını sağlayın.

-Sıcak ellerinizle ya da nefesinizle etkilenen bölgeyi ısıtmaya çalışın. Gerekirse sarılın.

-Ambulans çağırarak hastanın en yakın sağlık kuruluşuna götürülmesini sağlayın.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)