Çalışan psikolojisini odağına almayan şirketler kaybetmeye mahkum

Kasım 11, 2019

İş yaşamı belirsiz ve karmaşık. İnsan beyninin tahammül edemediği iki durum. Ve bu durumlarla ile baş edemeyen çalışanlar için başarıyı yakalamak  imkansıza yakın.
Yanlış yöntemlerle stresle başa çıkılmaz. Şirketler yanlış yapıyor. 

Çalışanlar stresle başa çıkmak için iki yola başvuruyor. Bu yollardan ilki stresli ruh haliyle işin yapılmaya çalışmaktır. Bunun sebebi profesyonellerin kendilerini stresli ve yorgun hissetmelerine rağmen çalışmaya devam edebilen güçlü insanlar olarak hissetmelerinden dolayı gurur duymalarıdır.

Stresle baş etmede kullanılan ikinci yol ise, işten geçici olarak ayrılmak ve stresli ortamdan uzaklaşmaktır. Ancak gerek her şeyi sineye çekmek gerekse iş ortamından uzaklaşmak çözüm yöntemi değildir. 

Stresli ruh haliyle iş yapabilmenin sınırları vardır ve sürdürülebilir değildir. Stresli ve yorgun halde çabalamanın bedeli eninde sonunda tükenmek ve performans kaybıdır. İş ortamından uzaklaşmak ise çalışana geçici rahatlık sağlar. Ancak işe dönüşte stresin kaynağı olan sorunlar yerinde durduğu için değişen bir şey olmadığı gibi endişe daha da artabilir.“  

Doğru yöntem öğrenmeye odaklanmak

Şirketler, çalışanlarını stresin olumsuz etkileri birçok araştırma ile kanıtlanmıştır. 

Araştırma sonuçları, çalışanların olumsuz duygularıdan uzaklaştıran, tükenmişlik gibi stresin çalışana zarar veren etkileri azaltmanın sürdürülebilir yolunun  çalışanların yeni bir beceri kazanmak ve farklı bilgiler edinmek için öğrenme faaliyetlerine katılmaları olduğunu göstermektedir.

Çalışan mutluluğunu sağlamak güzel bir tatlının verdiği hazdan öte bir şey

Dünyada 300 milyon insan depresyonla mücadele ediyor. Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre 2030 yılında birincil hastalık depresyon olacak. Ve son dönemde en fazla konuşulan konu olan “Mutluluk”  için maalesef çok yanlış ya da eksik anlaşılıyor diyebiliriz.  Mutluluk sadece olumlu duygular yaratmakla ilgili değildir. Çalışanda ‘amaçlılık‘ ve ‘çabuk toparlanabilme becerisi‘ yoksa olumlu duygular, güzel bir tatlının size vereceği lezzetten öteye geçemez.

Ve çoğu şirket bu gerçeğin farkında. Verimlilik için çalışan mutluluğu artık birinci öncelik bu nedenle insan ilişkileri, iletişim becerileri, yapılan işin anlamının aktarılması, özyönetim ve duygu yönetimi çok kritik konular. Bu konuları ajandasında tutan şirketlerin dışında kalanların kısa vade içerisinde var olabileceklerini düşünmüyorum.

Banu Koç Çakan

Endüstri ve Örgüt Psikoloğu, Duygusal Zeka Mentoru, PCC