Editörden: Siz ekibinizi neye inandırıyorsanız, ekibiniz onu yapar!
İK profesyonellerini en çok zorlayan performans görüşmeleri yıl sonunda nihayet tamamlandı, değerlendirmeler kayda alındı ve çalışanlara geri bildirimler verildi. Fakat ebeveyn İK’cılar için asıl performans değerlendirme yeni yılın ilk ayında gelen karneler oldu. Çocukların neyi, nasıl ve neden yaptığı üzerine kafa yorduk, onlara akıl verme niteliği taşıyan geri bildirimlerde bulunduk.
Bu ayki bir makalemizde yazar şöyle bir soru soruyor: ‘’Çocuklar ne yapmaları gerektiğini, neyin kabul edilir, neyin kabul edilemez olduğunu, neyin ödül getirip neyin getirmeyeceğini nasıl öğrenirler?’’ Makalenin devamında çocukların, öğretmen ve ebeveynlerin tutumlarına göre davranışlarını şekillendirdiklerini anlatıyor ve lider ile çalışan arasındaki ilişkinin de tıpkı böyle ilerlediğinin altını çiziyor.
İş dünyasındaki lider ve çalışan ilişkisinin temeli aile ve okul hayatıyla başlıyor aslında… Eğer öğretmen çocuğun yavaş olduğuna inanıyorsa, çocuk da giderek buna inanıyor ve yavaş öğrenmeye başlıyor. Öğretmenin gözüne parlak görünen talihli bir çocuk da bu beklentiye kapılıp kendisini daha başarılı hale getirtmeye çalışıyor.
Bu iki farklı davranış modeli hayatımızın her alanında o kadar çok kez ve o kadar değişik bağlamlarda doğrulanmıştır ki artık tartışılmaz hale gelmiştir. Bu ilkokul sıralarında olduğu kadar şirketlerde de yaygın. Yönetici kendi ekibinin yüksek potansiyelli çalışanlardan olduğuna inanırsa, ekip performansı bakımından tersini düşünen bir başka yöneticinin ekibini kesinlikle geride bırakır. Her iki ekip aynı yetkinliklere sahip olsa bile…
Bazı yöneticiler astlarına hep üstün performansa yol açacak bir biçimde davranırlar. Ama çoğu yönetici, astlarına farkında olmadan gösterebileceklerinden daha düşük performansa yol açacak bir biçimde davranır. Yöneticilerin astlarına davranışları onlardan bekledikleri şeye bağlı olarak değişir. Yöneticilerin beklentileri yüksekse, üretkenlik muhtemelen kusursuz olacaktır. Beklentileri düşükse üretkenlik muhtemelen yetersiz kalacaktır. Astların performansında yöneticilerin beklentilerine uygun olarak artışa veya düşüşe yol açan bir geçilmez yasa vardır, sanki...
Sözün özü, bir kimsenin beklentilerinin diğerinin davranışını kuvvetle etkilemesi; psikiyatristlerin, davranış bilimcilerin ve öğretmenlerin epeydir saptamış oldukları bir olgudur. Ama bunu iş dünyasının algılaması biraz zaman aldı. Liderlerin ayırt edici özelliklerin başında çalışanlarına ilham veren ve çalışanların yerine getireceği yüksek beklentileri yaratma yeteneğidir. Unutmayın ki, başarı da başarısızlık da kurumlarda bulaşıcıdır. Ve bunun seçimi sizin davranışlarınızda gizlidir.
İyi okumalar,
Gülcan Çağlar Çalışkan
Genel Yayın Yönetmeni