Dalyan: Huzur, sakinlik ve doğal güzelliklerle dolu zamanın durduğu bir delta…

Nilay Karagülmez Abamor 



Dalyan, Türkiye'nin güneybatı kıyısında, Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı olan, Akdeniz'in hemen yanı başında bulunan küçük ama bir o kadar da çok şey yapabileceğiniz, huzurun, sakinliğin, sessizliğin ve doğal güzelliklerin hüküm sürdüğü bakir doğası, tertemiz denizi ve tarihi dokusu ile Türkiye'nin en güzel yerlerinden biri diyebilirim. Dalyan Nehri, Dalyan Deltası'ndaki Köyceğiz gölünü Akdeniz'e bağlayan bir kanal aynı zamanda.
Bu eşsiz doğada yaklaşık 250 kuş türü ve Caretta Caretta adı verilen Caretta-Kaplumbağaları bulunur. Dalyan denince birçok kişinin aklına hemen İztuzu plajı geliyor. Bildiğiniz üzere İztuzu plajı ülkemizdeki Caretta Caretta'ların üretildiği en önemli yer. Muhteşem bir antik kent olan Kaunos, Kaya Mezarları ve Çamur Banyoları da Dalyan'daki diğer önemli gezi noktaları.

Sevgili HRdergi okurları hepinize merhaba... Artık yaz geldi diyebiliriz. İstanbul’da Covid 19 önlemlerinin bitmesiyle birlikte her yerde organizasyon var. Konserler, tiyatrolar, sinemalar hınca hınç dolu. Sahil yolunda bisiklete binenler, güneşlenenler, arkadaşlarıyla dostlarıyla buluşanlar oldukça fazla. Müzelerde yeni sergiler, yeni koleksiyonlar, yeni açılan kafeler, restoranlar, 3. Nesil kahve dükkanları derken aslına bakarsanız hayat büyük bir hızla eskisine doğru yol alıyor.

Sadece İstanbul değil aslında, bütün Türkiye ve neredeyse bütün dünyada büyük bir canlılık, yeniden uyanış ve hareket hakim. Bütün bu hareketliliğe inat, ben bu ayki rotamı doğa harikası nefis bir yere doğru çevirdim. Ramazan Bayramı’nda Bergama - Eski Foça – Yeni Foça - Akyaka – Köyceğiz – Dalyan  - Göcek ve Kaş’ı gezme şansına sahip oldum, toplamda 2400 kilometre yol yaptım ve bütün bu gezinin sonunda beni en çok etkileyen yerin Dalyan ve çevresin olduğuna karar verdim, bu nedenle de sizlere bu ay Dalyan’dan bahsetmeye karar verdim. Dalyan, adını Dalyan Çayı üzerindeki Dalyan'dan almış çok tatlı bir kasaba. Dalyan kelime olarak balık tuzağı demek. Bu bölge eski bir balıkçı köyü ve Dalyan Deltasının tam da kalbinde, merkezinde yer alıyor. 

Dalyan, Türkiye'nin güneybatı kıyısında, Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı olan, Akdeniz'in hemen yanı başında bulunan küçük ama bir o kadar da çok şey yapabileceğiniz, huzurun, sakinliğin, sessizliğin ve doğal güzelliklerin hüküm sürdüğü bakir doğası, tertemiz denizi ve tarihi dokusu ile Türkiye'nin en güzel yerlerinden biri diyebilirim. Dalyan Nehri, Dalyan Deltası'ndaki Köyceğiz gölünü Akdeniz'e bağlayan bir kanal aynı zamanda. Bu eşsiz doğada yaklaşık 250 kuş türü ve Caretta Caretta adı verilen Caretta-Kaplumbağaları bulunur. Dalyan denince birçok kişinin aklına hemen İztuzu plajı geliyor. Bildiğiniz üzere İztuzu plajı ülkemizdeki Caretta Caretta'ların üretildiği en önemli yer. Muhteşem bir antik kent olan Kaunos, Kaya Mezarları ve Çamur Banyoları da Dalyan'daki diğer önemli gezi noktaları. 

Burada küçük bir parantez açarak Köyceğiz Gölü ile ilgili bir hikâye anlatmak istiyorum. Köyceğiz Gölü zamanında Akdeniz’de bir koymuş ancak zamanda Calby’s adı ile bilinen nehir antik dönemde taşıdığı alüvyonları koyun ağzına kadar doldurarak, koyu denizden kopartmış ve şu anda dünyada toplamda sadece 7 tane olan bu eşsiz ve karmakarışık lagün sistemini ortaya çıkartmış. Karmakarışık dediğime bakmayın, bu karmaşık lagün sistemini seyretmeye doyamıyorsunuz. Burası bir labirenti andırıyor ve bünyesinde Dalyan Kanalı ile birlikte Alagöl, Sülüklü göl ve Sülüngür göllerini de barındırıyor. Dolayısıyla da göl ve denizini birleşimi ve sazlıklar birbirini harmanlayan muhteşem bir ekosistemi oluşturuyor ve hal böyle olunca da doğal bir zenginliğe ev sahipliği yapıyor.

Dalyan o kadar özel bir coğrafya ki mutlaka herkesin burayı bir kez görmesi gerektiğini düşünüyorum. Köyceğiz - Dalyan - Lagün sistemi göller ve sazlıklarla süslü kanallardan oluşan tam bir doğa harikası. Güzel olduğu kadar müthiş bir biyo-çeşitliliğe sahip bir habitat aynı zamanda. Üzerine deltadan yükselen Kaunos Antik Kenti, yamaçları süsleyen kral mezarları, İztuzu Plaj’ında yumurtayan caretta carettalar Dalyan’ı daha da özel bir yer yapıyor. Yerli halk ve turistler ünlü İztuzu plajına küçük gezi tekneleri almak için Dalyan Deltası'nı kullanıyor. Dalyan deltasında sürat teknesi ve yatlara izin verilmiyor, iyi ki de verilmiyor böylece doğa hala bakir halini koruyabiliyor. İztuzu plajı beş kilometre uzunluğunda ve Caretta Caretta'ların yumurtlama alanı olarak kullanılıyor.

1988'de İztuzu sahilinde İngiliz ve uluslararası korumacılar tarafından otel inşaatı durdurulmuş ve bu nedenledir ki tüm bölge şimdi eşsiz bir doğa koruma alanı olarak kabul ediliyor. Ayrıca İztuzu plajına sadece sabah 8'den akşam 8'e kadar girilebiliyor. Bu saatler dışında sahilde kalmak kesinlikle yasak.

Yerel halk tarafından sevgi ve saygı dolu bir şekilde "Kaptan June" olarak adlandırılan İngiltere doğumlu June Haimoff, 25 yılı aşkın bir süredir Dalyan'da yaşıyor. Caretta Caretta'ları kurtarmak için Dalyan Turtles adında bir vakıf (http://dalyanturtles.com) kurmuş ve İztuzu plajının hala doğaya ait olmasına vesile oluyor.

Dalyan'ın birçok dönüm noktası var. En ünlüsü, yaklaşık 2000 yıl önce Likyalıları ölülerini gökyüzüne yakın bir yere gömmek için kullanmış olan anıtsal mezarlar. Dalyan’ın merkezinde otururken karşınızda bu tarihi mezarları görebiliyorsunuz, günün hangi saati giderseniz gidin insanı inanılmaz bir şekilde etkileyen bu kaya mezarlarını hem gece hem de gündüz görmenizi tavsiye ederim. Geceleri aydınlatma ile beraber eşsiz bir manzara sunuyor. 

Dalyan her türlü su kaynağını bulabileceğiniz bir yer; deniz, nehir, göl ve yeraltı suyu... Bu su kaynakları, çok çeşitli türlerle muhteşem bir yaşam alanını oluşturuyor. Ünlü mavi yengeçler ve Nil kaplumbağaları, Dalyan Kanalı'ndaki bu farklı türlerden sadece birkaçı… Dalyan ayrıca yalıçapkını, şahin ve arı kuşu gibi birçok kuş türüne de ev sahipliği de yapıyor. Kuş gözlemciliği bölgede popüler bir aktivite türü. Burada yetişen sığla ağaçları yağı ile ünlü ve bu yağ genellikle kozmetikte sıklıkla kullanılıyor.

Kaplıcalar ise Dalyan'ın en ünlü noktalarından biri. Dalyan'da üç adet termal hamam bulunuyor. Dalyan ilçesi termal suların da yardımıyla bol miktarda mineral içeren çamur banyolarına sahip. Osmanlı padişahlarının ziyaret ettiği Sultaniye Kaplıcaları, tekneyle sadece 20 dakika uzaklıkta. Romatizma ve cilt hastalıklarına karşı mükemmel bir çözüm sunuyor. Çamurun gençliği geri getirdiği de halk arasında en çok söylenenlerden. Dustin Hoffman da aynı şeyi düşünmüş ve on yıl önce çamur banyosunu ziyaret etmiş. 

Alüvyon özelliğinden dolayı bölge oldukça verimli olup, geniş tarım arazileri ve narenciye bahçeleriyle dolu. İlkbaharda İztuzu yolu boyunca her yer narenciye kokuyor ve Eylül - Ekim aylarında yol boyunca kırmızı ve olgun narları görmek harika bir manzara oluşturuyor. Yolunuz buraya düşerse mutlaka bu nefis kokulu nar ve narenciyelerden almanızı ve birbirleriyle karıştırarak nefis sularını içmenizi tavsiye ediyorum. 

Dalyan’a ulaşım da çok kolay. Dalaman Havaalanına sadece 30 km uzaklıkta bulunan Dalyan’ın yolları çok rahat ve ister arabanızla ister bir transfer aracı ile gelin, en fazla 35-40 dakika da otelinize ulaşabiliyorsunuz. Dalyan’a gelirken kendi aracınızla gelmeyip uçağı tercih edecekseniz, mutlaka bir araç kiralamanızı tavsiye ederim. Dalyan’ın çevresinde o kadar çok gezilecek yer var ki, buraları görmeden Dalyan’dan ayrılmış olmanız biraz haksızlık olur. 

Dalyan’da çok sakin, dingin ve kendine has yazılı olmayan kuralları olan bir hayat var. Burası 1 haftalığına gittiğiniz bir tatil yöresinden çok daha fazlasına sahip. Dalyan, bir Kaş ya da bir Marmaris, bir Çeşme ya da Alaçatı değil. Burada süslü ve lüks plajları bulamazsınız. Zaten Dalyan’da yaşayanların da böyle bir beklentisi yok. Aslına bakarsanız böyle süslü püslü gürültülü yerlerin olmaması Dalyan’ı daha da çekici kılıyor. 

Çevresindeki tarihi ve turistik yerleri de gezecek şekilde bir plan yapacaksanız ancak aynı zamanda gizli kalmış ve el değmemiş koyları da gezerek denizin de tadını çıkartacaksanız min 4-5 gün kalmanızı öneririm. Tatilinizin planlamasını yaparken, Dalyan Deltasına bakan bir otelde kalmanızı öneririm. Dalyan’da ağırlıklı olarak moteller ve pansiyonlar var, lüks ve 5 yıldızlı oteller maalesef yok bence olmaması da aslında çok iyi. Gece deltadan gelen kurbağa ve kuş sesleri eşliğinde nefis bir uykuya dalıyorsunuz. 

Dalyan, etrafı dağlarla çevrili olduğundan rüzgarlara karşı korumalı, bu nedenle tipik bir Akdeniz iklimi hakim. Yazlar ılık ve kurak, kış ayları ise ılık ve yağışlı. Deniz sezonunun en erken açıldığı yerlerden biri olan Dalyan'da Nisan ayından Kasım ayına kadar denize girebilirsiniz. 

Dalyan’a gittiğinizde ilk gününüzü Dalyan Deltasında tekne turuna çıkarak hem deltayı hem de İztuzu Plajını keşfederek geçirebilirsiniz çünkü Dalyan’da hayat adeta su ile özdeşleşmiş. İztuzu Plajına gitmek için, Dalyan’ın merkezdeki tarihi Cami’nin sağ tarafında bulunan kanal kıyısındaki iskeleden kalkan Dalyan Tekne Kooperatifinin düzenlediği dolmuş tekne seferleri ile gidebilirsiniz. Yaklaşık 30 - 35 dakika süren bu tekne yolculuğu oldukça keyif verici ve dinlendirici. Sazlıkların arasından yavaş yavaş salınan tekneler, etrafın sessizliği, el değmemiş bir doğa ve sadece suyun sesini dinleyerek huzur bulabilirsiniz. 

İztuzu Plajına vardıktan sonra, istediğiniz kadar orada kalabilir ve dilediğiniz saatte geri dönebilirsiniz. Tekneler bir nevi dolmuş gibi gidip geldiğinden akşam saat 20.00’ye kadar günün her saatinde rahatlıkla tekne bulmanız mümkün. Eğer bindiğiniz tekne ile anlaşırsanız, İztuzu Plajından dönüşte sizi Sultaniye Kaplıcaları’na götürmesini talep edebilirsiniz. 

Dalyan’da oteller genellikle deltanın sol tarafında konumlanmış durumda. Deltanın karşı kısmına geçmek için ise max 4 araç alabilen eski tip arabalı feribotlar var. Bu feribotlara binerek nehrin karşı tarafına geçebilir ve kendi kendinize rehberlik yaparak Kaunos Antik Kentini ve her şeyiyle tamamen organik bir köy olan Çandır Köyünü gezebilirsiniz. Eğer arabanız yok ise sakın üzülmeyin hem Kaunos Antik Kentine hem de Çandır Köyüne yürüyerek de ulaşabilirsiniz, üstelik de yol çok keyifli ve sizin gibi bir çok turistle sohbet etme imkanına da sahip olabilirsiniz. 

Çandır Köyü, biraz tarih, biraz kültür, biraz köy, biraz organik tarım, birazda bölgenin en güzel zeytinlerinin yetiştiği, tamamen organik portakal ve nar bahçelerinin çiçeklerinden beslenen arıların ballarından satın alabileceğiniz çok zevkli bir köy yaşamını barındırıyor. Burada bol bol temiz havayı soluyabilir, her biri birbirinden misafirperver köylülerle bol bol sohbet edebilir, kendi üretimleri olan zeytin, zeytinyağı, bal, reçel vs. alabilir ve huzur dolu bir şekilde otelinize geri dönebilirsiniz. 

Ayrıca İztuzu Yolu ve Sülüngür Gölü çevresinde nar ve narenciye bahçelerini seyrederek bisiklet kiralamak ve sürmek çok yaygın. Bu rota aynı zamanda yarış rotası da olduğundan, yarış gününden önce keşif gezisi/yürüyüş yapmak iyi bir fikir olabilir. Biz Sülüngür Gölünün çevresinde yürüdük, sanki gökyüzü ve göl birleşmiş gibi muhteşem bir yansıma vardı, sessizlikle beraber karşımdaki bu görüntü beni inanılmaz derecede etkiledi diyebilirim. 

Dalyan’ın en önemli simgelerinden biri olan Kaunos Antik Kentinden bahsetmek istiyorum birazda. Tarihin tozlu sayfalarına baktığımızda Anadolu’nun birçok şehrinde ve yaşamış bir çok medeniyette kaya mezarları görmek mümkün. Mezarlar ne kadar yüksekse, tanrıya o kadar yakın olunacağına dair bir inanış olmasından dolayı, önemli insanlara ait kaya mezarları hala nasıl yapıldığı bilinmemekle beraber oldukça yükseklerde. Kaunos Kaya Mezarlarını diğer tüm mezarlardan ayıran bir özellik ise cephe mimarisine sahip olması. Kaunos’ta şu ana kadar bulunan toplam 167 adet kaya mezarı var ancak deltanın üzerinde olan ve Dalyan merkezden çok yakın ve net görünen 6’lı kaya mezarı grubu en önde ve en ünlü olanları. Mezarları ancak karşıdan görebiliyorsunuz, zaten bir cepheye yapıldıkları için yanlarına gitme ve görme gibi bir şansınız yok. 

Kaunos Antik Kenti, 2014 yılında Unesco Dünya Mirası Geçici listesine alınmış ancak hem ülkemizde hem de dünyada hala çok bilinen bir yer değil. Bir dönem Liman iken Karya’nın en önemli şehirlerinden biri olan Kaunos’ta ağırlıklı olarak tuz üretimi yapılırmış ve liman aracılığıyla ticareti yoğunluktaymış. 13. Yüzyıl itibariyle Türk akınlarıyla karşılaşmaya başlayan Kaunoslular ne kadar direnseler de 15. Yüzyılda artık Kuzey Karya’yı tamamen ele geçirmişler. Kaunos Antik Kenti, bir Efes ya da bir Patara değil ancak yolu Dalyan’a düşenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. 

Kaunos Antik Kentine kadar gelmişken, muhteşem bir manzaraya karşı güneşin batışını seyretmek isterseniz, Radar Tepesine çıkabilir (arabanızla gitmeniz oldukça zor, biraz dik bir patikadan yürümeniz lazım) ya da (ben yürümek istemiyorum derseniz) Sülüngür Gölünden seyredebilirsiniz. Her ikisinin de birbirinden güzel renklere ve doğanın bakirliğine ev sahipliği yaptığını söyleyebilirim. 

Biraz sıra dışı bir deneyim yaşamak isterseniz (ki kesinlikle tavsiye ederim) Karya ve Likya’nın işaretli yürüyüş ve biziklet rotalarını içinde barındıran, Köyceğiz – Ortaca ve Dalyan bölgesini kapsayan, eko turizm odaklı uzun mesafe işaretli yürüyüş ve bisiktlet rotalarını tercih edebilirsiniz. Tüm bu rotalara The Eco Trails adı verilmiş, bu rotalarla ilgili tüm detaylara https://theecotrails.com.tr/ sayfasından ulaşabilirsiniz. Bu rotalar, 470 km yürüyüş ve 740 km bisiklet rotasını içeriyor. Tüm rotalarda, mevcut uygulamalara uygun olarak, uluslararası standartlarda yapılmış yönlendirme işaret ve tabelaları bulabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra rotaların GPS kayıtları ve mobil uygulaması oluşturulmuş ve kullanıma sunulmuş. 

Güzergâh, yaşamın kaynağı olarak "su"yu izliyor; izlerken ondan hayat bulan oldukça zengin, bir kısmı endemik ve tehdit altındaki türler hakkında farkındalık yaratmayı amaçlıyor ve insanın henüz doğaya zarar veremediği zamanlardan kalan eski "yollar"ı, patikaları kullanarak, geçmişin izlerini göstermeyi amaçlıyor. 

Bu bölge o kadar güzel ki, gördüğüm, yediğim, içtiğim şeyleri anlatmaya kalksam sanırım sayfalar yetmez. Ayrıca Dalyan, Köyceğiz ve çevresinde tanıştığımız ve sohbet etme şansı bulduğumuz herkesin hem çok bilgili hem çok kibar hem de çok tatlı olduklarını da mutlaka sizlerle paylaşmak istiyorum. Sanırım bölgenin dinginliği ve sakinliği yaşayanların ruhuna işlemiş. Mutlaka gidin, görün, gezin, yiyin, için, keşfedin, Dalyan’ı rotanıza mutlaka alın ve keyfinize bakın. Bu arada oraya giderken yanınıza birkaç kitap almayı sakın unutmayın.

Bir sonraki ay, bambaşka bir rotada buluşmak üzere, kalın sağlıcakla. 

DERGİ

HRdergi Ekim sayısı çıktı... İyi okumalar

SATIN AL Ekim 2024