Ormanın Ötesindeki Topraklar; Transilvanya Yolu
Nilay Karagülmez Abamor
Geçen yaz çok merak ettiğim bir rotada uzunca bir zaman gezme fırsatına sahip oldum. Doğuda Karpat Dağları ile sınır komşusu olan, kelime olarak 'Ormanın Ötesindeki Topraklar' anlamına gelen Transilvanya’nın, dünya genelinde hem çok ünlü hem de fazlasıyla gizemli rotası ve şirin köylerini gezdim, gördüm ve keşfettim. Gezerken ve sonrasında da İstanbul’a döndüğümde fark ettim ki, bu güzel rota ve bu şirin köyler ülkemizde de çoğunlukla bilinmiyor. Açıkçası ben de gezip gördükten sonra Transilvanya Yolunun dünyanın en güzel bölgelerinden biri olduğuna karar verdim. Transilvanya Yolunda sizi her anlamda doyuracak geleneksel yemeklerden, geniş dağ sıralarına, yerel halkın misafirperverliğinden, ruhunuzu besleyecek ve kendinizi evinizdeymiş gibi hissetmenizi sağlayacak her şeyi bulmanız mümkün.
Transilvanya aynı zamanda inanılmaz derecede şefkatli, güler yüzlü, nazik ve yardımsever insanlarla da dolu. Romanya'nın merkezinde yer alan, etrafı örtülü efsaneler ve batıl inançlarla çevrili tarihi bir bölge burası. Transilvanya’ya gitmeden önce, Avrupa'nın el değmemiş bir versiyonunu deneyimleyeceğiniz için kalp atışlarınızı hızlandıracak bir yer olduğunu fark etmeniz çok önemli bence. Orta Çağ'dan kalma kasabaları, muhteşem kaleleri ve büyüleyici Karpat Dağları ile Doğu Avrupa'nın en güzel ve aynı zamanda en tarihi bölgelerinden birini anlatmak istiyorum sizlere bu yazımda…
Zamanda geri adım atmak gibi
Transilvanya Yolunda, sert ağaçlı ormanlar, yemyeşil meralar ve kır çiçeği çayırları da bulacaksınız. 'Avrupa'nın son gerçek Orta Çağ manzarası' olarak tanımlanan Transilvanya'yı dolaşırken, sanki 100 yıl geriye gitmişsiniz gibi hissediyorsunuz. At arabaları toprak yollarda sakin bir şekilde ilerlerken, yerel kıyafetli çobanlar sürülerini otlatıyor ve köylüler güneş ışığında saman yapıyor. Bu muhteşem köyleri, kasabaları ve dahası ormanların içinden geçen romantik yolları keşfetmek istiyorsanız mutlaka bir araba kiralamanızı öneriyorum.
Türkiye’den Transilvanya Yolu’na ulaşabilmeniz için, Romanya başkenti Bükreş'e inmeniz gerekiyor, tabii burada şunu da belirtmem lazım, ben Bükreş’i de çok ama çok sevdim, gezecek, görecek o kadar çok şey vardı ki, bizim ne yazık ki zamanımız hakkıyla gezmeye yetmedi. Romanya’ya gitmek sadece Bükreş’i ziyaret etmekten çok daha fazlası, bu yazımda sizlere detaylarını vereceğim Transilvanya'yı keşfetmek, bu bölgeyi sadece gezmekle kalmayıp ona tamamen aşık olacağınızı hissettirecek bir deneyim olacaktır, bundan emin olabilirsiniz. Transilvanya gelenekler açısından başkent Bükreş’ten daha zengin, birçok tarihi şehirle çepeçevre kuşatılmış, yeşilin bin bir tonu var ve soluduğunuz hava başkenttekinden çok daha temiz ve saf.
Her gezginin ve aynı zamanda tarih meraklılarının listesinde yer alacak kendine özgü kiliseleri, Sakson köyleri, rengarenk sokakları ve orta çağ mimarisini bu bölgede bolca görmeniz mümkün. Ancak eğer siz aynı zamanda doğayı da tercih ediyorsanız; yürüyüş botlarınızı giyebilir, vahşi hayvanları takip edebilir ve hayatınızda bir kez yaşanacak bir deneyim sunan Karpatlara meydan okuyabilirsiniz.
Transilvanya her türden gezgine ev sahipliği yapıyor ve herkese kucak açıyor. Transilvanya'daki insanlar "faini", yani iyi ve hoş anlamına geliyor ve inanın bana öyleler, ben bizzat şahit oldum. Sizi kollarını açarak karşılıyorlar, oturup konuşmak, gülmek ve şaka yapmak için mutlaka zaman ayırıyorlar. Nezaketlerine şaşıracağınızdan ve daha siz adınızı, nereden geldiğinizi bile söyleyemeden kendinizi evlerine davet edilmiş bulacağınızdan emin olabilirsiniz.
Transilvanya ve Romanya turistler arasında her geçen gün daha da fazla popülerlik kazanıyor. Bu masal diyarı hakkında daha fazlasını öğrenmeye hazırsanız okumaya devam edin.
Transilvanya Nerede?
Transilvanya, Romanya'nın dağlarla, ormanlarla, orta çağdan kalma Sakson şehirleriyle ve benzersiz cazibeyle çevrili en büyük bölgesidir. Transilvanya, iki tarafı Karpat Dağları ve bir tarafı Apuseni Dağları (Batı Karpatlar) ile sınırlanan bir platodur.
Birçok kişi Transilvanya'nın Macaristan'a mı yoksa Romanya'ya mı ait olduğunu her zaman merak ediyor. Bu soruya kısaca, tarih boyunca farklı zamanlarda her iki ülkeye de ait olduğu şeklinde cevap vermek e doğrusu. Transilvanya bugün Romanya'da bulunuyor ancak Birinci Dünya Savaşı'ndan önce, Macar Krallığı'na aitmiş ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun bir parçasıymış.
Macarca konuşma kılavuzu mutlaka işinize yarar.
Macarca, Doğu Transilvanya'daki ana dillerden biri olarak kabul görmüş. Ayrıca Miercurea-Ciuc, Târgu Mureş ve Cluj-Napoca gibi şehirlerde yaygın olarak konuşuluyor çünkü bu şehirler, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Romanya ile birleşene kadar 1000 yıldan fazla bir süre Macaristan'a dahilmiş. Bugün etnik Macarlar Transilvanya nüfusunun yaklaşık %19'unu oluşturuyor. Bunların yaklaşık yarısı Attila'nın soyundan geldiği düşünülen Macar Székely halkından meydana geliyor.
Transilvanya'ya Nasıl Gidilir?
Transilvanya, Bükreş, Budapeşte ve Belgrad'a eşit mesafededir. Budapeşte ve Bükreş'ten Transilvanya'ya ulaşmak oldukça kolay ancak Belgrad'dan itibaren işler biraz daha zorlaşabiliyor. Sibiu ve Cluj da dahil olmak üzere Transilvanya'da çok sayıda uluslararası havaalanı bulunduğundan, Avrupa'nın başka yerlerinden de sıklıkla uçuş bulabilirsiniz. Biz önce Bükreş’e uçup orada 3-4 gün gezdikten sonra bir araba kiralayarak Transilvanya’ya gittik ve sonra yine Bükreş’e dönüp İstanbul’a uçuş yaparak gezimizi sonlandırdık.
Transilvanya'yı Ziyaret Edecek En İyi Zaman
Transilvanya Platosunun iklimi, deniz seviyesinden ortalama 400 metre yüksekte olan rakımından dolayı, Romanya'nın diğer bölgelerine göre her mevsim biraz daha serindir. Transilvanya'yı ziyaret etmek için “en iyi zaman şu zamandır” diye bir şey söylemem pek doğru olmaz, çünkü her mevsimin size sunabileceği birçok farklı şey bulunuyor. Her şey sizin tatil anlayışınıza ve elbette kişisel tercihlerinize bağlıdır. Transilvanya'da her yıl dört ayrı mevsim yaşanır. Bununla birlikte, Transilvanya'ya seyahat etmek istediğiniz yılın zamanına bağlı olarak programınızı iyi yapmanızda fayda var. Transilvanya yazları hava sıcak olmasına rağmen, yeşilliklerin içinde asla bunalmazsınız ve hiç nem olmamasından dolayı, ziyaret etmek için harika bir zaman olduğunu söyleyebilirim. Özellikle konser ve festival sever bir Gezginseniz, bu bölgede yaz aylarında hemen hemen her köyde farklı bir festivale denk gelme ihtimaliniz yüksek.
Transilvanya'da sonbahar ise fazlasıyla muhteşem, özellikle fotoğrafçılar için! Özellikle sonbahar, Cadılar Bayramı döneminde, Drakula'nın Şatosu'nun Brașov'un hemen dışında yer aldığı Bran'ı ziyaret etmek için harika bir zaman. Bir ritüel cinayete veya bir vampir öldürme gösterisine tanık olmayacak olsanız da iyi organize edilmiş bir maskeli balo partisi olan Bran Şatosu Cadılar Bayramı partisine gitmenizi tavsiye ederim. Bran Şatosu, Drakula Şatosu'nun resmi adıdır, dolayısıyla bunun hem ürkütücü hem de bir o kadar da eğlenceli bir Cadılar Bayramı olacağından emin olabilirsiniz. Drakula'yı, çorba mevsimini ve Bran Şatosu'nda parti yapmayı seviyorsanız, Transilvanya'yı ziyaret etmek için en iyi zaman sonbahar mevsimidir.
Kışı sevenler, kar sporları tutkunları veya Noel Pazarı sevenlere ise, Transilvanya'yı ziyaret etmek için en iyi zaman kış mevsimidir. Özellikle dağlarda, ilk taze kar örtüsü zemini kapladığından Transilvanya bir sihir duygusuyla doludur. Kayak veya snowboard yapmak veya küçüklerin kızaklarına binmeleri için tonlarca kar tatil yeri alanı vardır. Sibiu, tüm Avrupa'daki en büyülü Noel pazarlarından birine sahiptir ancak hazır bu bölgeye gelmişken, Brașov ve Timișoara'nın da ziyaret etmeye değer Noel Pazarlarını görmenizi tavsiye ederim.
Bir tablodan çıkmışçasına nefis fotoğraf çekimleri yapmak istiyorsanız, daha yüksek dağlara, Mărișel köyüne gitmeyi rotanıza alabilirsiniz. Karda at arabasıyla gezebileceğiniz Cluj-Napoca'dan ve hatta Alba Iulia'dan günübirlik kolay bir gezi planı yapabilirsiniz.
Nerede Kalabilirsiniz?
Transilvanya'yı keşfederken nerede kalabileceğinize gelince, kentsel mi yoksa kırsal bir deneyim mi aradığınıza bağlı olarak değerlendirebileceğiniz pek çok seçenek var. Transilvanya, Karpatların içindeki tüm bölgeye ev sahipliği yapsa da en popüler şehirler Sibiu, Sighisoara ve Brasov arasında bir üçgen oluşturuyor.
Sibiu'da kalın, her yere eşit mesafede olun.
Sibiu, evdeymiş gibi paylaşılan tüm festivaller, gelenekler ve kültür nedeniyle Transilvanya'nın kalbi olarak biliniyor, ancak aynı zamanda daha önce bahsettiğim şehirlerden herhangi birine veya başka bir yere günübirlik geziler planlayabileceğiniz şehirlerden biri.
Braşov'da konaklayın, yeşilin ve tarihin güzelliklerine doyun.
Braşov, ünlü Bran Şatosu'na ve vampir efsanelerine en yakın olanı ancak aynı zamanda Romanya'nın en çok ziyaret edilen şehrini de temsil ediyor. Brasov'a yolunuz düşerse şehrin tam ortasında yer alan, 700 yıllık muhteşem bir şaheser olan Kara Kilise'yi gezin, bayılacaksınız. Ardından Braşov'un Avrupa'da eşi benzeri olmayan en dar caddesi olan The Rope Street'te yürüyüşe çıkabilirsiniz ve bu orta çağ şehrinin muhteşem manzarasını hayranlıkla izlemek için Tampa Dağı'nın zirvesine teleferikle çıkabilir ve tepede kahvenizi Braşov’un muhteşem manzarasına doğru içebilirsiniz.
Sighisoara'da Orta Çağ'dan kalma konaklama deneyimini yaşayın.
Sighisoara kartpostalları hak eden şehirlerden biri, gerçek bir orta çağ deneyimi yaşamak istiyorsanız, Sighisoara bunun için en doğru şehirdir. Zengin renklere ve dar sokaklara sahip olan, Avrupa'da hâlâ yaşanılan birkaç orta çağ kentinden biridir. Mimarisi, çevresindeki doğası ve coğrafi konumu nedeniyle şehir, 19. yüzyıldan beri “Transilvanya'nın İncisi” olarak adlandırılıyor. Üstelik tarih ve gelenekler açısından çok zengin, küçük bir şehir; ister müzeler, kuleler, kaleler, anıtlar, kiliseler, isterse de günlük hayattan bahsetmek gerekirse, tarihin her yerde paylaşılan nadir ve benzersiz kısımlarını burada görme şansına sahipsiniz, hatta uzun süredir yok olan loncaların evleri bile burada hala ayakta duruyor.
Sighisoara'yı ziyaret ederken, 1642 yılında inşa edilen ve 300 basamaktan oluşan okul merdivenlerini yürümeyi unutmayın. 1849'daki geçirdiği büyük restorasyondan sonra, bugün okula ve Tepe Kilisesi'ne giden merdivenlerde yalnızca 175 basamak bulunuyor.
Bir sonraki durağınız Saat Kulesi olmalı. Bu kule, Transilvanya'daki askeri mimarinin en etkileyici anıtlarından biridir. “Gece ve Gündüz”ün kendine özgü bir yorumu olan kule aynı zamanda şehrin en eski müzesidir. Kulenin tepesinde farklı ülkelere yön veren tabelalar ve renkli şehrin güzel bir resmini bulabilir ve nefis fotoğraflar çekebilirsiniz.
Transilvanya Kırsalında Konukevlerinde kalın ve yerel halkla kaynaşın.
Kalabalık şehirlerden ve trafik gürültüsünden uzakta, kendinizle daha fazla vakit geçirmekten hoşlanıyorsanız, Transilvanya'daki köylerin çoğunda, bolca anı yaratabileceğiniz Konukevleri açısından birçok seçeneğin bulunduğunu unutmayın.
Romenler, özellikle de köylerdeki yerli halk, iyi kalpli olmaları ve turistlere ipuçları vererek, efsaneleri paylaşarak veya geleneksel mutfaklardan bazılarını sunarak yardımcı olmak için her zaman ellerinden gelenin en iyisini yapmalarıyla tanınırlar, bu yüzden her şey sizin tercihlerinize bağlıdır.
Rotanız Nasıl Olmalı?
• Transilvanya'nın en büyük, en havalı, en hareketli, bilişim teknolojilerinin kalbi ve üniversite şehri, aynı zamanda Transilvanya’nın resmi olmayan başkenti Cluj - Napoca şehriyle turunuza başlayabilirsiniz. Aziz Michael Kilisesi gibi tarihi yerleri bulmanın yanı sıra bu şehir eğlence dolu ve ne kadar modern olduğuna hayran kalacaksınız.
• Piata Mare (Büyük Meydan) ve Piata Mika'dan (Küçük Meydan) oluşan bohem Eski Kenti ve Romanya'da kış geldiğinde en iyi Noel pazarıyla çok kültürlü ve sanatsal şehri Sibiu’ya geçebilirsiniz.
• Piata Sfatului (Eski Şehir) ana meydanı üzerinde yükselen Güneydoğu Avrupa'nın en büyük Gotik Kilisesi olan Kara Kilisesi ve çok sayıda iyi korunmuş savunma duvarı ile Orta Çağ'dan kalma rahat Braşov’a uzanabilirsiniz. Burada, yakınlarda kayak yapmak ve snowboard yapmak için pek çok küçük köy bulacaksınız.
• Orta çağdan kalma küçük bir müzeyi andıran ünlü Sighisoara Kalesi ve 1350'den kalma etkileyici Saat Kulesi ile Romanya'nın kalbindeki küçük Sighisoara Kasabasına geçebilirsiniz.
• Eğer büyük ve turistik şehirleri ziyaret etmek istiyorsanız; Brasov, Sibiu, Cluj-Napoca, Oradea ve Timisoara ki burlar aynı zamanda Romanya'nın en güzel şehirleri bence, buraları rotanıza alabilirsiniz.
• Daha az popüler olan Medias, Sebes, Bistrita ve hatta Targu Mures gibi küçük kasabaları da bence gözden kaçırmamanızda fayda var çünkü bunlar aynı zamanda orta çağ mimarisi, büyük kasaba meydanları ve küçük müzeleriyle Sakson mirasının temsilcisi olarak yaşamaya devam ediyorlar.
• Turistik mekanlara ve ziyaret edilecek yerlere günübirlik geziler yapmak istiyorsanız; Bran Kalesi, Corvin Kalesi, Sighisoara Kalesi, Rasnov Kalesi, birbirinden özel mimariye sahip kiliseleri olan Sakson köyleri, Transfagarasan Otoyolunu rotanıza alabilirsiniz.
• Transilvanya'da popüler olan harika şeyler ve turistik aktiviteler yapabilirsiniz. Karpat Dağları'nda yürüyüş yapabilir, boz ayılarından peşinde ormanda turlara katılabilir, tarımsal turizm deneyimi yaşayabilir, pitoresk tepelerde şarap tadımı yapabilirsiniz.
Rotanızı Belirlerken Uzaklıklara Bakmanızda Fayda Var
• Bükreş'ten Peles'e – 142 km (Yaklaşık 2 saat)
• Bükreş'ten Braşov'a – 184km (Yaklaşık 2 saat 50 dakika)
• Braşov'dan Sighisoara'ya – 116 km (Yaklaşık 1 saat 40 dakika)
• Braşov'dan Sibiu'ya – 144 km (Yaklaşık 2 saat 20 dakika)
• Sibiu'dan Sighisoara'ya – 93 km (Yaklaşık 1 saat 40 dakika)
• Sibiu'dan Bükreş'e – 277 km (Yaklaşık 4 saat 30 dakika (Transfăgărășan Yoluna 2 - 3 saat ekleyin)
• Sibiu'dan Cluj-Napoca'ya – 174 km (Yaklaşık 2 saat 30 dakika)
Transilvanya Yemeklerini Mutlaka Denemelisiniz!
Bana göre bir yolculuğun en sevilen kısmı farklı yöresel yemeklerin tadına bakmaktır. Transilvanya'nın farklı toplulukların bir karışımı olduğu göz önüne alındığında, çok çeşitli yemekler bulacaksınız. Bölgenin tamamı doğal olarak verimli topraklar ve güneş alan tepelerle donatılmış olduğundan, her şey fazlasıyla doğal ve aynı zamanda çok lezzetli. Transilvanya, kültürlerin ve kırsal çiftçilik ve kendi kendine sürdürülebilirlik geleneklerinin karışımıyla, lezzetli yemekleri ve şaraplarıyla ünlüdür. Romanya'nın geleneksel yemek ve ürünlerinin çoğu bölgeden geliyor ve bunlar yerel halk tarafından bile ünlü ve tercih ediliyor.
Geleneksel bir Rumen yemeği her zaman bizdeki mezelere benzeyen atıştırmalıklarla ve çorbayla başlıyor. Mezeler çok lezzetli, kırmızı biber, domates, patlıcan veya fasulyeden yapılan ağız sulandıran zacusa'yı mutlaka denemelisiniz. Ayrıca patlıcan, mayonez ve taze soğandan yapılan patlıcan salatasına da midenizde yer açmaya çalışın derim.
Sibiu bölgesi özellikle ürünleri (peynir, taze ekşi krema, kurutulmuş etler, salam ve reçeller) ve tipik yemekleriyle oldukça ünlü ve bu nedenle 2019 yılında Avrupa Gastronomi Bölgesi unvanına layık görülmüş ve bu unvanının hakkını vermeye devam ediyor.
Şehirde ve yakındaki turistik köylere (Marginimea Sibiului denir) günübirlik gezilerde çok sayıda küçük, eski tarz gıda üreticisi veya geleneksel yemekleri modern bir dokunuşla yeniden yorumlayan genç şeflerin olduğu popüler restoranlar bulabilirsiniz. Yerel Halk uzun yıllardır, ev yapımı, organik, 'yerel satın alma' ve küçük üreticileri desteklemeyi sürdürüyor; bu da bölgedeki yemekleri gerçekten oldukça lezzetli kılıyor. Sibiu'da bu konuda bilinen birçok restoran bulunuyor.
Transilvanya'da Şarap Tadımı Gezisine Katılabilirsiniz
Romanya'nın yüzyıllardır şarap ürettiğini ve Avrupa'nın 6. üreticisi olduğunu biliyor muydunuz? 2000 yıl önce bile Transilvanya'nın şarapları Daçyalılar, Romalılar ve göçmen halklar arasında oldukça ünlüymüş. Transilvanya'nın merkezinde üzüm bağları için mükemmel olan çok sayıda şarap imalathanesi bulunuyor. Eski usul, büyük ölçekli şarap imalathanelerinden butik, uzman üreticilere kadar, son 10 yılda Romen şaraplarının kalitesi ve popülaritesi önemli ölçüde artmış durumda, şarap turizmi de bu popülariteden nasibini fazlasıyla almış durumda. Yerel şarap çeşitleri arasında Feteasca Neagra ve Feteasca Alba en ünlüleridir, tadına bakmayı unutmayın.
Palincă’nın Tadına Bakmadan Dönmeyin
Transilvanyadaki lokal halk, yemeğe geleneksel olarak erikten yapılan ateşli bir brendi olan bir parça palincă ile başlamayı çok seviyor. Yaklaşık %45 alkolle (veya ev yapımı ise daha fazla), çifte damıtılmış bu içki kesinlikle çok güzel. Oda sıcaklığında servis ediliyor ve yanında mutlaka geleneksel doyurucu bir Noroc ile getiriliyor. (Romence'de 'şerefe') veya Egészségére! (Macarca) kelimelerini bir yere not etmenizde fayda var…
Ve bu sadece yemek öncesi içecekler için değil. Yerel halk, misafirleri ağırlamayı ve en mutlu anları tek kadehle kutlamayı çok seviyor. Ev yapımı çok çeşitli içecekleri, yol kenarındaki tezgahlarda da yol boyunca görebilirsiniz. Farklı meyvelerden yapılan brendilerin tadına bakmak isterseniz Sighișoara'daki Teo's Distillery'e uğramanızı tavsiye ederim.
Yazın sıcağında bile saçlarınızın hafif bir rüzgâr esintisinde uçuşmasını ister misiniz? Ya da bir anda karşınıza çıkacak yüz yıl öncesinden kalma, zamanın durduğu bir köyde tertemiz bir havayı solumak? Palinca’nın sihirli dokunuşuyla sohbetinizin keyfini sonsuz kılmak ya da çarpıcı dağ manzaralarına karşı yemyeşil bir ormanın içinde günü bitirmek… eğer bunlardan bir tanesi dahi ilginizi çekiyorsa, o zaman Transilvanya’yı rotanıza alın derim. Hani anlatılmaz yaşanır denir ya bazı yerler için işte Transilvanya benim için tam olarak öyle oldu… Şimdiden 2024 yılı rotama yeniden girdi bile… 2024 yılı hepinize bol gezmeli, tozmalı, keşfetmeli gelsin, neşeniz daim, içinizdeki enerji hiç bitmesin.
Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, Sevgiler