Beklenenin Ötesinde Bir Dönüşüm: QNB Türkiye’den 5 Ödüllü Kültür Hikâyesi

Kurum kültürü, çoğu zaman duvarlara asılan değerlerden ibaret sanılır. Oysa gerçek kültür, bir kurumun nasıl düşündüğünü, nasıl hissettiğini ve birlikte nasıl hareket ettiğini gösterir. QNB Türkiye, tam da bu farkı ortaya koyan bir yolculukla, kurum kültürünü yeniden tanımladı ve kısa sürede uluslararası sahnede beş ödül birden kazandı. Ancak bu başarının ardında ödül listelerinden çok daha fazlası var: İki buçuk yıl süren, 14 binden fazla çalışanın katkısıyla örülmüş, içten, kapsayıcı ve insan odaklı bir dönüşüm hikâyesi. “Beklenenin ötesine geçeriz, kalıcı değer yaratırız” anlayışını kurumun kalbine yerleştiren bu dönüşüm, yalnızca stratejik bir proje değil; her kademeden çalışanın sesini, duygusunu ve fikrini barındıran bir ortak akıl süreci olarak dikkat çekiyor.
Değerlerin sadece tanımlandığı değil, davranışlara ve iş yapış biçimlerine dönüştüğü bu kültür yolculuğu, bugün QNB Türkiye’nin liderlik anlayışından iç iletişimine kadar pek çok alanda somut karşılık bulmuş durumda. Bu kapsamlı dönüşümün arkasındaki vizyonu, stratejiyi ve insana dokunan boyutları, sürecin liderliğini üstlenen QNB Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Cenk Akıncılar anlattı. Akıncılar, “Biz kültürümüzü dışarıdan inşa etmedik; zaten içimizde var olan değerleri görünür kıldık. Her şeyi insanı merkeze alarak yaptık, çünkü bu sadece bir sonuç değil, tüm hikâyenin başlangıcıydı” diyor. QNB Türkiye’nin kültür dönüşümü, bugün iş dünyasında “insanla başlayan ve insanla büyüyen” kurum kültürlerinin nasıl şekillendiğine dair güçlü bir örnek olarak öne çıkıyor.
QNB Türkiye’nin kültür dönüşüm yolculuğu kısa sürede uluslararası sahnede 5 ödülle taçlandı. Siz bu başarının ardındaki esas hikâyeyi nasıl tanımlıyorsunuz?
Kurum kültüründe aldığımız 5 ödül de bizim için çok kıymetli. Ödüllerin arkasındaki gerçek hikâye tamamen içimizden çıkmış olması, projenin tamamının tüm çalışanları dahil ederek yaratılmış olması. Yaklaşık 2,5 yıl süren projeden ve büyük bir emekten bahsediyoruz, ancak buradaki emek ile sadece projeyi yaratan ekibin, bize danışmanlık veren kıymetli danışmanların emeğinden bahsetmiyorum, üst yönetimden, işe yeni giren arkadaşımıza kadar herkesin görüşü alındı, tüm fikirler değerlendirildi ve sonunda ortaya konan kültür ve kültüre ait bileşenler içimizden çıktı. Biz zaten DNA’mıza işlemiş değerler ile bizi geleceğe taşıyacak olanları harmanladık, QNB Türkiye’nin kurum kültürü, buna ait tüm değerler, tüm bileşenler içtendi, samimiydi, bizdendi.
Değerlerimizden bir tanesi “önce insan” olarak ortaya çıktı ki bu aslında da projenin tüm aşamalarında uygulama yöntemi olarak açığa çıkmıştı. Biz tüm projeyi insanı odağa alarak yapmıştık. Bu bir sonuç değil aslında sebepti. Tüm bunların sadece bir göstergesi olarak da 3 silver, 2 bronze olmak üzere 5 uluslararası ödül kazandık;
• Stevie Awards for Great Employers (SAGE)- Achievement in Organizational Culture – Silver
• Stevie Awards for Great Employers (SAGE) - Best Transformation Strategy – Bronze, Stevie
• Awards International Business Awards (IBA) - Achievements in Human Resources – Silver,
• Globee Awards – Disruptor Awards - Company Culture Innovation Distractor Company of the Year – Silver,
• Brandon Hall HCM Excellence Awards - Best Corporate Culture Transformation – Bronze.
Kültürü dönüştürmek, sadece yeni değerler yazmak değil; zihniyetleri ve alışkanlıkları dönüştürmeyi de gerektirir. Bu süreci başlatırken hangi felsefi ya da stratejik dayanaklardan beslendiniz?
Dünyada ve ülkede yaşanan değişimler, krizler, pandemi iş hayatında ve çalışma koşullarındaki değişiklikler hem müşteri de hem de çalışan beklentilerinde değişimlere, dönüşümlere yol açtı. Aslında hepimiz bir dönüşüm, değişim döngüsünün içindeydik. Tüm bunlardan yola çıkarak biz de kurum olarak bizi bir arada tutan değerlerimizi, kültürümüzü gözden geçirme ihtiyacı duyduk.
Kurum kültürümüzü yeniden tasarlarken önceliğimiz, geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek ve sektörde öncü olan bir anlayış geliştirmek oldu.
Bu amaçla kültür projesine başladık ve buradaki en büyük stratejimiz tüm paydaşları, tüm çalışanları kapsayan, içimizden çıkan bir kültür dönüşümü yaratmak oldu. Tüm üst yönetim ve çalışma arkadaşlarımız projeyi sahiplendi. Bu sahiplenme sayesinde işimiz büyük oranda kolaylaştı. Tabii ki daha gidecek yolumuz var, tüm değerleri davranış değişikliğinde gözlemleyebilmek iş yapış şekillerinde sürdürülebilir kılmak için çaba göstermeye devam ediyoruz.
“Beklenenin ötesine geçeriz, kalıcı değer yaratırız” yaklaşımı, kurum kimliğini nasıl yeniden şekillendirdi ve çalışanların gündelik iş yapış biçimlerine nasıl dokundu?
“Beklenenin ötesine geçeriz, kalıcı değerler yaratırız” yaklaşımını amacımız olarak belirledik ve kurum kültürümüzün kalbine yerleştirdik. Bu amacı gerçekleştirirken bizi ortak paydada birleştiren değerleri tanımladık: “Önce İnsan”, “Güven”, “Adaptasyon”, “Öncü Olmak”, ve “Birlikte Gelişim”. Amacımız ve değerlerimizi bir bütün olarak her adımımızda insanı merkeze alıyor, içinde bulunduğumuz toplumda dahil olmak üzere, çalışanlarımız, müşterilerimiz, paydaşlarımız olarak, kimin hayatına dokunuyorsak, kimliklerinden önce “insanlara” dokunduğumuzun bilincini yansıtıyor. Önce karşımızdakini dinlemek, anlamak ile başlayıp beklentisinin ötesinde bir yaklaşım sergileyerek hayatlarında kalıcı olarak iz bırakmayı, insan olarak onlara dokunarak fark yaratmayı ifade ediyor.
Tüm ilişkilerimizde güven inşa etmeye, tüm iletişimlerimizi güven temelli kurmaya odaklanıyoruz. Adaptasyon değerimiz her koşula, her duruma uyum sağlayıp çözüm odağı ile yaklaşmamızı ve koşullar ne olursa olsun daha iyisine odaklanarak artı bir değer yaratmamızı sağlıyor.
Öncü olmak değeri hem ilişkilerimizde hem sektörde bizi ileriye taşıyıp inovatif yaklaşım ile içinde bulunduğumuz dünyaya, topluma, sektöre, ekibe yenilik katmamızı sağlıyor. Birlikte gelişim ise; tüm bunları birlikte, birbirimizden öğrenerek destek olarak paylaşarak ortaya çıkarmamızı temsil ediyor.
14 binden fazla çalışanın bu dönüşümü sahiplenmesini sağlamak kolay değil. Katılımı derinleştirmek ve anlamı yaygınlaştırmak için hangi yöntemleri tercih ettiniz?
Biz Kurum Kültürünün bankanın DNA’sını oluşturduğuna inanıyoruz. Kurum kültürünün sahiplenilmesini sağlamak için tüm çalışanlarımızı projenin en başından itibaren sürece dahil ettik. Projenin ilk başlangıcından yayılım aşamasına kadar geçen yaklaşık 2.5 yıl içinde, tüm süreçte üst yönetim başta olmak üzere her kademeden çalışan sürecin içindeydi. Projenin en başında 3.000 kadar çalışan, mevcut kültür ve gelecekte bizi ileriye taşıyacak kültür hakkında görüşlerini bildirdi. Tüm kesimleri temsil eden gruplarla 70’in üzerinde çalıştay yapıldı. Tüm üst yönetim ile birebir görüşmeler yapıldı, ayrıca kaydettiğimiz her aşamadan sonra hem üst yönetim ile hem de tüm işkollarının yöneticilerinden oluşan bir kurul ile çalıştaylar yaptık. Her aşama sonunda bir önceki aşamaya geçmeden hizalandık.
Kurum kültürünün duyurusunu 14.000 kişinin canlı yayın ile katıldığı büyük bir lansman ile yaptık. Eş zamanlı olarak görsel materyaller, küçük hediyeleri, teaser’lar, portalda yapılan düzenlemeler ile tüm çalışanlarımıza ulaştık. Görsel hatırlatıcılar aracılığı ile kültürü sürekli gündemde tuttuk.
Lansman sonrası tüm çalışanlarımız planlı şekilde webinarlar aracılığı ile Kurum Kültürü eğitimlerine davet edildiler. Eş zamanlı olarak tüm eğitim içeriklerimiz, oryantasyon kurgumuz yeni kurum kültürüne göre revize edildi. Kurum kültürü ve bileşenlerini anlatan e-learningler çalışanlarımıza atandı. Yöneticilerimizin hazırladığı Kurum kültürü ve bileşenlerini anlatan videolar yayınlandı. Kurum kültürü sonrası ana odak noktası olarak belirlediğimiz Geribildirim ve Psikolojik güvenlik eğitimleri tüm yönetici kadrolarımıza verilmeye başlandı. İnsan Kaynakları süreçlerimizin içine kültür unsurlarımızı yerleştirdik, iletişim dilimizi yenilenen kültüre göre revize ettik.
Değerlerin yayılımını desteklemek amacı ile saha da “Bize Değer” adını verdiğimiz bir proje yürüttük ve her şubeden kendi içinde birlikte çalışarak, değerleri yaşatabilmek adına bir proje üretmesini istedik. Bu proje aşamasını bir yarışma formatında düzenleyerek sahada bir heyecan yaratmayı ve eğlenceli hale getirmeye çalıştık.
“Bize Değer” projesi ve diğer İK girişimleri, çalışanların kendilerini kurumun kalbinde hissetmelerine nasıl katkı sundu?
Bize Değer Projesi ile amacımız; değerlerin şube ekipleri tarafından sahiplenilmesi, anlaşılması, içselleştirilmesi ve günlük hayatın içinde yaşatılmasıydı. Bunu sağlamak için de 7 hafta süren bir proje tasarladık. Bu 7 hafta boyunca şube müdürlerimizin liderliğinde şubelerimizde değerlerin konuşulduğu, bu değerleri yaşatmak için tüm çalışanların neler yapabileceğini tartıştığı bir ortam yaratmalarını ve sonucunda da buna dönük fikirler ve projeler üretmelerinizi bekledik. Hedefimiz, Türkiye’nin her yerinden çalışanlarımıza ulaşıp onların fikirlerimizi duyabildiğimiz, paylaşmış olduğumuz fikirleri tüm bankaya bir gelişim fırsatı olarak sunabildiğimiz, amaç ve değerlerin yayılımını sağladığımız bir kaynak yaratmaktı. Değerlerimizin, günlük hayatımızın içinde yaşatılması ve yaygınlaştırılmasını sağlayacak en iyi fikirleri bulacağımıza inandığımız bir beyin fırtınası aracı olarak gördük. Bu projeyi bir yarışma formatında çalışanlarımıza sunduk, bölge yöneticilerimizin ve işkolu yöneticilerimizin, üst yönetimimizin dahil olduğu iki aşamalı bir değerlendirme süreci ile projeleri değerlendirdik. Aslında yarışma ile amacımız işin içine tatlı bir rekabet ve heyecan katmaktı. Gerçek kazanan değerlerin içselleştirilmesi ve birlikte çalışmaktan, üretmekten keyif alan ekipleri ile QNB Türkiye oldu. Projenin en başından itibaren, sürece dahil ettiğimiz çalışanlarımızı yayılımın içine de dahil etmiş olduk böylece.
Uluslararası platformlarda elde edilen bu ödüller, sizce QNB Türkiye’nin kurum kültürü açısından hangi yönlerini evrensel ölçekte farklılaştırdı?
Bildiğiniz gibi uluslararası platformlarda katıldığımız tüm bu ödül süreçlerinin her birinin farklı değerlendirme kriterleri, farklı değerlendirme stilleri var. Katılan her projenin içinde yoğun bir emek, başarılı olacağına dair bir inanç var. Her biri mutlaka kendi şirketinde, kendi alanında bir değer yaratıyor.
QNB’de fark yaratan unsurların, kapsayıcılık ve insan odaklı olmak olduğunu düşünüyorum. Bizim kültürümüz insanı her koşulda odağa koymaktan yana. Kaldı ki bu proje hayata geçerken tüm atölyelerde, tüm anketlerde, birebir görüşmelerde, kullandığımız her araçta insan odağı hep bir ön planda çıktı ve biz bu sonucu değerlerimizi belirlerken yansıttık. Değerlerimizden bir tanesi “Önce İnsan”. Bu kapsamda da biz projeyi en başından herkesi kapsayacak şekilde kurgulamıştık zaten. Sonuç olarak da bu kapsayıcılık ve çalışan merkezli olmak fark yarattı diye düşünüyorum.
Liderlik boyutunda; üst yönetimin bu dönüşüm sürecine yaklaşımını ve İK’nın stratejik rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üst yönetimimiz en başından beri süreci sahiplendi. Projenin her önemli adımından sonra üst yönetim ile hep birlikte bir araya gelip hizalandık. Örneğin, Banka’nın amacının değerlendirildiği 2 gün süren Genel Müdürümüz ve iştirak Genel Müdürleri de dahil tüm üst yönetim kadromuzun dahil olduğu iki günlük bir atölye çalışması yaptık. Burada zaman zaman duygusal anlar yaşadığımız, içinde bulunduğumuz kuruma olan bağlılığımızı, duygularımızı, düşüncelerimizi yansıttığımız, en iyisine ulaşmak için birlikte geçirdiğimiz iki gün oldu. Gerçekten hepimiz beklenenin ötesine geçmeyi istediğimiz, gerçekten tüm paydaşlar için değer yaratmaya odaklandığımız için bu amaçta mutabık kaldık. Sonrasında defalarca büyük gruplar halinde, küçük gruplar halinde en içimize sinen haline ulaşıncaya kadar çalıştık ve sanırım en sonunda en çok içimize sinen noktaya ulaştık.
IK olarak biz hep herkesin sesini duymaya çalışan, sahanın sesini net bir şekilde üst yönetime taşıyan, sahaya üst yönetimin verdiği değeri aktaran hep kolaylaştırıcı roldeyiz. Hem bankanın stratejileri oluşturulurken ve bu stratejilere göre süreçler oluşturulurken bütünün parçasıydık.
Kurum Kültürü Projesi bize bir kez daha gösterdi ki biz hiyerarşinin çok az olduğu bir kurumuz. Bankadaki en alt kademedeki çalışan, ya da yeni işe girmiş bir çalışan rahatlıkla üst yönetimimiz ile de iletişim kurabilir. Genel Müdür Yardımcılarımızın her konuda kapıları hep açıktır. Ayrıca hem IK ekipleri olarak hem üst yönetimimiz ile iş kollarımız ile sürekli sahadayız, ekipleri dinliyoruz. Anlamaya, çözüm üretmeye çalışıyoruz. Tüm bunlar bizim değerlerimizle yüzde yüz örtüşüyor. Belki de amaç ve değerler sadece duvarda yazan sözcüklerden ibaret olmadığı için yaşadığı için çalışanlarda karşılığını buluyor.
Kültürün sürdürülebilirliği en az dönüşümün kendisi kadar kritik. Bundan sonraki yol haritanızda bu sürekliliği güvence altına almak için hangi önceliklere odaklanacaksınız?
Kurum Kültürü sürekli yaşayan bir süreç ve tam anlamıyla dönüşüm ya da yaşatılması çok uzun bir yol. Her yeni gelen arkadaşımızın bu kültüre adapte edilmesi, bu kültürü benimsemesi başlı başına bir süreç. Hali hazırda çalışan 14 binin üzerindeki çalışanımızın bu değerler ile çalışmasını sağlamak, her süreçlerini, tüm ilişkilerini, iş yapış şekillerini bu değerleri düşünerek yapmalarını sağlamak bir süreç. Ara kademe yöneticiden, en üst yönetime kadar liderlik stillerini bu değerler ile örtüştürerek sergilemeleri bir süreç. Tüm bu süreçler iç içe geçmiş durumda ve biz tüm bunları farklı gelişim araçları kullanarak, iletişim dilimizi bu yönde geliştirerek, yaşayarak ve yaşatarak geliştiriyoruz. Şanslıyız ki kurum kültürü değerlerimizden bir tanesi “Birlikte Gelişim”. Gerçekten gelişime inanan, kendisini geliştirmek için yoğun çaba harcayan, birbirine katkı sağlamayı hayatının doğal bir parçası olarak gören ve gelişimi birlikte sağlamaktan keyif alan çalışanlarımız var.