Editörden: Siz hangi kolunuzdan vazgeçerdiniz?


Cesaret, vizyon, liderlik, kararlar ve özgüven... Ne yazık ki, iş ve siyaset dünyasında başarının habercisi olarak gördüğümüz bu unsurlar; kimi zaman başarısızlığın malzemeleri haline de gelebiliyor.

Aslında; zafer kazanma olasılıklarını en yükseğe çıkarmaya çalışan pek çok yönetici kendisini bir anda yıkılmış bulabiliyor.

Acı gerçek şu ki; pek çok şirket ve ülke geleceklerinin büyük kısmını şansa bırakıyor; üstelik bunun farkına bile varmıyor. Sebep mi? Yöneticiler bugünün sonuçlarını dikkate alarak vaatler verirken ve kararlar alırken; geleceğin öngörülemeyecek unsurlarını pas geçebiliyor ve insanın iki kolunu andıran ‘bugün’ ve ‘yarın’ çatışmasının arasında kalıyorlar. Halbuki, onlar birbirini tamamlayan iki vazgeçilmez savaşçı gibidir...

İşte bugün ve dün vaat edilenler ile yarın gerçekleşecek olanlar arasında yaratılan sahte zıtlık tüm bir organizasyonun ve ülkenin çöküşüne kadar gidebilir. Bu çöküş aslında her yerde, her zaman bulunan ama pek az anlaşılan bir mücadele alanını çıkarıyor ortaya. Bazı yöneticiler karar ve stratejilerini bilinmeyen geleceği temel alarak belirlemeleri gerektiğini hissettiği için, tahminlerinin doğru olacağını umut ediyor ya da gelecekte ortaya çıkabilecek sarsıntıya bir şekilde uyum sağlayabileceklerini düşünüyor. Evet, sayıları pek az olan şanslı ve gözü pek yönetici bunu başarırken; yeterince yetkin olmayan cahil cesaretini alamet-i farikası haline getiren yöneticiler kendilerini bir anda batan bir geminin kaptanı olarak buluyor. Bunu; sezgiyle de olsa fark eden pek çok yönetici ise bir süre sonra başarının gerektirdiği cesur vaatlerde bulunmaktan kaçınmaya başlıyor; bunun yerine ürkek, pek dikkat çekmeyen stratejileri tercih ederek salt ayakta kalarak gerçek başarıya ulaşmalarını sağlayacak fırsatlardan vazgeçmiş oluyor.

Gördüğümüz en başarılı stratejiler; dün verilen vaatlere uygun, bugün alınan kararları temel alan, ancak geleceğin koşullarına da en iyi şekilde uyum sağlayabilecek olanlardır. Tutarsızlıklarıyla dün, bugün ve yarın arasındaki çatışmanın tam ortasında kalmış yöneticiler değil... Onlar seçim yapma derdine düşmüşlerdir.

Siz peki, bugünden mi vazgeçersiniz, yoksa yarından mı? Ya da şöyle sorayım, siz bir savaşta hangi kolunuzdan vazgeçersiniz? Hem şirketler hem de toplumlar, her iki kolun daha doğrusu zihniyetin olmadığı durumda risklidir ve birbirleriyle bitmek bilmeyen çatışma içindedirler. Mesele eskiden yeniye geçişi anlamsız bir yok oluşa ve kaosa yol açmayacak şekilde planlamaktır. Yani iki koldan da vazgeçmeden, sırf bir kolu kaybettik aymazlığına kapılmadan… İstenmeyen ve korkulu sonuçları önlemeye çalışmanın ardındaki mantık, bugün ve yarın arasında yaratılan sahte zıtlıkları yıkmaktır.


Not: Ülkemizde son günlerde yaşanan acılara dair en güzel sözü büyük üstad Ruhi Su şu sözlerle özetlemiş:

Ağaç demiş ki baltaya,
Sen beni kesemezdin ama,
Ne yapayım ki sapın benden
Bak şu ağacın bilincine sen,
Ölen ben, öldüren benden…

 

Gülcan Çağlar Çalışkan 

 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)