Asimetrik Eğitim
Gerçi, planlanmış olan eğitimlere bir göz attığınızda, tümü ile değilse bile, çoğunun şirket performansını yükseltmek amacını güttüğünü görebilirsiniz. Örneğin: Etkili satış teknikleri, başarılı şirket stratejileri, zamanın verimli kullanımı, etkin planlama vb. gibi ya şirketi ya da yöneticileri hedefleyen eğitimlerdir bunlar...
Denebilir ki, Türkiyemiz henüz gelişmiş bir toplum olmadığından, şirketler de panik ortamında kendileri için yararlı olan şeyleri bile algılayamıyorlar ve yanlış politika izliyorlar. Ya da; yönetim becerileri ileri düzeyde olmadığından dolayı eğitimle birey ve şirket performansı arasındaki ilişkiyi kuramıyorlar.
Peki, gelişmiş ülkelerdeki duruma ne diyelim? Bazen bir davranışı - aynı oranda olmasa da - o ülkelerde de görüyoruz. Geçenlerde Business Week dergisinde okuduğum bir makalede, ABD´de şirketlerin finanse ettiği yönetici eğitimlerinde de %30-40 düzeyinde bir azalma olduğu yazıyordu.
Bu bulgulardan yola çıkarak iki seçenekten ancak biri doğru olabilir:
1. Şirket yöneticileri "eğitim"in faydasını algılamıyorlar, veya
2. "Eğitim"in şirket performansına faydası yok!
Yukarıdaki seçenekler hakkında nihai karara varmadan önce bir diğer gerçeğe daha işaret edelim: Şirketler başarılı bir performans gösterirken eğitime bir hayli para - ve vakit - harcıyorlar!
Bu durumda ise iki ihtimal ortaya çıkıyor:
a) Şirketler başarılı olduklarında -yani kazançları arttığında- eğitime bile para harcıyorlar.
b) Eğitim, ancak başarılı şirketlerde işe yarıyor!
Bu iki olasılığı değerlendirdiğimizde ise şirket yöneticilerinin -sırf harcama yapmak adına - parayı faydasız işlere yatıracağına inanmadığımız için, geriye tek bir ihtimal kaldığını düşünüyorum:
Şirket yöneticileri eğitimin ancak büyüme döneminde yararlı olabileceğine inanıyorlar!
Bu hipotezi tamamlayıcı kısmı ise, mevcut eğitimlerin küçülme, ya da kriz ortamında hiçbir işe yaramayacağına inanılmasıdır. Başka bir ifade ile, şirketlerde verilen eğitimler, asimetriktir: İşler iyi giderken yararlı, işler kötü giderken yararsızdır.
Yukarıda verilmeye çalışılan izahat, büyük ölçüde "makro" bir bakışa dayalıdır, yani iki olgu arasında kaba bir sebep-sonuç ilişkisi aramayı hedeflemektedir. Şimdi biraz da olayın derinliğine veya ayrıntılara girmeye çalışalım: Böyle bir korrelasyon varsa - ki tüm veriler buna işaret ediyor- acaba bu ilişkiyi destekleyen faktörler neler olabilir?
Ülke ekonomilerinin gelişmesine bakacak olursak, hemen tümünde ortak bir özellik görüyoruz. Hepsi büyüyor! Elbette bunun istisnaları var: Gelişen ekonomilerde bile zaman zaman duraklamalar, hatta küçülmeler yaşanıyor, ama bunlar genelde kısa süreli oluyor. Demek ki esas eğilim büyüme istikametinde; haliyle eğitimciler de bu büyüyen pazarı hedefliyorlar. (Tabi bu arada kazançları arttığından, eğitime ayrılabilecek para da daha fazla!)
Eğitimciler de, eğitim kurumları da doğal olarak pazar neredeyse, oraya yöneliyorlar, yani büyüyen şirketlere uyabilecek eğitimleri geliştiriyorlar.
Elbette bunun dışında örnekler de var, mesela "Kriz Yönetimi" konulu eğitimler. Ama eğitim piyasasını biraz araştırsak görürüz ki bu tür eğitimler hem pek seyrek, hem de müşterisi yok denecek kadar az. Zaten krizde olan şirketler de krizde olduklarını kolayca kabullenmek istemiyorlar, kabullendiklerinde de çoğunlukla iş işten geçmiş oluyor. Ayrıca, kriz ortamındaki bir şirketin elemanlarının moralleri de o kadar bozuk oluyor ki, eğitime gitmeyi nadiren düşünüyorlar; gitseler de derse konsantre olmaları hiç kolay değil. Tabii, bir de "ego" sorunu var...
Daha ayrıntıya girerek biraz da verilen eğitimlerin içeriğine bakalım:
• "Küçülme Stratejileri Nasıl Geliştirilir?"
• "Daha Az Satarak Kâra Geçmek"
• "Krizdeki Şirketlerde Finans Yönetimi"
• "Tensikat Döneminde Takım Oyunu"
• "Orta Kademe Kaldırılırken Şirket İçi İletişim"
• "Pazar Payı Kaybeden Şirketlerde Kurum Kimliği Çalışmaları"
• "Hileli İflaslarda Yatırımcı İlişkileri"
• "Kredileri Ödeyemeyen Şirketlerin Değerlemesi"
• Kusurlu Ürünlerin İadesinde Müşteri Memnuniyeti"
• ...
gibi eğitimlere hiç rastladığınız oluyor mu? Ben bugüne kadar görmedim. Verilen eğitimleri neredeyse tümü ya büyüyen şirketler için, ya da büyümeyi hedefleyen şirketler için.
Benzer bir yapıyı bireylere dönük eğitimlerde de görüyoruz:
• "Onurlu Bir Şekilde İşten Ayrılma"
• "Gereksiz Becerilerin Unutulması"
• "Yöneticisi ile Geçinemeyenlere Tavsiyeler"
• "Düşük Ücretli İşlere Hazırlık"
• "İşini Kaybedenlere Öneriler"
• ...
gibi eğitimlere pek rastlanmaz, ama tersi yöndeki eğitimlerden çok sayıda mevcuttur.
SONUÇ:
Gerek eğitim hizmetlerinden yararlananlar, gerekse eğitim hizmetlerini sunanlar "asimetrik eğitim" yaklaşımı içindeler. Mevcut eğilimler ve inançlar o denli güçlü ki, bu yapının değişmesi kolay görünmüyor. Yaşanan onca kriz de kuruluşların ve bireylerin gerekli dersleri çıkarmalarında etkili değil. "Asimetrik eğitim" geleneği sanırım daha uzun yıllar geçerliliğini koruyacak.
Hayırlı eğitimler...
Prof. Dr. İbrahim Kavrakoğlu
Kavrakoğlu Danışmanlık