İK profesyonellerini “gümrük muhafızları” olarak gören Emine Sabancı Kamışlı’dan mesajınız var!
Zamanda yolculuğa çıkalım mı? Hatırlayın lütfen, mezun olmanızla, gittiğiniz ilk mülakat arasında ne kadar zaman geçmişti? Peki, işe girmeniz ne kadar sürdü? Siz yanıtları düşünürken, biz bazı rakamlar verelim: Bugünkü istatistiklere göre her 3 gençten 1’i mülakat aşamasına gelemeden bir yıldan fazla iş arayacak. Özellikle Anadolu’daki üniversitelerden yeni mezun gençlerin ilk işlerini ararken ortalama 13 ay işsiz kaldığı görülüyor. Mezuniyet sonrası ve işsizlik döneminde gençlerin %88'inde psikolojik, %52'sinde fizyolojik ve %48'inde sosyal sorunlar baş gösteriyor. Bu veriler doğrultusunda harekete geçerek, Esas Sosyal olarak özellikle Anadolu devlet üniversitelerinden yeni mezun gençlere bir yıl tam zamanlı çalışma fırsatı sunan İlk Fırsat Programı’nı hayata geçirmeye karar verdiklerini anlatan Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Esas Sosyal Kurucular Kurulu Başkanı Emine Sabancı Kamışlı: “Genç işsizliği, bu toplumda yaşadığım için benim de kalbimde yaşattığım bir sorun” diyor ve ekliyor: “Sorunun temelinde de aslında fırsat eşitsizliği, mezun olunan üniversite, deneyimsizlik ve referans eksikliği yatıyor. Bunu çözmek için dünyanın da gittiği yönle paralel, ölçülebilir zeminlere oturtulmuş yeni bir sosyal yatırım modeli işlemeye karar verdik”. Peki, 4 yıl önce start verilen İlk Fırsat, bugüne kadar kaç gence dokundu, hangi olanakları sağladı? TÜİK tarafından açıklanan işsizlik rakamları %34 iken İlk Fırsat’ı yakalayan gençler arasında bu oranın %10 olmasının ardında nasıl bir süreç yatıyor? Sorularımızın yanıtlarını almak üzere teybimizi uzattığımız Kamışlı’nın, İK profesyonellerine mesajı ile başlayalım: “Siz yeteneği doğru seçtiğinizde şirketlerin başarı tohumlarını atıyorsunuz; bana göre gümrük muhafızlarımızsınız. Potansiyel her yerde; sadece bu potansiyeli bulmak gerekiyor. Bu nedenle ön yargılarınızı bir yana bırakın, yetenek havuzunda çeşitlilik yaratmak için ajandanızda fırsat eşitliğine yer verin”.
Öncelikle Esas Sosyal ve İlk Fırsat Programı’nı konuşalım. Çıkış noktanız ve hedefiniz neydi?
Esas Grubu, 2000 yılında faaliyete başladı; takımımızı çok iyi kurduğumuz için de kısa sürede büyüdük. 2015 yılına geldiğimizde, ailemizin DNA’sında yer alan “topluma geri vermek” kavramından yola çıkarak sosyal yatırım birimi olarak Esas Sosyal’i kurduk. Hedefimiz, sürdürülebilir sosyal yatırımlar yaparak Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunmak ve bunu yaparken, ekonomik
değeri ve topluma geri dönüşü ölçülebilir etkiler yaratmaktı. Klasik bir hayırseverlik anlayışının yerine, dünyanın da gittiği yönle paralel, ölçülebilir zeminlere oturtulmuş yeni bir sosyal yatırım modeli işlemeye karar verdik.
İlk yatırım alanımıza karar verirken, bu inanışla düşündük ve “Bizim işimiz istihdam yaratmak, bugün 10 binden fazla kişiyi istihdam sağlıyorsak ve bu bizi mutlu ediyorsa, yine istihdama yönelik işlere bakalım” dedik ve buradan yola çıkarak gençlik ve istihdam programının stratejisini oluşturmak için araştırmalar yapmaya başladık.
Ne duydunuz bu araştırmalardan?
Özellikle yatırım yapılmış, yeni mezun gençlerin işsizliğinin daha yüksek olduğunu gördük. Her yıl binlerce genç üniversiteden mezun oluyor; iş dünyasına hazırlanıyor ancak istatistikler, her 3 gençten 1’inin mülakat aşamasına gelemeden bir yıldan fazla iş arayacağını gösteriyor. Özellikle Anadolu’daki üniversitelerden yeni mezun gençlerin ilk işlerini ararken daha fazla fırsat eşitsizliği ile karşılaştığı, ortalama 13 ay işsiz kaldığı ve özgüvenlerinde kayıplar olduğu görülüyor.
Araştırmalar, eğitimli gençlerin işsizliğinin en önemli nedenlerini “fırsat eşitsizliği, mezun olunan üniversite, deneyimsizlik ve referans eksikliği” olarak ortaya koyuyordu. Bunun temel nedeni de mezun oldukları okulların işverenlerin öncelikli listesinde yer almaması,
istenilen deneyim ve referanslara sahip olmamaları. Mezunların donanımları henüz işverenlerce bilinmiyor. Açılan her pozisyona binlerce başvuru geliyor, yeni mezun alımına ayrılan zaman ve bütçeler de sınırlı kalınca gençlerin potansiyellerini değerlendirmek yerine okul ismi ve ortalama en belirleyici kriter oluyor.
Öte yandan mezuniyet sonrası ve işsizlik döneminde gençlerin yüzde 88'inde psikolojik, yüzde 52'sinde fizyolojik ve yüzde 48'inde sosyal sorunların baş göstermesi de işin bir başka dikkat çekici boyutu.
Tüm bu verilere bakınca, burada toplumsal bir sıkıntı olduğunu fark ettik. Bu toplumun ferdi olarak kendi adıma genç işsizliğini kalbimin derinliklerinde hissettim, hissetmeye devam ediyorum. Sonuç olarak bir program stratejisi geliştirdik. ‘Gençler ve İstihdam’ alanına 20 milyon TL ayırmaya ve çalışmalarımızı üç alanda yapma karar verdik: Araştırmalar, Ortaklıklar ve İlk Fırsat.
Nasıl bir yapı geliştirildi İlk Fırsat için?
Program, özellikle Anadolu devlet üniversitelerinden yeni mezun gençlere, bir yıl tam zamanlı çalışma fırsatı sunuyor. Bu fırsatları STK’larda yaratıyoruz. Önceliklerimiz STK’ların iletişim, muhasebe, İK, idari işler, satın alma, bilgi teknolojileri ve kaynak/iş geliştirme gibi birimlerinde iş olanakları sağlamak... Bir yıl bu kurumlarda tam zamanlı bordrolu istihdam edilen gençlerin, bir yıllık maaş giderleri
Esas Sosyal tarafından hibe ediliyor.
Programın temeli iş deneyimi kazanmak ancak gençlerin çoğu Dünya Ekonomik Forumu’nun 21’inci yüzyıl becerileri olarak tanımladığı sosyal duygusal konularda da eksik. İlk Fırsat Akademisi’nde gençlerimiz, 250 saatin üzerinde eğitimlere ek olarak İngilizce dil desteği, Office Programları eğitimleri alıyor.
Ayrıca, katılımcılarımız, Akademi kapsamında, iş ve STK dünyasının yöneticileriyle eşleştikleri bir mentorluk sürecini de deneyimliyor. Mentorları ile kariyerleri, işe dair danışmak istediklerini konuşan ve mentorlarının tecrübelerinden yararlanan katılımcılar iş dünyasına
çok daha donanımlı hazırlanma şansını yakalamış oluyor.
Gençleri nasıl seçiyorsunuz?
Seçme ve yerleştirme için yeni mezun gençlere özel bir süreç tasarladık. Gençlerin potansiyellerini değerlendirdiğimiz bir uygulamamız var. Sürecimiz online mülakat ile başlıyor. Bu, Esas Sosyal ekibi ve STK İnsan Kaynakları yöneticilerinin yer aldığı bir aşama.
Bu sistemle, senaryo bazlı sorularla gençleri tanıyor, değerlendiriyoruz. Gençlerin karar ve inisiyatif alma becerilerini, potansiyelini, takım çalışmasına yatkınlıklarını dikkate alıyoruz.
Yüz yüze mülakata davet edilen adaylara işe uyum envanteri gönderiyor, bununla, gencin karakterinin, kişiliğinin ve yapısının pozisyona uygunluğunu değerlendirmeye alıyoruz.
Ardından aday ile STK’nın ofisinde Esas Sosyal ekibi, STK İK yöneticisi ve birlikte çalışacağı departman yöneticisinin de olduğu yüz yüze mülakat gerçekleştiriyor, 20’ye yakın farklı senaryo soruları ile gençlerin yeteneklerini, iş yetkinliklerini ve potansiyellerini ölçüyoruz.
Tüm bunların yanı sıra, eklemek isterim ki, seçilmeyen adaylar da aslında bu süreçten yararlanıyor, onlara son derece önemli bir mülakat deneyimi kazandırmış oluyoruz.
Esas Grubu, 2000 yılında faaliyete başladı; takımımızı çok iyi kurduğumuz için de kısa sürede büyüdük. 2015 yılına geldiğimizde, ailemizin DNA’sında yer alan “topluma geri vermek” kavramından yola çıkarak sosyal yatırım birimi olarak Esas Sosyal’i kurduk. Hedefimiz, sürdürülebilir sosyal yatırımlar yaparak Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunmak ve bunu yaparken, ekonomik
değeri ve topluma geri dönüşü ölçülebilir etkiler yaratmaktı. Klasik bir hayırseverlik anlayışının yerine, dünyanın da gittiği yönle paralel, ölçülebilir zeminlere oturtulmuş yeni bir sosyal yatırım modeli işlemeye karar verdik.
İlk yatırım alanımıza karar verirken, bu inanışla düşündük ve “Bizim işimiz istihdam yaratmak, bugün 10 binden fazla kişiyi istihdam sağlıyorsak ve bu bizi mutlu ediyorsa, yine istihdama yönelik işlere bakalım” dedik ve buradan yola çıkarak gençlik ve istihdam programının stratejisini oluşturmak için araştırmalar yapmaya başladık.
Ne duydunuz bu araştırmalardan?
Özellikle yatırım yapılmış, yeni mezun gençlerin işsizliğinin daha yüksek olduğunu gördük. Her yıl binlerce genç üniversiteden mezun oluyor; iş dünyasına hazırlanıyor ancak istatistikler, her 3 gençten 1’inin mülakat aşamasına gelemeden bir yıldan fazla iş arayacağını gösteriyor. Özellikle Anadolu’daki üniversitelerden yeni mezun gençlerin ilk işlerini ararken daha fazla fırsat eşitsizliği ile karşılaştığı, ortalama 13 ay işsiz kaldığı ve özgüvenlerinde kayıplar olduğu görülüyor.
Araştırmalar, eğitimli gençlerin işsizliğinin en önemli nedenlerini “fırsat eşitsizliği, mezun olunan üniversite, deneyimsizlik ve referans eksikliği” olarak ortaya koyuyordu. Bunun temel nedeni de mezun oldukları okulların işverenlerin öncelikli listesinde yer almaması,
istenilen deneyim ve referanslara sahip olmamaları. Mezunların donanımları henüz işverenlerce bilinmiyor. Açılan her pozisyona binlerce başvuru geliyor, yeni mezun alımına ayrılan zaman ve bütçeler de sınırlı kalınca gençlerin potansiyellerini değerlendirmek yerine okul ismi ve ortalama en belirleyici kriter oluyor.
Öte yandan mezuniyet sonrası ve işsizlik döneminde gençlerin yüzde 88'inde psikolojik, yüzde 52'sinde fizyolojik ve yüzde 48'inde sosyal sorunların baş göstermesi de işin bir başka dikkat çekici boyutu.
Tüm bu verilere bakınca, burada toplumsal bir sıkıntı olduğunu fark ettik. Bu toplumun ferdi olarak kendi adıma genç işsizliğini kalbimin derinliklerinde hissettim, hissetmeye devam ediyorum. Sonuç olarak bir program stratejisi geliştirdik. ‘Gençler ve İstihdam’ alanına 20 milyon TL ayırmaya ve çalışmalarımızı üç alanda yapma karar verdik: Araştırmalar, Ortaklıklar ve İlk Fırsat.
Nasıl bir yapı geliştirildi İlk Fırsat için?
Program, özellikle Anadolu devlet üniversitelerinden yeni mezun gençlere, bir yıl tam zamanlı çalışma fırsatı sunuyor. Bu fırsatları STK’larda yaratıyoruz. Önceliklerimiz STK’ların iletişim, muhasebe, İK, idari işler, satın alma, bilgi teknolojileri ve kaynak/iş geliştirme gibi birimlerinde iş olanakları sağlamak... Bir yıl bu kurumlarda tam zamanlı bordrolu istihdam edilen gençlerin, bir yıllık maaş giderleri
Esas Sosyal tarafından hibe ediliyor.
Programın temeli iş deneyimi kazanmak ancak gençlerin çoğu Dünya Ekonomik Forumu’nun 21’inci yüzyıl becerileri olarak tanımladığı sosyal duygusal konularda da eksik. İlk Fırsat Akademisi’nde gençlerimiz, 250 saatin üzerinde eğitimlere ek olarak İngilizce dil desteği, Office Programları eğitimleri alıyor.
Ayrıca, katılımcılarımız, Akademi kapsamında, iş ve STK dünyasının yöneticileriyle eşleştikleri bir mentorluk sürecini de deneyimliyor. Mentorları ile kariyerleri, işe dair danışmak istediklerini konuşan ve mentorlarının tecrübelerinden yararlanan katılımcılar iş dünyasına
çok daha donanımlı hazırlanma şansını yakalamış oluyor.
Gençleri nasıl seçiyorsunuz?
Seçme ve yerleştirme için yeni mezun gençlere özel bir süreç tasarladık. Gençlerin potansiyellerini değerlendirdiğimiz bir uygulamamız var. Sürecimiz online mülakat ile başlıyor. Bu, Esas Sosyal ekibi ve STK İnsan Kaynakları yöneticilerinin yer aldığı bir aşama.
Bu sistemle, senaryo bazlı sorularla gençleri tanıyor, değerlendiriyoruz. Gençlerin karar ve inisiyatif alma becerilerini, potansiyelini, takım çalışmasına yatkınlıklarını dikkate alıyoruz.
Yüz yüze mülakata davet edilen adaylara işe uyum envanteri gönderiyor, bununla, gencin karakterinin, kişiliğinin ve yapısının pozisyona uygunluğunu değerlendirmeye alıyoruz.
Ardından aday ile STK’nın ofisinde Esas Sosyal ekibi, STK İK yöneticisi ve birlikte çalışacağı departman yöneticisinin de olduğu yüz yüze mülakat gerçekleştiriyor, 20’ye yakın farklı senaryo soruları ile gençlerin yeteneklerini, iş yetkinliklerini ve potansiyellerini ölçüyoruz.
Tüm bunların yanı sıra, eklemek isterim ki, seçilmeyen adaylar da aslında bu süreçten yararlanıyor, onlara son derece önemli bir mülakat deneyimi kazandırmış oluyoruz.
***
İLK FIRSAT’I YAKALAYAN GENÇLER ANLATIYOR….
Habibe Hanzadeoğlu- TEV İnsan Kaynakları Sorumlusu
“İlk Fırsat sayesinde bilmediğim bir ülkeye gitmiş ve yanımda bir rehber varmış gibi hissediyorum”
Sakarya Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü’nden mezun. İlk Fırsat Programı kapsamında, 2018’de TEV İK Sorumlusu olarak çalışmaya başladı, program bitiminde aldığı teklif doğrultusunda kariyerine burada devam ediyor.
“İlk Fırsat sayesinde hiç bilmediğim bir ülkeye gitmiş ve yanımda bir rehber varmış gibi hissediyorum. Benim iyi’kilerimdir
bu programa katılmak” diyor ve hem Akademi’de aldıkları eğitime hem de mentor’u ile olan ilişkisine vurgu yapıyor: “Kendimi asla yalnız hissetmedim. Bize inanan birilerinin olduğu inancı benim için çok önemliydi. Mentor’umdan karşılıklı olarak çok şey öğrendiğimize ve farklılıklarımızla güzelleştiğimize inanıyorum”.
Esra Aksakal- Related Digital İK Uzmanı
“Aldığım ilk iş teklifini değerlendirirken mentor’umun desteği büyük oldu”
Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun. İlk Fırsat ile tanıştıktan sonra Tohum Otizm Vakfı İnsan Kaynakları departmanında 1 yıl boyunca tam zamanlı istihdam edildi, sonrasında Related Digital'den aldığı teklifle İnsan Kaynakları Uzman Yardımcısı olarak çalışmaya başladı.
“İlk Fırsat, kendimi tanımama, içimdeki fırsatı bulmama neden oldu” diyen Esra, programda en çok dikkatini çeken noktanın “fırsat eşitliği” ve “adalet” kavramları olduğuna değiniyor. Bir STK’da çalışmanın, toplumsal fayda sağlamanın kendisi için çok değerli olduğunu ifade eden Esra da diğer arkadaşları gibi mentor’unu anımsamadan edemiyor: “Mentor’umla karşılıklı ilişkimiz hem bilgi birikimi anlamında bana çok şey kattı, hem de çok kıymetli bir dost edinmiş oldum. Aldığım iş teklifini değerlendirirken de
katkısı çok oldu. İlk Fırsat programı olmasa böyle bir imkan bulamayacaktım”.
Fehime Sürükli- TOG Finans ve Raporlama Koordinatörü
“Tam da umudumu kaybettiğim, hayal kuramadığım bir zamanda hayatım değişti”
Çukurova Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden 2014 yılında mezun, programın ilk katılımcılarından. İlk Fırsat Programı için 2016 yılında Adana’dan İstanbul’a geldi; çalıştıktan sonra Projeler Departmanı'na geçiş yaparak Finans ve Raporlama Koordinatörü olarak çalışmaya başladı.
“Mezun olduktan sonra tam da umudumu kaybettiğim, hayal kurmayı bıraktığım bir zamanda İlk Fırsat çıktı karşıma” diye başlıyor sözlerine: “Programın ilk yılıydı, aslında STK’larda kariyer yapmak da aklımda yoktu. Üstelik şehir değiştirmem gerekiyordu. Doğrusu çekincelerim vardı. Ama şimdi 4 yıl sonra dönüp baktığımda hem yaptığım işten hem de çalıştığım alandan çok memnunum. Çünkü
kendimle ilgili farkında olmadığım birçok özellik açığa çıktı. Akademide aldığım eğitimlerden ve mentor’umdan öğrendiklerimi hala uygulama fırsatı bulabiliyor, ofiste karşılaştığım bir sorunda o deneyimleri hatırlıyorum. Bu nedenle İlk Fırsat’ın bendeki yeri çok farklıdır. Programın sonunda da mezunlar olarak hala bir aile gibi bir araya geliyoruz”.
Aşkın Vatansever- Trendyol Kategori Asistanı
“Birçok teklifi geri çevirerek doğru kararı alma ve ne yapmak istediğimi öğrenme fırsatı buldum”
Süleyman Demirel Üniversitesi Elektrik- Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun. Herkes onun mühendislik alanında kariyer yapmasını beklerken, kendisinin gönlünde topluma katkıda bulunabilmek yattığını ve tam da bu dönemde İlk Fırsat ile yollarının kesiştiğini ve programa destek veren kurumlar arasında Darüşşafaka’yı gördüğünde başvurmaya karar verdiğini anlatıyor. “Bu süre içinde başka iş teklifleri de aldım ama birçoğunu geri çevirdim. Çünkü artık ne yapmak istediğimi, kariyerimi hangi alanlarda sürdürmek istediğimi net olarak belirlemiştim” diyor ve ekliyor: “Program sayesinde çok şey öğrendim; bunlardan en önemlisi doğru karar almanın önemi oldu”.
***
İLK FIRSAT’I YAKALAYAN GENÇLER ANLATIYOR….
Habibe Hanzadeoğlu- TEV İnsan Kaynakları Sorumlusu
“İlk Fırsat sayesinde bilmediğim bir ülkeye gitmiş ve yanımda bir rehber varmış gibi hissediyorum”
Sakarya Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü’nden mezun. İlk Fırsat Programı kapsamında, 2018’de TEV İK Sorumlusu olarak çalışmaya başladı, program bitiminde aldığı teklif doğrultusunda kariyerine burada devam ediyor.
“İlk Fırsat sayesinde hiç bilmediğim bir ülkeye gitmiş ve yanımda bir rehber varmış gibi hissediyorum. Benim iyi’kilerimdir
bu programa katılmak” diyor ve hem Akademi’de aldıkları eğitime hem de mentor’u ile olan ilişkisine vurgu yapıyor: “Kendimi asla yalnız hissetmedim. Bize inanan birilerinin olduğu inancı benim için çok önemliydi. Mentor’umdan karşılıklı olarak çok şey öğrendiğimize ve farklılıklarımızla güzelleştiğimize inanıyorum”.
Esra Aksakal- Related Digital İK Uzmanı
“Aldığım ilk iş teklifini değerlendirirken mentor’umun desteği büyük oldu”
Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun. İlk Fırsat ile tanıştıktan sonra Tohum Otizm Vakfı İnsan Kaynakları departmanında 1 yıl boyunca tam zamanlı istihdam edildi, sonrasında Related Digital'den aldığı teklifle İnsan Kaynakları Uzman Yardımcısı olarak çalışmaya başladı.
“İlk Fırsat, kendimi tanımama, içimdeki fırsatı bulmama neden oldu” diyen Esra, programda en çok dikkatini çeken noktanın “fırsat eşitliği” ve “adalet” kavramları olduğuna değiniyor. Bir STK’da çalışmanın, toplumsal fayda sağlamanın kendisi için çok değerli olduğunu ifade eden Esra da diğer arkadaşları gibi mentor’unu anımsamadan edemiyor: “Mentor’umla karşılıklı ilişkimiz hem bilgi birikimi anlamında bana çok şey kattı, hem de çok kıymetli bir dost edinmiş oldum. Aldığım iş teklifini değerlendirirken de
katkısı çok oldu. İlk Fırsat programı olmasa böyle bir imkan bulamayacaktım”.
Fehime Sürükli- TOG Finans ve Raporlama Koordinatörü
“Tam da umudumu kaybettiğim, hayal kuramadığım bir zamanda hayatım değişti”
Çukurova Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden 2014 yılında mezun, programın ilk katılımcılarından. İlk Fırsat Programı için 2016 yılında Adana’dan İstanbul’a geldi; çalıştıktan sonra Projeler Departmanı'na geçiş yaparak Finans ve Raporlama Koordinatörü olarak çalışmaya başladı.
“Mezun olduktan sonra tam da umudumu kaybettiğim, hayal kurmayı bıraktığım bir zamanda İlk Fırsat çıktı karşıma” diye başlıyor sözlerine: “Programın ilk yılıydı, aslında STK’larda kariyer yapmak da aklımda yoktu. Üstelik şehir değiştirmem gerekiyordu. Doğrusu çekincelerim vardı. Ama şimdi 4 yıl sonra dönüp baktığımda hem yaptığım işten hem de çalıştığım alandan çok memnunum. Çünkü
kendimle ilgili farkında olmadığım birçok özellik açığa çıktı. Akademide aldığım eğitimlerden ve mentor’umdan öğrendiklerimi hala uygulama fırsatı bulabiliyor, ofiste karşılaştığım bir sorunda o deneyimleri hatırlıyorum. Bu nedenle İlk Fırsat’ın bendeki yeri çok farklıdır. Programın sonunda da mezunlar olarak hala bir aile gibi bir araya geliyoruz”.
Aşkın Vatansever- Trendyol Kategori Asistanı
“Birçok teklifi geri çevirerek doğru kararı alma ve ne yapmak istediğimi öğrenme fırsatı buldum”
Süleyman Demirel Üniversitesi Elektrik- Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun. Herkes onun mühendislik alanında kariyer yapmasını beklerken, kendisinin gönlünde topluma katkıda bulunabilmek yattığını ve tam da bu dönemde İlk Fırsat ile yollarının kesiştiğini ve programa destek veren kurumlar arasında Darüşşafaka’yı gördüğünde başvurmaya karar verdiğini anlatıyor. “Bu süre içinde başka iş teklifleri de aldım ama birçoğunu geri çevirdim. Çünkü artık ne yapmak istediğimi, kariyerimi hangi alanlarda sürdürmek istediğimi net olarak belirlemiştim” diyor ve ekliyor: “Program sayesinde çok şey öğrendim; bunlardan en önemlisi doğru karar almanın önemi oldu”.
***
Kaç gence dokunuldu şimdiye kadar? 4 yıllık süreçte kilometre taşı olarak gördüğünüz konular neler oldu?
4 yılda toplamda 1.600 özgeçmiş değerlendirilmeye alındı, 671 online mülakat, 288 yüz yüze mülakat yaptık, 95 gence 22 farklı STK’da işbaşı deneyimi sağlandı.
2016, 2017 ve 2018’in ortalamalarına bakıldığında, katılımcıların yüzde 81’inin programı tamamlamadan iş teklifi aldığını, yüzde 90’ının programı tamamladıktan sonraki üç ayda farklı sektörlerdeki yerli ve yabancı kurumda işlerine başladığını görüyoruz. TÜİK tarafından açıklanan işsizlik rakamları %34 iken bizim gençlerimiz arasında bu oran %10.
En önemli kilometre taşı ise, yaratılan sosyal etki diyebilirim. Her gence harcadığımız 1 TL’nin ekonomiye dönüşü, programın sosyal etkisi ölçüldü, ölçülüyor.
Tüm bunların yanı sıra kocaman bir aile olduk, ekosistem genişliyor; farkındalık artıyor. Gençleri işe alan şirketler, mentorlar, STK yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri…
Biz gençlere ve STK’lara fayda sağlarken, çarpan etkisiyle programdan sonraki kurumları, oralardaki yöneticileri, mentorları bu ekosisteme dahil olarak yaşanan fırsat eşitsizliğinin gidericileri olarak ailemize dahil oluyor.
Bir yönetici olarak sizin, bu projeyle birlikte yeteneğe bakışınız değişti mi?
Sadece yönetici olarak değil, anne olarak da çok şey öğrendim bu proje sayesinde. Gençleri dinledikçe yeni neslin beklentilerini daha net anlamaya ve şirketlerimize getirecekleri farklı bakış açısına daha çok inanmaya başladım.
Yetenek kısmına gelecek olursak… Benim şirketlerimdeki İK profesyonellerimden bir numaralı beklentim en iyileri bulmalarıdır. Onlara gümrük muhafızları derim ve gümrük kapısını açarken de havuzlarını geniş tutmalarını beklerim.
Aynı noktaya kilitlenmemelerini isterim; yeteneği her zaman aynı adreste bulamazsınız. Bana göre, bunu yapan İK profesyonelleri şirketin başarı tohumlarını atmış olur.
İnsan Kaynakları profesyonellerinin bir görevi de şirketlerineyeni ekonomiler yaratmak... Gençlere fırsat vererek bu ekonomileri yaratabilirler. Bu nedenle öncelikle, her İK yöneticisinin ajandasında fırsat eşitliği yer almalı.
“KENDİMİZİ DONANIMLI TUTTUĞUMUZ VE
ÇEŞİTLENDİRİLMİŞ TAKIMIMIZI KORUDUĞUMUZ SÜRECE
GELECEKTEN KORKMAK GEREKSİZ”
Söyleşimiz sırasında, iş dünyasının ajandasında neler olması gerektiğini sorduğumuz Emine Sabancı Kamışlı, sözlerine “Gelecek, hep gelecek olarak kalacak. Krizler, çalkantılar, belirsizlikler, her zaman ve dünyanın her yerinde olacak. Ama biz kendimizi donanımlı tutup çeşitlendirilmiş takımlarımızı koruduğumuz sürece geleceğe hazırız demektir” diye başlıyor ve ekliyor: “Burada önemli olan, değişimin olduğu her noktaya dokunabilmek. Artık müşteriler çok akıllı. Müşteriyi yani ekip elemanlarını iyi tanımak, taleplerini anlamak, taleplerindeki değişimleri bilmek gerekiyor. Bugün artık müşteriler kurumların yaptıkları işlere ek olarak, sosyal etkilerini de sorgulayarak ürün tercihlerini belirliyor, topluma geri veren, sosyal etki yaratan kurumların yanında oluyorlar. Bu konuyu ajandalarında tutan kurumlar kazanacak”.
4 yılda toplamda 1.600 özgeçmiş değerlendirilmeye alındı, 671 online mülakat, 288 yüz yüze mülakat yaptık, 95 gence 22 farklı STK’da işbaşı deneyimi sağlandı.
2016, 2017 ve 2018’in ortalamalarına bakıldığında, katılımcıların yüzde 81’inin programı tamamlamadan iş teklifi aldığını, yüzde 90’ının programı tamamladıktan sonraki üç ayda farklı sektörlerdeki yerli ve yabancı kurumda işlerine başladığını görüyoruz. TÜİK tarafından açıklanan işsizlik rakamları %34 iken bizim gençlerimiz arasında bu oran %10.
En önemli kilometre taşı ise, yaratılan sosyal etki diyebilirim. Her gence harcadığımız 1 TL’nin ekonomiye dönüşü, programın sosyal etkisi ölçüldü, ölçülüyor.
Tüm bunların yanı sıra kocaman bir aile olduk, ekosistem genişliyor; farkındalık artıyor. Gençleri işe alan şirketler, mentorlar, STK yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri…
Biz gençlere ve STK’lara fayda sağlarken, çarpan etkisiyle programdan sonraki kurumları, oralardaki yöneticileri, mentorları bu ekosisteme dahil olarak yaşanan fırsat eşitsizliğinin gidericileri olarak ailemize dahil oluyor.
Bir yönetici olarak sizin, bu projeyle birlikte yeteneğe bakışınız değişti mi?
Sadece yönetici olarak değil, anne olarak da çok şey öğrendim bu proje sayesinde. Gençleri dinledikçe yeni neslin beklentilerini daha net anlamaya ve şirketlerimize getirecekleri farklı bakış açısına daha çok inanmaya başladım.
Yetenek kısmına gelecek olursak… Benim şirketlerimdeki İK profesyonellerimden bir numaralı beklentim en iyileri bulmalarıdır. Onlara gümrük muhafızları derim ve gümrük kapısını açarken de havuzlarını geniş tutmalarını beklerim.
Aynı noktaya kilitlenmemelerini isterim; yeteneği her zaman aynı adreste bulamazsınız. Bana göre, bunu yapan İK profesyonelleri şirketin başarı tohumlarını atmış olur.
İnsan Kaynakları profesyonellerinin bir görevi de şirketlerineyeni ekonomiler yaratmak... Gençlere fırsat vererek bu ekonomileri yaratabilirler. Bu nedenle öncelikle, her İK yöneticisinin ajandasında fırsat eşitliği yer almalı.
“KENDİMİZİ DONANIMLI TUTTUĞUMUZ VE
ÇEŞİTLENDİRİLMİŞ TAKIMIMIZI KORUDUĞUMUZ SÜRECE
GELECEKTEN KORKMAK GEREKSİZ”
Söyleşimiz sırasında, iş dünyasının ajandasında neler olması gerektiğini sorduğumuz Emine Sabancı Kamışlı, sözlerine “Gelecek, hep gelecek olarak kalacak. Krizler, çalkantılar, belirsizlikler, her zaman ve dünyanın her yerinde olacak. Ama biz kendimizi donanımlı tutup çeşitlendirilmiş takımlarımızı koruduğumuz sürece geleceğe hazırız demektir” diye başlıyor ve ekliyor: “Burada önemli olan, değişimin olduğu her noktaya dokunabilmek. Artık müşteriler çok akıllı. Müşteriyi yani ekip elemanlarını iyi tanımak, taleplerini anlamak, taleplerindeki değişimleri bilmek gerekiyor. Bugün artık müşteriler kurumların yaptıkları işlere ek olarak, sosyal etkilerini de sorgulayarak ürün tercihlerini belirliyor, topluma geri veren, sosyal etki yaratan kurumların yanında oluyorlar. Bu konuyu ajandalarında tutan kurumlar kazanacak”.