Leslie Yerkes: İş’te eğlencenin sırrı; kurallar ve eşitliktir...


PERYÖN tarafından düzenlenen 25. Avrupa İnsan Yönetimi Konferansı’nın ana konuşmacılarından biri de Leslie Yerkes... Konferansın kapanış konuşmasını gerçekleştirecek olan Leslie Yerkes
‘İşyerinde Eğlenmenin 301 Yolu’ kitabıyla dünyada yeni bir akım gerçekleştiren ve
İş’te Eğlence anlayışını modern iş kültürüne aktaran isim olarak biliniyor.
Biz de kendisi Türkiye’ye gelmeden önce bir söyleşi gerçekleştirdik ve iş’te eğlence yaratmanın sırlarını konuştuk.


Öncelikle kariyeriniz  ve İş’te Eğlence ile ilgili olarak biraz bilgi verebilir misiniz?

Başarılı organizasyonlar üstünlüklerini sürdürmek için neler yapıyorlar? Ben yirmi beş yıl boyunca gözlemleyerek, yansıtarak, anlamaya çalışarak organizasyonlara yardım etme üzerine bir kariyer yaptım. Gelişmekte olan kuruluşlarla ilgili bakış açım sürekli olarak gelişiyor ve sürekli yeni şeyler öğreniyorum. Bakış açım daha da derinleşti ve kapsamlı bir hale geldi. Organizasyonlar karmaşık insan sistemleridir. Benim odak noktam ise organizasyon kültürü ve her iş kolundaki insan faktörü.

Kültür çok önemlidir. Kültürünüz nasıl oluştu ve güçlü yönlerinizi nasıl arttırıyor, başarınızın sürmesine nasıl katkıda bulunuyor ve 21. yüzyılın içinde bulunduğu zorluklara nasıl dayanıyor? Esnek ve sürdürülebilir yüksek performanslı şirketler iki nedenle başarılılar; iş zekası ve pozitif kültür.

Ben bu iki şeyi doğal bilim ve sosyal bilim olarak adlandırıyorum ve onları başarılı bir organizasyonun Yin ve Yang’ı olarak düşünüyorum.

Doğal bilim; harika bir ürün, iyi bir strateji, sürekli gelişim, hizmet odaklılığı, sıkı finans yönetimi ve sürekli değişmekte olan iş ortamlarını kucaklayan bir vizyonla ilgilenir. Sosyal bilim ise insanları, onların etkileşimlerini, işleriyle, birbirleriyle ve kurum kültürüyle olan ilişkilerini ele alır.

İnsanlar ise doğal bilimin işlemesine ya da işlememesine, organizasyonun parlamasına ya da geçinip gitmesine neden olurlar.

Başarılı olmak için bir organizasyonun ilk önce güçlü bir doğal bilime sahip olması gerekir. Doğal bilimin sürdürülebilir olması için etkin sosyal bilimle destekleniyor olması gerekir. Doğal ve sosyal bilimler eşit öneme sahiptirler.

Başarılı iş kültürleri üzerine yaptığım araştırma, hemen hemen her başarılı şirketin çalışanlarının işe gelmekten mutlu olduğu şirketler olduğunu bana gösterdi. Bu tip çalışma yerleri, oralarda çalışmanın "eğlenceli" olarak nitelenebildiği yerlerdir. Bu arada ‘’eğlence’’ kelimesi, çalışmanın zevk olduğu bu tip işyerlerinin nitelikleri için kullanılan kısaltılmış bir kelime. Eğlenceli bir kültürü de oluşturan nitelikler ise pozitif düşünce, motivasyon, beceri, güven, dürüstlük, şeffaflık ve diğer birçok önemli niteliklerdir.

İş yerinde eğlenmek gerçekten mümkün mü?

Bunu bir araştırma sorusu olarak, eğlence’nin şirket itibarlarının bir parçası olarak tanıtıldığı şirketlere sordum. Sonra da bu iş ortamlarında gerçekten eğlence var mı diye araştırmaya giriştim. Hedeflemiş olduğum bu şirketleri ölçümlemeye çalışırken, çalışanların raporlarının dürüst ve yönetimin samimi, olumlu ve eğlenceli bir iş kültürünü bilinçli olarak destekleyen tutumuna tanıklık eder nitelikte olduğunu gördüm. Durum böyle olduğunda da kişinin bir bütün olarak her gün işe gelmesi sağlanmaktadır. Bir bütün olarak derken kendini işi ile var eden ve işine bağlı olmayı başarabilen kişi’den söz edilmektedir.

İşte çok önemli bir fikir -insanların severek çalıştıkları iş ortamlarını yaratmanın merkezinde yatan sır- insanın tümüyle işine bağlı olmasını sağlayan sosyal bilimi anlamaktan geçiyor. Bu sosyal bilim neleri kapsıyor? Nelerin insanları hayatlarından memnun hale getirdiğini ve gün içinde veya dışında adanmış bir performansı nelerin güçlendirdiğini bilmekten geçiyor.

İş’te Eğlence’nin arkasındaki gerçek düşünce nedir?

Bu çok iyi bir soru. Benim buna olan kısa cevabım çok daha ayrıntılı bir başka cevaba dayanıyor. Kısaca şöyle, endüstriyel dönemin büyük bir bölümünde, çalışanlar bir makinenin dişlisi gibi görüldüler ve öyle de yönetildiler. Bir çalışanın işinde çalışmaktan zevk alıp almadığı ise genellikle önemsiz olarak kabul edildi. Ancak zamanla bu tutumun rekabet karşısında zayıf kalan bir yaklaşım olduğu ortaya çıktı. İnsan yönetimi modeli ise verimliliği ve kaliteyi 19. yüzyıldaki yaklaşımdan çok daha iyi yöntemlerle desteklemektedir.

Orijinal devrim, bir çalışanı yalnızca mekaniğin bir parçası olduğu fikrini, çalışanı üreticinin kendisi olduğu ile fikriyle değiştirdi. İnsanların bir çalışanın gerçekte ne olduğunu düşünmeye başlaması - gerçekten bir kişi olduğunu düşünmesi- ile modern yönetim anlayışı mümkün olabiliyor. Doğal evrimin karmaşık bir bakış açısı doğrultusunda gitmesiyle, bir kişinin gerçekten ne olduğu hakkında fikrimiz oluyor.

Günümüzün iş ortamının ihtiyaçları nasıl evrim geçirdi?

Evrim bir çok farklı sektör üzerinde değişir. Kuşkusuz, yapılması istenen her iş kendi başına bir eğlence faktörü içermez. Hala, montaj hatları ve çağrı merkezleri ve benzerleri gibi pek çok rutin nitelikte işler var. Bu tür işlerin içinde yer aldığı kültürün, çalışanlar ve yöneticilere olan güvenin desteklenmesinde kritik bir rol oynadığı açıktır. Örneğin, sorunları saldırgan bir yaklaşımla çözmek, yüksek seviyede müşteri hizmeti sunmak ve yenileştirme. Bazen onları çevreleyen kültür gelişmiş ve pozitif olduğunda rutin işler bile çok daha katlanılabilir hale gelebilir.

‘’İş’te Eğlence’’ iş hayatının neresine odaklanıyor?

İşyerindeki insan sistemini dikkate almak, iş hayatındaki insan faktörünü olduğu gibi anlama işlemini de özümsemekle başlar. Tüm işletmeler insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere son analiz aşamasındalar. Sonuçta, müşteri ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamanın yolu çalışanların ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamaktan geçiyor.

İş’te Eğlence üzerine yazdığınız kitaplarınızdan sonra profesyonellerden ve yöneticilerden ne tür geribildirimler aldınız?

Geribildirimler ezici bir çoğunlukla olumlu olarak geldi. Okuyucuların kitaplarımı gerçekten hissetmiş, kitaplarda yazılan önerileri test etmiş, değerlerin ne olduğu ile ilgili bir şeyler öğrenmiş olmalarından çok memnunum. Tabii ki, en ilginç deneyim bir kuşkunun dönüştürülebilir olduğu deneyim! Birisi "Aslında bunun mümkün olduğunu düşünmüyordum" dediğinde zorlu bir ekip çalışmasında kültürel değişimin gereğini yerine getirdiğini bilmek çok sevindirici. 1996 yılında, ‘’İş’te Eğlence, İnsanların Çalışmaktan Hoşlanacağı İşyerleri Yaratmak’’ın ilk baskısı için 10 şirket seçtim ve üzerlerinde araştırma yaptım. 2006 yılındaki ikinci baskı için güncelleme açısından aynı şirketleri tekrar ziyaret ettim. Dot-com fiyaskosuna rağmen, ulusal bir trajedi (11 Eylül), doğal bir afet (Katrina Kasırgası), ekonomik kriz, şirketlerin sadece hayatta kalmasına değil aynı zamanda büyümelerine neden oldular. Bu da İş’te Eğlence füzyonunda söz etmiş olduğum dengeyi bulmak için daha güçlü bir durum inşa ediyor.

Şirketler veya İK yöneticileri İş’te Eğlence’yi nasıl organize edip, yönetebilirler?

Bu sorunuzu başka bir soruyla desteklemek istiyorum. Diğerlerinin iş kültür performansları sizden üstün olduğu için rekabet sizi iş ortamında vuruyor mu? Eğer öyleyse, muhtemelen rakibiniz daha iyi bir "sosyal bilim"e sahiptir ve işyeri kültürünü daha iyi anlamaktadır. Bu üstün anlayışı da daha iyi rekabet edebilmek için kaldıraç olarak kullanmaktadır.

İşyerinde eğlenceyi yönetmek ve düzenlemek için sıfırdan başlamak gerekmez. Yöneticilerin inceleyebileceği ve öğrenebileceği birçok örnekler vardır. Ayrıca günümüzde gelişmiş, pozitif kültürün avantajları kanıtlanmıştır ve erişilebilir birçok kaynak vardır. Bununla birlikte kültür anahtar niteliğinde olmaya devam ediyor.

Bazı akademisyenler ve yönetim danışmanları İş’te Eğlence’nin bazı kuruluşlarda disiplin sorununa ve karmaşaya neden olduğunu iddia ediyorlar. Sizin bu konudaki kişisel görüşünüz nedir?

Organizasyonların daha insancıl ve bağlayıcı olmalarının veya daha iyi çalışma yerlerine dönüştürüldükleri için disiplin sorununa neden olacaklarına inanmıyorum. Aksine, daha sofistike bir İş’te Eğlence vizyonu olan bir organizasyonun kurum kültürü orada daha az disiplin sorunu olduğuna işaret eder.

Eski mekanik perspektif birçok üretkenlik karşıtı varsayımlar içerir. Varsayımlardan biri; insanlar eğlenceli olan işlerde zor çalışırlar. Bir başka varsayım ise; çalışanların güvenilmez oldukları ve çok çalışmama avantajını kullanacaklarını düşünmek olabilir. Bir başkası ise iş güvensizliği olabilir.

Bu varsayımlarla ilgili problem çok temel niteliktedir aslında... En İyi İşyeri olarak tabir edilen şirketler bu tür varsayımları yasaklayarak bu varsayımları daha gelişmiş ve olumlu olanlarla yer değiştirdiklerinde eski tarz rekabet yönetimini saf dışı bırakıyorlar. Eski tarz organizasyonun en iyi çalışanlarını kendine çekiyor ve kariyer yapmak için dünyanın en iyi yerleri olarak itibar kazanıyorlar.

Kurumsal bir ortamda eğlence ve disiplin arasında sürdürülebilir bir denge sağlamanın sırrı nedir?

Eğlenceli ve pozitif bir işyeri ortamını desteklemek, yöneticiler ve idareciler için bir angarya olmamalıdır. Disiplin veya düzenlilik için iki sır vardır; herkesin bir yetişkin insan anlamında eşit olması ve kurallardır... Çatışmaların çözümü ve problem çözme konusunda şeffaf, tarafsız, güvenilir bir yönetim anlayışı şarttır.

Kazanan bir kültür ve çalışan bağlılığı oluşturmada ve sürdürmede Eğlence faktörünün kendisi nerede duruyor?

Harika bir şekilde ifade ettiğiniz gibi kazanan bir kültürün geliştirilmesi ve sürdürülmesi için yenilikçi yaklaşımları ve taahhütleriyle tanınmış olan şirketler var. Bu şirketlerin en gelişmişleri, bir anlamda, kendi çalışma kültürlerinin önemli unsurlarına özel nitelikteki insan kaynakları uygulamalarını yerleştirmekten korkmayanları. Örneğin, bu tür şirketlerde bu tip iş ünvanları ile karşılaşılabilirsiniz: İş-Yaşam Dengesi Yöneticisi, Değişim Yöneticisi, hatta Mutluluk Yönetimi Şefi. Günümüzde ana eğilim organizasyonel gelişimin esnek ve rekabetçi bir çalışma kültürünü nasıl oluşturulabileceğini bulmaktan geçmektedir. Bugün sofistike liderliğin çekici olduğu için değil ihtiyaç olduğu için büyük kültürlerin vazgeçilmezi olduğunu unutmamak gerekir.

Son olarak, İnsan Kaynakları liderleri ve profesyonellerine İş’te Eğlence ile ilgili tavsiyeleriniz nelerdir?

Böyle bir söz vardır. "Büyük yolculuklar tek bir adımla başlar." Benim deneyimimdeki ilk adım; durumun değerlendirmesini yapmaktır. Bu, yakından gözlemlemek ve şu anda olduğu gibi durum üzerine derinlemesine çalışma demektir. Sorular sormak ise, bu işin temeli ve çok önemlidir. Üst, orta ve alt düzey yöneticiler mutlu mu? Mutsuz insanları yönetmek eğlenceli değildir.

Önerimiz ise çok basit: Çalışanlarınıza nasıl olduklarını, neler yaptıklarını sorarak organizasyon kültürünüzün durumunu araştırın. Muhtemelen herkese önceden cevaplarının ne kadar negatif, korkutucu ya da istenmeyen nitelikte olursa olsun her cevabı duymaya istekli olduğunuzu belirtmeniz gerekecektir .
 

DERGİ

HRdergi Nisan sayısı çıktı! İyi okumalar

SATIN AL Nisan 2024