İş Dünyasının Çehresi Değişiyor. Siz Bu Değişime Hazır mısınız?
Human Resources İnsan Kaynakları ve Yönetim Dergisi olarak 11 Mayıs 2005 tarihinde İstanbul Ceylan Inter – Continental Hotel’de düzenlediğimiz ve kurumsal yönetim konusunda yurtiçi ve yurtdışından değerli konuşmacıların ve katılımcıların bir araya geldiği “Kurumsal Yönetim Zirvesi”nin ikincisi Prometheus Danışmanlık’ın Resmi; İzlem International’ın Destek; Nokta Dergisi ve The Family Business Dergisi’nin Basın ve Copy Plus’ın Dokümantasyon sponsorluğunda gerçekleşti.
Kurumsal Yönetim’in bir gün boyunca a’dan z’ye konuşulduğu ve tartışıldığı, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin konuyla ilgili uygulamalarını paylaştığı “2. Kurumsal Yönetim Zirvesi”, HR Dergi Genel Yayın Yönetmeni Ülgen Özmen’in açılış konuşması ile başladı. Konuşmasına iş dünyasının gerçekten çok önemli bir değişim içerisinde olduğunu vurgulayarak başlayan Özmen; birinci zirveden bu yana SPK ve OECD çerçevesinde değişimlerin yaşandığını ve bu nedenle de artık şirketlerin kurumsal yönetim ilkelerini çok daha etkin bir şekilde hayata geçirmeleri gerektiğini ifade etti. Kurumsal yönetim ilkelerinin hayata geçirilmesinde İnsan Kaynaklarının da kilit faktör olduğunu ifade eden Özmen; sözü Zirve Başkanı Doğan Yayın Holding Kurumsal Yönetim Koordinatörü Murat Doğu’ya devretti.
“Kurumsallaşma, bürokratikleşme
ya da statikleşme demek değil”
Kurumsal yönetim konusunda bugüne kadar yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, genel bir perspektifle “Kurumsal yönetimde neredeyiz?” sorusunu cevaplayan Doğu; bugün gelinen noktada şirketlerin artık sadece ‘finansal performans’ için değil, sürekli olmak ve sürdürülebilir bir büyümeyi gerçekleştirmek için kurumsal yönetim ilkelerini benimsemeye ve uygulamaya çalıştıklarını ifade etti. Kurumsallaşma kelimesine ‘bürokratikleşme ya da statikleşme’ gibi olumsuz anlamların da yüklenebildiğini ifade eden Doğu; kavramın bu anlamları içermediğini, tam tersine şirketlere yeni bir duruma çok daha kolay adapte olmayı kontrol edebilme, bir diğer deyişle dinamik kurumsal refleksin geliştirilmesi özelliğini getirdiğini belirtti.
“Kurumsal olmayan kontrol edilemez; kontrol edilemeyen ölçülemez, ölçülemeyenin değeri doğru tespit edilemez” diyen ve kurumsal yönetimin doğuş ve gelişimine değinen Doğu; Dünya Bankası, OECD ve AB’nin, önümüzdeki dönemde konuyla ilgili yoğun çalışma içerisinde olacağını vurguladı ve tüm bu gelişmelerin Türkiye’yi, özellikle Sermaye Piyasası Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde ilgilendireceğini belirtti.
AB’nin, tek bir “AB Kurumsal Yönetim İlkeleri” yerine, ulusal düzenlemeleri birbirine yaklaştırmak yönünde bir eğilimi olduğunu ifade eden Doğu; OECD Kurumsal Yönetim İlkelerinin doğuşuna büyük katkısı bulunan Millstein ve beş kişilik profesyonel ekibin de yönetim kurulları uygulamalarının iyileştirilmesine yönelik yoğun bir çalışma içerisine girdiklerini belirtti.
Kurumsal Yönetişim “tek tip elbise” değil
“Düzenleyiciler şirketlerden neler bekliyor?” başlıklı oturumda katılımcılarla buluşan TÜSİAD Kurumsal Yönetişim Çalışma Grubu Başkanı Korkmaz İlkorur ise; kurumsal yönetimin gün geçtikçe Türkiye’nin de gündemine oturmaya başladığını ifade ederek sunumuna başladı. Bağımsız Düzenleyicilerin liberal ekonomilerin en önemli parçalarından biri olduğunu ifade eden İlkorur; düzenleyiciler tarafından gerçekleştirilen çalışmaların ekonomiyi etkileyen unsurlar arasında olduğunu belirtti.
Türkiye’nin kurumsal yönetime uluslararası normlar çerçevesinde yaklaşması gerektiğini vurgulayan İlkorur; aksi takdirde düzenleyicilerin etkisi ve faydasının olmayacağını, tam tersine zararı olabileceğini belirtti. Düzenleyicilere tek tip elbise giydirilmemesi gerektiğini belirten İlkorur; aynı şekilde kurumsal yönetimde de tek tip bir elbisenin olmadığını ifade etti. Bu anlamda ülkeden ülkeye ve ortamdan ortama değişmesi nedeniyle kurumsal yönetimin tarifinin önem kazandığını belirten İlkorur; “nerede iki kişi var, orada bir kurum vardır, bir hükmeden söz konusudur. Bu nedenle önemli olan gücü elinde bulunduranın tüm kaynağını hangi şekilde kullandığını belirtmesidir” diyerek, konunun özünün “gücü elinde tutanların bu gücü hangi maksatla ve hangi şeffaflıkla kullandıkları” olduğunu ifade etti.
Düzenlemeler ve uyum maliyetleri
İyi bir kurumsal yönetim için, iyi bir risk yönetimi gerçekleştirmenin önemine değinen İlkorur; uyum maliyeti olarak nitelediği düzenlemelerin yüklerini de “mali yükler, zaman yükü, yasal yükler ve uygulama yükleri” olarak sıraladı ve düzenleyicilerin hassas olmaları gerektiğini vurgulayarak, “düzenlemeler ve uyum maliyetleri yorgunluk yaratmamalı” uyarısında bulundu.
Uyum maliyetlerinin yükselmesinin ‘kaçış’lara neden olabileceğini belirten İlkorur’un sunumunda üzerinde durduğu diğer bir konu ise; kurumsal yönetişimin bir kültür değişimi meselesi olduğu idi.
Finansal küreselleşmenin piyasalara etkisi
Oturumda yer alan bir diğer konuşmacı ise SPK Muhasebe Standartları Dairesi Başkanı Cemal Küçüksözen oldu. Sunumunda finansal küreselleşmenin sermaye piyasalarına olan etkisine değinen Küçüksözen; sermaye piyasalarında yaşanan; “sermayenin tabana yayılması, atıl sermayenin ekonomik olarak kullanılır hale gelmesi, ekonomide şeffaflığın ve güvenilirliğin artması, girişimci ve yatırımcılar arasında işbirliği ve şirketleşme / kurumsallaşma” gibi gelişmelerin sonucunda varılan noktanın kurumsal yönetim olduğunu vurguladı.
Kurumsal yönetim ilkeleri ile, iş hayatının hukuki altyapısı, politik ve kurumsal çerçevesinin belirlenmesi ve yatırımcılar için güven, finansal ve ekonomik istikrar ortamının sağlanmasının amaçlandığını belirten İlkorur; kurumsal yönetimde büyük önem taşıyan “kamuyu aydınlatma yaklaşımı” ve “şeffaflık ilkesi” konuları üzerinde durdu. “Şirketlerin riskleri finansal tablolara yansıtılamalıdır. Kurumsal yönetim de bir anlamda risk yönetimidir” diyen Küçüksözen; dünyada cereyan eden yoğun sermaye hareketleri kapsamında en önemli değerin bilgi ve özellikle ‘finansal bilgi’ olmaya devam ettiğini ifade etti ve kurumsal yönetim çerçevesinde; şirketler, Bağımsız Denetim Kuruluşları, Yatırımcılar ve Akademisyenler açısından ortaya çıkan beklentileri aktardı.
Birleşmiş Milletler perspektifinden…
2. Kurumsal Yönetim Zirvesi’nin bir diğer konuşmacısı olan Birleşmiş Milletler Türkiye Temsilcisi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Daimi Temsilcisi Jakob Simonsen ise; “Sürdürülebilir Kalkınma ve Birleşmiş Milletlerin Rolü” adlı oturumda katılımcılarla buluştu. Kurumsal yönetim ile kurumsal sosyal sorumluluk arasındaki ilişkiden söz eden Simonsen; etkin kurumsal yönetimin, şirketin faaliyet alanından çok daha büyük çevresel, sosyal ve ekonomik unsurları kapsadığını ifade etti. Diğer yandan her iki kavramın da, sürdürülebilirlik ve uzun dönem başarıları için temel yönetim prensipleri olduğunu ifade eden Simonsen; etkin bir kurumsal yönetim uygulamasının hem ulusal hem de uluslararası yatırımcılardaki güven duygusunu geliştireceğini ifade etti.
Kurumsal yönetimin; “küreselleşme, bölgesel bütünleşme, rekabet baskısı ile rekabet avantajı, sürdürülebilir gelişme ve tüm dünyada yaşanan güven kayboluşu” ile birlikte ortaya çıktığını ifade eden Simonsen; Global Compact olarak bilinen ve BM tarafından geliştirilen, insan hakları, çalışma standartları, çevre konularına ilişkin kurumsal sosyal sorumluluk prensiplerini aktardı. Sunumunda Nike firmasını örnek gösteren Simonsen; firmanın bugün “kötü çocuklar” listesinde yer almamasının nedenini, iş uygulamalarına kurumsal sosyal sorumluluk ilkelerini entegre etmesiyle açıkladı.
Sunumunda kurumsal yönetime ilişkin BM’nin beklentilerini de aktaran Simonsen; bugün sadece toplum için ya da sadece şirket için iki ayrı standarda sahip olmanın mümkün olamayacağını belirtti ve her iki alanda da daha iyi ahlaki ve etik değerlerin öne çıkması gerektiğini vurguladı.
Kurumsal yönetim ne değildir?
Öğleden sonra gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Zirve Başkanı Murat Doğu’nun yaptığı “Kurumsal yönetimde insan faktörü: Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, ücretlendirilmesi, kurumsal yönetimde yedekleme planlaması” adlı panelde sözü ilk alan isim Dedeman Holding Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Behiç Arıkan oldu. Kurumsal yönetime İnsan Kaynakları Yönetimi açısından bakan Arıkan; Dedeman Grubu çerçevesindeki deneyimlerinden hareketle örnekler verdi. “Kurumsal Yönetim ne değildir?” diyerek, kavramın İngilizce karşılığında yer alan ‘Governance’ kelimesinin “yön verme, hükmetme” içerikleri nedeniyle yönetimden (management) farklı bir olgu ifade eden Arıkan; kurumsal yönetimin özünün “Yönetim Kurulunda güç kim tarafından nasıl kullanılıyor?” konusu ile ilgili olduğunu ifade etti.
Kurumsal yönetim çerçevesine giren şirket içi ve dışı unsurlara değinen Arıkan; kurumsal yönetimde insan faktörü ile ilgili olarak; “aday belirleme ve seçim süreci, seçilen adayların eğitim ve oryantasyon ihtiyacı programı, ücretlendirme, devir planlamaları” gibi uygulamalara sunumunda yer verdi ve kurumsal yönetim konusunda kurum içinde yapılacaklar listesinin başında yer alan “yönetim kurulu nasıl olsun ve ne yapsın?” sorusu üzerinde durdu.
Turkcell örneği
Panelde yer alan isimlerden bir diğeri ise Turkcell Yatırımcı İlişkileri Bölüm Yöneticisi Koray Öztürkler idi. Öncelikle Turkcell’in “Ortaklık Yapısı ve Yönetim Kurulu, Fonksiyonel Organizasyon Yapısı” gibi bilgilerini veren Öztürkler; şirketlerinde gerçekleştirdikleri kurumsal yönetim uygulmalarını aktarırken de şu konuları ele aldı: “Kurumsal Yönetim Komitesi, Kurumsal Yönetim Sektretarya Prensipleri, Denetim Komitesi, Kurumsal Etik Kurallar, Şirket Bilgilendirme Politikası, Bildirim Komitesi, CEO ve CFO Sertifikasyonu, İç Kontroller ve Denetim.”
Turkcell’de kurumsal bütünlüğü yakalamalarında önemli bir adım olan ‘Kurumsal Yönetim Rehberi’den söz eden Öztürkler; yönetim kurulu üyelerinin seçim sürecinde temel aldıkları üyelerin seçim kriterlerini aktardı. “Sorumluluklar, çıkar çatışması, komiteleri görevlendirme, yatırımcılar, basın, müşteriler ve diğer menfaat sahipleri ile ilişkiler, şirketin gizli bilgilerinin ifşa edilmemesi” gibi yönetim kurullarının temel sorumluluklarını aktardı ve yönetim kurulu üyelerinin ücretlendirilmeleri ile yıllık performans değerlendirmeleri konularına değindi.
Aile şirketlerinde kurumsallaşma
Panelde yer alan bir diğer isim ise; CMS Grup İcra Komistesi Başkanı ve Finans Koordinatörü Dr. Ünal Kocaman idi. Kocaman; kurumsallaşmanın temel amacının kurumun değerini artırmak olduğunu ifade ettiği sunumunda; kurumsallaşmanın bir moda olmadığının altını çizerek, günümüzde aile şirketlerinin de kurumsallaşma ihtiyacı duyması gerektiğini belirtti ve şöyle devam etti: “Şirketinizi sonraki kuşaklara taşımak istiyorsanız, kurumsallaşmak zorundasınız.”
Yönetim kurulları için seçme ve değerlendirme süreçlerinden söz eden Kocaman; kurulun yaratıcılığını ölçecek değerlendirme metodlarının da dikkate alınması gerektiğini vurguladı ve bu görüşünü “analitik, cesaretli ve yaratıcı bir profili yönetim kurullarında aramak gerekiyor” şeklinde ifade etti. CMS Grubu’ndaki yönetim kurulu yapısına da değinen Kocaman; kurulun strateji, mali yapı, dış ilişkiler ve İnsan Kaynakları ile ilgili olarak dört ana alandaki sorumlulukları üzerinde durdu.
Panelin sonunda moderatör Murat Doğu ise; aile şirketlerinde, profesyonellerle aile üyeleri arasındaki kopukluğun giderilmesinin önemli olduğunu ve bu anlamda da yönetim kurullarını icraya, icrayı da yönetim kurullarına sokarak dengenin sağlanması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin kurumsal yönetim haritası
Zirve’nin bir diğer oturumunda ise Alp Borak, Boston Consulting Group tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Kurumsal Yönetim Haritası Araştırması”nın ön sonuçlarını katılımcılar ile paylaştı. Türkiye’de kurumsal yönetimin haritasını ortaya çıkarabilmek amacıyla Türk iş dünyasını doğru resmedecek farklı özellik ve ölçeklerdeki şirketlerin araştırma kapsamına alındığını ifade eden Borak; araştırma sonuçlarının kurumsal yönetime ilişkin ipuçlarını verdiğini ifade etti.
Araştırmanın, Türkiye’deki kurumsal yönetim uygulamalarını, OECD ve SPK ilkelerine uyumluluk ile yönetim kurullarının şirket performansına etkisi bağlamında ele aldığını belirten Borak; Türkiye’deki şirketlerin çoğunun SPK’nın kurumsal yönetim ilkelerinden haberdar olduğunu ve ilkelerin yararlı olduğunu düşündüklerini ifade etti. Araştırmanın sonucunu “Türkiye’nin kurumsal yönetimde daha gidecek çok yolu var ama en azından bardağımızın yarısı dolu” şeklinde ifade eden Borak; araştırmadan hareketle kurumsal yönetim ilkelerine uyan şirketlerin uzun dönemde başarılı olduklarını, daha hızlı ve rahat karar alabildiklerini ifade etti.
Kurumsal yönetimde çözüm önerileri
Zirve’de yer alan “Kurumsal yönetim uygulamalarında ortak sorular” başlıklı bir diğer panelde ise ilk konuşmacı Prometheus Danışmanlık Genel Müdürü Yücel Atış idi. “Kurumsal Yönetim ve Kurumsal Ahlak” başlıklı sunumunda Atış; kurumsal yönetimin, şirketlerin kurumsal ahlak ilkelerini tanımlamalarını ve uygulamalarını, sıfır toleransı ile denetlemelerini getirdiğini ifade etti. Kurumsal yönetim ve kurumsal ahlak konususundaki çalışmalarının ABD’deki Enron olayından sonra yoğunlaştığını ifade eden Atış; yaşanan skandallardan sonra güven kaybı yaşandığını, bunun da yatırımcıların pazarlara, halkın şirketlere, çalışanların ise liderlere güvensizliği sonucunu doğurduğunu ifade etti.
Atış; kurumsal yönetim uygulamalarına yönelik olarak ifade ettiği çözüm önerilerini de şu şekilde sıraladı: “Etik ilkeleri yeniden tanımlamak, etikten sorumluluğun performans kriteri olması, ücret sisteminin gözden geçirilmesi (özellikle primler ve üst düzey ücretleri), tam bağımsız denetim, yönetim ve yürütme kurulu yapısı, rol ve görevlerinin yeniden tanımlanması, bireysel kredi tarihi (referans).”
Kredibilite ve kurumsal yönetim ilişkisi
Panelde yer alan isimlerden bir diğeri ise Fitch Ratings Yönetim Kurulu Üyesi Botan Berker idi. “Kurumsal Yönetim Değerlendirmesi: Kredi Derecelendirme Yaklaşımı” adlı sunumunda Berker; dünyanın yaşamış olduğu skandalların, kurumsal yönetimin uygulanmamasından kaynaklandığını ifade etti ve kurumsal yönetim ile kredi kalitesi arasındaki ilişkiye dikkat çekti. “Kurumsal yönetim yetersiz olduğu durumlarda kredi kalitesini etkiler” diyen Berker; kurumsal yönetimin kredi performansını etkileyen çok sayıda faktörden yalnızca birisi olduğunu belirtti. Bir şirketin, kredibilitesini artırmak için kurumsal yönetim ilkelerine bağlı kalmak durumunda olduğunu ifade eden Berker; Fitch Ratings’in kurumsal yönetime bakmaktaki nihai amacının, şirketin uygulamalarının kalitesinin, ne zaman ve ne şekilde kredi kalitesini ve dolayısıyla kredi notunu etkilediğini tespit etmek olduğunu belirtti.
Yönetim kurulunun rolleri
“Kurumsal yönetimde temel kuramlar, yönetim sistemleri ve trendler” adlı kapanış oturumunda ise Kurumsal Yönetim Derneği Eğitim Direktörü Dr. Burak Koçer; “vekalet sorunlarını oluşmadan çözebilecek en etkili kurumsal yönetim mekanizması” olarak tanımladığı yönetim kurullarının yapısını şu şekilde ifade etti: “Bağımsızlık, Yönetim Kurulu Başkanı – Genel Müdür rollerinin ayrımı, Komitelerin oluşturulması.” Yönetim kurulunun rollerini de “şirkete yön verme, stratejiye destek verme, performansı değerlendirme, üst yönetimi atama ve ödüllendirme, çevreyle ilişkiler” şeklinde ifade eden Koçer; yöneticiler ve yatırımcıların faklı risk alma şekillerine de değindi.
Gönüllülükten zorunluluğa...
Zirve’nin kapanış konuşmasını gerçekleştiren Murat Doğu; Zirve’den, kurumsal yönetim konusunda gönüllülükten zorunluluğa doğru bir geçişin yaşanacağına ilişkin bir sonucun çıktığını ifade etti. Yurtdışındaki gelişmelere paralel olarak, Türkiye’de de konuya ilişkin özellikle yönetim kurullarının uygulamaları ve yapılanmalarında ilerlemeler yaşanacağını ve bunu hep birlikte göreceğimizi belirten Doğu şöyle devam etti: “Organizasyon yapımızı, çalışma biçimimizi şekillendirmek, çeki düzen vermek zorundayız. Kuşkusuz tüm bunlar maliyet yüklenmemize neden olacak. Ama bunun sonucunda şirketlerimiz daha kolay kredi alacaklar ve şirket değerleri artacak.”