Robotlar gerçekten insanların yerini alabilir mi?
Elon Musk'un bir hayali vardı: İnsandan çok “uzaylı”ya benzeyen ve hiper-verimli bir montaj hattında iş birliği yapan yüzlerce robotla donatılmış bir otomobil fabrikası... Bir avuç insan bu işi denetleyecek ve Tesla'nın Model 3 elektrikli aracının üretimi tamamen otomatik hale getirilecekti.
Musk’ın gerekçesi de şuydu: ‘’Robotlar insanların yapabileceği her şeyi yapabilir ve onlardan çok daha hızlılar. O zaman neden üretim hızını düşüren insanları denklemden çıkarmıyoruz?’’ Onun belirlediği hedef: Tesla'nın Model 3 elektrikli aracı için üretim hızında 20 kat artış elde etmek ve 2017 yılı sonuna kadar ayda 20.000 araç üretebilmekti.
Ancak, geleceğe giden bu yolda komik bir şey oldu: Robotlar bu görevi yerine getiremedi. Musk, Aralık ayına kadar ayda 20.000 Model 3s üretim sözü verirken, 2017'nin son üç ayının tamamı için sadece 2,425'lik bir çizgiyi kapatarak, 2018 yılının ilk çeyreğinde 785 milyon dolarlık rekor bir zarara neden oldu. Nihayetinde Musk rotayı tersine çevirmek, yeni robotlarını hattan çekmek ve Model 3 hedeflerini kurtarmak için birkaç haftada yüzlerce çalışanı işe almak zorunda kaldı.
Tesla'nın bu kadar zararla yara almaya devam etmesi nedeniyle, kaçırılan üretim hedefleri, düşen hisse fiyatları ve hem borsa hem de borçlardaki düşüşleri de beraberinde getirdi. Temmuz ayında Tesla, haftada 5.000 üretim hedefine ulaştığını iddia etti. Ancak piyasa bu oranın sürdürülebilir olduğuna hiç inanmıyor gibi görünüyor.
Musk, hatasını kabul ettiğini bir tweetle duyurdu: "Tesla'daki aşırı otomasyon bir hataydı. Bu benim hatamdı. İnsanın gücünü küçümsememek gerekiyormuş."
Bu çoğu üretim şirketi CEO'su için bir sürpriz değildi. Musk’ın bu özürü; yirmi yıldan bu yana devam eden, abartılı bir şekilde aldatıcı ve pahalı otomasyon hedeflerle robotların hiçbir zaman insanların yerini almayacağını açıkça göstermiştir. Aslında, danışmanlık firması Oliver Wyman tarafından yapılan bir fabrikalarda performans çalışması, otomasyonu en yüksek fabrikaların üretkenlik açısından sıralamanın en altlarında olduğunu gösteriyor.
Uzun yıllar endüstriyel otomasyon eğitimi almış olan Ron Harbour, “İnsanlar, sahip olabileceğiniz en esnek otomasyon şeklidir” diyor. Honda of America Manufacturing COO’su Tom Shoupe bu konuda Harbour ile hemfikir… Shoupe, “Bizim en temel gerçeğimiz; insanların operasyonumuzun en önemli unsuru olduğudur” diyor.
‘’Honda olarak karmaşık robotlar da dahil olmak üzere tüm gelişmiş üretim teknolojisini kullanırken sadece uygun olduğunda bir verimlilik sorununun olduğu yerde otomatikleştirdiğimiz yaklaşımı temel aldık ve sonra insanlarımızı daha fazla insani dokunuş gerektiren üretim yerlerine yerleştirdik. Çünkü biliyoruz ki, insan duyuları makineyle değiştirilemeyecek kadar paha biçilemez."
Bir robotun rolü
Bu hiç şüphesiz tamamen gerçekdışı veya aldatıcı bir rol değildir.
Teknolojideki hızlı gelişmeler, giderek artan şartları fırsata çeviriyor. Robotlar ve otomasyon zaten Endüstri 4.0'ın tüm bölümlerinde önemli bir rol oynuyor. Bu da hem robotların hem de insanların üretimi optimize etmesi ve kaliteyi iyileştirmesine olanak tanıyan öğrenme algoritmalarıyla bir araya geliyor. Deloitte ve Manufacturing Institute tarafından yapılan en son araştırmaya göre 2025 yılına kadar 2 milyon yeni iş tanımıyla daha da artacak olan yetenek uçurumu sorununu çözmek için giderek daha karmaşık sistemler yaratmak gerekecek. Doldurulması en zor olan iş alanları, tehlikeli, sürekli kendini tekrarlayan, rutin ve sıkıcı olan işler olacak. Yani insanlar için sıkıcı fakat robotlar için mükemmel olan işler…
Diğer üreticilerin montaj hatlarını otomasyon süreçlerine yardımcı olan Ohio merkezli APT Manufacturing Solutions, Hicksville'in CEO'su Anthony Nighswander şöyle diyor: “Eğer süreçleri otomasyonlaştıramıyorsak, bu pozisyonları kim dolduracak? Önce offshoring oldu, çünkü burada kimsenin yapmak istemediği işler vardı ve bu yüzden Çin "bu işleri biz alacağız" dedi. Peki şimdi neden bunları robotlarla geri almak istemiyoruz?"
Pek çok ABD'li üretici muhtemelen, bundan böyle robotların Endüstri 4.0'da daha önemli bir rol oynayacağını kabul ediyor. Bu son sanayi devrimi ve "akıllı fabrika" çağında, bilgisayar ve otomasyon yeni bir şekilde bir araya geliyor: Robotlar, yapay zeka ve öğrenme algoritmalarıyla donatılmış bilgisayar sistemlerine entegre yeni bir iş modeli. İnsanların üretimi optimize etmek, kaliteyi arttırmak ve hızlı kararlar almak için, bilgili ve talepkâr son kullanıcının isteklerini yerine getirmekle yükümlü oldukları yeni bir iş modelinden bahsediyoruz.
Aynı zamanda, bu dönüşümden geçen CEO'lar size çok yakında çok fazla otomasyonun, başarılı bir üreticinin ölüm kılıcı olabileceğini söyleyecektir. Bu yeni dijital çağdan önce gelen üç sanayi devriminde olduğu gibi, değişim bir gecede gerçekleşemez. Siemens U.S. CEO'su Barbara Humpton, "Burada hatırlatmak istediğim bağlam, şirketlerin buhardan elektrik enerjisine geçtikleri zaman, üretim hattını buhar konfigürasyonunda olduğu gibi tam teşkilatlı olarak elektrik sistemine ayarlamaya çalışmaları... Ama ezber bozan biri çıkıp 'Durun, tüm elektrik ekipmanını istediğim herhangi bir konfigürasyona koyabilirim, ama insanı koyamam' dedi. Siemens'te de bahsettiğimiz şey, bu değişikliklerin her aşamasında insanın bu süreçteki rolünü arttırıyoruz.”
Humpton sonra şunları ekliyor: “Rakiplerimizin işleyişindeki değişimleri görüyoruz: Bir şeyin değişeceği korkusunu yenebilmeleri için çalışanlarımızı yeni ve farklı şekillerde değer katan şeyleri yapmaları için teşvik ediyor ve geliştiriyoruz.”
İlk aşamada, robotlar genellikle tehlikeli veya sıkıcı olan rutin, yüksek hacimli ve ve genç işçileri cezbetmeyen üretim görevlerini üstlenir. Yakın zamana kadar, dünyanın en büyük ahşap ve laminat dolap üreticisi Hollman'ın CEO'su Travis Hollman, üretim hattında robot kullanmak konusunda kararsızdı. O, insanlara inanan biri ve Elon Musk'ın çok önemli bir gerçeği kaçırdığını düşünüyor: "Eğer insanlar gerçekten umursamıyorlarsa ve bir ürünün üretiminde yer almıyorlarsa mükemmel bir ürüne ulaşamazsınız."
Geçtiğimiz Temmuz ayında, çalışanlara destek olması için ilk robotunu satın aldı. Bu robot, insanların taşırken sırtlarını yaraladıkları ağır malzemelerin kaldırılması ve sınıflandırılmasını yapacak bir makine ve insanlar şimdi sadece bu makineyi denetleyecek. "Çalışanlarımızın yerini almayacak, ama onları incinmekten kurtaracak. Onların işine yardımcı olacak" diyor.
Makineler şirketin 300.000 metrekarelik fabrikasında haftalarca sürecek istifleme işini bir gecede bitirerek üretkenliği artırıyor. "Daha fazla makine satın aldıkça gelecekte bunu daha verimli hale getirme şansımız var ama şu anda en çok faydası olduğu şeyler; para kazanma, çalışan sağlığını koruma ve şirkette stresi azaltması."
Otomasyonun limitleri
Hollman, fitness merkezleri, büyük ABD spor ligleri ve üniversite spor takımlarını içeren müşteri portföyünün beklentilerini gerçekleştirebilmek için üretim merkezli kişiselleştirme sürecinin her aşamasında otomasyonu denemeye gönüllü gibi görünüyor.
Hollman’ın üretim yelpazesinde takımların özel ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş, günlük antrenman programlarını gösteren ve yüz tanıma gibi yüksek teknoloji özellikleri LED ekranlar da var. O nedenle şirket sürekli olarak müşterileri için yenilikçi çözümler arıyor fakat Hollman, robotların bu sürece nasıl müdahale edeceğini bilemiyor.
"Belki gelecekte," diyor. "Ama şu anda bu teknoloji yok. Elon Musk için aynı arabayı tekrar tekrar yapmak işe yarayabilir. Ancak her bir ihtiyaca cevap verecek şekilde her seferinde özelleştirilmiş bir ürün yapmaya çalışıyoruz. Her zaman yeni bir malzeme deniyoruz. Her seferinde farklı parçaların başka parçalarla işlenmesi gerekiyor ve bunu robotik sürece nasıl dönüştüreceğimizi bilmiyorum.”
Robot teknolojisi - en azından maliyet engelleyici olmayanı - öncelikle yüksek hacimli, yüksek ölçekli, daha az kişisel üretim yapan üreticiler için uygun olarak görülmüştür. Ancak, teknoloji gelişiyor. Humpton, “Bu algıların çoğu gerçekliğe dayanıyor” diyor. "Ama son beş-altı yıldır en üst düzeyde kişiselleştirme konusunda çalışan teknolojiler de var."
Bu, kısmen, sadece ABD'de yılda 1 milyar dolardan fazla yatırım yapan Siemens gibi şirketler tarafından yapılan Ar-Ge sayısında gelişiyor. “Teknolojilerin önümüzdeki yıllarda maliyet açısından rekabetçi olduğunu göreceğiz” diyor. "İlk çıkan iPhone’a sahip olmak için 600 dolar ödemiş olabilirsiniz. Ama bugün o parayı ödemek zorunda değilsiniz."
Araştırma odaklı bir girişim sermayesi şirketi olan Loup Ventures'e göre, yeni nesil daha az maliyetli, işbirlikçi robotlar 2025 yılında kullanılan tüm endüstriyel robotların üçte birini oluşturacaktır.
Bu ‘cobot’lar, geleneksel bir robot için ödenen 100.000 $'ın yukarısına kıyasla 25.000-45.000 $'lık bir fiyat etiketi ile daha fazla esneklik ve daha hızlı reaksiyon süresi sunacak.
Stäubli'nin Kuzey Amerika Mekatronik Operasyonları CEO'su Roger Varin, "Sensörlü bir robot ürettik ve robot tam hızda çalışacak, ancak bir insan yaklaştığında robot döngüsünü koruyacak ve yavaşlayacak" diye açıklıyor. İnsan tehlikeli olan özel alana çok yaklaşırsa, robot tamamen duracak. İnsan tehlike bölgesinden çıktığı anda robot tekrar başlayacak. “Bu, üreticiye, değişen senaryolara ve müşterilerin yeni taleplerine dayanarak onu farklı yollarla entegre etme fırsatı veriyor.”
Korku Faktörü
Ancak insanların kafasında maliyet avantajından daha çok endişe var. Dijital dönüşüm danışmanlığı Capgemini'deki üst düzey yönetici Alexandre Capone, "Çoğu şirket nereden başlayacağını bile bilmiyor" diyor. "Çok fazla yeni teknoloji, robot ve AI(Yapay Zeka) işlemi hakkında konuşuyoruz ve eğer ona hiç dokunmamışsanız, ondan korkarsınız." Başlayanlar bile henüz sonuçlarından memnun değiller. Capgemini'nin sekiz ülkedeki 1.000 büyük üretici ve altı imalat alt sektörü ile yaptığı 2017 araştırması, bu şirketlerin % 75'inde akıllı bir fabrika girişiminin mevcut olduğunu veya bunun üzerinde çalıştığını, ancak sadece % 14'ünün akıllı fabrika başarısı düzeyinden memnun olduğunu gösteriyor.
Küçük ve orta ölçekli şirketlerin CEO’ları ise verimliliği veya gelirlerini artırabilecekleri bu işler için büyük para yatırmadan önce iyice düşünmemeliler. Örneğin, toparlama işini yapmak için bir köşede duran robotu iş planına almalılar. (Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen İcra Kurulu Başkanları’nın ve CEO’ların katılım gösterdiği Akıllı Üretim Zirvesi'nde bazı liderler, cobot’lara şirketlerinin konferans salonlarında kahve yaptırdıklarını itiraf etti. Çünkü onlarla ne yapacaklarını bilmiyorlardı.)
Capone, görsel inceleme gibi düşük maliyetli ama yüksek değerli bir görevle başlamanızı öneriyor. "Bu, ürünün iyi ya da kötü olup olmadığını algılamak için bir kamerayı makineye yerleştirmek üzere yapay zekâ ile yapabileceğiniz en düşük maliyetli şeydir. Verileri hemen toplamak için sensörleri kullanmaya başlayabilirsiniz."
Tabii ki, teknoloji kullanırken büyük bir riski de üstlenmiş oluyorsunuz. "Mühendisler her şeyi denemeyi ve otomatikleştirmeyi sever, ancak bu iş süreci olarak işe yaramayabilir, yatırımın geri dönüşü olmayabilir, ürünün kalitesini iyileştirmeyebilir ve otomasyonun yapılması çok uzun sürebilir.” diyor, Sanmina'nın CEO'su Bob Eulau… "Artık seçmeli otomasyon (selective automation) kavramı hakkında konuşuyoruz. Otomasyonu doğru yerlerde kullandığımızdan emin olmak ve bunu yapmayı tercih ettiğimizde katma değer sağlamak için çok dikkatli olmalıyız."
Küçük bir şirket; teknoloji ile deneyim kazanabilir, veri toplayabilir ve büyümeyi mümkün kılan verimlilik çeşitlerini, daha fazla yatırımı daha kısa sürede gerçekleştirebilir. Illinois'deki Marengo merkezli bir forklift üreticisi olan UniCarriers Americas, 2012 yılında robotlarla çalışmaya başladığından beri, şirket otomasyon becerilerini yüzde 50 artırdı ve işin 300'den 600'e kadar çift katma değere ulaşmasını sağladı. "Çünkü daha az enerji tüketiyoruz. Operasyon ve dikey entegrasyonda dış kaynaklara daha az bağımlı hale geldik" diyor, başkan Jim Radous. “Üretimde tasarım süreçlerine daha çok zaman ayırabiliyoruz ve parçaları daha rahat kontrol ediyoruz. Bu da bizi daha rekabetçi hale getiriyor, verimliliklere daha fazla odaklandırıyor ve insanları sürece dahil ederken çok sıkı bir sabit maliyet parametresinde kalmamızı sağlıyor.”
Bu odağı iç ve dış müşteri üzerinde tutmak, herhangi bir üretim şirketi için dijitalleşme ve otomasyon sürecinde çok önemlidir. Çünkü bu sahip oldukları en karmaşık ve yetenekli makinenin değerini hatırlatır: İnsanı…
Uluslararası Robotlar Federasyonu bile Nisan 2017'de yaptığı açıklamada, "işlerin yüzde 10'undan daha azının tamamen otomatikleştirilebileceğini" belirtti. Robotlar hiçbir zaman "yüksek düzeyde yaratıcılık, empati, ikna ya da hangi durumda hangi bilginin uygulanabileceğini anlamalarını gerektiren" görevleri yerine getiremeyecektir. Bu nedenle, makineler insan emeği faaliyetleri tamamlamalı, güçlendirmeli ve destekleyici bir rol oynamalı. Böylece insanların “daha yüksek vasıflı, kaliteli ve katma değerli görevlere odaklanabilmeleri” sağlanabilir.
Oraya ulaşmak için, CEO'lar, ilk sanayi devriminden bu yana Amerikan üretimini rekabetçi kılan ‘je ne sais quoi’yi(bir şeyi veya birini çekici yapan anlatması güç soyut nitelik) feda etmemek için insan ve makine arasında bir denge arayışında olmak zorundalar. Honda’dan Shoupe, “İnsanın düşüncelerini yorumlama ve fikirleri uygulama becerisi, yeni bir şeyler yapmak için çok önemlidir” diyor. "Robotları ötekisi olmayan biri gibi görüyoruz, bu da bizim için tam bir kayıptır."