30 yıldır Türkiye’de iş dünyasının çalışanlara yönelik ihtiyaçlarını yakından takip ederek tüm ürün ve hizmetlerini bu ihtiyaçlara göre yeniden tasarlayan Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri, bir çalışan deneyimi platformuna dönüşme vizyonu ile, artık tüm dünyadaki faaliyetlerine Pluxee olarak devam ediyor. Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Hekimoğlu ile bu marka değişiminin arkasında yatan stratejiyi ve çalışan dünyasına yönelik FutureBright’la yapılan araştırmanın detaylarını konuştuk. 1993 yılında yemek kartı sisteminin Türkiye’de kurulmasına liderlik eden Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme, Türkiye’de 30 yılda birçok ilke imza attı. Türkiye’deki serüvenine yemek çekleriyle başlayan Sodexo, ilk mobil yemek kartını çıkardı ve sektörün en kapsamlı ve uçtan uca dijital platformu olma vizyonuyla, çalışan deneyimi alanında birçok yeniliği sektöre sundu. Bugün gelinen noktada ise; çalışan deneyimi ve yan haklar dünyasına yepyeni bir bakış açısı getirmek amacıyla, yemek kartı markasından, çalışan deneyimine odaklanan bir HR-tech markasına dönüşüyor. Artık sadece kurumlara değil tüketicilere de hitap eden yepyeni, daha canlı ve renkli bir marka olan Pluxee geçtiğimiz günlerde Esma Sultan Yalısı’nda iş dünyasından önemli isimlerinin katıldığı bir lansman etkinliğinde tanıtıldı. “Çalışanı mutlu etmek için çalışacağız” Pluxee dönüşümünü sağlarken Sodexo Avantaj'ın Türkiye’deki 30 yıllık gücünü de arkalarına alarak yola çıktıklarını belirten Sinem Hekimoğlu, değişim yolculuğunu şöyle anlattı: “Çalışan dünyasının büyük değişimler yaşadığı günümüzde, ihtiyaçlara daha iyi karşılık verebilmek için biz de kimliğimizi ve sunduğumuz ürün ve fırsatları dönüştürme kararı aldık ve yepyeni bir marka yarattık. Çıktığımız bu yolda artık yenilikçi, renkli, genç, tamamen dijital, yeni markamız Pluxee ile çalışanların hayatlarını değerli kılan her şeyi dolu dolu yaşamalarına olanak sağlayacağız. Pluxee olarak 'İşin içinde hayat var' diyoruz ve artık kendimizi ‘Çalışanı mutlu etmek için çalışan’ bir marka olarak tanımlıyoruz. Pluxee olarak tüm tüketicilerimize, üyelerimize ve müşterilerimize, hayatlarında değerli olan her şeyi dolu dolu yaşamaları için yemek kartından çok ‘daha fazla’sını sunarak yepye- ni bir dünyaya kapılar açmayı hedefliyoruz.” Pluxee ismi tüm hikâyeyi özetliyor Tüm paydaşlarına fırsatlarla dolu bir dünya vadeden Pluxee’nin marka hikayesi, isminde saklı ve markanın özünü yansıtıyor. • 'Plux' pozitifliği, yani hayatı daha keyifli hale getirme fırsatlarını temsil ederken aynı zamanda da yaratılan artı değere atıfta bulunuyor. • 'X', kişiselleştirilmiş ve sürdürülebilir deneyimleri, yani çalışanlar için ekstra değer yaratma ve tüm paydaşlarına öncelik verme taahhüdünü sembolize ediyor. • Sonundaki “ee” harfleri ise “employee engagement” anlamındaki çalışan bağlılığı- nı, yani faaliyet alanımızı temsil ediyor. Pluxee ile “İşin İçinde Hayat Var” Pluxee’nin kişiselleştirilmiş ve sürdürülebilir bir çalışan deneyimi yaratarak çalışanı mutlu eden bir dünya sunmayı hedeflediğini vurgulayan Hekimoğlu, Pluxee’nin yeni vizyonuyla şirketlerin ve çalışanlarının dünyasını nasıl şekillendirdiğini şöyle anlattı: “Pluxee olarak çalışan dünyasını analiz edebilmek için birçok gözlem ve araştırma yapıyoruz. En son FutureBright ile birlikte çalışanların bilinç dışı zihin imgelerinin deşifre edildiği, mevcuttaki ve ideallerindeki iş yaşamına ilişkin derin duygularının ve bunların anlamlarının analiz edildiği bir araştırma yaptık. Sonuçları ise çarpıcıydı. Çalışanlarda genel olarak tek tipleşme hissi görülüyor, bu tekdüze ve monoton işleyişin çemberinde kendilerine ait değerlerini, biricikliklerini ve kişisel gelişim fırsatlarını yitirme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını hissediyorlar. Çalışan kendi iç dünyasına yabancılaşıyor ve özgünlüğünü kaybediyor. Halbuki iş hayatında sürdürülebilir bir başarı ve mutluluk elde edebilmek için iş yerinde geçirilen vakitten keyif alınması şart. Geliştirdiğimiz yeni vizyon ve marka kimliği doğrultusunda en büyük önceliğimiz şirketlerin çalışanlarının iş ve özel yaşamını bir bütün olarak görmesini ve hayatlarına onları mutlu edecek daha fazla dokunuş yapmalarını sağlamak. Bunun için çalışan ihtiyaçlarını analiz ederek şirketlere rehber olmayı çok önemsiyoruz. Pluxee olarak yenilikçi ve dijital çözümlerimiz aracılığıyla, bireylerin iş hayatlarında ve ötesinde, refahına katkıda bulunacak anlamlı, ilgi alanlarına hitap eden ve kişiselleştirilmiş deneyimler yaratmayı hedefliyoruz. Böylece çalışanı mutlu eden bir dünya vadediyoruz. Pluxee ile ürün ve hizmetlerimizin kapsamını yemek ve gıdanın yanı sıra kültür, hediye, sağlık ve mobilite gibi çalışanların hayatlarına değer katacak şekilde genişletiyoruz. Aynı zamanda sunduğumuz tüm bu hizmetleri tek bir dijital platform aracılığıyla çalışanlara daha fazla değer katmak için tasarlıyoruz”. Çalışanlar anne gibi kucaklayıcı şefkat dolu bir yapı tercih ediyor Araştırmadan çıkan bir başka önemli sonuç da iş yerinin çalışanlarına yaklaşımı ile ilgili. Çalışanlar, negatif, yargılayıcı ve ataerkil hiyerarşilerin aksine, adeta bir anne rolüyle benzer, olumlu, yapıcı, şefkat dolu ve koruyan bir yapı arıyor. Çalışanlarını sadece işteki kimlikleriyle değil, bu kimliklerinden bağımsız birer birey olarak da güçlü ve kıymetli hissettiren, onları destekleyen, besleyen ve bireysel ihtiyaçlarına özel çözümler sunan bir şirket istiyor. Çalışanlar ideal iş ortamını, “bireyin yaratıcılığını ve özgünlüğünü teşvik edici, çeşitlilik içinde bir uyum yaratan ve herkesin kendine has kimliğinin, yeteneklerinin ve katkısının kıymetinin bilindiği” bir ortam olarak tanımlıyor. Çalışan, küçük jestlerle bile şirketine büyük bir bağlılık hissedebiliyor Çalışanların iş ortamlarında yaşadıkları deneyim ve şirketleriyle kurdukları ilişki onları tamamen tatmin etmekten uzak olsa da çalışanlar, günde 8 saatlerini geçirdikleri şirketlere karşı bir bağ hissedebiliyor. Araştırmadan çıkan bu sonucun sebeplerine değinen Sinem Hekimoğlu, “İnsan yapısı gereği bir ortama ait olma hissini arıyor. Bu sebeple şirketler bireyleri tam olarak tatmin etmese bile, çalışanın takdir edildiğini ve değer gördüğünü hissettiren uygulamalar, onların kendilerini bir topluluğun parçası, ailenin değerli bir üyesi gibi hissetmesini sağlıyor ve aidiyet duygusunu besliyor. Özel günlerdeki kutlamalar ve ikramiyeler gibi rutin dışı nazik jestler bireye «görüldüğünü» hissettiriyor ve şirketle olan ilişkisini sağlamlaştırıyor. Bu noktada biz de Pluxee olarak sunduğumuz tüm hizmetlerimizle/çözümlerimizle işin içine hayat katıyoruz ve insanların çalışma hayatlarından keyif almalarını sağlıyoruz” şeklinde konuştu. Araştırma sonuçları yapay zeka destekli dijital bir esere dönüştü Araştırmadan çıkan sonuçların yapay zeka destekli bir dijital esere çevrildiğini vurgulayan Hekimoğlu şunları söyledi: “İş dünyası için çok önemli çıktıları olan FutureBright ile gerçekleştirdiğimiz araştırmamızın bizi çok heyecanlandıran bir yönü de var. Çalışan beklentilerinin ne yönde değiştiğine ışık tutan bu araştırmayı sıra dışı bir yöntemle iş dünyasına sunduk. Harvard Üniversitesi çıkışlı ZMET yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları olan görsel çıktıları ve derin analizlerini kaynak olarak kullanıp dijital sanat ile verilerin görselleştiği, yapay zekanın ayrı imgeleri bütün bir hikayeye dönüştürdüğü çok kanallı video enstalasyonu yapıldı. ‘eXhale’ adlı dijital eser, araştırmanın sonucunda ortaya çıkan çalışanların beklentileri, duygu ve düşüncelerini simgeliyor”.