İnsan Kaynakları’nda Bir Devrim


Burada kötü olan bir nokta var: Tepe yöneticiler, mükemmel çalışan yönetiminin İK programlarıyla değil, çalışanların üstlerinin attığı adımlarla gerçekleştiğini yavaş yavaş anlıyor. Marcus Buckingham’ın “First Break All The Rules” kitabında yayınlanan Gallup araştırması, çalışanların sadakatinin İK programlarından çok bireysel müdürlerine bağlı olduğunu gösteriyor. Bob Gandossy’nin kaleme aldığı “Leading The Way” ise mükemmel liderlik geliştirme programlarının, vasat programlarla benzerlik gösterdiğini ortaya koyuyor. Aradaki tek fark; tepe yöneticilerin kişileri geliştirmek için harcadığı zaman, enerji ve samimiyet…

Burada, başarılı İK programlarının hiç önemli olmadığını söylemeye çalışmıyorum. İK’nın; çalışanları işe almak, eğitim tasarlamak, ücret yapıları belirlemek ve İK teknolojisi altyapısı kurmak konusunda başarılı olması gerekiyor. Yine de İK programları, mükemmel çalışan yönetimi ile iyi çalışan yönetimi arasında çok da büyük fark yaratmıyor. Bu nedenle İK’nın artık, firma üzerinde nasıl bir etki yarattığı konusunda devrimsel bir bakış sahibi olması gerekiyor.

Bu konuda neler yapılması gerektiğini en iyi açıklayan isimler, Profesör John Boudreau ve PDI’dan Pete Ramstad’dır. Onların sorduğu tek ve en önemli soru şudur: “Yeteneğe yapılan bir yatırım, stratejinin yürütümünde en çok nerede etki gösterir?” Bu tek sorunun içinde şu üç önemli soru yer almaktadır:

• Soru; belli bir alana yatırım yaptığımızı farz eder, şirket genelindeki bir İK programına ya da gelişmiş İK hizmetlerine değil…
• Bu kararları İK’nın değil, müdürlerin aldığını varsayar.
• Dikkatleri, stratejinin yürütümünde söz konusu olan spesifik iş hedeflerine çeker; güçlü bir yetenek havuzu oluşturmak gibi genel İK hedeflerine değil…

Peki burada İK’nın rolü nedir? Boudreau ve Ramstad, müdürler yetenekler konusunda kararlar alırken İK’nın destek vermesi gerektiğini savunuyor. Bunu yapmanın yolu ise yetenek konularını daha sağlıklı düşünebilmeleri için müdürlere sağlam çerçeveler sunmaktan geçiyor. Pete Ramstad, İK’dan ne beklememiz gerektiğini anlayabilmek için finansın tarihine bakıyor. Yüzlerce yıl boyunca değerlerin takibini muhasebe yapmış, finansın ortaya çıkışı ise yirminci yüzyılı bulmuştu. Muhasebe ortadan kalkmadı. Geleneksel İK da kalkmayacak. Ancak, finansın yatırım kararlarına yeni bir yaklaşım getirdiği gibi İK’nın da yetenekle ilgili kararlara yeni bir bakış açısı sunması gerekiyor.

Bu fikirleri özümsedikçe, İK’ya bakışınız da bütünüyle değişecektir. Dr. Dorothy Leonard ve Dr. Walter Swap “Deep Smarts” adlı kitaplarında; yıllar içinde kazandıkları deneyim sayesinde derin teknik ve yönetimsel uzmanlık kazanan kişileri kaleme almıştı. Organizasyonlar, “derin zekalar”ı geliştirmek ve ellerinde tutmakla ilgilenmelidir. İK doğal olarak bundan heyecan duyacaktır, ama bu konuda ne tür bir yardımı olabilir? Dr. Leonard, derin zekaların sınıf ortamında yaratılamayacağını söyler. Uzmanlar deneyimlerini; zorlayıcı projeler ve diğer parlak kişilerle çalışma fırsatı yakalamak suretiyle kazanır. Kişileri projelere, kendi müdürleri yönlendirir. Bu nedenle yetenekle ilgili doğru kararları alması gereken müdürlerdir; İK değil…

Burada İK’nın yapması gereken; müdürlerin bu kararları alabilmesi için gerekli çerçeveyi sağlamaktır. Bunun başlama noktası ise, müdürlerin Boudreau ve Ramstad’ın kilit sorusuna yanıt vermesine yardım etmektir: “Derin zekalar, stratejinin yürütümünde en çok nerede etki gösterir?” İK ikinci olarak, müdürlerin derin deneyimi geliştirmesine yardımcı olacak araçları geliştirmelidir. Ve İK, tıpkı finansın yaptığı gibi, birer iç danışman gibi hareket ederek müdürlere spesifik projeler konusunda öneride bulunabilir.

Mükemmel insan yönetimi; ancak müdürlerin yetenek konusunda mükemmel karar verdiği organizasyonlarda bulunabilir. İK’nın bundan böyle yeni ve son derece farklı rolü, müdürlerin doğru kararlar vermesine yardımcı olacak araçlar yaratmak olacaktır. Boudreau ve Ramstad’ın çalışmaları, bu nedenle izlemeye değer; elbette sadece İK müdürleri için değil, tüm yöneticiler için…

David Creelman

David Creelman, insan sermayesi üzerine yorumlar, analizler, yazılar ve araştırmalar yapan Creelman Research şirketinin CEO’sudur. Liderlerle yaptığı röportajlarla tanınan Creelman’ın müşterileri arasında Japonya’nın lider durumdaki İK think-tank’i The Works Institute, Towers Perrin, Women in Technology International, Barbara Annis and Associates ve The Boudreau-Ramstad vardır. Ayrıca Human Capital Institute’da (HCI) araştırma departmanı yönetiminde yer alan Creelman, HCI ve Crisp Strategies ile ortaklaşa çalışarak, finansal pazarlar için somut olmayan insan sermayesi hakkında raporların geliştirilmesine yardım etmektedir. Creelman bir süre sonra Şangay ve Dubai’deki konferanslara konuşmacı olarak katılacaktır.


Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)