İtalya'nın Zümrüt Yeşil Kalbi; Umbria…

Nilay Karagülmez Abamor 

Orta Çağ'dan kalma tarihi mezarlarından dünyanın insan yapımı en yüksek şelalesine kadar görülecek o kadar çok güzellik var ki… İtalya'nın zümrüt yeşil kalbi, Umbria'da atıyor!

İtalya'nın en iyi korunan sırrı Umbria'ya hoş geldiniz!  İnişli çıkışlı zümrüt yeşili tepeler, üzüm bağlarının göz alabildiğince uzandığı büyüleyici Orta Çağ köyleri, zeytinlikler ve sade ama ağız sulandıran yerel tatlarıyla Umbria bambaşka... Sık ormanları ve tepelerinden oluşan yemyeşil manzaralarıyla tanınan Umbria, aynı zamanda yer mantarı, çikolata ve lezzetli şaraplarıyla ünlü, İtalya'nın en iyi mutfağına sahip bölgelerinden biri. Ancak burada bulacağınız sadece tatlar ve doğa değil; bölge aynı zamanda yüzyıllardan beri gelen derin sanat anlayışı ve olağanüstü mimarisiyle de tanınıyor.

Burası İtalya'nın yeşil kalbi olarak da adlandırılan bölgesi Umbria ve kesinlikle ziyaret etmeye değer bir bölge. Gün batımında bölgenin meşhur beyaz şarabından bir kadeh yudumlayın; Umbria, daha yavaş ve daha rahat bir tempodan hoşlanan gezginler için mükemmel bir destinasyon.

Umbria, orta İtalya’da bulunuyor, Perugia ve Terni eyaletlerini de içeriyor. Roma (güney) ve Floransa (kuzey) arasında tam da ortada bir yerlerde diyebilirim. Bu hem tarihi hem de modern bölge, adını Roma döneminde almış. İtalya'nın karayla çevrili bölgelerinden biri olan Umbria, güneybatıda Lazio, kuzeybatıda Toskana, kuzeyde Emilia Romagna, doğuda Le Marche ve güneydoğuda Abruzzo ile coğrafi olarak ülkenin de tam merkezinde yer alıyor.

Umbria, sanat ve tarihle ilgilenenler için de büyüleyici bir yer. Birçoğu son derece iyi korunmuş durumda olan İtalya'nın en eski şehirlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Ziyaret etmeye değer orta çağ kasabalarının listesi oldukça uzun, ancak bazı size önerebileceğim favorilerim Spoleto, Orvieto ve Assisi olacaktır. Her biri Roma kalıntıları, orta çağdan kalma surlar ve antik arnavut kaldırımlı sokaklarla dolu bu tatlı kasabaların. Ayrıca Spoleto'nun Ponte delle Torri'si, Orvieto'nun katedrali ve Assisi'nin Basilica di San Francesco'su gibi keşfedilecek çok sayıda mimari mücevher de bulunmaktadır. 

Umbria'da etkileyici sanat eserlerine hayran kalabileceğiniz çeşitli galeriler ve müzeler bulunuyor.

Perugia'daki Umbria Ulusal Galerisi, Umbria duvar halılarından Rönesans şaheserlerine kadar farklı dönemlere ait sanat eserleriyle dolu dolu. Umbria'yı ziyaret etmek beni çok heyecanlandırmıştı çünkü birçok kez buranın Toskana'ya çok benzediğini ancak daha az turistin olduğunu duymuştum. Umbria oldukça kompakt bir bölge olduğundan uzun bir hafta sonu tatili için oldukça ideal bir rota. 4 gün içinde muhteşem tepe kasabalarından birkaçını gezebilir ve yine de tüm lezzetli Umbria yemeklerini ve şaraplarını yiyip içmek için bolca zamanınız olur. 

Umbria hala pek göz önünde değil, ancak bir kontun sahip olduğu devasa bir arazide bin yıllık bir kalenin içinde yer alan muhteşem lüks otel Castello di Reschio ve Vocabolo gibi yüksek profilli konaklama projeleri sayesinde her geçen gün daha da ünlü hale geliyor. Tabii bu durum iyi mi kötü mü tartışılır! 

Her yaz daha da yoğunlaşan Assisi ve Spello dışında kasaba ve köyleri nadiren tatilcilerin akınına uğruyor.

Floransa veya Roma'da yaptığınız gibi bir yerden diğerine koşturmak yerine, Umbria'nın sizi yavaşlamaya zorlamasını seveceğinize inanıyorum. Tarihi kent merkezlerinde gezinerek, açık havadaki kafelerde bir içki eşliğinde arkanıza yaslanarak ve meydanlarda insanları izleyerek zaman geçirebilirsiniz. İtalyan yaşamının daha özgün bir tadını deneyimlemek istiyorsanız burası sizin için mükemmel bir yer.

Tarihsel olarak anlatmak gerekirse, Umbria, Orta Çağ'dan İtalya'nın 1861'de birleşmesine kadar Papalık Devletlerinin bir parçası olarak hayatına devam etmiş. Özellikle Perugia, Avrupa çapında ünlü olan inanılmaz tekstil endüstrisi nedeniyle Orta Çağ'da son derece zengin ve varlıklı bir hale gelmiş. Ancak Perugialılar 1540'ta Papalığın tuz vergisine karşı isyan ettiğinde, Papa III. Paul onları bastırmak için ordusunu göndermiş. Ceza olarak ticari amaçlarla tekstil üretimini yasaklamış ve böylece Umbria'yı korkunç bir yoksulluk durumuna sürüklemiş. Bu nedenle bölgedeki Orta Çağ köylerinin çoğu zaman içinde donmuş gibi görünüyor.

Ne yapın edin ama o çikolatayı yiyin; Tatlıya düşkün olanlar için Umbria'yı ziyaret etmenin en iyi nedenlerinden biri başkentinin Çikolata Şehri olarak adlandırılmasıdır. Perugia, ikonik bir İtalyan çikolatası olan Baci Perugina'nın 1922'de doğduğu yerdir. 'Perugina Öpücükleri' anlamına gelen bu fındık dolgulu çikolatalı pralinlerinin her birinin gümüş ambalajında yazılı bir aşk notu var ve bu da onları sevdikleriniz için popüler bir hediye haline getiriyor.

Zamanla Perugina fabrikası yüksek kaliteli çikolatasıyla ünlenmiş ve küçük üreticiler ve zanaatkârlar kasabada mağazalar açmış. Perugia'yı mümkünse Ekim ayında ziyaret edin, çünkü her yıl Eurochoculate'in düzenlendiği festival tam da Ekim ayı içine denk geliyor. Avrupa'nın en büyük çikolata festivali; atölye çalışmaları, sergiler, tadımlar, eğlenceler ve çikolata heykelleriyle oldukça canlı bir etkinlik.

Şehrin hemen dışında, İtalya'da çikolata yapımının tarihini öğrenebileceğiniz, fabrikayı ziyaret edip ürünleri tadabileceğiniz bir çikolata müzesi olan Museo Storico Casa del Cioccolato Perugina yer alıyor. Bu gerçek hayattaki bir Charlie ve Çikolata Fabrikası durumu, ancak içeride çikolata nehirlerini vaat etmiyor. 

Bu bölge, İtalya'nın en önemli kiliselerinden birine ev sahipliği yapıyor; Aziz Francis'in doğum yeri olan Assisi, İtalya’nın en önemli kiliselerinden birine de ev sahipliği yapıyor, bu kilise uzun yıllardır UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bazilika, Giotto ve dönemin diğer usta sanatçılarına ait freskler içeriyor. Fransiskenlerin kutsal mekanının inşaatına 1228 yılında başlanmış ve 25 yıl sonra tamamlanmış. Üst ve alt kiliseleri ve çarpıcı Gotik cephesi ile benzersiz olan bu yer, her yıl milyonlarca hacı, alt kutsal alanda bulunan Aziz Francis'in mezarını ziyaret ediyor. Bu kilise ve katedrallerin birçoğu her sanatseveri heyecanlandıracak asırlık fresklere, vitray pencerelere, heykellere ve tablolara ev sahipliği yapıyor. 

Buradaki enfes yemeklerin tadına bakmadan, sakın geri dönmeyin; Umbria zeytinyağı, salam, mercimek, yer mantarı, çikolata ve balın ana üretim bölgesidir ve restoranları yerel ürünlerden en iyi şekilde yararlanmaktan büyük gurur ve mutluluk duyar. Verimli toprakları ve bol su kaynaklarıyla bölge sebze, buğday, üzüm ve trüf mantarı gibi ürünlerin yetiştirilmesi için oldukça ideal. Özel bir gün için buradaysanız (ya da kendinizi ödüllendirmek için bir bahaneye ihtiyacınız olmasa bile), paranızı harcamaya değer pek çok kaliteli restoran bulabilirsiniz. 

Peki ne tür yemeklere dikkat etmelisiniz? Klasik İtalyan mutfağının yanı sıra geleneksel Umbria mutfağını da bulacaksınız. Torta al testo, prosciutto, peynir ve ıspanak veya hindiba gibi yeşilliklerle doldurulmuş yuvarlak bir gözlemedir. Başka bir hafif yemek için frittata al tartufo'yu deneyebilirsiniz.

Yumurtalar çırpılır ve sıcak bir tavaya dökülür, ardından üzerine siyah trüf mantarı dilimleri, tuz ve karabiber eklenir. Makarna sevenler için makarna alla Norcina, Norcia sosisi, soğan, beyaz şarap, krema ve rendelenmiş pecorino peyniri ile yapılan çok lezzetli bir yemek. 

Assisi'nin ana meydanına sadece birkaç metre uzaklıktaki Osteria Piazzetta dell'Erba, aşçılığı güzel sanatlara taşıyor; şef Matteo Bini hem göze hem damağa aynı derecede hitap eden yemekler sunuyor. Orvieto'da yerel favori I Sette Consoli'de geleneksel Umbria tariflerine dayalı yenilikçi yemeklerin tadını çıkarabilirsiniz. Sıcak yaz akşamlarında, görkemli katedralin manzarasını görmek için bahçede bir masa ayarlamak üzere önceden rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. 

Her geçen gün sayısı artan butik bira mekânlarına gidin ve lokal biraların tadına bakın; Umbria'nın gurur verici bir şarapçılık geleneği var, ancak son yıllarda bölgede bir dizi modern butik bira (birra artigianale) üreticisi ortaya çıktı. Orvieto'nun en güzel caddesi üzerinde yer alan Febo, şehirdeki tek küçük bira fabrikasıdır. Bir ara sokağa yerleştirilmiş bir oturma odasına benzeyen bu mekân, İtalyan ve Amerikan tarzı pub yemeklerinden oluşan ağız sulandırıcı bir menü sunuyor. Gubbio'daki Don Navarro Bira Fabrikası, endüstriyel şık bir atmosfere ve her hafta değişen geniş bir şişe ve fıçı bira yelpazesine sahip.

Dünya standartlarında müzelere vakit ayırmayı unutmayın; Hiçbir Perugia gezisi, giriş ücreti karşılığında çikolata yapma sanatını öğrenebileceğiniz veya en azından sonuçlarını tadabileceğiniz Casa del Cioccolato Perugina müzesi ve fabrikasını ziyaret etmeden tamamlanmış sayılmaz. Ayrıca, 15. yüzyılın sonlarında iktidardaki Montefeltro Dükleri için inşa edilen ve ortaçağ kentinin Rönesans mimarisinin ilk örneği olan Gubbio'nun Palazzo Ducale'si var. Orvieto Yeraltı sizi Etrüskler tarafından kayalara oyulmuş mağaralar ve kuyular arasında bir yeraltı yolculuğuna çıkarıyor.

Perugia'nın tarihi tekstil endüstrisi hakkında bilgi edinmek için, 18. ve 19. yüzyıl tezgahlarını kullanarak hala geleneksel Umbria tekstilleri üreten, kalan son tekstil atölyelerinden biri olan Museo Atelier Giuditta Brozzetti'yi ziyaret edebilirsiniz. Bu dördüncü nesil atölye Marta Cucchia tarafından yürütülüyor ve Perugia'nın tarihi merkezindeki başlıca turistik mekanların hemen ötesinde, kutsallıktan arındırılmış bir kilisede bulunuyor. 

Bölgenin kendine has üzüm bağlarını gezi rotanıza mutlaka ekleyin; İyi bir şişe yerel şarap olmadan hiçbir İtalyan yemeği tamamlanmaz. Şanslısınız ki Umbria, Montefalco Sagrantino, Torgiano Rosso Riserva ve Orvieto Classico gibi ünlü isimlerin üretildiği İtalya'nın en iyi şarap bölgelerinden biri.

Şarap meraklıları, Umbria'nın muhteşem kırsalındaki birçok üzüm bağı ve şarap imalathanesinde turların ve tadımların keyfini çıkarabilirsiniz. İlk durağınız prestijli şarapçılık kasabası Montefalco olmalı. Aralarından seçim yapabileceğiniz çok sayıda üzüm bağı var, ancak Montioni - Frantoio & Cantina ve Cantina Fratelli Pardi S.S.'yi şiddetle tavsiye ederim.  Kaçırmayacağınız yerlerden biri de Orvieto'daki Castello di Montegiove'dir. Bir Orta Çağ kalesinde yer alan tesiste muhteşem manzaranın tadını çıkarırken geleneksel şarap yapımı teknikleri hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Orvieto Classico, Torgiano ve Sagratino di Montefalco, Umbria ile yakından ilişkili güzel şaraplardır. Akşam yemeği öncesi bir aperatifin tadını çıkarırken yerel şarapları denemek için şarap barları en iyi seçenektir. Trasimeno Gölü kıyısındaki Castiglione del Lago'da L'Angolo del Buongustaio'yu deneyin ya da güzel Enoteca Properzio'da bir veya iki kadehin tadını çıkarmak için yalnızca yayalara açık Spello'da mola verin.

Torgiano'daki Lungarotti mahzenlerinde şarap tadımı düzenleyebilir ve ardından büyüleyici şarap ve zeytinyağı müzesini ziyaret edebilirsiniz.

Nefes kesici manzaralarda mola verin ve manzarası hafızanıza kazıyın; Antik üzüm bağları ve zeytinliklerle kaplı inişli çıkışlı tepelerle dolu Umbria'nın, İtalya'nın yeşil kalbi olarak bilinmesinin bir nedeni var. Terni şehrinin dışında muhteşem çift basamaklı Marmore Şelaleleri bulunuyor. MÖ 271 civarında Romalılar tarafından inşa edilen bu yapı normalde hidroelektrik enerjiye yönelik ancak yılın belirli zamanlarında ziyaret edilebiliyor. İki ana manzara noktasına servis otobüsüyle veya ormanlık bir ortamdaki patikalardan ulaşılabiliyorsunuz.

Umbria anlatılması sayfalara sığmayacak güzellikle, tarihi, sakin, hiç bozulmamış, lezzeti damağınızdan asla gitmeyecek yemekleri ve gözleri ışıl ışıl insanlarıyla beraber unutulması çok zor bir bölge. Gitmenizi, görmeniz, gezmenizi, keşfetmenizi, keyfine varmanızı ve tepelerde bulunan köylerini gezerken temiz havanızı bol bol içinize çekmenizi tavsiye ederim. Bir sonraki destinasyonda görüşmek üzere, kalın sağlıcakla...
 

DERGİ

HRdergi Nisan sayısı çıktı! İyi okumalar

SATIN AL Nisan 2024