Az Bilinen Yunan Adaları
Nilay Karagülmez Abamor
Nefes kesici plajları, mimarisi ve lezzetli yemekleriyle kapı komşumuz Yunan adaları, yaz tatillerinin vazgeçilmez rotalarından oldu. Yunan adaları son yıllarda Türk seyahatseverlerin ilgi gösterdiği ve her fırsatta tercih ettiği destinasyonlar arasında. Özellikle Türk kıyılarına yakın olan adalar her hafta sonu binlerce Türk gezginin tercih ettiği rotalardan biri oluyor. Rodos, Kos, Samos, Sakız, Midilli sokakları Türk turistlerden geçilmiyor. Bir de Türklerin çok iyi bilmediği ya da ulaşım zorluğundan dolayı tercih etmediği adalar var. Bu adaların birçoğu doğal güzellikleri ile keşfetmeye değer.
Tablo gibi manzaralar, hiç bozulmamış minik, tatlı, mavi kapılı beyaz evler, mavinin onlarca tonuna bürünen el değmemiş koylar ve deniz mahsullerinin olabilecek en iyi halleri… Evet, bir Yunan adasında olduğunuzu hissettiren onlarca detaydan sadece birkaç tanesi bunlar. Yunan adaların sayısı ise sayılamayacak kadar çok. İrili ufaklı bakınca 6 bine yakın ada olduğu düşünülüyor. Üzerinde yaşam olanlar ise 200 adet civarında. Her biri nev-i şahsına münhasır olan Yunan adalarının bazıları haliyle diğerlerinden daha ünlü.
Hem her biri cennetten köşeyi andıran adalarda tatil yapmak hem de kalabalıktan ve karmaşadan uzak olmak isterseniz bu yaz rotayı daha az bilinen Yunan Adalarından birine çevirebilirsiniz. Gelin biraz da bu adaları gezelim. Bu sayısa rotamı Andros ve Hydra’ya çevirdim…
İlk Olarak Rotamız Andros
Güzel Andros Adası, Atina’ya en yakın Yunan adalarından biridir. Andros’ta turizm özellikle Atinalılar ve başkentten kısa bir feribot yolculuğu ile ulaşmak isteyen ziyaretçiler arasında oldukça popülerdir. Andros’un büyüleyici doğası ve manzaraları, burayı Yunanistan’da yaz tatili için ideal bir destinasyon haline getiriyor. Kalabalık şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için Andros, huzurlu bir kaçış noktası sunar.
Andros, Yunanistan’da kesinlikle görülmeye değer bir yer! Kiklad Adaları kümesinin en büyük ikinci, en yeşil ve en kuzeydeki adası. Andros, bir zamanlar Yunanistan’ın denizcilik hanedanlıklarının merkezindeymiş ve bu nedenle zengin bir kültürel mirasa sahip. Ada, el değmemiş ve korunaklı, turkuaz renkte tertemiz sulara sahip plajları ve selvi ağaçlarıyla çevrili neoklasik konaklarıyla tanınıyor. Arni, adanın yemyeşil ormanlarla kaplı, dağlık bölgesi. Tipik Yunan adalarının güzelliğine uygun olarak, gözünüzün alabildiğine tüm yollar parlak pembe zakkumlar ve begonvil tünelleriyle çevrilmiş durumda.
Andros’u benzersiz kılan bir diğer şey ise havasının narenciye bahçeleri, kekik ve taze pişmiş hamur işleri kokmasıdır. Ayrıca adanın kendine has ve köklü geçmişi; çok sayıda arkeolojik alan, ortaçağ kaleleri, harabeler ve karakteristik köylerinde açıkça görülüyor.
Andros’un Mutlaka Görülmesi Gereken Yerlerine Birkaç Örnek
Riva Meydanı'ndaki Bilinmeyen Denizci Heykeli; Chora’nın merkezinde yer alan bu heykel, Andros’un denizcilik geçmişine bir saygı duruşu ve denizde hayatını kaybeden tüm denizcileri onurlandırmak amacıyla dikilmiş.
Agios Georgis Katedrali ve Agia Varvara Kilisesi; Chora’nın eski şehir kısmında, Riva Meydanı’na gelmeden önce yer alan Agia Varvara ve iki çan kulesine sahip Agios Georgis Katedrali etkileyici dini yapıları.
Agia Thalassini Kilisesi; Limanın hemen yanında bulunan bu minik kiliseye kısa bir merdivenle ulaşabilirsiniz. Buradan etkileyici manzaralar eşliğinde harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
Episkopio’daki Aşk Köprüsü; Arabayı şehir merkezine park ettikten sonra kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğiniz bu köprü, “Little England” adlı filmin burada çekilmesiyle oldukça popüler hâle gelmiştir.
Menites Kaynakları; Mermerden yapılmış aslan ağzından akan berrak suyu içebilir, doğayla iç içe sakin bir mola verebilirsiniz.
Tourlitis Deniz Feneri, Chora; Avrupa’da deniz üzerindeki bir kayalıkta inşa edilmiş tek deniz feneridir ve ikonik görüntüsüyle adanın simgelerindendir.
Panagia Thalassini, Chora; Bu küçük ama etkileyici kiliseyi özellikle gün batımına yakın saatlerde ziyaret etmek en ideal zamandır.
Panagia Theoskepasti, Chora; Adanın koruyucu azizesi olarak bilinen bu kilise, dini önemi ve mimarisiyle öne çıkar.
Antik Dionysos Kaynakları; Bölgedeki en eski su kaynaklarından biri olup hem tarihi hem de doğal değeri büyüktür.
Pitrofos Zeytin Müzesi; Ne yazık ki, randevu olmadan ziyaret kabul etmeyen ve ziyaretçileri kaba şekilde karşılayan görevliler nedeniyle bu müze deneyimi olumsuz geçmiş. Ziyaret etmeyi düşünüyorsanız önceden rezervasyon yaptırmanız önerilir.
Andros Adası'nın En Güzel Plajları
Tis Grias to Pidima Plajı; Andros’un kartpostallarda sıkça yer alan en ikonik plajıdır. Denizin içinde yükselen uzun ve karakteristik bir kaya oluşumuyla tanınır. Plaja çıkan dar bir toprak yol vardır. Arabanızı yol kenarına park edip, yaklaşık 10 dakikalık hafif bir yürüyüşle sahile ulaşabilirsiniz. Geri dönüşteki tırmanış da oldukça kolaydır. Plaj oldukça küçüktür, bu yüzden hafta içi gitmek daha uygundur. Gölgelik ve tesis bulunmadığı için yanınıza şemsiye, sandalyeler, içecek ve atıştırmalık almanız öneririm.
Agios Petros Plajı; Altın rengi yumuşak kumlarıyla büyüleyici bir plajdır. Bazı güzel beach club’lar ve halka açık alanlar da mevcuttur. Rahat ve keyifli bir gün geçirmek isteyenler için idealdir.
Vitali Plajı; Andros’un kuzeydoğu kıyısında, Villa Thimari’ye yakın konumda yer alan bu gizli cennet, listenin başındaki en favori plajdır. Plajda harika bir beach bar ve misafirlere yönelik olanaklar vardır. Özellikle “Dedemin plaj sepeti” adlı menü denemeye değer. Gavrio’dan arabayla yaklaşık 30 dakikalık mesafededir. Yol boyunca çıplak tepelerden yemyeşil doğaya geçiş etkileyicidir; her iki yanda pembe zakkum çiçekleri yol boyunca sıralanır. Plajda ayrıca harika bir restoran da bulunmaktadır.
Agios Kyprianos Plajı; Küçük ve sakin bir plaj olan Agios Kyprianos, sol tarafında bulunan mağaralar sayesinde rüzgârdan korunur. Su sıcak, durgun ve oldukça davetkârdır.
Agia Aikaterini Plajı; Adanın doğusunda yer alır. Hemen karşısında yer alan şirin restoranda lezzetli bir öğle yemeği yiyebilirsiniz. Rahatlatıcı atmosferiyle dikkat çeker.
Andros, Yunanistan Tatili Planlamadan Önce Bilmeniz Gerekenler
Sınırlı Feribot Seçenekleri: Andros, diğer bazı adalara kıyasla az sayıda feribot bağlantısına sahip olduğu için ada-hopping (ada atlamalı gezi) planları yaparken dikkatli olmanızda fayda var.
Toplu Taşıma Yetersiz: Adada toplu taşıma neredeyse yok denecek kadar az, bu nedenle adayı gezmek için araba kiralamanızda fayda var.
‘Siesta’ Saatlerine Dikkat (15:00 - 18:00): Bu saatler arasında dükkanlar ve restoranlar kapalı olabiliyor. Sıcak havalarda dinlenmek mantıklı olsa da günübirlik ziyaretçiler için bu durum planlamayı zorlaştırabiliyor.
Yaz Aylarında Meltem Rüzgârı: Andros, yaz dönemlerinde etkili olan Meltemi rüzgarlarının etkisi altındadır. Bazı günler rüzgâr oldukça rahatsız edici olabilir.
Üç Limanı Vardır: Gavrio (feribotlar için ana liman), Batsi (özel tekneler için) ve Chora (balıkçı tekneleri için) olmak üzere üç limanı vardır.
Çakıllı Plajlar İçin Deniz Ayakkabısı Çok Önemli; Plajların çoğu çakıllı olduğu için rahatça yürümek adına deniz ayakkabısı getirmenizi tavsiye ediyorum.
Kartpostal Güzelliğindeki Hydra Adası
Kartpostallık manzaralara sahip Hydra Adası, zarif konaklar ve tarihi noktalarla doludur. Adada motorlu taşıtlara izin verilmiyor, bu durumda da ortamın olabildiğince sakin ve huzurlu kalmasını sağlıyor. Hydra’ya, Atina’daki Pire Limanından feribotla ulaşabilirsiniz. Ayrıca Poros, Spetses, Ermioni ve Porto Heli gibi yerlerden de feribot seferleri düzenleniyor.
Hydra, tartışmasız Yunanistan’ın en şirin adalarından biri! Saronik Körfezi’nde, Atina’ya oldukça yakın konumda yer alan bu ada, huzurlu ama büyüleyici bir ortamda kısa bir kaçamak yapmak isteyen herkes için ideal bir destinasyon. Adanın büyüleyici atmosferi, uluslararası ünlüleri de kendine çekmiş. Leonard Cohen, Maria Callas, Aristotle Onassis gibi birçok tanınmış isim Hydra’yı bir sığınak olarak seçmiş! Zarif taş konaklar, dar sokaklarda yürüyen eşekler, kiliseler ve küçük dükkanlar; hepsi birlikte masalsı bir sahil manzarası sunuyor. Adada araba olmaması sayesinde yollar sessiz, egzoz gazından uzak ve yürüyerek keşfetmek için oldukça keyifli.
Hydra Town, adanın başkenti ve limanı olup, Yunanistan’ın en görülesi ada başkentlerinden biri olarak kabul ediliyor. Küçük ve doğal bir limanda gizlenmiş olan bu kasaba, 19. yüzyıldan kalma, zengin gemi sahipleri ve tüccarlara ait güzel konaklarla dolu. Kasaba, geleneksel ve korunan bir yerleşim olarak ilan edilmiş ve bu nedenle mimari yapıları ve sakin atmosferiyle adeta bir zaman yolculuğu sunuyor. Taş binalar, dar sokaklar ve zarif yapılar, Hydra'nın tarihi dokusunun ve estetiğinin mükemmel örnekleri.
Hydra’da yapılacak en güzel şeylerden biri de müzeleri ziyaret etmek.
Bizans Müzesi, Tarihi Arşiv Müzesi, Post-Bizans Sanatı ve Tarihi Müzesi ve Ulusal Tarih Müzesi mutlaka görülmeli! Diğer önemli noktalar arasında Miaoulis'in bronz, tam boy heykeli (limanın sol tarafında), Leonard Cohen'in anma bankı ve nesiller boyu aktarılmış ilaç tariflerinin satıldığı ve 1890 yılına ait antika mobilyaların sergilendiği ünlü Rafalias Eczanesi yer alıyor. Ayrıca, Panayiotis Tetsis'in hayatı ve eserlerine adanmış Tetsis Müzesi, dünya çapında ünlü Leonard Cohen'in evi ve çağdaş sanat alanı DESTE Foundation Project gibi ilginç müzeler ve sanat galerilerine de ev sahipliği yapıyor. Ana kasabadan biraz uzaklaştığınızda Kaminia ve Vlichos gibi geleneksel köyleri keşfedebilir, adanın otantik yüzünü yakından görebilirsiniz.
Bir tavernada oturup taze balık ve yerel lezzetlerin tadına bakmayı da sakın unutmayın!
Adanın plajları ise yaz sıcağından kaçmak için mükemmel yerler. Hydra'daki çoğu plaj, taşlık olup muazzam suyu ve çevresindeki manzaralarıyla dikkat çekiyor, çoğu plaj, izole edilmiş ve tamamen korunaklı durumda.
Andros ve Hydra adalarının her ikisi de doğayla baş başa kalmak, Yunan kültürünü otantik şekilde deneyimlemek ve kalabalıklardan uzak, huzurlu bir tatil yapmak isteyenler için mükemmel lokasyonlar. Her iki adada keşfedilmemiş birer hazine gibi ve ben bu adaların en güzel yanının bu olduğunu düşünüyorum. Bu ay da benden bu kadar, bir sonraki sayıya kadar kalın sağlıcakla…