2020’nin kazananı İK oldu!
‘Ne felaket bir yıldı ama…’ dediğimiz bir seneyi bitirirken ‘Acaba başımıza daha neler gelecek’ dediğimiz bir yıla merhaba dedik. 2021’e dair sayısız tahmin ve öngörüler duyuyoruz ama nedense kimse bunlara tam olarak da inanmıyor. Sonunu göremediğimiz bir pandemi ve ekonomik gidişatın pençesinde ekosistemi sürdürmeye çalışıyoruz.
Hem iş hem insanın içinde olduğu bu ekosistemin 2020’de kısacık bir zaman diliminde kökten nasıl değiştiği ve 2019 tahminlerinin nasıl gerçekleşmediğini gördük. Daha doğrusu 5 – 10 yıl sonra değişmesini beklediğimiz ‘insan kaynağı yönetimi’ ve çalışma düzeninin sadece 5 günde nasıl değiştiğine de şahit olduk. Pandemi, İK’yı değişmeye zorladı. Pek çok nedenden dolayı gecikmiş bir şeydi, bu değişim…
Daha önce hiç görmediğimiz bir şekilde coğrafya ve zamanın yarattığı engelleri de ortadan kaldıran bir yıl yaşadık. Aslında 2020 İK’nın yıldızının parladığı bir yıl oldu. Diğer birçok departmana göre daha çevik ve uyumlu olduğu için mücadeleyi kazanan taraf oldu. İnsan Kaynakları’nın şirketlerin ‘insan’ odağına liderlik etmek için mükemmel bir kaynak olduğunu fark ettik. Ve İnsan Kaynakları da kurumsal hantal yapılanmadan dolayı yıllardır üzerinden atamadığı bazı atıl işlerden de kurtulmuş oldu. İK’nın karmaşıklaşarak ‘yalın’laştığı ve yaratıcılığını en üst düzeye çıkardığı bir döneme tanıklık ediyoruz. İnsan da insan kaynağı da artık o büyük (kurumsal) kutudan çıktı ve artık o kutuya dönüş çok zor gibi…
Kurumsal yapılar, insanların kurallarla sınırları belirlenmiş kutularda iş yapmasını talep ediyordu, çünkü tek bir kutuyu yönetmek çok kolaydı ve kutunun kurallarına uymayanları dışarı atmak da… Ama artık o kutu boş ve içindekilerin hepsi dört bir yana dağıldı. İş hayatlarında yaratıcılık, yenilikçilik, esnek çalışma ortamları ve özerklik isteyen çalışanlar hiç ummadıkları bir anda bu isteklerine kavuştu. Felsefedeki ‘yapıbozumcu’ anlayışı iş hayatına sokan ‘insan kaynağı’ olurken İK da bu ‘yapıbozumcu’ anlayışın tasarımcısı oldu. Sonuç olarak her krizde ve zorlukta ilk kapısı çalınan İK’nın bir destek departmanı olmanın ötesinde kısıtlanamayan ve sınırlandırılamayan ‘insan kaynağı’nı yöneten olduğunu gördük…
İyi okumalar,
Gülcan Çağlar Çalışkan
Genel Yayın Yönetmeni