“Kuşakları göz önüne alarak İK uygulamaları sunmaya devam edeceğiz”
“Aslında benim kariyer öyküm, Bosch’taki kariyer yönetimi anlayışımızı bire bir yansıtıyor” diyor gülümseyerek Umut Güvenç... O, şimdilerde, 15 bin çalışanıyla Bosch dünyasının en olgun şirketlerinden biri olan Bosch Türkiye’nin (ve Ortadoğu Bölgesi’nin) İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapsa da, bundan 14 yıl önce staj için kapısından girdiği şirkette farklı lokasyonlarda ve İK’nın farklı birimlerinde deneyim kazanmış bir yönetici....
Şimdilerde, tıpkı kendisinin deneyimlediği gibi genç yetenekleri şirkete çekmek, elde tutmak ve farklı ülkelerde, farklı deneyimler kazandırarak onları hem kişisel hem de profesyonel açıdan geliştirmeye yönelik uygulamaların kaptanlığını yapıyor. Güvenç ile sohbetimiz sırasında sadece kendisinin kariyer öyküsünü değil, farklı kuşakları odağa alarak gerçekleştirdikleri uygulamaları ve gelecek öngörülerini de konuştuk. Söz kendisinde...
Öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kariyerinizin dünden bugüne gelişimini anlatır mısınız?
ODTÜ Psikoloji bölümü mezunuyum, aynı zamanda Kamu Yönetimi alanında da yan dal yaptım. Bosch ile, öğrenimim sırasında staj yaparak tanıştım, 14 yıldır da Bosch bünyesinde görev yapıyorum. Aslında benim kariyer öyküm, Bosch’daki kariyer yönetimi anlayışımızı bire bir yansıtıyor.
Stajımı İK alanında, Manisa fabrikamız Bosch Tekmoteknik’te yaptım. Sonrasında Türk Eğitim Vakfı ile Türk – Alman Akademik Değişim Programı’nın bursu ile Almanya’ya gittim. Münih’te Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde Organizasyonel Psikoloji üzerine iki yıl master’ımı tamamladım. 2002’de ise Manisa’ya geri döndüm ve farklı İK fonksiyonlarında 6 yıl boyunca görev yaptım.
2008 yılında uluslararası görevlendirme ile Almanya’ya gittim. Öncelikli olarak, 2008 – 2011 yıllarında Bosch Termoteknik İK Yöneticisi olarak çalıştım. Daha sonrasında da 2013’e kadar Bosch’un merkezinde; Stuttgart’ta yönetim kurulu üyemizin asistanlığını yaptım.
Neler kattı bu deneyim size?
Bosch’da 10 yönetim kurulu üyesi bulunuyor. Bu üyelerden, farklı süreçlerin yanısıra ağırlıklı olan İK’dan sorumlu olan yöneticimizin asistanı olarak görev yaparken büyük resme hakim olma fırsatı buldum.
Manisa’dayken bakış açım orası ile sınırlıydı. Daha sonra termotekniğin merkezine gittiğimde, Bosch dünyası içinde başka fabrikalar olduğunu da gördüm. Sonrasında merkeze gitmek ise Bosch’u tam anlamıyla anlamamı sağladı. Üstelik o dönem kazandığım bağlantılar, şu anki pozisyonumda da bana büyük katkılar sağlıyor. Bu deneyim beni hem kişisel, hem profesyonel olarak geliştirdi. Bunu ben bire bir deneyimledim, zaten Bosch olarak potansiyel ve mevcut çalışanlarımızın mobil olmasına büyük önem veriyoruz ve bu deneyimi yaşamaları için fırsatlar sunuyoruz.
2013 yılında ülkeye dönüşünüzün ardından nasıl bir kariyer yolculuğu bekliyordu sizi?
2013 yılının Temmuz ayında Türkiye’ye döndüğümde öncelikli olarak burada global bir projeyi başlattım. Aynı dönemde de benden bir önceki yöneticimizle birlikte çalışma şansı buldum. 2014 itibarıyla da şu anki görevimi devraldım. Yakın zamanda Ortadoğu bölgesi de bana bağlandı.
Şu anda kaç kişiye hizmet üretiyorsunuz? Nasıl bir İK yapılanmanız var?
Ocak ayı itibarıyla BSH Grubu da yüzde 100 bize dahil oldu. BSH ile birlikte yaklaşık 15 bin çalışanımız var.
BSH Grubu hariç şu anda Türkiye’de İK organizasyonu olarak yaklaşık 7 bini mavi yakalı çalışanlarımızdan oluşan 10 bin kişiye hizmet veriyoruz. İK ekibimiz 50 kişiden oluşuyor. Bosch yapılanması içinde 5 farklı lokasyondayız, 4 farklı tüzel kişiliğiz. Farklı iş alanları ve iş kollarımız olduğu için her lokasyonda İK birimlerimiz mevcut.
Ülke Direktörlüğü olarak baktığımızda ise, merkezde süreç uzmanları olarak çalışan bir ekibimiz var. Lokasyonlarımızdaki arkadaşlarımıza destek veren, Türkiye ve Ortadoğu İK süreçlerini oluşturan bir ekibiz. Ben Türkiye organizasyonunun başında, Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı’na bağlı olarak görev yapıyorum.
Malum, yıl sonu yaklaşıyor. Kısa bir 2015 değerlendirmesi yapalım mı?
Bu yıl, bizim için en önemli konulardan biri, genç yeteneklerle olan etkileşimimiz ve iletişimimiz oldu. Biz Bosch olarak çalışanlarımızla hep uzun soluklu ilişkilere giriyor, tüm terfilerimizin yüzde 90’ını içeriden gerçekleştiriyoruz. Bu yüzden de yeni mezun arkadaşlarımızla stajdan itibaren uzun soluklu bir ilişki kurmayı hedefliyoruz. Bununla ilgili de çok fazla çalışmamız var.
Bunlardan biri “5 dakika staj” uygulaması oldu. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nde Dijital ve Sosyal Medya İletişimi Kategorisi’nde ödül alan bu projemizde, farklı birimlerden çalışanlarımızı gönüllülük esasına göre seçtik. Farklı kademelerden yaklaşık 100 çalışanımızın, katılımcılara deneyim ve çalışma ortamı ile ilgili bilgi verdiği uygulamaya katılan üniversite öğrencileri, Bosch çalışanları ile görüntülü ve sesli sohbet etme imkanı bularak şirketin global iş yapış şekli, Bosch Grubu’nun dünyadaki ve Türkiye’deki yeri ve iş hayatı hakkında bilgi edindi. İlk haftada 500’e yakın, ikinci hafta ise bine yakın kişiyle sohbet edildi.
Bosch çalışanlarını elçi olarak kullandığımız ve uygulama, faaliyet gösterdiğimiz ülkeler arasında ilk defa Türkiye’de hayata geçtiği için özellikle gurur duyuyoruz. Sonuç çok başarılı oldu. Hatta diğer ülkelere yayılımı da konuşuluyor.
Yine bu alanda hayata geçirdiğimiz uygulamalardan biri de, bu yılın başında gerçekleştirdiğimiz Talent Camp oldu. Orada da twitter üzerinden sorular sorarak ve şirket içinden belirlediğimiz jürimizin belirlemesiyle, öğrencileri seçtik. Gelecekteki potansiyel çalışan grubumuz olan mühendis öğrenciler ile bir yola çıktık. Sonuçta 5 öğrenci Bosch lokasyonlarımızı, AR-GE merkezlerimizi, üretim hatlarımızı gözlemleme şansı buldu. 5 gün boyunca onlarla zaman geçirdik. Bu arkadaşlarımız deneyimlerini sosyal medyada paylaşarak bizim için birer elçi oldular. 2016 başında bu çalışmanın tekrarını gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Öte yandan, bu yıl ilk kez lise öğrencilerine yönelik çalışmalar yapmaya başladık. Meslek liseleri ile zaten hep ilişkimiz vardı ama beyaz yaka için liselerle, çok özel bir istek gelmedikçe çok özel bir bağlantı kurmuyorduk. Bu yıl bunu değiştirdik: Yoğunlukla mühendislere ihtiyacımız olduğu fikrinden yola çıkarak, lise öğrencilerinin mesleğe olan ilgisini artırmak gerektiğini düşündük. Sadece İstanbul değil diğer şehirlerdeki liselerde de aktif olarak yer aldık. Bunun büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum.
Tüm bu uygulamaları mevcut ve potansiyel çalışanlarınızla nasıl iletişime açıyorsunuz?
Üniversite ilişkileri konusunda öğrenci toplulukları ile çok yakın çalışıyoruz. Orada da özellikle genç çalışan arkadaşlarımızı görevlendiriyoruz. Gençler gençlerle beraber olmayı; onların dilinden anlayan, yakın zamanda onların oturduğu yerlerde oturmuş olan genç profesyonelleri dinlemeyi istiyor. Onları görevlendirmenin ve fikirlerini almanın çok yararını gördük.
Tüm bunları yaparken, etkileşimde de olabildiğince şeffaf olmak gerektiğine inanıyoruz. Çünkü ne kadar açık olursanız, o kadar güvenilir olarak algılanıyorsunuz.
Öte yandan iç iletişim kısmında ise, sık sık iç müşterimiz ile çalıştaylar yaparak ihtiyacı alıyoruz. İK’nın hiçbir zaman diğer birimlerden kopmaması çok önemli. Sonuç olarak kaynağımız insan ve insan için buradayız. Odak noktamız bu. Burada tabii yönetim ile de çalışanlarımız ile de işbirliği yapıyoruz. Bu dengeyi çok iyi kurmak lazım. Çalışanların tansiyonunu sürekli ölçebilmek konusunda aktif olmalıyız. HR Business Partner yapısı sayesinde arkadaşlarımız birimlerin toplantılarına katılıyor. Outdoor eğitimlerine gidiyorlar. Böylelikle birimle iç içe bir tavır sergileniyor. Her daim nabız tutmaya çalışıyoruz. Tüm süreçlerimiz, performans değerlendirme dahil, tüm ayrıntıları ile çalışanlarımızla paylaşılıyor.
Mobilitenin sizler için çok önemli olduğunu belirtmiştiniz. Son olarak uluslararası görevlendirmeler konusundaki gelişmeleri de dinlemek isteriz.
Türkiye olarak Bosch dünyası içinde çok olgun bir ülkeyiz. 15 bin çalışanımız ile de Almanya’dan sonra Avrupa’daki ikinci büyük ülke konumundayız. Merkezimiz Almanya’ya ihraç ettiğimiz çok yöneticimiz de var. Son 5 senede Türkiye’den 500 çalışanımızı uluslararası görevlere yolladık. Bu bizim gurur duyduğumuz bir iş yapış şekli...
BOSCH’TA 4 BOYUTLU ÇEŞİTLİLİK YAKLAŞIMI...
“Hem iş kolları, hem çalışan grubu açısından baktığımızda çok ‘çeşitli’ bir grubuz. Bunu yaşatmak ve bu çeşitlilik içinde çalışanlarımızın kendini rahat ve iyi hissetmesini istiyoruz. Bu anlamda pek çok çalışmamız var.
Öte yandan çeşitlilik dendiğinde sadece cinsiyet çeşitliliğine odaklanmıyor, konuyu 4 farklı boyutta ele alıyoruz: Bizim için birinci boyut cinsiyet çeşitliliği... Kadın istihdamı konusunda çalışmalar yapıyor, kadın çalışanlarımızla yaptığımız çalıştaylar sonucunda aldığımız geri bildirimleri değerlendiriyoruz.
Bu geri bildirimlerden ilki esnek çalışma modelleriydi. Bosch olarak zaten çok uzun zamandır esnek çalışma modellerini uyguluyoruz ama doğumdan sonra çocuk 1 yaşına gelene kadar yarı zamanlı çalışmayı, kadın çalışanlarımıza bir hak olarak sunduk. Bu, gerçekten yenilikçi bir yaklaşım oldu ve çalışanlarımız tarafından çok olumlu karşıladı.
Çeşitlilik konusunda bir başka boyutumuz da nesiller... Çok uzun zamandır bu kadar farklı jenerasyon bir arada bulunmamıştı. Artık Z kuşağı da iş dünyasına girmiş durumda. Bu çeşitliliği iyi değerlendirmemiz ve İK olarak uygulamalarımızda bu çeşitliliği sağlamamız gerekiyor.
Örneğin yan haklar konusunda jenerasyonların istekleri çok farklı. Bu nedenle biz de esnek yan haklar paketini hayata geçirdik ve gerçekten çok yüksek bir katılım aldık. Memnuniyet de çok yüksek oldu.
Öte yandan jenerasyonlar konusunda mentorluk çalışmalarımız da var. Uzun zamandır tersine mentorluk da uyguluyoruz. Örnek olması açısından en üst düzey yöneticilerimizle başladık. Bunu devam ettiriyoruz. Bu sayede gençlere de şans tanımış oluyoruz; üst yöneticilere kendilerini tanıtıp, anlatabiliyorlar. Aynı zamanda kendilerine olan özgüvenleri artıyor, şirket içindeki ilişkiler kuvvetleniyor. Bu uygulamadan her anlamda çok olumlu sonuçlar elde ettik.
Bizim için çeşitliliğin üçüncü boyutu ise kültürel çeşitlilik... Bu zaten, 150 ülkede faaliyet gösteren bir şirket olarak çok uzun zamandır değerlerimizin, iş yapış şeklimizin arasında... Ama burada da bizim için önemli olan, bu kültürler arası ilişkiyi yönetmek ve aynı zamanda uluslararası görevlendirmelerimizle de bunu desteklemek.
Çeşitlilikte dördüncü boyut ise çalışma kültürü... Esnek modellerin yanı sıra İstanbul organizasyonumuzda pilot olarak çalışanlarımıza ayda dört gün evden çalışma imkanı da veriyoruz. Bu uygulamamız da şirket içinde hem yöneticilerimiz hem çalışanlarımız tarafından çok kabul gördü”.
“TÜRKİYE, BİR YETKİNLİK MERKEZİ OLACAK,
İK OLARAK BUNA HAZIRLANMAMIZ GEREKİYOR”
Gelecekte İK cephesinde hangi konu başlıklarının öne çıkacağını düşünüyorsunuz?
Bence nesilleri konuşmaya devam edeceğiz; özellikle Z nesli daha çok gündemimizde olacak. Kuşaklarla ilgili çalışmalar yapmaya, kuşakları göz önüne alarak İK uygulamaları sunmaya devam edeceğiz. Örneğin, esnek yan haklar dediğimizde bile yine kuşakları analiz edip dinlememiz ve ona göre bir şeyler sunuyor olmamız gerekecek. Kariyer yönetimi de çok farklı olacak.
Öte yandan mobilitenin gündemdeki yerinin de artacağına inanıyorum. Artık birçok uluslararası şirket, özellikle Ortadoğu çalışmaları için merkez olarak Türkiye’yi seçiyor ve buradan hizmet veriliyor. Türkiye olarak yetkinlik merkezi olmamız ve buradan diğer ülkelere, şirketlerin bağlı olduğu diğer lokasyonlara hizmetin sunuluyor olması, İK için bir mücadele alanı olacak. Türkiye’yi biliyoruz ama farklı bölgeleri öğrenmemiz, oralarda uzun zamandır var olan şirketlerden benchmark almamız ve dersimizi çalışmamız gerekiyor.