“DuPont 2020 hedeflerine koşuyor, büyüme odaklı yeteneklere ihtiyacımız artıyor”
“Bana göre, doğru insanlarla çalışıyorsanız, yapamayacağınız hiçbir şey, başaramayacağınız hiçbir hedef yok… Ancak tersi de geçerli: Yanlış insanlarla çalışır ya da onları yanlış yönetirseniz, ulaşamayacağınız hiçbir başarısızlığın da kalmayacağına inanıyorum. Bu nedenle şu anki rakamlarımızı 2 -3 katına çıkaracak 2020 hedeflerimize koşarken, en önemli mihenk taşlarımızdan olan insan kaynağımızı olabildiğince güçlü bir biçimde bu döneme hazırlamak ve liderlik, değişim yönetimi gibi özelliklere sahip yeni çalışma arkadaşlarımızı bünyemize katmak istiyoruz”.
Bu sözler, 212 yıllık dev bir şirketin; DuPont’un Türkiye Ülke Başkanı Halide Aydınlık’a ait. Türkiye’nin; Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın da merkezi haline geldiğini ve Gelişen Pazarlar Başkanı Pierrick Le-Gallo’nun bölgesel görevini ülkemizden yönetmesinin, Türkiye’nin DuPont dünyası içindeki önemini vurguladığını belirtiyor Aydınlık…
Tüm gelişmeler ve büyüme hedefleri, elbette İK Yönetimi’ne de yansıyor. İşte tüm bunları konuşmak üzere hem Aydınlık, hem de Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika İnsan Kaynakları Lideri Ayşe Özdemir ile bir araya geldik; yeni gelişmeleri ve hedefleri onlardan dinleme fırsatı bulduk.
Öncelikle, DuPont’u sizden dinlemek isteriz. Bize kilometre taşlarıyla şirketin dünden bugüne öyküsünü anlatır mısınız?
Halide Aydınlık: DuPont 1802 senesinde kurulmuş, üçüncü yüzyılını yaşayan, pazar odaklı bir bilim şirketi... Bu sene 212’nci yaşımızı kutluyor ve yenilikçi ürün ve hizmetlerle, global pazara birinci sınıf bilim ve mühendislik hizmetleri sunmaya devam ediyoruz.
90'dan fazla ülkede faaliyet gösteriyor; tarım, gıda, elektronik, iletişim, güvenlik, inşaat ve yapı, ulaşım, tekstil gibi birçok farklı pazara oldukça geniş bir ürün ve hizmet yelpazesi sunuyoruz. Neoprene®, Nylon, Lycra® ve Teflon® gibi önemli buluşlara imza atan DuPont’un, araştırma geliştirmeye ayırdığı bütçe yılda yaklaşık 2,1 milyar ABD doları...
212 yıllık bir şirket olduğumuz için yoğun bir know – how ve deneyimimiz var. Ancak hala öğrenmeye ve yenilenmeye devam ettiğimizi vurgulamak isterim.
Türkiye’deki yapılanma nasıl?
H.A.: DuPont’un Türkiye’deki varlığı, şirketin İstanbul ve İzmir’de bulunan yerel temsilcileri ve teknik danışmanları aracılığıyla 1950 sonları ve 1960 başlarına uzanıyor. 1980 yılında Sabancı Holding ile polyester ve naylon alanında iş ortaklığı yaptık. Halen Türkiye’de pazarın ihtiyaçlarına odaklı, bilime ve işbirliğine dayalı aktif bir strateji takip ediyoruz.
Türkiye’de çok farklı alanlarda faaliyet gösteriyoruz: Tarım, bitki koruma, inşaat, korunma ürünleri, sürdürülebilir çözümler adı altında danışmanlık hizmetlerimiz, otomotivde, elektronikte, enerjide, gıda ve içecekte, medikalde, ambalaj ve baskı malzemeleri alanında hizmetlerimiz var.
Öte yandan DuPont’un 1999 yılında Pioneer Hi-Bred International şirketini satın almasıyla, Pioneer Tohumculuk, DuPont Türkiye organizasyonuna katıldı. Adana’daki bu fabrikayla, bugün Türkiye’nin en büyük tohum şirketinin sahibi konumundayız.
Şu anda Türkiye olarak Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinin bir parçası olarak faaliyet gösteriyoruz ve aynı zamanda Doğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun da merkeziyiz.
Bunun yanısıra belirtmek istediğim önemli bir nokta daha var: Eylül ayı itibari ile DuPont’un Doğu Avrupa, Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Başkanlığına getirilen Pierrick Le-Gallo Türkiye’de ikamet ediyor. Gelişen Pazarlar Başkanı Pierrick Le-Gallo’nun bölgesel görevini ülkemizden yönetmesinin, DuPont’un globalde Türkiye’ye verdiği önemi bize anlattığını düşünüyoruz.
Gelelim İnsan Kaynakları yaklaşımınıza…
Ayşe Özdemir: DuPont’un değişmeyen temel değerleri arasında, yüksek etik standartları ve insanlara saygılı olmak yer alıyor. Bu anlayışla, çeşitliliğe her zaman saygı duyuyor ve destekliyoruz. Dünyanın hiç bir yerindeki hiç bir çalışanımıza yaş, ırk, din, dil, cinsiyet, milliyet gibi ayrımlar yapmıyoruz.
İnsan Kaynakları stratejimiz ise DuPont’un tutkulu büyüme stratejisine dayanıyor.
Bizim için en önemli konular üzerinden geçmek gerekirse; yetenek yönetiminin önemini şiddetle vurguluyoruz. Öte yandan güçlü ve çeşitli Liderlik Yönetimi’nin de DuPont’a yol gösterici olacağına inanıyoruz. DuPont her yıl daha fazla büyüyecek. Bunun sonucu olarak da şirketimizi daha ileriye taşıyacak, daha büyüme odaklı liderlere ihtiyacımız olacak. Dolayısıyla temeli çalışanlarımızın tamamen benimsediği ana değerlerimize dayanan, dinamik bir organizasyonda faaliyetlerimizi sürdürmeye devam etmek istiyoruz.
EN İYİ İŞVERENLER LİSTESİNİN MÜDAVİMLERİNDEN…
* DuPont, Science Dergisi’nin yaptığı En İyi İşverenler Listesinde beşinci kez yer alarak bu sene 4 sıra birden yükseldi ve 14’üncü sıradan 10’uncu sıraya çıktı.
* DuPont, Fortune 500 listesine giren, kadın CEO’su ve Yönetim Kurulu’nda 3 kadın yöneticisi olan az sayıda şirketten biri. Geçen yıl Eylül ayında şirketin CEO’su Ellen Kullman, Fortune Dergisi’nin yayınladığı En Güçlü Kadın Yöneticiler Listesi’nde 5’inci sırada yer aldı. Ellen Kullman, Fortune 100 listesine giren 8 kadından biri.
* Şu anda Amerika’nın En Büyük 500 şirketinin sadece 20’sinde kadın CEO bulunuyor ve Ellen Kullman da bunlardan biri.
* DuPont 5 yıl arka arkaya, Kadın Yöneticiler Derneği tarafından ”Kadın Yöneticiler için En İyi 50 Firma” listesine seçildi.
* 28 yıldır, Çalışan Anne Dergisi tarafından düzenlenen “Çalışan Anneler için 100 İyi Şirket” listesine bu sene 24. kez seçildi.
* Amerikan Ulusal Kadın Yöneticiler Derneği tarafından “Kadın Yöneticiler için En İyi Şirketler” listesine seçildi.
Türkiye’deki İnsan Kaynakları yapılanmanız nasıl?
A. Ö.: Şu anda Türkiye DuPont olarak yaklaşık 195 kişiyiz. 110 çalışanımız Adana’da, 85 kişi ise İstanbul ofiste görev yapıyor.
Bünyemizde, kendi ekipleri ile görev yapan 12 iş birimimiz ve destek departmanlarımız mevcut. İnsan Kaynakları da bunlardan biri… Tüm destek departmanlarımız burada bulunuyor. Çoğumuzun da birden fazla ülke sorumluluğu var; İstanbul’dan bölgesel olarak bu ülkelere destek veriyoruz.
Benim şu anda Türkiye’deki ekibim 3 kişiden oluşuyor ama bölgesel olarak bakarsak yaklaşık 8 kişiyiz. Pek çok uluslararası şirkette olduğu gibi Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence) yapısıyla çalışıyoruz.
DuPont’un hem Türkiye hem de bölge için çok ciddi büyüme hedefleri var. Bu nedenle işe alımlarımız da bu doğrultuda ağırlıkla devam ediyor. Öte yandan bünyemizde görev yapan mevcut arkadaşlarımızın da performans değerlendirme sürecimizi tamamladık, bunu takip eden aksiyonlarımız sürüyor. Bunun yanı sıra kendi ekibimiz de büyüyor.
Bu hızlı büyüme sürecinde, bir üst düzey yönetici olarak İK’ya nasıl bakıyor, neler bekliyorsunuz?
H.A.: İnsan Kaynakları, benim şahsen de çok ilgi duyduğum bir alan. Çünkü bir şirketin başarılı olması için “insan”ın en büyük değeriniz olduğuna inanıyorum. Bana göre, doğru insanlarla çalışıyorsanız, yapamayacağınız hiçbir şey, başaramayacağınız hiçbir hedef de yok… Ancak tersi de geçerli: Yanlış insanlarla çalışır ya da onları yanlış yönetirseniz, ulaşamayacağınız hiçbir başarısızlığın da kalmayacağına inanıyorum.
Bu nedenle özellikle işe alım yaparken gerçekten çok ince eleyip sık dokuyoruz. Aldığımız kişilerin özellikle kurum kültürüne uygun olmasına dikkat ediyoruz. 212 yıldır yaşadığımız kesintisiz değişim, yenilikçilik ve keşifler dikkate alındığında sürdürülebilir büyüme misyonumuz ve çekirdek değerlerimiz değişmemiştir: Güvenlik, sağlık, çevreye bağlılık, dürüstlük ve yüksek etik standartlar ve insana saygı temel değerlerimizdir. Bir nevi şirket anayasamız olan bu değerlerden hiçbir şekilde ödün vermiyor, çalışanlarımızı bu konularda düzenli olarak eğitmeye devam ediyoruz.
Öte yandan, başta da belirttiğim gibi DuPont üçüncü yüzyılını yaşıyor. 1802 yılında DuPont sadece toz barut üreten bir şirketti. Yüzyıl önce, yönümüzü kimyasallara, materyallere ve enerjiye çevirdik. Bugün, gıda ve tarım, endüstriyel biyo bilimler ve ileri materyal bilimi alanlarında çalışmalarımızı yürütüyoruz. Eviniz ve işyerinizde etrafınıza dikkatlice baktığınızda, DuPont malzemelerinden üretilmiş olan düzinelerce ürün bulma şansınız çok yüksektir. Kısacası aslında her 100 senede bir dönüşüm yaşıyoruz.
Bu değişimi yönetebilmeniz çok önemli. Çünkü 212 yaşındaki bir devi, bir yerden alıp başka bir yere getirmek kolay bir süreç olmuyor. Bu nedenle değişime ayak uydurabilen ve yönetebilen ekipler ile çalışmak bizler için çok önemli.
Kısacası 2020’ye kadar uzanan hedeflerimiz üzerinde çalışırken, ekibimizle bu yönde hızla ilerlemek istiyoruz.
Nedir şu an için öncelikli hedefleriniz?
H.A.: 2020 senesine kadar, şu anki mevcut rakamlarımızı 2 – 3’e katlama hedefimiz var. Adana’daki fabrikamızla ilgili olarak, üretimi artırmaya yönelik bir takım yatırım planlarımız mevcut. Bu hedeflere doğru emin adımlarla ilerliyoruz.
Elbette amacımız, 2020’ye doğru giden bu yolculuk içerisinde en önemli mihenk taşlarımızdan biri olan insan kaynağımızı, olabildiğince güçlü bir şekilde o döneme hazırlamak…
Tam da bu noktada, 2020 hedeflerinin İK Yönetimi’ne nasıl yansıdığınızı paylaşmanızı isteyelim…
A.Ö.: 2020 hedefimize doğru koşarken sadece organizasyonun büyümesi değil organizasyonun tüm bölgenin merkezi olmasından dolayı belli bir takım pozisyonların buraya kaymasıyla birlikte daha fazla yetenek ihtiyacının ortaya çıkacağına inanıyoruz. Şu anda yapmış olduğumuz çalışmaların birçoğu bunları destekler nitelikte.
Dolayısıyla bu büyümeye destek olabilmesi için içerideki yapımızı ayrıntılı olarak gözden geçirdik. Şu anki yapımızın gayet sağlıklı ilerleyebilecek ama desteklenmesi gereken bir takım özellikleri var. Özellikle içerideki yetenekleri, teknik yetkinlikleri ortaya çıkarmaya yönelik kariyer planlamaları ve görüşmeleri yapıyoruz. Buna ek olarak dışarıdan hangi yetenekleri katabileceğimize de bakıyoruz. Öte yandan büyüme hedefimiz 2 – 3 kat olunca, yeni bazı sistem ve bir takım araçların da gündeme gelmesi gerekiyor. Bu da üzerinde çalıştığımız konulardan biri…
Son olarak, başta da belirttiğiniz çeşitlilik yaklaşımı içinde kadınların nasıl yer aldığını paylaşır mısınız?
H.A: Çeşitlilik bizim için önemli bir konu çünkü bu sinerji sizin organizasyon olarak daha iyi çözümlerle piyasaya dönebilmenize olanak veriyor. Burada da yapmaya çalıştığımız konu, çeşitliliğe sadece cinsiyet özelinde bakmamak aslında… Din, dil, ırk, herhangi bir ayrım göz etmeksizin herkesin süreçlerimize eşit değerde katkıda bulunabileceği, eşit değerlendirmenin sağlandığı bir ortam sunmaya çalışıyoruz. Bunun karşılığında da çalışanlarımızı ona göre ödüllendiriyoruz.
Ancak kadın çalışan özelinde bakarsak, gururla söyleyebiliriz ki biz bu organizasyonda kadın olarak daha fazlayız. DuPont Türkiye’de yönetici grubunda çalışanların yüzde 57’si, 2013 yılında “terfi” etmiş çalışanların ise yüzde 50’si kadın. Çalışan mevcut toplam kadın sayımız da 46. Bununla gurur duyuyor ve rakamları daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz.