Beş “Yıldız”lı bir çalışma ortamı
Yıldız Holding çalışanları, her sabah Çamlıca’daki kampüse geldiğinde onları bir ofisten daha fazlası bekliyor: Mesela Burhan Doğançay’ın muhteşem “Mavi Senfoni”sinin de aralarında bulunduğu sanat eserleri ya da Refik Anadol’un, Holding’in global şirketi pladis’in geldiği yerden ilhamla oluşturduğu görsel ve işitsel enstalasyon “pladis Veri Uzayı”…
Mesela kampüsün alt katında bulunan nostaljik köşe… Ya da çalışanların minik dostları ile ilgilenebilecekleri yine bir holding şirketinin sürdürülebilirlik projesi olan kedi evleri…
Hazırsanız, çalışanlarına sanatla iç içe ve farklı bir çalışma ortamı sunan
Yıldız Holding Çamlıca Kampüsü’nde gezintiye çıkıyoruz.
“Modern resim başkalarının hayal güçlerini görmek ve anlamak açısından ilgimi çekiyor. Herkes aynı manzarayı başka şekilde görebiliyor, başka şekilde yaşayabiliyor. Öğrendiğiniz bilgiyi hayatınızda kullanmayı da bilmelisiniz. Ben de resimden öğrendiklerimi işime yansıtıyorum. Benim 25 kuruşa küçük mutluluklar üreten bir işim var. Bu işle herkesi mutlu etmem lazım. Herkesi görüp, herkesi mutlu edebileceğim işler yapmam gerekiyor. Onun için de herkesi anlayabilmem lazım. Modern resim bana bunu öğretti”. *
Bu sözler, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker’e ait. Ülker’in çeşitli müzayede ve sergilerden alınan, 1000'i aşkın eserin yer aldığı resim ve hat koleksiyonu Çamlıca’daki holding merkezinin duvarlarını süslüyor. Çünkü Ülker, “Çalışma arkadaşlarımın sanat ile iç içe olmasını istiyorum” diyen, hatta sık sık yönetim kurulu üyeleri ile birlikte farklı sergileri ziyaret eden bir lider.
“Modern sanata herkes kendi açısından bakıyor, buradaki ders çok önemli”
Bu ziyaretlere katılan isimlerden biri de Yıldız Holding İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bahattin Aydın… “10 yılı aşkın süredir, Çamlıca’da, şehrin içindeki bu kampüste faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Murat Bey’in sahip olduğu sanat eserleri, eskiden beri ofiste sergilenirdi” diye sözlerine başlıyor Aydın: “Koleksiyon büyüyünce burası; çalışma mekanımız da gerçek bir sergi alanına dönüştü. Hatta şirketimizde bir sanat danışmanımız da var. ”
Peki, sanatla bu kadar iç içe bir ortamda çalışmak, hatta başta da belirttiğimiz gibi düzenli olarak ekipçe farklı sergileri takip etmek neler katıyor kişinin iş yaşamına? Söz Aydın’da: “Modern sanat eserlerine herkes kendi açısından bakıyor ve farklı bir şeyler görüyor. Buradaki ders önemli bence. Sonuç olarak bizim alanımızda hiçbir müşteri, hiçbir çalışan birbirine benzemiyor. Her insan farklı. Dolayısıyla bunu anlayabilmek; bu zenginlik ve çeşitlilikle işe bakabilmek çok önemli. Ayrıca biz sanatla beslenen bir kurumuz; özellikle Godiva markası açısından bakarsak, ambalaj tasarımları konusunda gerçekten sanatla iç içeyiz. Bunu, günlük hayatın içinde de yaşıyoruz”.
Sanat eserleri arasında kaybol, müşteriyi daima hatırla
Bu sohbeti, Aydın ile 1000 kişinin çalıştığı Çamlıca Kampüs’ünü Kampüsü’nü gezerken gerçekleştiriyoruz. Sohbet çoğu zaman yarım kalıyor çünkü neredeyse her adım başı, bir heykel ya da tablo çıkıyor karşımıza.
Şirketin yemyeşil bahçesinde ilk dikkatimizi çeken, “vücudunun bir bölümü eksik” heykellerle tanınan Bruno Catalano’nun “Miguel” adlı eseri oluyor. Arkasındaki ağaca dikkatle bakan gözler için bu heykel gerçekten etkileyici. Koridorlardan da toplantı odalarından da sanat fışkırıyor. Elbette bunların arasında, Burhan Doğançay’ın “Mavi Senfoni”sinin yeri ayrı. Ayrıca Devrim Erbil’den Julian Opie ve Peter Zimmerman’a sayısız yerli ve yabancı sanatçının eserleri karşısında soluğumuz kesiliyor. Aydın, konferans salonunun sergiler için açıldığını, çalışanların sergileri sanatçıyla birlikte gezebildiklerini belirtiyor. Örneğin Mart ayı içinde Hat ve Tezhip sergisi açılmış. Daha önce Burhan Doğançay, Devrim Erbil, Ekrem Yalçındağ, Naciye Subaşı sergileri de Seminer Salonu’nda hem çalışanlara hem de dışarıdan ziyaretçilere açılmış.
Refik Anadol’un, “pladis Veri Uzayı” isimli yeni eseri de Yıldız Holding’de sergileniyor.
Sanatçının Yıldız Holding’in atıştırmalık şirketi pladis’in geldiği yerden ilhamla yarattığı görsel ve işitsel enstalasyon gerçekten son derece ilgi çekici.
Bu arada belirtelim; gezintimiz sırasında tek dikkatimizi çeken sanat eserleri olmuyor. Yönetim kurulu odasında, çekirdek aile bireylerinin bir arada temsil edildiği kartonetler çekiyor dikkatimizi… “Toplantılar sırasında; asıl hedefimiz olan müşterilerimizi hiç unutmamak için her odada vardır bu kartonetler” diye açıklıyor Aydın: “Asıl hedeften hiçbir zaman sapmıyoruz böylece, hatta kimi zaman onları baş köşeye oturtup toplantıyı sürdürdüğümüz oluyor”.
“Genç çalışanların beklentilerine karşılık vermek gerekiyor”
Gezmekten yorulunca, alt kattaki kafe alanında soluklanıyoruz. Burası gerçekten de “soluk almak” için ideal bir ortam. Çalışanlar için rahatça telefonda konuşabilecekleri sessiz bölümler ve kulübeler de var, renkli toplantı masaları da. Ülker’in köklü tarihinin izlerini taşıyan nostalji köşesi; koltukları, gramafonu, çevirmeli telefonu ile bizi geçmişe götürüyor. Şirketin Fotoğraf Kulübü üyelerinin çektiği fotoğrafların sergilendiği alan son derece renkli.
“Genç nüfus iş hayatına girdikçe, onların farklı beklentilerine yanıt vermek gerekiyor” diyor Aydın: “Bizim kendi gelişimimiz açısından da bakarsak; yıllar içinde Yıldız Holding birçok yeni alana girdi, yeni yatırımlar yaptı, global bir şirket oldu. Dolayısıyla merkez dediğimiz kısım ve fonksiyonları çok büyümeye başladı. Organizasyon çok büyüyüp çalışan profili de değişince ofis kendi yapısını bulmaya başladı. Çalışanların beklentilerine uygun olarak yapıyı değiştirmeniz, onlara karşılık vermeniz gerekiyordu”.
Bu doğrultuda; yaş aralıkları 25 – 30 olan, farklı departmanlarda çalışan gençlerden oluşan Gençlik Platformu, birkaç senedir çok aktif çalışıyor. Platform üyeleri düzenli olarak Murat Ülker de dahil yönetim kurulu ile bir araya geliyor ve şirketteki gençlerin isteklerine dair projeler geliştiriyor; çalışma saatlerinden oturma düzenine kadar her şeyle ilgili fikirlerini söylüyorlar. Yıldızlı Sohbetler başlığıyla gerçekleştirilen etkinliğin konuklarını seçiyorlar. Ayrıca az önce de belirttiğimiz gibi fotoğrafçılığın da aralarında bulunduğu farklı kulüpler çatısı altında çalışanlar bir araya getiriliyor.
Bunun yanı sıra, her sene Kasım ayının 3’üncü Perşembesi düzenli olarak kutlanan “Mutlu Et, Mutlu Ol Günü” bünyesinde her kademedeki çalışan bir araya gelerek farklı faaliyetlerde bulunuyor; bazı ekipler okul boyuyor, bazıları kermes düzenleyerek gelirini bağışlıyor. Farklı departmanlardaki çalışanlar, kampüs içinde birbirini bulup, armağanlarını veriyor ve bu sayede tanışmış oluyorlar.
İsteyene transfer isteyene diyetisyen hizmeti
Kampüste gezmeye devam ederken, Aydın çalışanlara sunulan farklı olanakların çalışma alanı ile sınırlı olmadığını anlatıyor: Şirkette transfer hizmeti var. Önceden bilgi veren çalışanlar için tahsis edilen araç ulaşım sağlıyor. Avukatlık, sağlık ve psikolojik destek konularında da çalışanlar ve ailelerinin 7 / 24 yararlanabilecekleri ücretsiz bir danışmanlık hizmeti mevcut. Ayrıca kampüs içinde görev yapan diyetisyen de pek çok çalışan için önemli bir olanak. Öte yandan Cuma günleri isteyenler için ofise taze sebze meyve ofise getiriliyor.
“Bizim için başarının anahtarı insan” diyen, “Mutlu et, mutlu ol!” sloganını kullanan Yıldız Holding bünyesinde, çalışanları “mutlu etmek” için yapılan sayısız uygulama var kısacası.
* İstanbul Art News- Mart 2014 Sayısı