‘İnsan Kaynakları ekibi olarak yaptıklarınızın şirket ve iş sonuçlarına etkisini, kurum kültürüne ve çalışanların iş yapış şekillerine yansımalarını görebiliyorsanız, başarılarınızın tatminini hissedebiliyorsunuz.’


İK sektörünün deneyimli isimlerden biri olarak Esra Bozkurt’u tanıyoruz ama yine de yeni okurlarımız için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Groupama ile tanışmanız nasıl oldu?

Üniversite eğitimim sonrasında, 1991 yılında iş hayatına atıldım ve başladığım ilk günden beri hep İK alanında çalıştım. Kariyerim boyunca her ne kadar farklı fırsatlar karşıma çıktıysa da hep İK’yı tercih ettim, bu işi çok severek yaptım ve de yapmaya devam ediyorum.

İlk olarak, 2 yıl Set Group’ta çalıştım. İlk işimde İnsan Kaynakları’nın tüm alanlarını tanıma fırsatına sahip oldum. İki yılın sonunda, Organizasyonel Gelişim ve Eğitim yöneticisi olarak Philip Morris’e geçtim. 4,5 yıl boyunca Philip Morris’in Satış Dağıtım örgütünün kurulma döneminde aktif olarak rol aldım. Aslında, İK eğitimimi Philip Morris’de aldım diyebilirim. Philip Morris sonrasında, 5,5 yıl DHL’de İK ve Müşteri İlişkileri Direktörü olarak görev yaptım. DHL benim açımdan gerçek ve başarılı İK ve yönetim uygulamalarını hayata geçirebilme fırsatı yakaladığım değerli bir tecrübedir. DHL sonrasında Akbank’a geçmemdeki en önemli neden, Türkiye’nin en büyük kurumlarından birinde oldukça büyük bir değişim ve reorganizasyon sürecini yönetebilme fırsatı yakalamamdır.

Bir sonraki aşamada, Groupama’yı tercih etmemdeki en önemli nokta değişimin, üst yönetim tarafından güçlü bir şekilde desteklenmesi, benim de bu değişim ve gelişimin hayata geçeceğine olan inancımdır. Değişim süreçlerinin içinde aktif olarak rol almak ve bunu yapacağına inandığınız bir yönetim ekibinin parçası olmak beni her zaman heyacanlandırmıştır.

Sigorta sektörü hakkında ilk izlenimlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?

Bence sektör olarak sigortacılık, bankacılık sektörünün 10-15 yıl önce yaşadığı kurumsallaşma dönemini şimdi yaşıyor. Sektördeki yabancı ilgisi, yeni yönetim anlayışları, yeniden yapılanmalar, bankacılık sektöründen yapılan transferler, pazarlama ve iletişim faaliyetleri bunun en önemli göstergeleri diye düşünüyorum.

Sigorta ve Emeklilik sektöründe her alanda yapılabilecek çok şey olduğuna inanıyorum. Sektörde, her alanda önemli adımları doğru zamanda atan şirketler fark yaratacaktır.

Groupama yönetimi olarak biz, bu anlamda çok heyecanlı ve de istekliyiz. Fark yaratacak olan alanlardan birinin ‘yönetim anlayışımız’ olduğuna inanıyoruz. Groupama Emeklilik ve Groupama Sigorta olarak tek genel müdür tarafından yönetiliyoruz. Bu da bizim, iki şirketin kaynaklarını ve daha da önemlisi sinerjisini daha etkin ve verimli kullanabilmemizi sağlıyor.

İK olarak baktığımda ise, bizim işimiz sektörden bağımsız... Bununla birlikte hizmet sektöründe yer alan kurumlar, müşteri ilişkilerine verdikleri önemden dolayı insan kaynaklarına daha fazla değer verip yatırım yapıyorlar. Sigortacılık ve emeklilik sektörü de bunun çok net olarak bilincinde. Hizmet sektöründe, şirket çalışanlarının kalitesi, çalışanlarınıza yapmış olduğunuz yatırım, eğitim ve gelişim faaliyetleri, karşılıklı açık ve net iletişim sayesinde fark yaratabilecek kurum kültürünün temel değerlerini oluşturabiliyorsunuz.

Bu kadar başarılı bir kariyerden sonra yeni yapılanan bir İK organizasyonunun başına geçerek risk aldığınızı düşünüyor musunuz?

Tam tersi heyecan duyuyorum... Ayrıca Groupama uluslararası bir şirket ve alanında Avrupa’nın en büyük sigorta şirketlerinden biri. Şu anda, tüm iş ve İK süreçlerimizi gözden geçiriyoruz, gelecek vaad eden bir sektörde yeni bir yapıyı tanıyor; gelişim alanlarımızı ve gereksinimlerimizi tespit ediyor; farklı iş yapış süreçleri geliştiriyor; çalışanlarımıza yapacağımız yatırımların alt yapısını oluşturuyor; büyüyor ve ekip kuruyoruz...

Ben bireysel olarak zaten tüm bunlardan keyif alıyorum. Aksine, işler durağanlaştığında hoşnutsuz olmaya başlıyor ve de yeni bir değişim süreci arayışına giriyorum.

Doğru yönetim yaklaşımları ve iyi bir ekiple değişimi yönettiğinizde, yaptıklarınızın kuruma, çalışanlara katkısını çok net olarak görebiliyor ve de bunun memnuniyetini yaşayarak başarılarınızı kutlayabiliyorsunuz.

Ayrıca, şu anda güvendiğim, birlikte çalışmaktan keyif aldığım, potansiyeli yüksek, gelişime açık, birlikte başarılı çalışmalara kısa sürede imza atabileceğimize inandığım bir İK ekibi ile çalışıyorum.

Biliyoruz ki, bu sektörü ayakta tutan temel şey ‘satış’... Ama dışarıdan bakılınca sigorta sektöründe satış temsilciliği sadece geçici bir kariyer basamağıymış gibi görünüyor. Özellikle yetenek diye tabir edilen çalışanlarda bu tarz önyargılar var mı? Sektörün can damarı olan sigorta satışı yapmak gençlere cazip mi gelmiyor yoksa bu sadece bir yanılgı mı?

Hizmet sektöründe satış, ürün satmak ile karşılaştırıldığında her zaman daha zor bir süreçtir. Bu sıkıntı sadece sigorta sektörüne ait değil.

Sektörde yapılan satışı, satışın ötesinde finansal danışmanlık hizmeti olarak görmek gerekiyor. Bu nedenle de, satış yapan arkadaşlarımızın sektörü ve bulundukları kurumu tanımaları, satış teknikleri ile birlikte ürünleri ve ürünlerin fark yaratan özelliklerini bilmeleri kritik önem taşıyor.

Bu nedenle, biz Groupama İK ekibi olarak, öncelikle müşteri kontağı olan satış ve çağrı merkezi ekiplerimizden başlamak üzere tüm ekibimizi daha donanımlı hale getirebilmek amacıyla pek çok proje üzerinde çalışıyoruz.

İçinde bulunduğumuz sektör, tüm dünyada ve özellikle Türkiye’de gelecek vaad eden, büyüyen ve gelişime açık olan bir sektör. Bu nedenle, üniversitelerden yeni mezun, genç, dinamik, gelişme potansiyeli olan arkadaşlarımızı şirketimize kazandırmak ve onları sektör, sigortacılık, emeklilik ürünleri ve satış tekniklerinde donanımlı hale getirmek amacıyla yoğun işe alım, eğitim ve gelişim faaliyetlerimiz mevcut.
Geleceği olan, gelişime açık bu sektörü gençlere tanıtmak ve Groupama olarak onları kazanmak adına üniversiteler ile işbirliği içinde olmak İK olarak öncelikli hedeflerimizin başında yer alıyor.

Elbetteki, iş gençlere sektörü tanıtmak ve onları işe almakla bitmiyor, asıl kritik süreç işe alımdan sonra oluyor. Şirket, sektör, ürün ve satış eğitimlerinin verilmesi ve bu kişilerin ürün bilgisi, satış ve müşteri ilişkileri yönetimi konularında donanımlı hale getirilmesi de oldukça emek yoğun ve yatırım gerektiren bir süreç.

Burada önemli olan bir nokta da, tüm kurumun müşteri, satış, başarı ve sonuç odaklı olmasını sağlayabilmek. Üst yönetimden başlayarak tüm çalışanların benzer bakış açısına sahip olması, kurumun ortak değerleri etrafında bir bütün halinde hareket edebilmesi son derece kritik önem taşıyor. Bu değerler sayesinde, aynı hedefe odaklanıp, ortak dili konuşabiliyor ve de aidiyet duygusuna sahip olabiliyorsunuz.
O nedenle, satış kültürümüzü yeniden şekillendirirken, tüm satış yöneticilerinin de dahil olduğu, yoğun ve aktif katılımlı toplantılar sonrasında satış eğitimlerimizi, satış tekniklerimizi, satış prim sistemlerimizi yeniden yapılandırdık.

Müşteriden randevu almadan başlayarak, satışı başarı ile sonuçlandırmaya giden, satış takibi ve raporlamalarını da içeren yeni bir satış eğitimini hep birlikte yapılandırdık.

Sahada satış yapan arkadaşlarımızın prim sistemini değiştirdik. Belirli kotalar dahilinde, sattıkça kazanabilecekleri, üst sınırı olmayan bir prim sistemimiz mevcut. Bu sistemi, başarı motivasyonu yüksek olan arkadaşlarımız için çok önemli bir fırsat olarak görüyorum. “ Kazan – kazan “ yaklaşımı üzerine kurulan bu sistemde şirket müşteri kazandıkça çalışan da prim kazanıyor.

Güncel iş dünyasında şirketleri ayakta tutan en önemli faktörlerden biri de çalışan bağlılığını sağlamak ve işgücü devir oranını en düşük seviyelerde tutmak... Sigorta sektöründe ise özellikle gençlerin bağlılığını daim kılmak zor gibi görünüyor.

Pek çok sektör ve şirkette, çağrı merkezleri ve satış ekiplerinde bağlılığı sağlamak diğer bölümlere göre daha zor. Burada birkaç kritik nokta var. Kurumun stratejisine, yönetim anlayışına, kültürüne ve önceliklerine göre bu kritik konu başlıklarının hepsinin doğru oranda doğru zamanlama ile yapılması gerekiyor.

Her iki alanda da, kariyer fırsatlarının var olması, bununla birlikte kısa ve orta vadeli ödüllendirme sisteminin kurulması bu pozisyonlarda çalışan arkadaşlarımızın uzun vadeli olarak kuruma kazandırılmasında önemli yer tutuyor. Başarının maddi ve manevi olarak doğru zamanda ödüllendirilmesi bir şirketin çalışanlarına verdiği değerin önemli göstergelerinden biridir.

Peki, Groupama olarak bu konuda neler yapıyorsunuz?

Aramıza yeni katılan arkadaşlarımız için, hem şirketimizi hem de yaptıkları işi tanıyıp öğrenebilecekleri kapsamlı oryantasyon programları organize ettik. Çok yakın zamanda çalışanlarımıza hem yönetim hem İK olarak çok daha yakın olacağımız ve paylaşımda bulunacağımız bir intranet sistemine geçiyoruz. İşe alım sistemlerimizi, eğitim ve gelişim aktivitelerimizi, performans ve prim sistemlerimizi revize ediyoruz. Kariyer fırsatları için şirket içerisindeki boş pozisyonların ilanlarını çıkıp çalışanlarımızın bu pozisyonlara başvurmalarını istiyoruz. Sosyal haklarımız ile ilgili benchmark çalışmaları yürütüyoruz.

Groupama’nın İK organizasyonu ve süreçleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Süreçler konusunda şu anda herşeyi tekrar gözden geçiriyoruz ve birbirine entegre ederek geliştiriyoruz diyebilirim. Bunu yapmamızdaki en önemli nedenlerden biri, iki farklı şirketin tek yönetim çatısı altında birleşmiş olması. Tüm İK sistemlerimizi yetkinlik bazlı olarak tekrar yapılandırıyoruz.

Performans ve yetenek yönetimi için ayrı bir yapılanma ve ayrı bir organizasyon düşünüyor musunuz ? Diğer İK süreçlerinde ne gibi değişiklikler düşünüyorsunuz?

Sadece bu alanlara özel bir çalışma yapmıyoruz. Ancak, tüm sistemlerimizi daha önce de belirtmiş olduğum gibi, müşteri, satış, başarı ve sonuç odaklı olarak yapılandırıyoruz. İş yapış şekillerimizi ve organizasyonel yapımızı da buna paralel olarak şekillendiriyoruz.

Tüm bu çalışmaları yaparken de kurum olarak hangi yetkinliklere ihtiyacımız olduğunu tespit etmemiz ve yeni alımlarımızı da bu doğrultuda yapmamız gerekiyor. Elbetteki daha sonraki süreçlerde bu arkadaşlarımızı şirkette tutabilmek kritik önem taşıyor. Bu noktada sürekli açık iletişim ve buna paralel olarak gelişim süreçleri ön plana çıkıyor.

Deneyimli bir İK yöneticisi olarak sizin pencerenizden bakacak olursak, yeni nesil çalışanların, iş hayatından veya kariyerden beklentileri nedir?

Kariyer odaklı ve kısa dönemli maddi kazanım olmak üzere iki farklı çalışan profiliyle ile karşı karşıyayız. Bize düşen görev; bu iki beklentiyi aynı potada entegre edebilmek. Çünkü sadece kariyer veya sadece maddiyat odaklı bir sistemin başarılı veya uzun vadeli olması mümkün değil. Yeni nesil çalışanların bir kısmı ise zaten 5 yıl içerisinde kendilerini oldukça önemli pozisyonlarda görüyorlar. Elbetteki, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok genç yöneticiler var. Fakat tecrübenin, birikimin ve kurumları tanımanın önemi de yadsınamaz bir gerçek.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)