Kendinize güvenerek farkınızı ‘fark’ edin!

İşyerinde etkililik yerine kendine güven ve onun ikiz kardeşi olan başarıyı kazanmaya odaklanmak gerekiyor. Kendi kendini baltalayan davranışların kişilerin kariyerini, işini ve itibarını riske atmasına neden olan en büyük ortak sorundur. Bu davranışların gerginlik, çatışma ve endişelere neden olarak kişi ne kadar zeki ya da kalifiye olursa olsun iş hayatında sorunlarla karşı karşıya kalmasını beraberinde getiriyor.

Kimi zaman yaşadığınız sorunların aslında fırsat, beceri ya da eğitim eksikliğinden değil de; “içinizdeki ışığı görememekten veya farkınızı fark edemediğinizden” kaynaklanıyor olabileceğini hiç düşündünüz mü? Belki de “kendi ışığını göremeyen” bazı davranışlarda bulunuyorsunuzdur: İşleri sürüncemede bırakmak, kişisel disiplin eksikliği yaşamak, çabuk pes etmek, hazırlıksız olmak, bahaneler bulmak gibi…

Kendi ışığımızı görmemize engel davranışlar; dikkatimizi dağıtan ve uzun vadeli ya da daha önemli hedeflerimizi gerçekleştirmekten bizi uzaklaştıran tüm tavırları içerir. Temel olarak beynimiz “düşünme ve tepki verme” değil “düşünme ve yanıt verme” ile ilgili zihinsel özelliklerimizin kontrolünü ele geçirir. Bu davranışlara örnek olarak şunları sayabiliriz: Sürüncemede bırakmak, savunmaya geçmek, zaman kaybetmek, dinlememek...

Kabul edin ki, işler kötüye gittiği zaman bunun sebebi genellikle sizsinizdir. Uzun vadeli sonuçlar üzerinde düşünmek yerine, acil yardımı endişelerinizde arıyor olabilirsiniz. Oysa asıl yapmanız gereken; gözünüzü hedefinizden bir an bile ayırmamak olmalıdır. Eğer sorunlarınızın oluşmasına başkaları katkıda bulunduysa bile, diğer kişinin harekete geçmesini beklemek yerine kendi iyiliğiniz için bunu siz yapmalısınız. 

‘Bir daha asla’ adını verdiğim aracı kullanabilirsiniz. Bir dahaki sefere, yine kendi kendinizi baltalayan davranışlar nedeniyle zor durumda kaldığınızda başkalarını suçlamak, kendi kendinize dövünmek ya da kendiniz için üzülmek yerine küçük bir kağıt alarak bu aracı kullanın: Eğer bunu bir kez daha yapabilseydim şunu farklılaştırırdım: Y’yi . Çünkü Y... Bir dahaki sefere Z yaparım. Beni bundan sorumlu tutabilecek en doğru kişi ise X’dir.

İK yöneticilerine bu konularla ilgili olarak en önemli önerim; çalışanlara geribildirim verip onların savunmaya geçmesine sebep olarak geçmişe saplanmak yerine, davranışları düzeltmeye odaklanmalarıdır. Başkalarının kendi yollarından çekilmelerine yardım etmek isteyenler benim 10 aşamalı planımı kullanabilirler:

Etkileşim içinde olduğunuz ve kendilerini profesyonel olarak geliştirmeye yönelik motive olan kişileri düşünün. Bunu, katı bir biçimde reddedecek kişileri seçmenin sizin için de zor olacağını unutmayın. Onlara yaklaşarak, kendinizi profesyonel gelişiminize adadığınızı ve onlardan yardım istediğinizi anlatın. Kendi kendinizi baltalayan davranışları kabul edip sahiplenerek ve bunun üstesinden gelmek için uğraşarak, onların da aynı şeyi yapma istediğini tetikleyebilirsiniz. 

Performansınızı en çok etkilediğine inandığınız en fazla iki davranışı seçin!Bunları seçebilmek için, başarılı olmanızı isteyen aile üyeleriniz ya da arkadaşlarınızdan geri bildirim konusunda yardım isteyin.  Paydaşlarınıza, seçtiğiniz davranış konusunda hemfikir olup olmadığını sorun. Farklı bir davranışa odaklanmanızı isteyip istemeyeceklerini öğrenin. 

Paydaşınızla birlikte, “yeni ve geliştirilmiş” davranışınızın nasıl olması gerektiğini belirleyin. Böylece ne kadar ilerleme kaydettiğinizi daha net anlayabilirsiniz. Her iki haftada bir resmi bir biçimde bir araya gelerek ne kadar ilerleme kaydettiğinizi onlarla kontrol ederek, gerekli düzenleme ve değişiklikleri yapın. 

Kendi ışığını görmesine engel olan davranışlarının üstesinden gelmeleri için onları da teşvik etmeye çalışın. Bununla ilgili olarak birbirinizi sorumlu tutmayı ve birbirinizi takip etmeyi önerin. Üstesinden gelmek istedikleri iki davranışı seçmelerini isteyin. Ya da tercih ederlerse, verimliliklerini azalttığına inandığınız davranışları sizin seçebileceğinizi söyleyin. Hem siz hem de karşınızdaki, bu davranışların üstesinden gelmek konusunda ilerleme sağlarken, değiştirmek istediğiniz yeni davranışları belirleyin.

Stres iyidir; çünkü kimi zaman sizi daha güçlü yapar ve hedeflerinize odaklanmanızı sağlar.

Ancak stresin oranı arttığında endişeye dönüşür. Kişiler de bu durumda hedeflerini bir yana bırakarak başka şeylerden medet ummaya başlar; sürüncemede bırakmak, delege etmek yerine kontrolü ele geçirmeye çalışmak ya da konuyu başkalarıyla paylaşmak yerine kendine saklamak gibi… 

Oysa endişeden kurtulmanın en iyi yolu gerginliklerinizi dışa vurmak ve onların dinlenip, anlaşılmasını sağlamaktır. Bu olduğu zaman insanlar nefes alabilir. Nefes aldıktan sonra biraz tükenmiş hissedebilirler ama bu sayede veri toplayabilecek; yani nefeslerini içine çekebilecek kadar rahatlamış ve açık hale gelebilirler. 

Size bir örnek vereyim: Aşırı iş yükü altında ezilen, olağanüstü stresli ve sürekli konuşan bir yönetici ile karşı karşıyaydım. Heyecanlı bir biçimde konuşup duruyordu. Birden onu durdurup, “Şişşt!” dedim. Bana anlamaz gözlerle bakıp, “Ne?” diye sordu. “Sus ve sessizliği dinle” yanıtını verdim. Tekrarladı: “Ne?” Ona şu yanıtı verdim: “Zihnindeki gürültü ile yaşamındaki gürültü arasındaki bir yerlere yerleşmiş durumda…” 

Yöneticinin aklı hala karışıktı. Ona, gözlerini kapatarak burnundan nefes almasını ve bunu dinlemesini söyledim. Çünkü bu ses hem benimle hem de onunla konuşuyordu. Birkaç dakika sonra yönetici ağlamaya başlamıştı. Bu, birkaç dakika daha devam ettikten sonra gözlerini açarak bana baktı. İronik bir biçimde gülümseyerek şunları söyledi: “Tüm hayatım boyunca bunu arıyordum (örneğin sakinlik…) Ve tüm yaptığım bunu bulmak için çaba harcamak oldu. Ancak yaptığım her şey beni ondan uzaklaştırdı.” 

Nefes alması gerekiyordu. Ve bunu yapması için kendisine alan tanındığında, sakinleşti. Sadece beni dinlemekle kalmadı, kendisine ve yaşamını değiştirmek için bundan sonra ne yapması gerektiğine de kulak vermiş oldu. İnsanların “nefes vererek” korkularını, gerginliklerini ve endişelerini göğüslerinden atana kadar, yapıcı girdileri değerlendirerek “nefes alamayacağını” unutmayın. Bir insan aynı anda nefes alıp, nefes veremez.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)