“Meraklı, keşfetmeye açık ve cesaretle hareket ederek deneyimlemek kendi adımıza belirlediğimiz yapı taşlarımız arasında yer alıyor. Bu yapı taşlarını pekiştirmek adına da İnsan Kaynakları departmanı olarak bütün ekip arkadaşlarımız için öğrenme platformları geliştiriyor, farklı bakış açıları ve konuları gelişim yolculuğumuza dahil ederek değerlendirme ve üretme mekanizmalarını büyütüyoruz.” Bu sözlerin sahibi başarılı İK projelerini uluslararası ödüllerle taçlandıran Daiichi Sankyo İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim Direktörü Asena Kaçmaz… Biz de Asena Kaçmaz ile Daiichi Sankyo’da hayata geçirdikleri güncel İK ve iletişim projelerini konuştuk.
Öncelikle Daiichi Sankyo’yu sizin sözlerinizle dinlemek isteriz. Nasıl bir İK yapılanmanız var, kaç kişilik bir ekiple çalışıyor, toplam kaç kişilik bir organizasyon için hizmet üretiyorsunuz?
Daiichi Sankyo olarak Türkiye dahil olmak üzere 20’den fazla ülkede faaliyet gösteren 16 bin’den fazla kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Türkiye’de ise 90’dan fazla çalışanımızla “Her Kalp Atışını Önemseyen” yenilikçi global bir sağlık şirketiyiz. İnsan Kaynakları yapılanmamız adına en büyük önceliğimiz, globalde 100 yılı aşkın zengin bir inovasyon mirası ile yürüttüğümüz stratejimizin sürdürülebilirliği için ilham veren bir çalışma ortamı ve en iyi çalışan deneyimini yaratmak.
Meraklı, keşfetmeye açık ve cesaretle hareket ederek deneyimlemek kendi adımıza belirlediğimiz yapı taşlarımız arasında yer alıyor. Bu yapı taşlarını pekiştirmek adına da İnsan Kaynakları departmanı olarak bütün ekip arkadaşlarımız için öğrenme platformları geliştiriyor, farklı bakış açıları ve konuları gelişim yolculuğumuza dahil ederek değerlendirme ve üretme mekanizmalarını büyütüyoruz. Yöneticiler ve tüm ekiplerimizle birlikte gerçekleştirdiğimiz, benim de üzerinde sıkı sıkıya durduğum düzenli ileri bildirim seanslarımız ve koçluk/mentorluk uygulamalarımızla; gerek şirket içerisindeki gücümüzü gerekse de sektördeki işveren marka konumumuzu bir kademe daha geliştirdik.
Geçtiğimiz yıl özelinde bakarsak, İnsan Kaynakları olarak özellikle hangi konulara odaklandınız? Bu konularda imza attığınız uygulamaları kısaca paylaşır mısınız?
Kuruluşumuzdan itibaren tüm çalışanlarımızın potansiyelini ortaya çıkarmasını sağlayan, fikirlerini rahatlıkla dile getirebildikleri ve yeni deneyimler kazanmalarına imkan tanıyan dahiliyetçi bir organizasyon kültürüne sahibiz. Geçtiğimiz yıl içerisinde de çalışanlarımıza bu bakış açısıyla farklı deneyim alanları açtık.
İşe oryantasyon ve adaptasyon bence kritik öneme sahip. Bu deneyimi daha iyi hale getirmek adına yeni bir “Oryantasyon Ritüeli” uygulamamızı hayata geçirdik. Oryantasyon Ritüeli projemiz Globee Business Awards - Golden Bridge Business and Innovation programı, “İnsan Kaynakları Alanında Başarı’’ kategorisinde altın, “Yılın İnsan Kaynakları Projesi” kategorisinde ise bronz madalya ile ödüllendirildi. Bu proje tüm dünyada İnsan Kaynakları ve eğitim gelişim alanlarında dünyanın en iyi işverenlerini ödüllendiren The Stevie Awards for Great Employers (SAGE) tarafından “Yeni Başlayan Çalışanların Oryantasyonundaki Başarı” kategorisinde gümüş, “En İyi Yeni İşe Başlangıç Çözümü” kategorisinde bronz ödülün sahibi oldu. The Stevie International Business Awards (IBA) tarafından ise “İnsan Kaynakları Alanında Başarı” kategorisinde bronz ödüle layık görüldük. Yine paydaşlarımızdan biri olan Özyeğin Üniversitesi akademisyenleri ile “Future Pulse Liderlik Gelişim” programını hayata geçirerek bugünün ve geleceğin gündemlerini konuşma fırsatı bulduk, gelişim için atan tüm kalplerle entelektüel bir keşif yolculuğuna çıktık. Her ay farklı temaların işlendiği workshoplar ve içselleştirme seansları, yine aklımda kalan ve çok beğendiğim saha ekiplerimiz için deneyimsel bir öğrenme alanı yarattığımız kamp etkinliğimiz başarılı ekip projelerimizdendi.
Planlamalarımızı yaparken Daiichi Sankyo’nun en sevdiğim yönlerinden biri de çalışanlarla beraber yaratma kültürü oluyor. Farklı sesleri duymayı yaptığımız tüm projeler için önemsiyoruz ve gelişim programlarını ekiplerimizle birlikte oluşturmaya gayret ediyoruz. Bu bize hem esneklik kazandırıyor hem de yaptığımız işlerin verimini artırıyor.
Sürekli gelişim ve keşif odaklı programlarımızı sürdürürken çalışanlarımızın konforu için yan haklarımızı da göz ardı etmiyoruz. “Gelişim Yardımı” uygulamamızla çalışanlarımızın gelişim ve büyüme odaklı deneyimlerini kişiselleştirmelerine olanak sağlıyoruz.
Bundan sonrası için ajandanızdaki öncelikli hedefler neler?
Önümüzdeki 20 yılda sağlık, ilaç ve teknoloji alanında sürekli inovasyon görmeyi bekliyoruz. Bunu sağlayabilmenin en önemli yolu; sürekli öğrenme, keşfetme arzusu, gelişim pratikleri ve fayda odaklı yaklaşımdan geçiyor. Kendimiz için yeni beceriler geliştireceğiz ve stratejik ortaklıklarımızla da bunu pekiştireceğiz.
Daiichi Sankyo olarak tüm çalışanlarımızın gelişim yolculuklarında yol arkadaşı olduk ve bu ortaklığı sürdürmeye de devam edeceğiz. Gelecek yıllar için sağlam temeller atmak adına yeni deneyim alanları oluşturan yaklaşımları keşfederek uygulayacağız. Öğrenme ve gelişim, kişinin kendisinde başlıyor. Biz yine İK departmanı olarak tüm çalışanlarımız için öğrenme ve büyüme alanları yaratmaya, çalışanlarımızı da bu alanları gelişimleri için kullanmaya teşvik etmeye devam edeceğiz. Tabi ki dünya durmuyor, çalışan deneyimini daha iyi hale getirmek için yeni yaklaşımları, teknolojileri nasıl kendi ekosistemimize dahil edeceğimizi de bir yandan araştırmayı sürdüreceğiz.
Mesela geçtiğimiz yılbaşında çalışanlarımızın da interaktif olacağı farklı bir dijital hediye vermek istedik. Klasikleşen kutulardan ve olağan hediyelerdense yıl boyunca kullanacakları, kendilerine daha faydalı olacak çoktan seçmeli hediyelerimizden birini hazırladığımız video üzerinden tercih etmelerini istedik. Hem video çok eğlenceli oldu hem de herkes kendi tercihini yaptı. Çok güzel geri dönüşler aldık.
Son olarak insan yönetiminin geleceği ile bitirelim. Sizce hangi konu başlıkları özellikle öne çıkacak ve bunlara nasıl hazırlanmak gerekiyor?
Çalışanlara farklı deneyimler keşfetmeleri için alan yaratmanın ve farklılıkları deneyimlemeleri için cesaretlendirmenin yönetim konusunda öne çıkacak konular arasında yer alacağı kaçınılmaz. Sürekli öğrenen bir organizasyon olarak Daiichi Sankyo da buna yönelik doğru adımlar ile ilerlemekte ve çağın gerekliliklerine uymayı öncelik edinerek güçlenmekte.
Potansiyeli ortaya çıkaracak projeler yürütmek ve çalışanlarımızı şirketimize yeni fikirleri getirmeleri için teşvik etmek, geleceğimiz için kıymetli. Çünkü biliyoruz ki Daiichi Sankyo olarak biz hiyerarşik kalıplardan uzak, katılımı teşvik eden ve dijitalleşmiş iş yapış biçimlerini kullanan yeni nesil bir ilaç şirketiyiz. İnsan Kaynakları politikamız ve İnsan Kaynakları uygulamalarında temel referans noktalarımız insan odaklılık ve şirket içi kapsayıcı bir kültür.
Eklemek istedikleriniz…
Öğrenmenin hayat boyu devam ettiği, çevik ve keşfetme odaklı bir firma olarak hareket eden şirketimizde geçtiğimiz dönemlerde tüm dünyada oluşan ve baş etmek zorunda kaldığımız belirsizlikler, öğrenme kapasitemizin gücünü artırdı. Şunu net bir şekilde görüyoruz ki yeni dünya, öğrenebilen ve gelişebilen kişileri ve şirketleri öne çıkaracak.
Devamını Oku
Üniversitelerin 3., 4. sınıf ve yüksek lisans öğrencilerinin Ülker’in en sevilen markaları için geliştirdiği yenilikçi pazarlama fikirlerinin yarıştığı ‘bizz@kampüs’te, “InnoTeam” takımı “Ülker Dankek” için hazırladığı projeyle birinciliğe layık görüldü. 115 farklı üniversiteden 790 takım ve 1800’den fazla öğrencinin başvurduğu yarışmada, ilk 3’e giren takımlar toplam 127 bin 500 TL ödül ve uzun süreli staj yapma hakkı kazandı.
Her yıl farklı bir Ülker markasıyla ilgili yenilikçi pazarlama projelerinin geliştirildiği ve 12. kez düzenlenen bizz@kampüs’te dereceye girenler belli oldu. Üniversitelerin 3., 4. sınıflarıyla yüksek lisans öğrencilerinin “Ülker Dankek” markası için yarıştığı ‘bizz@kampüs’e bu yıl 115 farklı üniversiteden 790 takım ve 1800’den fazla öğrenci başvurdu.
Yarışmada Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Mühendisliği ve İşletme bölümleri öğrencileri Melike Koygun ve Öykü İsmail’in kurduğu “InnoTeam” takımı birinci oldu. İkincilik ödülüne Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümü öğrencileri Alper Can Yılmaz, Merve Öztürk ve Nazife İlkin Uslu’nun kurduğu “Dorado” takımının projesi seçilirken; üçüncülük ödülüne ise Yıldız Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümü öğrencileri Ayça Hacıoğlu ve Emine Ervan’ın “Yıldızlılar” takımı layık görüldü.
Birbirinden yenilikçi fikirlerin yarıştığı bizz@kampüs’ün online olarak gerçekleştirilen final etkinliğine Ülker’in üst düzey yöneticileri gençlerin heyecanını paylaştı. Finalde birinciyi Ülker CEO’su Mete Buyurgan, ikinciyi Ülker İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Faruk Gözleveli, üçüncüyü ise Ülker CMO’su Mustafa Kabakçı açıkladı. İlk üç sırayı elde edenlerin uzun dönem staj imkânı elde ettiği yarışmada; birinci takım 50 bin TL, ikinci takım 42 bin 500 TL ve üçüncü takım ise 35 bin TL olmak üzere toplam 127 bin 500 TL para ödülü kazandı.
Buyurgan: İş hayatı öncesi önemli tecrübe
bizz@kampüs yarışmasının Türkiye’de pazarlama alanına ilgi duyan gençler için önemli bir deneyim fırsatı sunduğunun altını çizen Ülker CEO’su Mete Buyurgan, “Bugüne kadar binlerce öğrencinin katıldığı bizz@kampüs 12. yılına girdi. Her yıl öğrencilerimiz uzman isimlerin de mentorluğundan yararlanarak, pazarlamada proje geliştirmenin tüm inceliklerini öğrenme fırsatı buluyor. Aylar süren bir hazırlığın ardından, katılımcılarımızdan Dankek markamızla ilgili birbirinden değerli fikirler dinledik. Çok önem verdiğim bu projenin üniversite öğrencilerinin yaratıcılıklarına katkı sağladığına, aldıkları eğitimlerle de iş hayatından önce önemli bir deneyim ve yetkinlik kazandırdığına inanıyorum. Birbirinden güzel fikirleri ve sunumlarıyla, yarışmaya katılan gençlerin dinamizmi, farklı bakış açıları, yaklaşımları bu düşüncemi pekiştiriyor. bizz@kampüs’e başvuran ekipleri ve tüm aşamalarını başarıyla geçip diğer katılımcıların arasında bir adım önce çıkan 3 takımdaki genç arkadaşlarımı gönülden tebrik ediyorum” dedi.
Devamını Oku
Araştırmalar gösteriyor ki; başarılı liderler ve yüksek performansa sahip kişiler iyi gelişmiş birer duygusal zekaya sahipler. Bu, onların çok farklı altyapıdan gelen kişiler ile bir arada kolaylıkla çalışabilmelerine ve hızla değişen iş dünyası koşullarına rahatlıkla uyum sağlayabilmelerine imkan vermektedir. Aslında, kişinin duygusal zekası (EQ) başarı performansı için zekasından (IQ) çok daha iyi bir belirleyici olabilir.
Hangi işte olursak olalım, hangi sektörde, hangi görevde çalışırsak çalışalım, hepimizin genel olarak ulaşmak istediği nokta ve bizden beklenen ‘’daha iyi bir performans’’tır. Üstün performansın temelinde ise iyi kararlar alabilmek vardır. Duygusal Zekamız (EQ) daha iyi karar alma, üstün performans gösterme, dahil olma ve dahil etme konularında son derece güçlü bir etkiye sahiptir.
Ayrıca, duygusal zeka seviyemizin farkında olmak, pandemi süreciyle birlikte yoğun şekilde hissettiğimiz, son günlerde yaşadığımız afetlerle derinleşen, gerek bireysel gerekse toplum olarak baş etmeye çalıştığımız büyük zorluklar karşısında içinde bulunduğumuz durumu; hem kendimizin hem de etrafımızdaki kişilerin duygularını anlamak ve doğru yönlendirmeler ile yönetebilmek, farkındalık sağlayarak eyleme geçebilmek konusunda da oldukça önemlidir.
’’TTI Success Insights Duygusal Zeka (EQ) ölçme ve değerlendirme aracı;
Kişisel Farkındalık: Kendi ruh haliniz, duygularınız ve dürtülerinizin yanısıra, bunların başkaları üzerindeki etkilerinin de farkına varabilme ve anlayabilme becerisi.
Kişisel Denetim: Yapıcı olmayan dürtü ve ruh hallerini kontrol edebilme, yeniden yönlendirebilme ve harekete geçmeden önce düşünmek üzere yargıları erteleyebilme eğilimi.
İçsel Motivasyon: Bilgi, fayda, çevre, başkaları, güç veya metodoloji gibi dışsal itici güçlerden bağımsız sebeplerle çalışma tutkusu ve hedeflere enerjik ve kararlı bir şekilde ulaşmak için sahip olunan içsel motivasyon veya eğilim.
Sosyal Farkındalık: Başkalarının duygusal halini anlama ve sözlerinizle, davranışlarınızın onları nasıl etkilediğinin farkında olma yetisi.
Sosyal Denetim: İlişkileri yönetme ve ilişki ağları oluşturma yetisi sayesinde, başkalarının duygusal netliğini veya duygu durumunu etkileyebilme becerisi.
olmak üzere 5 boyutta veri sağlamak için tasarlanmıştır. Aynı zamanda rapor, her bir boyutta kişinin skoru doğrultusunda gelişimini hedefleyen aksiyon önerileri sunmaktadır.
Şimdi, TTI Success Insights Türkiye / İş Kavramları Danışmanlık Hizmetleri olarak, Tegep Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği'nin iş birliği ile gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projesi kapsamında 12 Haziran 2023 tarihine kadar ’’TTI Success Insights Duygusal Zeka‘’ raporumuzdan ücretsiz bir şekilde faydalanabilir, duygusal zeka seviyenizi öğrenebilirsiniz.
Aşağıda yer alan bağlantı linkinden ücretsiz bir şekilde Duygusal Zeka raporunuzu oluşturabilirsiniz.
www.sisurvey.eu/277763KHV
Anketinizi tamamladığınızda kişisel TTI Success Insights Duygusal Zeka raporunuz, Aksiyon Planlama Rehberi dokümanınız ve Duygusal Zeka Atölye Çalışmaları Zoom linki, paylaştığınız e-posta adresine gönderilecektir.
Aksiyon Planlama Rehberi Dokümanı; Duygusal Zeka raporunuzun çıktıları çerçevesinde alacağınız aksiyonları planlamanız için hazırlanmış özel bir dokümandır.
Gerçekleştireceğimiz ‘’Duygusal Zeka’’ Atölye Çalışmalarına katılarak, EQ raporunuz ve Aksiyon Planlama Rehberi dokümanınızdan maksimum faydayı nasıl sağlayabileceğinizi öğrenebilir ve olası sorularınıza cevap bulabilirsiniz.
Aşağıda yer alan bağlantı linkinden 17 Mayıs, 31 Mayıs ve 14 Haziran tarihlerinde 19:00-20:30 saatleri arasında Duygusal Zeka Workshop’una katılım sağlayabilirsiniz.
https://us02web.zoom.us/j/88694743723
Not: Proje sadece Türkiye sınırları içinde uygulanmaktadır.
Devamını Oku
Aksa Akrilik, Türkiye’de kurumsal bir şirket tarafından ilk kez hayata geçirilen haftada 4 gün mesai uygulamasına devam etme kararı aldı. 3 ay süren pilot uygulama sonrası sonuçları duyuran Aksa Akrilik Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Cengiz Taş uygulamanın ekibin iş-yaşam dengesini, motivasyonunu ve verimliliği olumlu etkilediğini kaydetti.
Akkök Holding Şirketleri’nden Aksa Akrilik, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek 1 Ocak-31 Mart arasında deneme sürecini uyguladıkları haftada 4 gün çalışma sistemini 1450 Aksa çalışanından mesai ücreti almayan 225 çalışanı için kalıcı hale getirdiklerini açıkladı. Genel Müdür Cengiz Taş, uygulamanın çalışanların memnuniyetinin yanı sıra, üretkenliği ve verimliliği de olumlu etkilediğini kaydetti.
Şirket, eksik çalışılan gün için diğer günlerde ek mesai uygulaması yapmamış, maaş ve yan haklarda da herhangi bir kesintiye gitmemişti. Haftada 4 gün mesai yapan çalışanlar, yine önceki gibi 08:00- 17:00 saatleri arasında çalışmış, haftada 1 gün de izin kullanmıştı. Şirket, haftada 4 gün mesai nedeniyle çalışan sayısında bir artışa gitmedi, var olan norm kadrosuyla süreci yönetti.
Uygulama, iş yaşam dengesini olumlu etkilerken, şirkete olan bağlılığı artırdı
3 ay boyunca yaklaşık 225 çalışanın katılımıyla yürütülen pilot uygulamanın sonuçlarını paylaşan Aksa Akrilik Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Cengiz Taş “Uygulamayla birlikte, performansı tamamen iş sonuçları ve hedeflere göre ölçerek, çalışana işi üzerinde daha fazla sorumluluk veren bir modele geçmiştik. Uygulama kapsamındaki çalışanlarımızın geri bildirim anketi sonuçlarının bulguları arasında, çalışanların haftada 4 gün çalıştığında iş terminlerinde ve toplantı vb. katılımlarında bir aksama yaşanmadığı, sürecin çalışma verimliliğini yükselttiği, iş yaşam dengesini olumlu etkilediği, şirkete olan bağlılığı ve motivasyonu artırdığı gibi çıktılar yer aldı” dedi. Yapılan pilot uygulamanın organizasyonel yedeklemeye de katkı sağladığını belirten Taş, çalışılmayan gün içerisinde gelişebilecek durumlar için çalışanların diğer ekip arkadaşlarıyla iş takibi konusunda daha fazla etkileşimde olduğunu, bunun da ekip içi iş birliğini artırdığını kaydetti.
Haftada 4 gün mesai yapan çalışanların yüzde 93’üne göre uygulama motivasyonu artırdı
Uygulama kapsamında giren 223 çalışandan 193’ünün katıldığı anket sonuçlarına göre, ankete katılan çalışanların;
- %93’ü uygulamanın motivasyonunu artırdığını ve uygulamanın devam etmesinin de motivasyon açısından olumlu olacağını belirtti.
- %97’si uygulamaya dahil olduğunda işlerini termininde teslim edebildiğini ve bölüm içi işlerin de aksamadığını belirtti.
- %94’ü uygulamanın iş yaşam dengesini olumlu etkilediğini belirtti.
- %85’i uygulamanın çalışma verimliliğini artırdığını belirtti.
- %89’u uygulamaya dahil olduklarında eğitim, toplantı gibi organizasyonlara katılımlarında bir aksama yaşamadığını söyledi.
- %86’sı uygulamanın şirkete bağlılığı artırdığını söyledi.
- %79’u ekibindeki çalışanların yedeklenmesini olumlu etkilediğini belirtti.
Aksa Akrilik’e yapılan nitelikli iş başvurularında yüzde 100 artış gözlendi
Haftada 4 gün mesai uygulamasının başlamasının ardından, Aksa Akrilik’e yapılan nitelikli iş başvuruları yüzde 100 artış gösterdi. Aksa Akrilik’in iyi yetenekleri çekme potansiyeli ciddi ölçüde artarken, özellikle genç yeteneklerin şirkete olan iş başvurularında da kayda değer artış gözlendi.
Diğer taraftan, Aksa Akrilik sosyal medya hesaplarından paylaşılan içeriklerin görüntülenmelerinde ve Aksa Akrilik ile ilgili paylaşımlarda ilgili dönemde geçmiş döneme göre büyük artış kaydedildi. Aksa Akrilik’te haftada 4 gün mesai uygulamasına geçilmesi, Twitter’da uzun süre trend topic olarak yer buldu.
Dünyada 4 gün mesai sistemini kalıcı hale geliyor
Tüm dünyada haftada 5 gün olan mesai anlayışından uzaklaşmak isteyen şirketlerin sayısı artıyor. Son olarak Belçika, İzlanda, İsveç ve Almanya'da kısmen uygulanmaya başlanan 4 gün mesai İngiltere’de denenmeye başlanmıştı. İngiltere’de pilot uygulamaya katılan 61 şirketten 56’sı 4 gün mesaiyi kalıcı hale getirmişti.
Devamını Oku
İtalyan kodlama eğitimi platformu Develhope Türkiye’de genç işsizliğini azaltmaya yardımcı olmak için yazılım geliştirme eğitimiyle yeni bir fırsat kapısı açıyor.
Genç işsizliği azaltma amacıyla yola çıkan Develhope, Türkiye’deki işsiz gençleri yazılım dünyasına kazandırmayı hedefliyor. Bugüne kadar 1200 kişiye kodlama eğitimi veren Develhope, iş bulana kadar öğrencilere ücretsiz eğitim imkânı sunuyor. Develhope CEO’su Massimiliano Costa, “Türkiye’deki genç işsizliğinin azaltılmasına destek olmak istiyoruz. Bunun için kendini geliştirmek isteyen gençleri Develhope programında görmek istiyoruz. Öğrencilerimizin yüzde 95’i eğitim sonunda iş sahibi oluyor” dedi. Costa ayrıca , deprem bölgesindeki 11 kentteki 10 gence burs vereceklerini açıkladı.
Develhope, 2019 yılından bu yana teknoloji kariyerine başlamak isteyen gençlere, kişiselleştirilmiş bir kariyer hizmeti sunuyor. Eğitimin sonunda, öğrencilere özgeçmişlerini ve linkedIn profillerini oluşturma, iş görüşmeleri provalarının yapılması, görüşme aşamasında mentorluk ve danışmanlık konularında destek sunuluyor. Ayrıca öğrencilere koçluk hizmeti de veriliyor.
Develhope CEO’su Massimiliano Costa, “Develhope gençlere programlamayı öğreterek genç işsizliğini azaltmak amacıyla kuruldu. Öğrencimiz profesyonel bir kariyere başlayana kadar kursun maliyeti Develhope tarafından karşılanıyor. Önce bir iş buluyorsunuz, sonra kurs için ödeme yapıyorsunuz. Bugüne kadar 1200 öğrenciyi eğittik. Kurslarımızı başarıyla tamamlayan öğrencilerin yüzde 90'ı kursun bitiminden sonraki 3 ay içinde iş buluyor. Türkiye’den gençleri de yazılım dünyasına kazandırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Taksitli geri ödeme imkanı
Her ay 400 şirketin yeni yazılımcıları ekiplerine katmak için Develhope'u seçtiklerine dikkat çeken Costa, öğrencilerin, javascript programlamanın temellerini öğrenerek kurs aktivitelerini 3 hafta boyunca ücretsiz deneyebileceklerini belirtti. Costa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Microsoft tarafından yapılan son araştırmaya göre, yazılım geliştirici rolü şu anda en çok talep gören meslek dalı. 2025 yılına kadar, yazılım geliştiricilere yönelik küresel talebin 98 milyon olacağı tahmin ediliyor. Develhope’a katılmak için lise diplomasına sahip olmak ve 18 yaşında olmak yetiyor. Eğitim süreci günlük ve haftalık aktivitelerden oluşuyor. Dersler 6 ay boyunca tamamen online olarak yapılıyor ve her ay birkaç kurs başlıyor. Kurslar kapsamında, Arka Uç Java, Tam Yığın Web ve Veri Uzmanı eğitimi veriliyor. 700 saatten fazla geliştirme deneyimi kazanan öğrencilerimiz bir iş bulup ardından kurs için taksitli ödeme yapabiliyorlar. Seçilen öğrencilerimiz için kursun maliyeti, Develhope Vakıfları ve ortak şirketleri tarafından sağlanan burslarla karşılanıyor. Ayrıca geri ödeme için öğrencilerimize özel finansman çözümleri sunuyoruz.”
Depremzede gençlere burs
Develhope, depremden etkilenen bölgelerden gelen işsiz gençlerin teknoloji eğitimini desteklemek adına 10 kişiye burs verecek. Adıyaman, Kilis, Osmaniye, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana ve Hatay’da yaşayan 18-30 yaş aralığındaki işsiz gençlerin 27 Nisan’a dek başvuruda bulunması gerekiyor. Kadınlara öncelik verilecek bursa başvuru için Develhope kayıt formunun doldurulması yeterli olacak.
Kurslara kayıt için https://www.develhope.co/tr/sign-up/ adresi ziyaret edilebilir.
Devamını Oku
Kurumların benimsediği kalite yönetim anlayışı, sürdürülebilir ve küresel rekabette belirleyici bir rol üstleniyor. Küreselleşmenin sınırları ortadan kaldırması sonucunda şirketlerin küresel rekabete uyum sağlamak için mükemmellik kültürünü kalite yönetiminin vazgeçilmez bir unsuru olarak konumlandırması önem taşıyor. Tam da bu noktada mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek ülkemizin rekabet gücünün ve refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmak adına çalışan Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer) Başkanı Yılmaz Bayraktar, kurumlar için mükemmellik kavramının bir kuruluşun başarıyı elde edebilmesi için gerekli temeli oluşturduğuna dikkat çekti.
Çağdaş kalite felsefesinin ülkemizde etkinlik kazanması ve yaygınlaştırılması için 32 yıldır faaliyetlerini sürdüren Türkiye Kalite Derneği (KalDer), mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek ülkemizin rekabet gücünün ve refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amacıyla çalışıyor. Rekabetin özünde mükemmelliğin, mükemmelliğin özünde ise kalitenin olduğunu belirten KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar, küresel rekabette ayakta kalmanın yolunun mükemmelliğin özüne ulaşmaktan geçtiğine vurgu yaptı.
Mükemmellik anlayışının kalite yönetimini kullanarak organizasyonların nasıl değişip gelişeceği konusunda yönetime katkı sağladığına dikkat çeken Yılmaz Bayraktar; “Tüm paydaşları, kaynakları, süreçleri ve ürünleri dengeli biçimde yöneterek başarılı sonuçlara ulaşmak bizi kaliteye götürür. Mükemmellik ise tüm bu değer zincirini oluşturan halkaların bütününü temsil eder. Buradaki temel mesele, doğru kalite yönetimi ile bir kültür yaratmak ve bu kültür ile sürdürülebilir başarıya ulaşmaktır. Biz bu noktada Avrupa Kalite Yönetim Vakfı'nın ulusal iş ortağı olarak Ulusal Kalite Yönetim Anlayışı olan EFQM modelini benimsiyor ve yaygınlaşmasını hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
Sürdürülebilir performansa giden yola ışık tutuyor
Rekabette öne çıkmanın şirketlerin değişimi kucaklamasına, performansı arttırmasına ve geleceğe ayak uydurmasına bağlı olduğunu belirten Yılmaz Bayraktar; “Mükemmellik kaliteyi, kalite kültürü doğuruyor. Bu noktada bizi bu kültüre ulaştıracak olansa EFQM modelinden başkası değil. Çünkü bu model şirketlere ortak inançlar ve ortak hedefler aşılayarak vizyonlarına bağlı kalmalarını ve kararlılıklarının devam etmesini sağlayan bir kültür yaratıcısı görevi görüyor. Sürdürülebilir değer yaratma, performansı iyileştirme ve paydaş memnuniyeti aşılamak için organizasyon kültürüne ışık tutan EFQM modeli; çevik, kuralcı olmayan ve güçlü liderlik esasına dayalı bir yol çiziyor. Hızla değişen koşullara karşılık vermek için uygulanabilecek esnekliği sunarak işletmelerin mükemmellik yolculuklarına aksaklık olmadan devam edebilmesine yardımcı oluyor. Gelecek eğilimleri öngörecek, modellerin haritasını çıkaracak ve ilerlemeleri gösterecek şekilde şirketlerin mükemmele ulaşmadaki hedeflerini en iyi hale getirmek için rehberlik ediyor. Her geçen gün kendini güncelleyen EFQM modeli, büyüklüğü ve sektörü ne olursa olsun tüm işletmelere uyarlanabilecek esnekliğiyle sürdürülebilir performansa giden yola ışık tutuyor, rekabetin anahtarını sunuyor” dedi.
Mükemmellik yolunda kurumlara rehberlik ediyor
Mükemmellik kültürünün benimsenmesinin rekabet için kilit rol olduğunu ifade eden Bayraktar; “Kâğıt üzerinde kolay gibi görünse de değindiğimiz konuların hayata geçmesi ve kurumların bu konuları bir kültür haline getirmesi zaman ve emek isteyen bir süreçtir. Biz KalDer olarak tam da bu aşamada devreye giriyor ve mükemmellik kültürü yolunda kurumlara rehberlik ediyoruz. Ülkemizde kalite bilincinin yerleştirilmesi, kaliteli çalışmanın teşviki, dış piyasada rekabet olanaklarımızın artırılması, sanayi ve hizmet sektörüne ise bu konuda teknik yardım ve koordinasyonun sağlanması için çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Devamını Oku