Deloitte'un yaptığı 2023 Y ve Z Kuşağı Araştırması, son üç yılda küresel ölçekte yaşanan değişimlerin kuşakların yaşamlarını ve görüşlerini nasıl şekillendirdiğini inceliyor. 44 ülkede 22 binden fazla Y ve Z kuşağı çalışan ile gerçekleştirilen araştırma, iş hayatında çalışan çoğunluğunu oluşturan Y ve Z kuşaklarının pandemi döneminde bozulan iş/yaşam dengesini yeniden kurduğunu gösteriyor. İhtiyaçlara ve beklentilere göre kurulan bu denge mesaiyle ilgili kuralları yeniden yazıyor. Araştırmaya katılan Y ve Z kuşağı temsilcileri, çalıştıkları kurumlarda pandemi öncesine göre bazı alanlarda kazanımlar elde ettiklerini söylüyor. Tam veya yarı zamanlı çalışanların yaklaşık üçte biri iş/yaşam dengesinden çok memnun olduğunu belirtiyor. Bu oran pandemi öncesinde gerçekleştirilen araştırmada beşte birdi. Bu artışın gerekçeleri olarak esnek çalışma olanakları, iş yerindeki eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık çabaları gösteriliyor. Araştırmaya katılan çalışanlar pandeminin, işlerinin hayatlarındaki rolünü yeniden düşünmelerine neden olduğunu kaydediyor. Z kuşağının yarıya yakını ve Y kuşağının çoğunluğu (yüzde 62) işlerinin kimliklerinin merkezinde olduğunu vurguluyor. İş/yaşam dengesinin kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Y ve Z kuşağı temsilcileri, çalışacakları iş yerini seçerken en önemli kriterlerinin bu olduğunu belirtiyorlar. Araştırmaya katılanların çoğu hibrit veya uzaktan çalışıyor. Çalışma zamanları ve çalışma süreleriyle ilgili esnek uygulama kazanımından vazgeçmeyeceklerini bildiren katılımcıların yüzde 75’i, işverenlerinin tam zamanlı ofiste mesai talep etmesi halinde işten ayrılacağını söylüyor. Her iki kuşak çalışanların da gündeminde haftada dört gün mesai uygulamasının iş hayatında yaygınlaştırılması beklentisi var. Araştırmadan öne çıkan bazı başlıklar şöyle: - 44 ülkeden araştırmaya katılan Y ve Z kuşaklarının ekonomik kaygıları var. Ev satın almanın veya aile kurmanın zorlaştığına inanan çalışanlar en önemli sorunları ‘hayat pahalılığı, işsizlik ve iklim değişikliği’ olarak sıralıyor. - Daha iyi bir iş/yaşam dengesi kurmak ve çalışma saatlerini azaltmak istemelerine rağmen, Z kuşağı (yüzde 46) ve Y kuşağı (yüzde 37) geçinebilmek için ek iş yapıyor. En çok tercih edilen yan işler arasında internet üzerinden ürün veya hizmet satmak, yemek teslimatı veya araç paylaşım uygulamaları gibi işlerde çalışmak, uğraştığı sanat dalı ile ilgili bir işte çalışmak ve sosyal medyada kanaat önderliği yapmak yer alıyor. Mesai dışı çalışmak tüketiyor - Z kuşağının yüzde 23'ü ve Y kuşağının yüzde 30'u haftada en az beş gün mesai saatleri dışında iş e-postalarını yanıtladıklarını söylerken, katılımcıların çoğunluğu işle bağlantılarını koparmakta zorlandığını belirtiyor. İş kaynaklı bu baskılar, geçen yıldan bu yana artan tükenmişlik seviyelerini tetikliyor. - Z kuşağının neredeyse yarısı (yüzde 46) ve her 10 Y kuşağından dördü (yüzde 39) her zaman veya çoğu zaman stresli hissettiklerini belirtirken, kadınlar, etnik azınlıklar ve engelliler arasında bu oran daha da yükseliyor. Kişisel mali durumları ile arkadaşlarının ve ailelerinin ekonomik durumlarına ilişkin endişelerin yanı sıra kötü iş/yaşam dengesi ve ağır iş yükleri de stres düzeylerine katkıda bulunuyor. - Her 10 katılımcıdan altısı çevre konusunda, özellikle aşırı hava olayları ve orman yangınları gibi yerleşim yerlerini doğrudan etkileme olasılığı yüksek olaylardan dolayı endişeli. Bu endişeler de hayatları hakkında karar verme süreçlerini etkiliyor. - Araştırmaya katılanlar çevre konusunda üzerlerine düşeni yaptıklarını belirtiyor. Elektrikli bir araç satın almak veya araba kullanmaktansa toplu taşımadan yararlanmak, evlerini enerji verimli hale getirmek, vejetaryen veya vegan beslenmek ve ikinci el kıyafetler lehine hızlı modadan kaçınmak gibi bir dizi eylemde bulunuyor. Etik kaygılar, terfiden önemli - Yaklaşık her 10 kişiden dördü etik kaygılar nedeniyle iş yerlerinde belli bir görevi reddettiğini söylerken, üçte birinden fazlası değerleriyle uyuşmayan iş tekliflerini geri çevirdiğini belirtiyor. - Her iki kuşak da işverenlerinin hem kendi yaşamlarında daha sürdürülebilir kararlar almalarına yardımcı olmak hem de düşük karbonlu ekonomiye geçiş için gereken becerileri geliştirmek için kendilerini güçlendirmelerini ve eğitim ve destek sağlamalarını istiyor. Araştırma sonuçlarını değerlendiren Deloitte Türkiye İnsan Yönetimi Hizmetleri Lideri İlksen Keleş, Y ve Z kuşaklarının daha iyi bir iş/yaşam dengesi için çabaladığını, aynı zamanda çevre, sürdürülebilir bir dünya ve gelecek konusunda endişeli olduklarına dikkat çekti. Keleş, “Son üç yılda yaşanan geniş çaplı toplumsal değişimler, çalışma hayatında esneklik, eşitlik, kapsayıcılık, iklim farkındalığı gibi alanlarda ilerlemeye sebep oldu. Pandemi ise birçok kişinin işlerinin hayatlarında oynadığı rolü sorgulamasını ve daha fazla denge arayışına girmesini sağladı. Y ve Z kuşağı çalışanları fark yaratmaları için kendilerine destek olacak şirketler arıyor. Onları aktif şekilde dinleyen, ihtiyaç ve endişelerini gidermeye yardımcı olacak şirketler, sektörlerinde de ayrışacak ve dünyamız için olumlu bir değişim yaratacaklar” dedi. Keleş, işverenlerin bu kuşakları anlaması ve onlar için en önemli olan zorluklarda ilerleme kaydetmeye devam etmesinin çok önemli olduğunu, bunun sadece üretkenliği artırmaya ve yetenekleri elde tutmaya yardımcı olmakla kalmayacağını, aynı zamanda toplumda iş dünyası için güven ve değer yaratacağını kaydetti.
Siemens Healthineers Türkiye, farklı kuşakların aynı iş yerinde uyum içinde nasıl daha iyi çalışabileceğini değerlendirmek için yeni bir araştırmaya imza attı. Şirket çalışanları tarafından gönüllü çalışma esasıyla kurulan Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık Komitesi tarafından yürütülen Jenerasyonel Çeşitlilik Araştırması’nda Z Kuşağı’nın iş yerinden beklentileri ve ihtiyaçları önceliklendirildi. 1995-2004 yılları arasında doğmuş, 500 katılımcının yer aldığı araştırmada, Z Kuşağı’nın güçlü ve zayıf yönleri, hedefleri ve ihtiyaçlarının yanı sıra iş yerindeki eğitim imkanları, aidiyet duygusu, lider, performans ve iletişim gibi birçok farklı konudaki beklentileri değerlendirildi. Araştırma sonuçlarına göre Z Kuşağı iş yerinde ‘saygı ve samimiyet arıyor’, ’ofisten çalışarak sosyalleşmeyi tercih ediyor’ ve yöneticilerinden ‘duygusal destek’ bekliyor. Sağlık alanında diagnostik görüntülemeden laboratuvar hizmetlerine, ileri tedavilerden satış sonrası servis ve bakıma kadar geniş bir yelpazede hizmet veren Siemens Healthineers Türkiye, iş dünyasındaki ağırlığı giderek artan Z Kuşağı’nın iş yerinden beklentilerini öğrenmek amacıyla, Çeşitlilik Eşitlik ve Kapsayıcılık Komitesi ile birlikte yeni bir araştırmaya imza attı. Çalışanları için çeşitliliği, fırsat eşitliğini ve kapsayıcılığı en önemli öncelikleri olarak konumlandıran Siemens Healthineers Türkiye, araştırma ile farklı kuşakların aynı iş yerinde uyum içerisinde nasıl daha iyi çalışabileceklerini öğrenmek üzere, iş yerine Z Kuşağı’nın gözünden baktı. Araştırmaya Z Kuşağı şirket çalışanlarının (yüzde 17’si çalışan, yüzde 13’ü çalışırken okuyan) yanı sıra Türkiye genelinde 30’dan fazla üniversiteden öğrencilerden (yüzde 69) oluşan 500 kişi katıldı. Anket sorularıyla katılımcıların bireysel özellikleri, hayat hedefleri, çalışma ortamı, beklentileri, sosyal aktivite ve eğitim tercihleri, motivasyon, takdir ve lider beklentileri değerlendirildi. Çalışmada aynı zamanda Z Kuşağı’nın aidiyet beklentileri ve iletişim tercihlerine de yer verildi. Z kuşağı için ‘saygı’ önemli Araştırmada kendi güçlü ve zayıf yönlerini değerlendiren Z kuşağı temsilcilerine bu jenerasyonun en güçlü yönleri sorulduğunda, katılımcıların yüzde 62’si ’saygılı’ cevabını verdi. Bu cevabı ‘uyumlu’ ve ‘samimi’ olmaları izliyor. Katılımcıların hedeflerine ulaşmak için iş yerinden beklentilerinde ise ilk sırada ‘saygı görme’ geliyor. Aidiyet söz konusu olduğunda Z Kuşağı’nın en önemli beklentisi yine ‘saygı görme’. Diğer beklentiler ise şöyle: Görüşlerine değer verilmesi, ücret ve yan olanaklar, kariyer olanakları, ayrımcılık olmaması. Zayıf yönleriyle ilgili değerlendirmelerde ise ilk üç sırada ’detaycı olmak’, ‘duygusal olmak’ ve ’kararsız olmak’ yer alıyor. Hayattaki hedefleri sorulan katılımcıların yüzde 74’ü ’başarı’ yanıtı verdi. Bunu mutluluk, prestij/statü, dostluk/arkadaşlık, eğlence ve sosyal sorumluluklar izliyor. Çok çalışmaktan şikayetçi değiller Z Kuşağı’nın liderlerden beklentilerinde ‘duygusal destek’ öne çıkıyor. Yönetimden ve liderlerden adaletli yaklaşım, pozitif iletişim, motivasyon artırıcı yaklaşımlar bekleyen Z Kuşağı, yöneticilerinden projelere dahil edilmelerini, fikirlerinin alınmasını ve anlık ya da 3 ayda bir geri bildirim yapılmasını istiyor. Katılımcıların diğer beklentileri ise yöneticilerinin duygusal olması, takımı yönetmesi, işini ve kendini yönetmesi geliyor. İdeal çalışma ortamı söz konusu olduğunda Z Kuşağı’nın öne çıkan beklentileri şöyle: Uyumlu ekip, huzurlu ortam, samimiyet, bilgi alışverişi, özel hayata saygı. İş ortamındaki stres unsurlarında ilk sırada mobbing var. Bunu saygısızlık, küçük görülme, ayrımcılık takip ediyor. Zaman kısıtlaması ve çok çalışmak ise stres unsurları arasında en sonda yer alıyor. Yoğun teknoloji kullanımına rağmen yüz yüze iletişimi ve yüz yüze eğitimi tercih eden katılımcıların uzaktan çalışma imkanının özgürlük ve esneklik beklentilerini karşılamakla birlikte sosyalleşme, disiplin ve bilgi paylaşımı adına ofiste bulunma ve açık ofis uygulamalarını talep ettikleri görülüyor. Bu da Z Kuşağı’nın beklentilerine en uygun çalışma modelinin esnek veya hibrit çalışma olduğuna işaret ediyor. ‘İş hayatındaki dönüşümden duygusal olarak da etkileniyorlar’ Siemens Healthineers Türkiye’de, tüm çalışanların kendilerini değerli ve güvende hissetmesini sağlamanın en önemli önceliklerinden biri olduğunu belirten Siemens Healthineers Türkiye CFO’su ve Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık Komitesi Başkanı Nalan Abdullahoğlu, “Şirketimizin ana odak alanı ‘insan’. İnsanlığın sağlıkla yaşaması için çalışıyoruz. Osmanlı’dan günümüze, 135 yıldır bu coğrafyada faaliyet gösteriyoruz. Bu topraklarda bir asrı aşan varlığımızın ve başarımızın sırrı insan odağımız. Çeşitliliği, eşitliği ve kapsayıcı olmayı başarımızdaki belirleyici unsurlardan biri olarak görüyor, şirketimizde bu kültürle her türlü farklılığı kucaklıyoruz. Dengeli bir kadın-erkek çalışan oranı olan şirketimizin yaş ortalaması 34. Türkiye’nin en genç sağlık teknolojisi şirketleri arasındayız. Şirketimizde Z Kuşağı temsilcilerinin yenilikçi bakış açılarına ve katkılarına çok değer veriyoruz. Hem onların hem de iş dünyasının başarısı için beklentilerini ve ihtiyaçlarını anlamayı çok önemsiyoruz. Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık Komitemiz tarafından gerçekleştirilen araştırmamız bunun göstergelerinden biri. Araştırma sonuçlarında, Z Kuşağı’nın kendi karakteristik özelliklerinin yanında, özellikle pandeminin ve post pandemi döneminin etkilerini de görüyoruz. Uzaktan eğitim, uzaktan çalışma ve sosyal hayattan bir dönem izole kalmak, iş hayatına etkileri bakımından bu kuşağı diğer kuşaklardan daha farklı etkiledi. Z Kuşağı iş hayatından beklenti anlamında, başarı, kariyer, maaş gibi konularda diğer kuşaklarla ayrışmıyor. Daha çok kendilerini gerçekleştirmek anlamında duygusal beklentileri var. Saygı görme, sosyalleşme, bilgi alışverişi yaparak ofisten çalışmayı daha çok tercih ediyorlar, yöneticilerinden duygu yönetimi desteği bekliyorlar. Bu beklentileri öğrenmenin hem onların hem de iş dünyamızın başarısı için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Şirket kültürümüzde bu beklentileri halihazırda karşılıyoruz, bu tür araştırmalarla birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Farklı kuşakların uyum içinde çalışması için daha etkili adımlar atmaya devam edeceğiz” diye konuştu.