4 günlük bir çalışma haftası hayal değil ama hala uzak

Şubat 02, 2020

Citrix’in yaptığı bir ankette çalışanların haftada 4 gün çalışma konusu soruldu. Ankete katılanların %87’sini böyle bir teklif gelse kabul edeceğini söyledi. Diğer yandan büyük bir bölümü böyle bir teklifin ancak 5-6 yıl içinde gelebileceğini ya da hiç gelmeyeceğini düşünüyor. Diğer yandan “İşin gittiğiniz bir yer değil, yaptığınız bir şey olduğu” düşüncesi giderek yaygınlaşıyor.

Tam ücret alarak haftada dört gün çalışma kavramı, kulağa gerçek olamayacak kadar iyi gibi gelebilir. Daha kısa bir çalışma haftası ile denemeler yapan işletmeler bulunduğuna ilişkin haberlere ve daha esnek çalışma biçimlerine doğru bir kültür değişiminden çok fazla bahsedilmesine karşın, giderek altı günlük bir çalışma haftasına doğru yaklaşıyoruz. Citrix  İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Meksika, Kanada, Norveç, İsveç ve Danimarka'da ofisten ve evden çalışan 3.750 kişiye bir anket uyguladı ve mevcut çalışma saatlerini ve gelecekte dört günlük bir çalışma haftasını benimseme olasılıklarını araştırdı.

Araştırma büyük bir çoğunluğun dört günlük çalışma haftasını desteklediğini gösterdi. Yanıt verenlerin %87'si, işverenleri tarafından teklif edilmesi durumunda bu seçeneği kabul edeceğini belirtirken, %41 ise mevcut iş yüklerine göre dört günlük çalışma haftasının uygun olacağını kabul etti. 

"Fazla Mesai Salgını" ile karşı karşıyayız

İşin gittiğiniz bir yer değil, yaptığınız bir şey olduğu düşüncesi giderek yaygınlaşıyor. Ancak bu yalnızca kısmen doğru. Çoğu insan, mevcut olan mobil çalışma teknolojisine karşın, işe "gitmeye" devam ediyor. Toplamda, ankete yanıt verenlerin %53'ü düzenli olarak belirlenmiş saatlerde çalışmayı (yani geleneksel 9'dan 5'e) kapsayan iş akitlerine sahip. Tüm katılımcıların yalnızca %4'ü, belirli mesai saatlerinin bulunmadığı tamamen esnek bir biçimde çalışıyor. Bu, hayal kırıklığı yaratan, ancak tamamen beklenmedik olmayan bir rakam.

Ayrıca, fazla mesai bir salgın ve ankete katılan ofis çalışanlarının %86'sı, tercih ettikleri mesai saatlerinin dışında çalışmanın kendileri için sıradan olduğunu belirtiyor. Bunların %47'si, "her gün" ya da "çoğu günler" fazla mesai yapıyor ve bunun giderek artan bir eğilim olduğunu varsaymak yanlış olmaz. Ankete katılanların yarısı (%51), ayrıca ülkelerinin bir fazla mesai salgını ile karşı karşıya olduğunu düşünüyor. Tercih edilen saatlerin dışında çalışma süresi bakımından, ortalama süre haftada dört saat 36 dakika ve katılımcıların %21'i, haftada sekiz saat ya da daha uzun süre fazla mesai yapıyor ve bu da bir ek güne eşit. Buna bağlı olarak, katılımcıların %52'sinin haftalarının dört günden çok altı güne daha yakın gibi geldiğini söylemesi şaşırtıcı değil.

Daha az çalışmanın avantajları iyi anlaşılıyor

Dört günlük çalışma haftasının hem işletmelerin hem de çalışanın refahı bakımından iyi olduğunu ve aynı zamanda ekonominin geneline fayda sağladığını gösteren çok fazla kanıt bulunuyor. En önemlisi, daha kısa bir çalışma haftasının insanların daha üretken ve yaratıcı olmasına olanak sağladığına, hedeflere ulaşmaya ağırlık verdiğine ve aynı zamanda daha iyi bir iş/yaşam dengesine olanak sağladığına ilişkin güçlü bir tez bulunuyor. Daha kısa bir çalışma haftasının ve çalışanların çalışma biçiminde daha fazla esnekliğe ve kontrole sahip olmasının daha düşük stres seviyelerine ve personel sağlığının ve mutluluğunun iyileştirilmesine olanak sağlayabileceği de mantığa uygun. Ayrıca, daha az çalışma çevre bakımından da önemli bir avantaj sağlayabilir ve sürdürülebilir bir çalışma biçimi yaratılması da muhtemelen gelecekte işletmeler için çok daha kritik hale gelecek. Sonuçta, bu kaç saat çalıştığınızla değil, çalışanlara görevlerini kendilerine uygun bir yerde ve zamanda yerine getirmek için daha verimli, akıllıca ve esnek çalışma fırsatının sunulmasıyla ilgili. Bir işletme, işinin başında bulunmaya ve çıktılara odaklanmak yerine sonuçlara odaklanırsa, çalışanların yaşamlarının bütününe uygun bir biçimde çalışamamaları için hiçbir sebep yok.

Mobil çalışma teknolojisi gelişiyor

Bana göre, esnek çalışmaya olanak sağlayacak teknolojinin ve altyapının bugüne kadar olduğundan çok daha gelişmiş durumda olması ve çalışanlar için mesai saatlerinin yarattığı yükü azaltmaya önemli ölçüde yardımcı olabilecek olması bir çelişki yaratıyor. Ayrıca, iş otomasyonunun bu tartışmada oynayacağı rolün işletmeler tarafından anlaşılmasının zamanı da geldi. Şu anda, ortalama ofis çalışanı, yinelenen idari işlere çok fazla zaman harcıyor, oysa akıllıca çalışmaya olanak sağlayabilecek teknoloji mevcut. Gelecekte, otomasyon teknolojisi bu işlerin bir kişinin iş yükünden çıkarılmasını sağlamaya yardımcı olabilir ve daha bilişsel ya da yaratıcı çalışma için haftada bir güne kadar çıkabilecek bir sürenin kazanılmasını sağlayabilir.

Teklif edilmesi için daha yıllar var

Ortalama olarak, ankete yanıt verenler, işverenlerinin aynı maaş ile dört günlük bir çalışma haftası teklif etmesi için en az 6 yıl daha olduğuna inanıyor, %54'ü ise işverenlerinin bunu hiçbir zaman teklif edemeyeceğini düşünüyor. Ancak, tartışma burada sona ermemeli ve işletmelerin tartışmayı ileriye taşımak için yapabileceği pek çok şey bulunuyor. Ankete katılanların yalnızca %1'ine şu anda dört günlük bir çalışma haftası sunulurken, değişim arzusunun gerektiği kadar güçlü olmadığı açıkça görülüyor. Dört günlük bir çalışma haftası, daha kısa bir çalışma haftası yaratılması için tek seçenek değil ve herkese uyabilecek bir çözüm de yok. Ancak esnekliğin yaratılması ve kullanışlı çalışma saatleri, daha sağlıklı bir iş-yaşam dengesi ve daha yüksek verimlilik elde edilmesi çabasında anahtar rolü oynuyor.