Merakla Bulaşan Bir Gelecek için Bilim Virüsü


Her yeni yıl, geleceğe dair tahminlerin çoğaldığı bir dönemdir. Listeler yapılır, senaryolar yazılır, “geleceğin meslekleri” ve “yarının yetkinlikleri” yeniden tanımlanır. 2026’ya girerken de yapay zekâdan yeni iş modellerine, hızlanan çalışma hayatından dönüşen kurum kültürlerine kadar pek çok başlık yüksek sesle konuşuluyor. Ancak tüm bu tartışmaların içinde çoğu zaman gözden kaçan bir gerçek var: Gençler yalnızca beceri kazanmak değil, anlam bulmak istiyor.

Bilgiye erişimin hiç olmadığı kadar kolaylaştığı bir çağda, mesele artık ne kadar çok şey bildiğimiz değil; neye inanarak öğrendiğimiz, nasıl düşündüğümüz ve öğrendiklerimizi hayatla nasıl ilişkilendirdiğimiz. Bilim Virüsü, tam da bu soruların içinden doğmuş bir hareket. Notlara, kalıplara ve ölçüm odaklı başarı tanımlarına sıkışmış bir öğrenme anlayışına karşı; merakı merkeze alan, yanılmaya alan açan ve öğrenmeyi yaşayan bir deneyime dönüştüren bir alternatif sunuyor. Bilimi ezberlenen bir bilgi yığını değil; hayata temas eden, dönüştüren ve çoğalan canlı bir düşünme biçimi olarak ele alıyor.

Bilim Virüsü’nün Kurucusu Şule Yücebıyık ile 2026’nın eşiğinde; öğrenmenin nasıl yeniden anlam kazandığını, gençliğin neden artık uyumdan çok yön aradığını ve kurumların bu yeni dönemde sorumluluğunu nasıl yeniden tanımlaması gerektiğini konuştuk. Bu söyleşi, yalnızca eğitime değil; geleceği kimlerin, hangi değerlerle ve nasıl inşa edeceğine dair güçlü bir düşünme daveti…

Bilim Virüsü’nün doğuşunda nasıl bir kişisel sorgu, ihtiyaç veya hayal vardı? Bugün binlerce gence dokunurken o ilk duyguyu ve heyecanı hâlâ taşıyor musunuz?

Bilim Virüsü’nün doğuşu hem kişisel bir sorguyla hem de toplumsal bir ihtiyaçla şekillendi. 2018 yılında lise giriş sınavları öncesinde oğlumun sınav sürecinde yaşadığı zorluklar, bir veli olarak beni mevcut eğitim sisteminin gençler üzerindeki baskılarını daha derin sorgulamaya itti. Beni harekete geçiren ise oğlumun ve milyonlarca gencin bilimi okullarda anlatılan derslerin içeriğinden ibaret sanmaları, başarıyı ise notlarla özdeşleştirmeleri oldu.
Öğrenmenin ezber değil; merakla, özgürlükle ve ilhamla olması gerektiğine dair bir inancımla harekete geçtim. Bilim bugünün çocuklarına ve gençlerine farklı yöntemlerle anlatılmalı, öğrenmek bir zorunluluk değil merakı tetikleyen bir eylem olmalıydı. Merak, öğrenmeyi öğrenmek, hayal gücü, yaratıcılık, takım çalışması gibi bugün ‘geleceğin yetkinlikleri’ olarak adlandırılan beceriler gençlere alternatif yöntemlerle kazandırılmalıydı. 

Bilimsel düşünce alışkanlığı bir virüs gibi yayılmalıydı. Gazetecilik ve kurumsal iletişim tecrübesiyle toplumsal dönüşümün bilgi ve eğitimle mümkün olduğuna olan inancım birleşince Bilim Virüsü doğdu. Bu inanca sahip bilim insanları, akademisyen ve fikir liderleri ile yola çıktık. 

Bugün 120 bini aşkın gencin hayatına dokunan bir sosyal girişim ve topluluğa dönüştük ve heyecanımız giderek artıyor. Çünkü her bir genç, bize neden yola çıktığımızı hatırlatıyor: #BirGelecekSeferberliği mottosuyla yüzlerce bilim insanı, eğitimci, iş insanının içinde olduğu bir seferberlik duygusu ile umutla, kolektif bir geleceği inşa etmek için çalışıyoruz. 

 “Geleceğin yetkinlikleri”nden söz ediyoruz; ama aslında gençlerin içindeki merakı ve potansiyeli uyandırmak en değerli beceri. Sizin bu potansiyeli görme ve yeşertme yaklaşımınız nasıl şekillendi?

Gençlerin potansiyelini keşfetmesini sağlayan en güçlü unsurun “merak” olduğuna inanıyoruz. Ancak bu merak, sadece bilgi sunularak değil, özgürce soru sorma hakkı verilerek, hata yapmasına alan tanınarak, yani gençlerin özne olduğu bir öğrenme modeliyle yeşeriyor. Bu nedenle Bilim Virüsü’nde formal olmayan, deneyim temelli ve bütünsel öğrenme yaklaşımları benimsiyoruz.

Gençlerin yalnızca bilgiye değil; duyguya, deneyime, ilhama ve birlikte üretmeye ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Bu bakış açısı, Bilim Virüsü’nün tüm programlarında var. 

Gençler iş hayatına adım atarken yalnızca beceri değil, yön duygusu ve amaç arıyor. Bilim Virüsü, gençlerin kendi yolunu bulmasına nasıl eşlik ediyor?
Bizim için bir genç, sadece geleceğin çalışanı değil; bugünün aktif öznesidir. Gençlerin kendilerini tanımaları, değerlerini keşfetmeleri ve amaç duygusuyla hareket edebilmeleri için onlara rehberlik ediyoruz.

Örneğin, Shell Türkiye ile 4 yıldır yürüttüğümüz İleride programında ya da Sabancı Grubu’yla geçtiğimiz yıl yürüttüğümüz “Yarınlar Seninle Mümkün” programında gençler, öğrenme, gelişim, mentorluk ve üretim aşamalarından geçerek kendi kariyer yollarını çiziyorlar. Bu süreçte hem kendi potansiyellerini keşferiyor, kişisel farkındalıklarını artırıyor, hem de toplumsal katkı sağlayabilecek yolları keşfediyorlar.

Geleneksel eğitim sistemi çoğu zaman ‘kim olacağımızı’ değil, ‘neye uyacağımızı’ öğretiyor. Bu uyum baskısını kırmak ve gençlere kendi seslerini buldurmak için nasıl bir öğrenme modeli benimsiyorsunuz?

Bilim Virüsü’nün modeli, “öğreten değil birlikte öğrenen” bir topluluk yaratmak üzerine kurulu. Katılımcılar, klasik öğretim kalıplarından uzak, deneyime dayalı, toplulukla öğrenmeyi öncelikleyen bir ortamda gelişiyor.

Programlarımızda gençler; kendi projelerini geliştiriyor, girişimlerini kuruyor, içerik üretiyor, podcast yayınlarıyla fikirlerini paylaşıyor, farklı şehirlerden yaşıtlarıyla buluşuyor ve böylece kendi seslerini hem duyuyor hem duyuruyorlar.

İş dünyası artık yalnızca yetkinlik değil, değer uyumu ve kültürel katkı da arıyor. Sizce kurumlar, gençlerin “insani kapasitesini” fark etmek ve beslemek için neyi farklı yapmalı?

Gençlerin sadece “beceri” değil, duygu, değer ve anlam aradıklarını unutmamak gerek. Kurumlar artık sadece birer işveren değil, ilham veren yol arkadaşları olmalı. Bunun için:

•    Gençlere karar süreçlerinde yer açmalı,
•    Kapsayıcı, güvenli ve çeşitliliği destekleyen çalışma ortamları yaratmalı,
•    Onlara sadece görev değil, sorumluluk ve aidiyet de sunmalı.

Bilim Virüsü’nün gençlere sağladığı bu alanı, kurumlarla yaptığımız iş birliklerinde örüyoruz. Gençlerin insani kapasitesine değer veren her kurumla ortaklık kuruyoruz; çünkü sadece nitelikli iş gücü değil, nitelikli insan gücü yetiştirmeye inanıyoruz.

Önümüzdeki yıllarda yetenek ve eğitim dünyasını en fazla hangi insani ihtiyaçların şekillendireceğine inanıyorsunuz? Gençlere, kendi yolculuklarına başlarken söylemek istediğiniz en samimi cümle ne olur?

Gelecek, şu 3 ihtiyaç etrafında şekillenecek:

•    İyi olma hali (mental wellbeing)
•    Toplumsal bağ (aidiyet ve topluluk)
•    Anlamlı üretim (bireysel tatmin ve toplumsal katkı)

Gençlere söylemek istediğimiz en içten cümle ise:
“Hayal et, dene, yanıl, yine dene… Kendini tanı, keşfet ve asla pes etme; çünkü senin yolun, senden başka kimseye ait değil.”

Son olarak kurumlar, gençlerin bilimsel merakını ve üretme cesaretini beslemek için Bilim Virüsü ile nasıl daha derin, sürdürülebilir ve etki odaklı iş birlikleri geliştirebilir?

Her kurumun birincil sorumluluğunu yeni nesli geleceğe hazırlamak olduğunu düşünüyoruz. Bu bir sosyal sorumluluk değil ‘sürdürülebilirlik’ meselesi. Kurumların gençlerle bağı gün geçtikçe zayıflıyor, kurum kültürü gençlere aktarılamıyor. İş yapış şekilleri gençlerle buluşamıyor. Bugün gençlerin çok önemli bir bölümü kurumsal hayatı çekici bulmuyor ya da zorunlu bir basamak olarak görüyor. 

 Bilim Virüsü olarak kurumsal iş birliklerinde,

•    Kurumun vizyonunu anlıyor, gençlerle bağ kurmaları amacıyla özel içerikler tasarlıyoruz.
•    Sosyal fayda, yetenek gelişim ya da işveren markası programlarını tasarlar ve yürütürken gençlerin ihtiyacına odaklanıyoruz. Kurumu gençlerin destekçisi değil yol arkadaşı olarak konumluyoruz. 
•    Programlarımızın çıktısını etki analizi ile ölçüyor ve paylaşıyoruz.
•    Kurumları gençlerin yol arkadaşı olarak görüyoruz.

Shell, Sabancı Holding, Socar, TUSAŞ, Enerjisa, Abdi İbrahim İlaç, Novartis, Garanti Bankası gibi çok değerli kurumlarla çocuklara ve gençlere yönelik teknoloji, sürdürülebilirlik, bilim ve yetenek gelişimi içerikli atölyeler gerçekleştirdik. 

İş dünyasıyla birlikte büyüyen bu gençlik hareketi, bilimle beslenen bir gelecek inşa etmenin en sağlam yolu. 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)